Dolar 32,5917
%0.36
Euro 34,8356
%0.3
Altın 2.494,870
%0.42
Bist-100 9.628,00
%1.08

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Cumhuriyet davasında 2. gün...

Cumhuriyet davasında 2. gün...

'FETÖ/PDY, DHKP-C ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek’le suçlanan 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet gazetesi çalışanı 9 ay sonra dün ilk kez Gazeteciler ve Basın Bayramı’nda hâkim karşısına çıkarak savunma yapmıştı. Davanın 2. duruşması bugün başladı.

  • Ege Postası
  • 25.07.2017 - 18:10

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Ahmet Şık, Akın Atalay, Bülent Utku, Kadri Gürsel, Mehmet Murat Sabuncu, Önder Çelik, Musa Kart'ın da aralarında bulunduğu 12 isim katıldı.  CHP'li milletvekili Mahmut Tanal, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ile birlikte sanık yakınları ve yabancı basın temsilcileri duruşmayı izliyor. 

FETÖ'CÜ SAVCI TARTIŞMASI

Sabah konuşan Murat Sabuncu'dan sonra Bülent Utku savunma yapmaya başladı. Utku'nun savunması öncesi savcı söz aldı ve iddianamede FETÖ'den yargılanan savcı Murat İnam'ın değil, savcılar Mehmet Akif Ekinci ve Yasemin Bal'ın imzasının olduğunu hatırlattı. Cumhuriyet avukatları iddianamede İnam'ın imzası olmasa da soruşturmayı onun başlattığını vurguladı.

Bülent Utku "Sadece Cumhuriyet davasında tutuklu olanların 6'sının sarı basın kartı var. Hapisteki 150'yi aşkın gazeteciden yalnız ikisinin basın kartı sahibi olduğu iddiası nereden çıktı'" dedi. Bunun üzerine savcı "Hala esasa gelmediniz" deyince Bülent Utku savcının FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'i korumaya çalıştığını öne sürdü. Cumhuriyet avukatları da "9 aydır savunma hakkını kullanamayan müvekkilimizin savunmasını kesmemelisiniz" diyerek itiraz etti.
Utku'nun savunması

Utku şunları söyledi: "Erdoğan 'cezaevindeki 177 kişiden sadece 2'si sarı basın kartı sahibidir' diyor. Sadece bu dosyadaki 9 kişinin sarı basın kartı vardır. Cumhuriyet 'cesur olma hakkını' kullanan gazetelerdendir. Çekinmeden sözünü söyler. Objektif, bağımsızdır. Çok bedeller ödemiştir. Cumhuriyet operasyonu 18/08/2016 tarihli 'resen soruşturma başlatma tutanağı' ile Savcı Murat İnam tarafından başlatılmıştır. Tutanakta soruşturmaya resen başlandığı yazılı ise de kimse buna inanmasın. Savcı Murat İnam, herkesi kandırmaya kalkıyor. Savcı Murat İnam operasyon başlatmak için Aydın Engin'in yazısı dışında başka bir haber ve yazıyı gerekçe olarak göstermemektedir. Dosyadaki 8 yazının PKK ile ilgili olmadığı görünüyor. Savcının FETÖ+PKK için operasyona başlama nedeni toplumda yaratılmak istenen algı. Cumhuriyet gazetesinin FETÖ ile ilintili olduğu algısının yalnız başına yaratılması yeterli bulunmamış, buna PKK da eklenmiştir. Matbaa, bastığı gazetenin her nüshasını savcılığa teslim eder, basın savcısı bakar, suç varsa dava açar. Böyle açılan hiçbir dava yoktur. Daha önce suçlama konusu yapılmayan haber ve yazılar daha sonra suçlama konusu olunca sormalı, “şimdiye kadar neden dava açmadı? örevin bu operasyon için atanan Murat İnam’a verilmesinin nedeni, müebbetle yargılanması nedeniyle iradesinin ipotek altında olmasıdır. Cumhuriyet soruşturmasının başlangıcı 18.08.2016 olsa da operasyon fikri 29 Mayıs 2015 tarihli MİT TIR'ları haberine dayanıyor."

