Dilekçi'nin hedefinde Engin:
CHP Parti Meclisi eski üyesi Berrin Gürçay Dilekçi, kurultayın ardından ilk kez açıklama yaptı. Dilekçi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada İl Başkanı Ali Engin’i hedef aldı, “Beni en çok üzen İzmir İl Başkanı ve yönetiminin tavrı oldu. İki yıldan beri İzmirli PM üyesi bir kadın; daha doğrusu kadın hakları savunucusu olarak kendilerinden gördüğüm yoksayma, aşağılama ve ötekileştirme tavırlarının yanında, kurultayda beni yok etmek için nasıl çalıştıklarına bir kez daha tanık oldum” ifadelerini kullandı.
- Ege Postası
- 11.09.2014 - 22:32
Dilekçi’nin sosyal medya üzerinde yaptığı açıklama şöyle;
Cumhuriyet Halk Partisi Temmuz 2012 kurultayında Parti Meclisi'ne aday olmuş, Genel Başkanın anahtar listesi'nde olduğum için seçilmiş ve sürdürdüğüm iki yıllık görevimi de başarıyla tamamlamış bulunuyorum.
Görev yaptığımız iki yıla, yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimini sığdırdık. Bu seçimler Parti Meclisi için çok önemli bir sınavdı.Bu sınavdaki başarı ve başarısızlıklarımız İzmir hatta Türkiye kamuoyunda herkesçe bilinmektedir.
Olaya İzmir ölçeğinden baktığımızda özellikle yerel seçimlerde PM üyelerinin kendi ilkeleri doğrultusunda sergilediği duruş ve davranışlar parti örgütü ve İzmir kamuoyu tarafından ayrıca değerlendirilmiştir.
Seçim sonuçlarını Genel Merkezce değerlendirme yapmaya bile fırsat olmadan gittiğimiz olağanüstü Kurultaydan kısa süre önce Sayın Genel Başkanımızı ziyaret ederek, iki yıllık süreçte iyi ve kötü günlerimiz olmakla birlikte ortak çalıştığımız süre için teşekkür ettim.
Yeni oluşacak PM için; anahtar listede olmadığımız zaman seçime girmenin anlamsız olduğunu ve takdirin tamamen Genel Başkana bırakıldığını ifade ettim.
Aksi bir kararda kesinlikle aday olmayı düşünmediğimi kendilerine bildirdim.
Bu kararım ta ki kurultay sabahına kadar diğer il başkanları ve delege arkadaşlarım tarafından biliniyordu ve herkes isim listelerini bile hazırlamıştı.
Ancak kurultay sabahı 10.40'da telefonla gelen 'anahtar listelerin tekrar değişeceği' haberi üzerine Divan'a başvurmam istendi. Adaylık konusunda kişisel hiçbir çalışma yapmadığım, broşür bastırmadığım hatta delegelere telefon bile etmediğim bir seçime istemeden girmek zorunda kaldım.
Bütün bunları yaşarken beni en çok üzen İzmir İl Başkanı ve yönetiminin tavrı oldu. İki yıldan beri İzmirli PM üyesi bir kadın; daha doğrusu kadın hakları savunucusu olarak kendilerinden gördüğüm yoksayma, aşağılama ve ötekileştirme tavırlarının yanında, kurultayda beni yok etmek için nasıl çalıştıklarına bir kez daha tanık oldum.
30 Mart Yerel seçimleri'nden sonra 'bedel ödeyeceğimi' biliyordum. Ama ben buyum!. Hayatım boyunca kendi çıkar ve istikbalim için karar vermedim. Her zaman ve her yerde doğru bildiğimi savundum, kimsenin kulu veya kölesi olmadım, olmam da..
Ayak oyunlarıyla kendi üyelerini yoksayan, disiplinle korkutarak parmak sallayan, anti demokratik uygulamaları etkin kılan bir anlayışa karşı partimde aynı yürek ve kararlılıkla mücadeleye devam edeceğim.
PM üyeliğim süresince gerek parti içi demokrasinin işletilmesinde gerekse partimin demokrasi ve iktidar mücadelesinde çabalarıma destek veren tüm partidaşlarıma, yol arkadaşlarıma yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla”
Yorum Yazın