Dolar 32,5976
%0.38
Euro 34,7758
%0.13
Altın 2.496,840
%0.5
Bist-100 9.525,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Duruşma salonunun dışına darağacı kuruldu

Duruşma salonunun dışına darağacı kuruldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin de aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı.

  • Ege Postası
  • 13.07.2017 - 11:01

Duruşma öncesinde yargılamanın yapıldığı salonun yanında toplanan bir grup, darbeci askerlerini geçirildiği yere temsili darağacı kurdu, ellerinde de idamı simgeleyen urganlar tuttu. Yargılanan sanıklar, polis ve jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında salona alındı.

Geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinden oluşan 37 kişilik özel tim, başarılı olamayınca 2 polisi şehit edip kaçtı. Bu kişilerden, FETÖ/PDY'nin Çiğli Ana Jet Üssü'nün imamı olduğu belirtilen 'Paşa' lakaplı astsubay Zekeriya Kuzu'nun da aralarında bulunduğu 25'i ilk olarak yakalanarak tutuklandı. Daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda tabur komutanı olan Binbaşı Şükrü Seymen ile önceden aynı birlikte eğitim alıp görev yapan askerlerden seçtiği Yüzbaşılar İsmail Yiğit, Mustafa Serdar Özay, Muammer Gözübüyük, Ergün Şahin, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Üsteğmenler Murat Köse, Mehmet Demir, Enes Yılmaz; Teğmen Muhammet Burak İpek de yakalanarak tutuklandı. Firari Yüzbaşı Burkay Karatepe ise henüz yakalanamadı.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamele, darbe girişimi sırasında Marmaris'e gelen 37 askeri personelin yanı sıra azmettirici ya da yardımda bulunduğu belirlenenlerle birlikte aralarında örgüt lideri Fethullah Gülen'in de bulunduğu, 3'ü firari toplam 47 sanık hakkında dava açıldı. Sanıkların, 'Cumhurbaşkanına suikast girişimi', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç işleme', 'hükümete karşı suç işleme', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarından 6'şar kez müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

SAVCI 1 SANIK İÇİN BERAAT, DİĞERLERİ İÇİN İSE MÜEBBET İSTEDİ

Son yapılan duruşmada, tüm delillerin toplandığını, sanıkların savunmalarını yaptığını ve tüm tanıkların dinlendiğini, olayla ilgili tüm gerçeklerin ortaya çıktığını ifade eden savcı, mütaalasını verdi. Savcı bir sanık hakkında beraat talebinde bulundu, diğer sanıklarla ilgili 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.

Mütaaladan sonra mahkeme heyeti, HTS kayıtlarının istenmesine, şehit olan 2 polisin Adli Tıp raporuyla ilgili bilirkişi görüşü alınmasına, 112 ve 155 kayıtlarının o saatler diliminde deşifre edilmesine, olay saatindeki hava radar görüntülerinin istenmesine karar verip, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı'nın davaya müdahil olması kabul etmişti.

YARGILAMA YENİDEN BAŞLADI

Yargılanın üçüncü duruşması ise bugün 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşma öncesinde yargılamanın yapıldığı salonun yanında toplanan, AK Parti'lilerin de aralarında yer aldığı bir grup, darbeci askerlerin getirilirken geçirildiği yere temsili darağacı kurdu, ellerinde de idamı simgeleyen urgarlar tuttu. Ayrıca vatandaşların ellerinde 'İmanını satmış hainler', 'Yahudi oldular, çapulcu oldular, Ermeni oldular, bir vatan evladı olamadılar', 'Pensilvanyanın uşakları', 'Uzun adam eğilmez, milli irade yenilmez', 'Seni zindandan alıp millete iktidar yapan Allah'a hamdolsun' yazılı parkartlar taşıdı. Yargılanan askerler, polis ve jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında salona alındı.

SAT KOMUTANI TANIK OLARAK DİNLENDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanması, yoklamayla başladı. Bu arada Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına yeni atanan İlyas Yavuz da duruşmada yer aldı.

SAT KOMUTANI DİNLENDİ

Duruşmada ilk olarak sanıklardan eski SAT görevlisi yüzbaşı Özay Çöder'in, Marmaris'e gitme emrini aldığını ileri sürdüğü SAT Komutanı Albay Mustafa Turan Ecevit, tanık olarak dinlendi. Balyoz davasında 5 yıl cezaevinde kalan Albay Mustafa Turan Ecevit, SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlandı. Mustafa Turan Ecevit, böyle bir emir verdiği iddiasını kabul etmedi. Mustafa Turan Ecevit, "Haldun Gülmez ve Ali Sarıbey benim emrimde değillerdi. Özay Çöder ise emrimdeki personeldi. Ben böyle bir emir vermedim, yalan söylüyorlar" dedi.