'YÖNETİCİ OLMAYANLARA KARŞI SUÇLAMA NE''

Soruşturma FETÖ PKK'den yürütülürken DHKP-C sonradan eklenmiştir. Ahmet Şık'ın tutuklanması FETÖ-PKK'den iken neden iddianamede DHKP-C suçlaması bunların yerini almıştı? Gazetenin manipülasyon ile insanları etkilediği iddia edilmişse de bu yolu seçenin operasyon yapanların olduğunu dosya ele vermektedir. Gazetenin FETÖ ile ilişkilendirilmesine kimse inanmaz. Buna pratiklerimiz engeldir. Bu nedenle dosyaya PKK, giderek DHKP/C de eklenmiştir. DHKP/C ile ilgili suçlama, vakıftakilere karşı ileri sürülmüşse, yönetici olmayanlara karşı da ileri sürülmesinin nedeni nedir'

'RAPOR YOK TESPİT VAR DENİLDİ'

Peki, gazetede o tarihte çalışmaya başlamamış olan kişi için DHKP/C suçlaması getirilmesinin mantığını kim, nasıl izah edebili? FETÖ’ye, PKK’ye destek için girişilen çaba beyhude demektir. Üstelik bu, hukuksal-yasal-mantıksal unsurlardan yoksun bir çabadır. TEM’in gönderdiği yazıda rapor yok tespit var denmiştir. Hal böyle iken, iddianamede rapor denilebilmektedir. Cezaevinde örgütü sordular FETÖ ve PKK dedim. 'Olmaz!' dediler. Tutanakta FETÖ/PDY,PKK/KCK yazılıydı FETÖ’yü seçtiler sorun çözüldü!"

Sabuncu'nun savunması

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu sabah savunma yaptı. Sabuncu savunmasına, "Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmaktır" diyerek başladı.Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ'den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. FETÖ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz. 4 yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin %10'u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz.
Yoksa bu da bir deja vu olayı mı
Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için 9 ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı 'zengin göstersin diye' iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. 28 yıllık gazeteciyim. En son Cumhuriyet'te çalıştım. TGC ve IPI üyesiyim. Üyesi olduğum örgütler gazeteci örgütleridir. Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur.Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. Bir gazeteci herkesle temas eder ama mesafesini korur. 'Bylock' kullanan 18.000 kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. Cumhuriyet Vakfı Türkiye'nin en saygın isimlerinden oluşan ve tek amacı Cumhuriyet'i yaşatmak olan bir vakıftır.

Mehmet Ekinci ile konuştum. Odatv yargıcı idi. Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim. Biz ağır tecritteyiz. "Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü" derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz. Bizim gökyüzümüz deniz gibi değil sayın başkan. Herkes Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafindan basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. Eskiden gazeteciler haberin ve tarihin tanığıydı artık meslektaşlarının yargılandığı davada tanıklıklar. Bu da tarihe geçecek.

BANA EN AĞIR GELEN SUÇLAMA

Zaman zaman ailem ya da milletvekili arkadaşlar 'Süreçte sana en ağır gelen neydi' diye sordular. Evimin basılması m? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem m? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi'nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam m? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor. Burada yargılananlar 28 ile 60 yıl arasında gazetecilik yapmış kimseler. Cumhuriyet gibi laikliğin, demokrasinin savunulduğu gazetedeki insanlara FETÖ suçlaması yöneltilmesi bana zor geliyor.

Sabuncu, "Terör örgütleriyle araya mesafe koyma kriteriniz nedi? Ara dönemde kim sorumluyd? “Devlet tarafından kaybedilmiş kişiler için analar 644 haftadır nöbet tutuyor” dediniz. Devlet kaybetti bilgisi sizde var mı'" sorusu üzerine şöyle dedi.

Eylülden itibaren atılan her başlık, yayın sorumlusu olan benim sorumluluğumdur. Ben üstlenebilirim. Hiç sorun değil. Ben cevap verebilirim...İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe'nin yolundan dönmeyiz. Vakıf yönetim kurulunun belirlediği çerçeveye göre bütün şiddet eylemleri terör olarak tanımlanır. FETÖ, PKK veya başka örgüt olsun. Bu konuda devletin bilgisi olmalı. Recep Tayyip Erdoğan da Cemil Kırbayır'ın annesi Berfu Anne'yi kabul etti, onda da bilgi vardır.

'Pensilvanya'ya hiç gitmedim'

Ben Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen'i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli gelecegi de belli olan kişileriz...

İlk duruşmada Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazetenin Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve karikatürist Musa Kart savunmalarını yapmıştı

 İLK TUTUKLAMADAN BU YANA 9 AY GEÇTİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca "FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve karikatürist Musa Kart'ın da bulunduğu 9 kişi, 5 Kasım 2016'da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı bulunan gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise yurtdışından geldiği gün gözaltına alınarak 12 Kasım'da tutuklandı. Ayrıca yurt dışında bulunan Can Dündar hakkında yakalama kararı çıkarıldı. "Aksilahlanma" etiketiyle başlattığı kampanya 22 Ekim'de Cumhuriyet Gazetesi'nde manşet yapılan ve "JeansBiri" kullanıcı adıyla bilinen Ahmet Kemal Aydoğdu 22 Kasım'da, gazeteci Ahmet Şık ise 30 Aralık 2016'da tutuklandı. 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.