Dolar 34,5424
%0.18
Euro 36,0063
%-0.62
Altın 3.005,890
%1.48
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıçdaroğlu EGİAD'ın toplantısına katıldı

Kılıçdaroğlu EGİAD'ın toplantısına katıldı

3 günlük programı kapsamında İzmir'e gelen CHP Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Ege Genç İşadamları Derneği'nin (EGİAD) 72. Ege Toplantısı'na katıldı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği karara saygı duymadığını nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya yöresel sözlerle yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Karar veren yargıcı neredeyse vatan haini ilan edeceksin. Bütün dünya gülüyor. Anadolu’da ‘delidir ne yapsa yeridir’ derler, o noktadayız” dedi. İzmir'de Erdoğan'ın o açıklamalarını bu sözlerle eleştirdi:

  • Ege Postası
  • 11.03.2016 - 22:56
EGE POSTASI - CHP Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'deki ilk günkü mesaisinde Ege Genç İşadamları Derneği'nin (EGİAD) 72. Ege Toplantısı'na katıldı.

Swiss Otel'de düzenlenen toplantının evsahipliğini EGİAD Başkanı Seda Kaya yaptı. Yemekli toplantıda CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Erdal Aksünger, CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, CHP'ii 
milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, dernek yönetimi ve derneğe üye çok sayıda işadamı yer aldı.

KAYA GİBİ MESAJ
EGİAD Başkanı Seda Kaya'nın konuşmasında en dikkat çekici bölüm  “İleride tarih bugünü değerlendirirken iktidar gibi muhalefeti de yaptıkları ve yapamadıkları için yargılayacaktır. O nedenle, muhalefet partilerinin bu hassas dönemde iç çekişmeler ve hizipleşme yerine sağlam ve tutarlı politikalar üreterek halka umut ve güven vermeleri gerekmektedir” diyerek CHP'ye yönelik mesaj içerikli sözleri oldu. 


SEVGİLİ DOSTLARIM!
Salonda bulunanlara “Sevgili dostlarım” diye hitap eden Kılıçdaroğlu, Seda Kaya'nın CHP'ye yönelik çağrısı üzerinden konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, muhalefet olarak sorumluluklarının farkında olduklarını söyledi.
“Biz bu sorumluluğun bilincinde olarak sadece iktidarı eleştirmek gibi kolaycılığın içine düşmüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, önerilerinin çoğu zaman geniş kitlelere duyulmadığını çünkü engellendiğini ifade etti.

DÖRT AYAKLI STRATEJİYİ ANLATTI
Siyasal partilerin geleceğe dönüş stratejileri olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “ Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ekonomideki büyümedeki düşüncesi şudur diye bana kimse anlatamaz. Ben bizzat Başbakan'dan Bakandan böyle bir strateji duymadım. 3 yıllık planı yasa zorunlu kıldığı için yaparlar. Türkiye'nin büyümesi dünyada söz sahibi olması için nasıl bir strateji izlemek zorundadır açık net...Birinci madde hukukun üstünlüğü Daha biz birinci maddede sınıfta kaldık. İkinci maddeye geçemedik. Dünyada demokrasisi gelişmeyen ülke gelişemez. Hukukun üstünlüğü demek özgür medya özgür yargı demek düşüncenin özgürce açıklandığı toplum demektir. Hukukun üstünlüğü sağlanınca yetmez. İkinci ayak üreteceksiniz. Bir ülke sadece tüketiyorsa gelecekle ilgili ciddi problemler vardır. Üreteceğiz ama neyi üreteceğiz. Katma değeri yüksek ürün üretmeli. Ülkenin bilgi toplumuna taşınması demek bu...Katma değeri, yüksek ürün nasıl üretilecek. Bilgi toplumuna nasıl geçilecek. Tek bir yol var. O da eğitim. Bir ülkeye kötülük yapmak istiyorsanız savaşa gerek yok eğitim sistemiyle oynarsınız, perişan edersiniz. Üniversiteler bilgi üretemiyorsa o ülke katma değeri yüksek ürün üretemez. Biz o yüzden üniversitelerin üstünde duruyoruz. Stratejinin üçüncü ayağı güçlü bir sosyal devlet. Bunu yaratamazsanız olmaz. Herkesin karnı doyacak bir ülkeyi beraber yapmalıyız. Bunu yaparsak güçlü Türkiye'yi ayağa kaldırırız. O zaman ülkenin adı huzurlu Türkiye olur. Herkes birbirine saygı gösterir. Stratejinin dördüncü ayağı ilk 3 maddenin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Amerika'yı güçlü kılan bunu sağlamasıdır. Biz daha önce yakaladığımız başarıların da gerisinde kaldık” ifadelerini kullandı.