Özer Cöder'in avukatı Ayten İzmirli'nin, darbe teşebbüsü gecesinde tutuklu sanık Özay Çöder'i telefondan arayıp aramadığı yönündeki sorusuna Albay Ecevit, "15 Temmuz gecesi ulaşamadığım tüm personelimi ya kendim aradım ya da arattım. Özay Çöder saat 03.51'de telefonumu, askerlikle hiç alakası olmayacak bir şekilde açtı ve 'alo' deyip, telefonu kapattı. Bu saate kadar tüm aramaları sadece kendim yapmadım. Yanımdakilere onu arayın, bunu arayın da dedim. Benim tarafımdan daha önceki saatlerde aranmamış, saat 03.51'de benim tarafımdan aranmış. Ancak daha önce başkası tarafından aranmış olabilir" dedi.

Yine Cöder'in avukatı Ayten İzmirli, HTS kayıtlarına ilişkin sorusu üzerine Albay Mustafa Turan Ecevit, "Olayla ilgili benim bir çekincem yok ama ben kendim HTS kayıtlarımı aldım. HTS kayıtlarımın alınmasında herhangi bir sakınca yoktur" dedi. Ecevit, Cöder'in aramalarına neden cevap vermediğine ilişkin soruya ise, "Kalkışmaya katıldığını öğrendikten sonra telefonunu açmamış olabilirim. Zaten SAT Komutanlığında olağanüstü bir durum yaşanıyordu. Ben Cöder'in aramalarına olduğunu gibi başka kişilerin aramalarına da cevap vermemiş olabilirim. Dönememiş olabilirim" dedi.

Avukat Ayten İzmirli'nin, tanığa sorduğu bazı sorulara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ da, soruları dosyayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle reddetti ve avukatın söz hakkını aldı.

SALONDA 'HERO' YAZILI TİŞÖRT GERGİNLİĞİ

Duruşmada söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarından Mustafa Doğan İnal, sanıklardan MAK timinde görevli astsubay Gökhan Güçlü'nün beyaz tişörtünün üzerinde 'kahraman' anlamına gelen İngilizce 'Hero' yazısının bulunmasına tepki gösterdi.

Avukatlar, "Hero, kahraman demek, kendisini kahraman olarak tanıtan sanıklar var. Sanık Gökhan Güçlü'yü, ayağa kaldırır mısınız" dedi. Bu gelişme üzerine salonda gerginlik yaşandı, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ da, duruşmaya ara verdi.

TİŞÖRTÜ DEĞİŞTİRMEDİ, SALON KARIŞTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenlenmesiyle ilgili Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasında, tişört gerginliği salonu karıştırdı. MAK timinde görevli tutuklu sanıklardan astsubay Gökhan Güçlü'nün üzerinde 'kahraman' anlamına gelen İngilizce 'Hero' yazılı tişört giymesi üzerine ara verilen duruşmaya, daha sonra tekrar devam edildi.

Duruşmanın başlamasından sonra Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanık Gökhan Güçlü'ye, "Gel bakalım buraya üzerinde ne yazıyor" sözleriyle kürsüye çağırdı. Astsubay Gökhan Güçlü'nün tişörtünün üzerinde 'hero' yazmasını tutanağa geçirten Mahkeme Başkanı, duruşma savcısı Ali Cenk'ten görüşünü sordu. Cumhuriyet savcısı Ali Cenk, "Gökhan Güçlü'nün üzerindeki tişörtün verdiği mesaj itibariyle duruşma disiplinine uymadığını, söz konusu kıyafeti değiştirmesinden sonra duruşmaya alınmasını, aksi taktirde duruşmadan uzaklaştırılmasını istedi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine, yazının mesaj içerdiğini belirterek, Gökhan Güçlü'nün yedek tişörtünü giymesi için salondan çıkartılmasını istedi. Hakim Baştoğ, bu kararından dolayı sanık Gökhan Güçlü'nün gülmesini de duruşma tutanağına geçirdi.

DURUŞMAYA KATILMAK İSTEMEDİ

Jandarma tarafından salondan çıkartıldığı sırada söz alan Gökhan Güçlü, kendisine cezaevi yönetiminin bu tişörtü verdiğini, değiştirmek istemediğini ve duruşmaya devam etmek istemediğini söyledi.

Mahkeme başkanının bu talebi kabul etmesine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları tepki gösterdi, duruşmadan vareste tutulmaması gerektiğini söyledi. Sanıklar ile tutuklu yakınlarından bazılarının avukatlara yönelik alkışla tepki vermesi üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları yerinden kalkıp sert tepki gösterdi. Sanıklar ile avukatlar arasında sert tartışmalar yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine jandarma sanıklarını etrafını kordona aldı. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmaya tekrar ara verdi.

AK PARTİ MİLLETVEKİLİNDEN TEPKİ

Duruşmayı izleyen Ak Parti Muğla milletvekili Nihat Öztürk, bu gelişmelere tepki gösterdi. Nihat Öztürk, "İçeride tiyatro var. Hainler millete yaptığı zulmün farkında, tiyatronun devamını oynamaya kalktılar. Tişörtle çıkması şehitlere saygısızlık. Ondan ötesi, bile bile, milletin gözünün içerisine baka baka bunu yapmasını, millet ve şehitler adına kabul etmemizin imkanı yok. Hangi tiyatroyu, oyunu oynarlarsa oynasınlar, yaptıkları zulme karşı bu mahkeme onlara gerekeni yapacaktır" dedi. 

DALAMAN HAVA MEYDAN KOMUTANI TANIK OLARAK DİNLENDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Marmaris'te kaldığı otele Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına, öğleden sonra devam edildi. Duruşmada 15 Temmuz tarihinde Dalaman Garnizon Komutanı olan Tuğgeneral Murat Selçuk Çol, tanık olarak dinlendi.

Halen Afganistan Kabil'de havalimanında görevli Türk Birliği'nde görevli Tuğgeneral Çol, Korgeneral Yılmaz Özkaya ile darbe gecesi birlikte olduklarını, bir garipliklerin yaşandığını fark ettikten sonra ise üsse gittiklerini anlattı. Tutuklu sanık albay Cenk Bahadır Avcı'nın kendilerine mesaj geldiğini ve yönetime el konulduğu bilgisini verdiğini söyleyen Tuğgeneral Murat Selçuk Çol, "Cenk Bahadır Avcı, elinde bir listeyle ve yazıyla odamıza geldi. Korgeneral Yılmaz Özkaya, isimleri gördükten sonra böyle bir imzayla bunun olamayacağını, olsa olsa fake (sahte) olabileceğini söyledi. Yukarıdan emir almadan herhangi bir şey yapılmamasını söyledi. Biz de o andan sonra ne yapacağımızı konuştuk. Havada hiçbir uçak helikopter gibi araçlarının olmaması gerektiğini biliyoruz. Uçuş yasağının kaldırıldığına dair emir almadık. Havada hiçbir unsurun kalmaması lazımdı. Acil müdahale uçaklarından birisi Dalaman'dadır. Biz o uçaklardan birisinin önünü kapattık. O gece valimizle, savcımızla bağlantı halindeydik" dedi.

Milli Savunma Bakanı'nın 14 Temmuz günü Dalaman'a uçakla iniş yaptığını anlatan Tuğgeneral Murat Selçuk Çol, "Bize Bakanımızın arz için geldiği söylendi sonra da otele gitmek üzere helikopterle havalandı. Ayrıca bize 15 Temmuz gecesi, 'Ata' uçağının değişik kodla iniş yaptığı bilgisi verildi. Ata uçağı saat 01.43'de havalandı. Uçağın en son Ata olarak kaydedildiği bilgisinin kuleden kendilerine verilmesi üzerine bunu Cumhurbaşkanının kullandığını tahmin ettik. Sayın Cumhurbaşkanının o gece uçağa binip binmediğini bilmiyorum, bana özel biri bilgi verilmedi. Ancak uçak havalanmadan 15 dakika önce üsse bir helikopter iniş yaptı. Biz bu bilgilerden, cumhurbaşkanlığı korumalarının önlem almalarından Cumhurbaşkanımızın, bölgede bulunduğunu tahmin ettik" dedi.