İZMİR'DEN DAVUTOĞLU'NA SORUYORUM!
İktidarın anayasa değişikliği talebi ve tavrıyla ilgili ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi;

“ 'Darbe hukukunu değiştirmez, birinci sınıf demokrasi getirmezsek hiçbir sonuç alamayız çalışmalardan' dedik. Meşhur 28. madde var. 'Basın hürdür sansür edilemez.' Türkiye'de basın hür mü' Anayasa farklı bir şey söylüyor ama. Biz oturduk aynı şeyi yazacağız. Medya özgürdür sansür edilemez diyeceğiz. Olay bu değil. Siz darbe hukukunu getiren yasaları değiştirmezseniz anayasadan bir şey çıkmaz. Darbe hukukundan kaynaklanan çok sorunumuz var. Anayasa'nın ilk dört maddesine biz dokundurtmayız. Değiştireceklermiş. Nede? Birinci madde Türkiye Devleti Cumhuriyettir. Nesini değiştireceksiniz. Değişebilirmiş. Niçi? 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri..Neyi değiştireceksiniz. Üçüncü madde Türkiye devleti ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütündür. İzmir'den Davutoğlu'na açık bir soru soruyorum. Bu maddelerin nesini değiştirmek istiyorsunuz. Bana anlatmıyorsunuz da çıkın millete anlatın. Kendilerine söyledik. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Bu irade Cumhuriyeti kuranlarındır. Şehitlerin olduğu bir iradedir. Sen bu iradeyle oynayamazsın, dokunamazsın. Bunlar için bedel ödediler. Sen bedel ödedin m? Seçimle geldim her şeyi yaparım diye bir kural yok.”


BÖYLE DEMOKRASİ Mİ OLUR'
Parlamenter sistemi savunduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin ‘Türk tipi başkanlık sistemi’nin ne olduğunu anlatması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, “Kişiye göre ülkenin rejimi değişir m? Rejimi tarihsel koşullar, siyasal koşullar belirler. Almanya’daki rejime bakın, Amerika’daki başkanlık sistemine bakın. Hür, net ve açık… En zayıf halka başkandır! Oturduğu Beyaz Saray’da bile kira ödemek zorundadır. Bizde 110 saraylı yerde oturacaksın, kimseye hesap vermeyeceksin! Sarayın maliyetini sordum. Milletin vergisiyle yapıldıysa öğrenmeye hakkımız var. Kimse bilmiyor. Böyle demokrasi mi olu? Böyle bir tabloya izin vermemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.


“NE İSTİYORUZ” DEDİ ANLATTI!
“Peki biz ne istiyoruz'” diyen Kılıçdaroğlu CHP olarak ülke için istediklerini şu sözlerle sıraladı;
“Yargı bağımsızlığı istiyoruz. Yargı bağımsız olmazsa adalet demokrasi olmaz. Kimsenin can mal güvenliği olmaz.
Medya özgürlüğü istiyoruz. Medyası özgür olmayan ülkenin kendisi de özgür değildir.
Vekilleri vatandaş seçsin istiyoruz. Sizin önünüze liste konuyor. Evet demezsen ceza kesiliyor. Biz diyoruz ki önseçimi zorunlu hale getirelim. Milletin vekilini millet seçsin.
Yurtdışı seçim çevresinin temsil edilmesini istiyoruz.. 4-5 milyon yurttaş yurt dışında. Temsilcileri yok mecliste. Oy kullanıyorlar seçilme hakları yok.
Düşünceyi açıklama özgürlüğü istiyoruz. Bir ülkede bu yoksa baştan sınıfta kalmışız demek. Düşünceden korkmamamız lazım. Düşünceye katılmayabiliriz ama açıklanmasına saygı göstermeliyiz. Önündeki engelleri kaldıralım.
Toplantı ve gösteri hakkı...Bir kentin meydanları neden vardır. Kişiler kent meydanlarına toplanırlar miting gösteri yaparlar. Eğlenirler. Siz halka kent meydanını yasaklıyorsunuz. O meydan niye yapılıyor. Meydansız bir kent hiçbir demokraside düşünülemez.
Üniversite özerkliği...Özerk değilse bilgi üretilemez. Mali, bilimsel ve yönetsel özerklik olacak. Bunlar yoksa üniversite diyemeyiz.
Örgütlenme özgürlüğü...Bir demokraside insanlar ne kadar örgütlenirse ister kanarya sevenler derneği olsun ister hayvanları koruma derneği olsun. Ne kadar çok dernek olursa demokraside demokrasinin güvencesi olur o dernekler.
Siyasette ahlak istiyoruz. Türkiye'de çıkın 'en güvenilmez adam kim' diye sorun. Siyasetçi derler. İhale takip edenler yolsuzluk yapanlar orada. Böyle olunca vatandaş güvenir m? Siyasi ahlak yasası çıkartalım. Ahlakın arkasında duralım.
Güçlü bir sosyal devlet olmadığı sürece iç barış sağlanamaz. El avuç açan değil...Herkes bilmeli ki benim çocuğum ölsem de kalsam da aç kalmayacak. Aile sigortasını önermemizin temelinde bu vardı. Yoksulluk yoksulun ayıbı değil onu yoksul bırakan siyasetçinin ayıbıdır.
Doğal haklara saygılı olmalıyız. Bizim dışımızda da canlılar var. Biz çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakamayacaksak niye yaşıyoruz. Doğa haklarına saygılı ülke saygın ülke olur. Doğayı korumak zorundayız. Diğer canlıların haklarını savunmalıyız. Servet bırakmanın bir yararı yok. Alın teriyle kazanmadıktan sonra hazır gelen gider Çocuklara güzel bir dünya bırakmak zorundayız.
Kadın erkek eşitliği istiyoruz... Eşit değildir derseniz doğru değil. Kadının ne eksiği var. Düşünmüyor mu, üretmiyor mu. Ne eksiği var. Neden eşit değil. Hem demokrasi diyeceksin hem eşit değil diyeceksin. Yasa önünde kadın erkek eşitliği sağlamak zorundayız.
Toplumsal barış. Güneydoğu'yu, Suriye'yi görüyosunuz. Bu yönetim anlayışıyla çözülemez. Ben kendim çözemezsiniz dedim. Çözerseniz tebrik edeceğim dedim. Türkiye kan gölüne döndü. Bu kentlere silah depolanırken iktidar neredeydi. Valilere neden talimat verdiler bunlara dokunmayın diye...Bunun adı terör örgütlerine yardım yataklık etmektir. Bu asla doğru değil.
Hukuk sistemimizde eksikliğimiz var. Türkiye'de organ mahkemesinin kurulması gerek. Güçler ayrılıkları arasında sorun çıkarsa bu mahkeme çıkar sorunu çözer. Eksiklik. Bunun kurulması lazım.
Bugünün tarihini yazacak olanlar gelecekte iktidar kadar muhalafeti de yargılayacak. Biz bunu biliyoruz.Bize kimse siz görevinizi yapmadınız diyemez. Biz görevimizi yaptık. Biz önerilerimiz siyasi iktidara yaptık. Birinci sınıf demokrasiyi getirelim dedik.Ben ne kadar sorumluysam bireyler olarak hepimizin sorumluluğu var. Madem ki hepimizin ülkesi madem ki birinci sınıf demokrasi gelmeli, madem ki çocuklar güven içinde parklarda gezinebilmeli o zaman oturup beraber düşünmek zorundayız.
Türkiye'nin hangi sorunu varsa, o konuda görüşümüz vardır. Bize kimse şu konuda görüşünüz yok diyemez. Eksiktir yanlıştır diyebilrsiniz ama görüşünüz yoktur diyemezsiniz.”