Dalaman askeri havalimanına suikastçıların kullandığı helikopterin iniş yapmasına ilişkin de bilgiler veren Tuğgeneral Murat Selçuk Çol, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Cenk Bahadır Avcı, bize helikopterin geldiğini, elektrik ve ışıklarının kapalı olduğunu söyledi. Kuleden yaklaşmamasını kendisini tanıtmasını istedik. Helikopter deniz üs komutanlığı tarafına indi. Yardım talebinde bulundu, ancak bu isteği karşılanmadı. Helikoptere yakıt verilmeden kalktı. Aynı helikopter ikinci kez deniz hava üs komutanlığı tarafına indi. Helikopter ikinci kez 04.35'de indi. Yakıt talebinde bulundu. Bütün sistemleri kapalıydı. Yardım etmeyeceğimizi söyledik. Bunlar da kayıtlarda var. Yakıt verilmemesi gerektiğini söyledim. Daha sonra Cenk Bahadır Avcı, Tuğgeneral Tezcan Kızılelma'dan emir aldığını bunun için yakıt vereceğini söyledi. Ben de vermemesi gerektiğini söyledim. Ben verme dedim, ama kendisi emir aldığını söyledi. Cenk Bahadır Avcı, yanımızda bizimle görüşme yaptıktan sonra ilk helikopterin inişine kadar herhangi bir olumsuz davranışını görmedim. Hatta ilk helikoptere yakıt vermediğini biliyorum. Biz gelen helikopterin darbecilere ait olduğunu saat 05.05'de, Datça radar üssünden gelen telefonla öğrendik. Bize helikopterin Marmaris'teki saldırıya katılan helikopter olduğu bilgisi verildi. Ancak o sırada helikopter Dalaman'dan ayrılmıştı." 

Tuğgeneral Murat Selçuk Çol'un ifadesinin tamamlanmasından sonra duruşmaya 10 dakika ara verildi.

O TİŞÖRTE SORUŞTURMA AÇILDI

Duruşmanın sabahki bölümünde sanık askerlerden Astsubay Gökhan Güçlü'nün üzerinde kahraman anlamına gelen 'hero', altında da "kahramanlar ölümsüzdür' anlamına gelen İngilizce yazı bulunan tişört giymesinden dolayı, Ceza ve Tekif Evleri Genel Müdürlüğü, cezaevi yönetimi hakkında inceleme başlattı.

Sanık Astsubay Gökhan Güçlü, ifadesinde, tişörtü kendisine cezaevi yönetiminin verildiğini ileri sürmüştü.

SAT KOMUTANININ İFADESİNE DEVAM EDİLDİ

Duruşmanın sabahki bölümünde sanık askerlerden Astsubay Gökhan Güçlü'nün üzerinde giydiği tişörtün yarattığı tartışmadan dolayı ifadesi yarım kalan SAT Komutanı Albay Mustafa Turan Ecevit'in, tanıklığına da devam edildi.

Sanıkların ifadelerinde, sık sık, kendileri Marmaris'e ulaşmadan görgü tanıklarının siyah giysili kişiler gördüğünü, TSK içinde sadece SAT görevlilerinin böyle giyindiğini, çatışmayı da bunların yaptığını ileri sürmesi üzerine Albay Mustafa Turan Ecevit, "Ben 2015 yılında göreve başladığımdan beri SAT görevlileri, siyah kıyafetler giymemektedirler. Bu kıyafet yöneltmeliğinde de vardır" yanıtını verdi.

Söz alan tutuklu sanık Özay Çöder'in, "15 Temmuz'da beni görmüş müdür" sorusuna Albay Ecevit, "Ben kendisini görmedim" dedi. Özay Çöder'in 15 Temmuz günü SAT Komutanlığı'nda neler yaşandığına ilişkin sorularını Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, kendi dosyalarıyla ilgisi olmadığı için tanığa yöneltmedi.

Albay Mustafa Turan Ecevit, "Bu personeller cephaneliğin kapısını kırıp birliğini yağmalayan hırsızlar gibi hareket etmiştir. Silahları almışlardır. Arkadaşlarının dolaplarını bile yağlamışlardır. SAT'ta kapsamlı bir görev için ne böyle bir hazırlık, ne de bir uygulama vardır. SAT'ın ve TSK'nın tarihinde böyle bir şey yoktur" dedi.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, tutuklu sanık Özay Çöder'in soruşturma dosyasıyla ilgisi olmayan sorular sorduğu gerekçesiyle, bu hakkına son verdi.

Tutuklu sanık SAT görevlisi Ali Sarıbey'in "SAT'ta FETÖ'cülerin kayırıldığı iddiası var, ben kayırıldım mı" sorusu üzerine Albay Mustafa Turan Ecevit, "Böyle bir uygulama yok. SAT Komutanlığı'nda hak eden hak ettiğini alır. Kimsenin şu yada bu sebeple kayırılması söz konusu değil" yanıtını verdi

OTOMOBİLİ TARANAN MAĞDUR: ŞİKAYETÇİYİM

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 kişinin Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı duruşmada, mağdurlardan Fevzi Gönen dinlendi. Darbeci askerlerin helikopterden ateş ettiği sırada, aracına kurşunlar isabet eden Fevzi Gönen, o gece yaşadıklarını anlattı. Saat 01.30 sıralarında kaldığı daireye gittiğini bu sırada anormal bir durum görmediğini anlatan Fevzi Gönen, "Saat 03.30 sıralarında aracımla geçtiğim sırada helikopterlerden ateş açılmaya başlandı. Aracım beyaz renklidir. Polis araçlarına benziyor. Bunun için ateş açılmış olabilir. Ben araç içerisindeydim. Direk ateş ettiler, hedef alınarak atış açıldı. Araçtan atlayıp kendimi kurtardım. Araca ateş ettikten sonra bana da ateş ettiler. Havada iki helikopter vardı. Havada asılı duran helikopterden ateş açıldı. Karanlıktı ışıkları kapalı olduğu için helikopteri görmüyordum, sadece sesi vardı. Bu sırada polisler vardı. Silah sesleri vardı ancak çatışıp çatışmadıklarını bilmiyorum.15 dakika sonra yeni ekipler de geldi. Bu andan sonra askerlerle çatışmaya başladılar. Sabaha kadar sığındığım yerden çıkamadım. Saat 06.00 gibi bulunduğum yerden çıktım. Olaylar kısmen devam ediyordu. Bu olaydan dolayı aracım hasar gördü. Kasko şirketi hasarımı giderdi ama hasarlı olduğu için aracımın değeri düştü. Kasko tutarım yükseldi. Şikayetçiyim ve davaya katılmak istiyorum" dedi.

BİLİRKİŞİ ŞEHİT POLİSLERİN OTOPSİ RAPORLARINI DEĞERLENDİRDİ

Duruşmada Muğla Sıtkı Koçman Adli Tıp Ana Bilimdalı Başkanı Yasemin Balcı, bilirkişi olarak dinlendi. 15 Temmuz gecesi şehit olan polis memurları Nedip Cengiz Eker ve Mehmet Çetin'in ölümüyle ilgili adli tıp kayıtlarını inceleyen Yasemin Balcı, "Şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker'in otopsi raporunda göğüs sol yanında ateşli silah girişi tanımlanmakta, atış artıkları tanımlanmamakta, atışın bitişik atış dışından yapıldığını gösterir. Bu bulgular kesici delici alet yarası değildir. Çünkü çevresinde yaranın oluşturduğu hasar var. Vücuttan çıkamayıp, çıkabileceği yerde duran mermi çekirdeği var. Vurma halkası varsa bu ateşli silah yarasıdır. Bu da vardır. Bu silahta, giriş yeri ve vücut içerisindeki hasar göz önünde bulundurulduğunda bunun kitenik enerjisinin yüksek bir silahtan olduğu görülüyor. Mermi çekirdeği atan uzun namlulu bir silah olabilir. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla bu cesede sıkılan bir mermi değildir" dedi.

Adli Tıp Uzmanı Yasemin Balcı, şehit polis memur Mehmet Cengiz'in ölümüyle ilgili olarak ise "Mermilerin vücudundaki giriş ve çıkış yaraları numaralandırılarak tarif edilmiş. Bu çerçevede en az dört mermi çekirdeği giriş yarası tanımlanmış, tanımlanan yerlerin çevresinde vurma halkası tanımlanmış, giriş deliklerinde vurma halkasının tanımlanması bunun ateşli silah yarası olduğunu gösterir. Bu giriş yaralarının üçünden gelen mermi çekirdeğinin çıkış delikleri mevcut. Birisinden mermi çekirdeği vücuttan çıkamayıp, sol arka kısımda kas içerisinde kalmış. Mermilerin yine kitenik enerjisi yüksek uzun namlulu mermi çekirdeği atan silahtan olabileceği kanısındayım" dedi. Balcı, uzman olmayan doktorların bu tür yaraları kesici delici alet yaralanması gibi görebileceğini, ancak şehit polislerdekinin ateşli silah yarası olduğunu, zaten bu durumunda otopside de anlaşıldığını ifade etti.

SANIKLAR, AVUKATLARI TEHDİT ETTİ

Tutuklu darbeci askerler, Adli Tıp Uzmanı Yasemin Balcı'ya, şehit polislerin adli tıp raporlarına yönelik sorular sormalarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları müdahale etti. Bu duruma sanık askerler ayağa kalkıp tepki gösterdi. Sanık askerler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarına yönelik olarak, "Havlamayın", "Kapa çeneni", "Delikanlıysan dışarıda karşılaşalım", "Delikanlıysan dışarıya gel" sözleriyle tehdit etti. Avukatlar ise, tehditlerin zapta geçirilmesini talep edip, "Gerçeklerden korkuyorsunuz" dedi. Gerginliğin artması üzerine mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmayı yarına erteledi. (DHA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.