Kılıçdaroğlu'nun konuşması sonrası soru cevap bölümü gerçekleştirdi. Toplantının sonunda ise Kılıçdaroğlu'na plaket verildi. 

SURİYELİ GÖÇMENLERLE İLGİLİ  SORUYA YANIT
Kılıçdaroğlu soru cevap kısmında gelen Suriyeli göçmenlerle ilgili bir soruya,  “Suriyelilerin daha maliyetlerinin farkında değiliz. Yarın yeraltı dünyasının önemli aktörleri çıkacak. Bütün düzenimiz bozulacak. Bana inanmıyorsanız gidin Gaziantep’e validen, emniyet müdüründen dinleyin. Dört tür Suriyeli yaşar. Birincisi kamplarda, ikincisi maddi durumu iyi olan, üçüncüsü sokakta dilenen, dördüncü İzmir’i geçiş güzergahı görüp adalara giden Suriyeliler. Bu insanlık dramının tek sorumlusu biziz, Türkiye’dir. Durup dururken Esad’ı düşman ile ettik. Neymiş demokrasi yok. Sizin ülkenizde var m? Buna Suriyeliler karar verir. Yarın bir gün biri gelip ‘sizde demokrasi yok’ dediğinde, içimizde savaş başlatırlarsa neden Suriye’ye itiraz etmediniz dediğinde ne diyeceğiz. O kadar büyük açmazlarımız var ki. Bütün itibarımız sadece Ortadoğu’da değil dünyada sıfırlanmış durumda” yanıtını verdi. 

DELİDİR NE YAPSA YERİDİR
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği karara saygı duymadığını nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya yöresel sözlerle şu yanıtı verdi: “Allah aşkına beni bu tür adamlarla muhatap etmeyin. Emin olun, rahatsız oluyorum. Nesini yorumlayacağım böyle bir şey olabilir m? Hukuksuzluğu, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamayı ilke edinen birine ben ne söyleyeyim. Anadolu’da zalimlere ‘zulmün artsın’ denir. Zulmün artsın ki bir an önce git. Gerçekten böyle. Ülkem adına üzülüyorum. Böyle bir şey olmamalı. Siz halkınıza hesap veremiyorsanız konuşma hakkınız yoktur. Oturduğunuz sarayın maliyetini bu milletten gizliyorsanız orada rahat uyuyamazsınız. Benim paramla yapacaksın bana hesap vermeyeceksin. Hangi demokras? Yemin edeceksin sonra tarafsızlığı unutacaksın. Bu namus ve şeref pazarda mı satılıyo? Bunları söylerken rahatsızlık duyuyorum.  Karar veren yargıcı neredeyse vatan haini ilan edeceksin. Bütün dünya gülüyor. Anadolu’da ‘delidir ne yapsa yeridir’ derler, o noktadayız.” 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.