Dolar 32,3217
%0.22
Euro 35,1296
%0.02
Altın 2.298,910
%0.94
Bist-100 9,06
%2.88

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Eski Başyaver: Kripto olsam, suikastı...

Eski Başyaver: Kripto olsam, suikastı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 kişinin Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına devam edildi. Duruşmada ifade veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başyaveri Albay Ali Yazıcı, "Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kendisi beni seçti. Ne ben aday oldum ne de Türk Silahlı Kuvvetleri beni aday gösterdi. Bir yıl boyunca ailesi dahil her yerde beraberdik. Darbede yer almak istesem 'Cumhurbaşkanı'nın yanındayken bu darbeyi yapalım' derdim. Kripto FETÖ'cü olsaydım suikastı ben yapardım" dedi.

  • Ege Postası
  • 15.08.2017 - 14:45

Geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sabah başladı. Duruşmada sanıkların esas hakkındaki savunmalarına devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak sanık askerlerden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Baş Yaveri Albay Ali Yazıcı ifade verdi.

'YAVER OLMAYI BEN İSTEMEDİM, CUMHURBAŞKANI SEÇTİ'

Savunmasına yaverlik görevine nasıl seçildiğini anlatarak başlayan Albay Ali Yazıcı, şunları söyledi:

"2015 yılında Mart ayında kıta komutanı olarak kıtaya çıkmam lazımdı. Mart ayında tayinim çıkmadı. Listede ismimi bulamayınca yetkili yerlere sordum. Bana yerlerin atama için boş bırakıldığını söylediler. Bunlardan biri de muhafız alay komutanlığıydı. Bunların seçimi kritik olduğu için daha sonra yapılacaktı. Mayıs ayında tayin açıklandı benim tayinim yine çıkmadı. 15 Haziran'da benim yaverlik atamam yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanı, muhafız alay komutanını da kendisinin seçeceğini söylemiş. Genelkurmay'da üç isim belirleniyor, üç isimden birisi de benim ismim. Sayın Cumhurbaşkanı'nın önüne liste gidiyor, bizzat beni başyaver olarak seçiyor. Ben hep komutan olarak planlamışım, kıta komutanı olarak atamam yapılacaktı fakat sebebini bilmiyorum sayın Cumhurbaşkanı gerekli araştırmaları yaptırmış, beni başyaveri olarak istemiş. Aday olmamama rağmen son iki yılıma girmeme rağmen ben seçildim."

"BENİ AK PARTİ PERSONELİ OLARAK GÖRÜYORLARDI"

27 Temmuz 2015 tarihinde göreve başladığını, hakkında bütün istihbarat birimlerinin köyüne mahallesine kadar araştırma yaptığını anlatan Ali Yazıcı, "Yanındakiler, alınabilecek, güvenebilecek Sayın Cumhurbaşkanı'nın bakışıyla beni bulduklarını söylediler. Bunlar ne derece doğru bilmiyorum böyle söylediler. Ne ben aday oldum, ne de Türk Silahlı Kuvvetleri beni aday gösterdi. 27 Temmuz'da göreve başladım. Hatta TSK'daki bazı komutanların beni Ak Partili olarak gösterdiklerini duydum, devir teslim esnasında bazı konularda bunun yansıdığını gördüm. TSK'daki bana bakış Ak Parti personeli olarak gördükleri yönündeydi" dedi.

'BEN SAKLASAM SAYIN CUMHURBAŞKANI SEZERDİ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk bakışta her şeyi sezecek bir kişi olduğunu, inisiyatif alıp gerektiğinde bakanları genelkurmay başkanını değiştirecek biri olduğunu bunun önünde yasal engel bulunmadığını da vurgulayan Ali Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TSK'da benim gibi sıradan bir personele 'Bunu alın' demesi bir saniye bile sürmez. Kimse de sıkıntı çıkartamaz kimse ona 'hayır' diyemez. Bir yıl boyunca ailesi dahil araçta, helikopterde, nerede olursa olsun, her yerde beraberdik. Hiç mi bir şey sezmed? Kendimi saklama konusunda bu kadar mı başarılıyı? Ben saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı bunu sezerdi. Bir yıl boyunca hiç evde kalmadım hep yanındayım. Araçta, törenlerde birlikteyim, Hiç mi bir şey sezdirmedi? Bir yıl boyunca ben kendimi saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafındaki danışmanlarından saklamam mümkün değil."

"DARBEDE YER ALMAK İSTESEM YANINDAYKEN YAPALIM DERDİM"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz öncesinde tatile ayrılacağını, kendilerinin de ayrılabileceğini söylediğini, bunun üzerine de Tokat Erbaa'daki ailesinin yanına gittiğini ifade eden Ali Yazıcı, 14 Temmuz günü ise Ankara'ya döndüğünü söyledi.

15 Temmuz günü Muhafız Alay Komutanlığı'nda kahvaltı yaptığını, Antalya'ya gitmek üzere de yola çıktığını anlatan Ali Yazıcı, nizamiye çıkışında Yarbay Emin Güven'in yanına gelip Antalya'ya gitmek için aracına bindiğini söyledikten sonra şöyle devam etti:

"Nizamiyede sosyal tesislerde Emin Yarbay 'Sizle gelebilir miyim' dedikten sonra yanımdaki astsubayı bırakıp onu aldım. Ben kendisini muhafız alayına atanmış personel olarak biliyordum. Tereddüt etmeden araca aldım. Daha önce hiç görmemiştim. Şimdi düşündüğüm zaman darbe için gitseydim Emin Yarbay'ı yanıma almama gerek yoktu, daha güvendiğim birini alırdım onlardan birini alırdım. Onu neden alayı? 4'ü tutuklu kara, deniz yaverini alırdım. Bana Emin Yarbayı yanıma almamı darbe yönünden mantığını söylesin ben de kabul edeceğim. Emin Yarbay'ın nerede yargılandığını bile bilmiyorum. Darbeyle ilgili yönlendirilmiş tuzağa düşürülmüş olabilirim. Ben darbede yer almak istesem 'Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanındayken bu darbeyi yapalım' derdim. Eğer darbecilerle birlikte hareket etseydim."

'YANINDAYKEN ZARAR VEREBİLİRDİM'

15 Temmuz gecesi Çiğli'den kaldıktan sonra 16 Temmuz günü saat 11.00 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına gitmek için İstanbul'a doğru yola çıktığını, ancak Ankara'ya gitmesi istendiğini söyleyen Ali Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim seçimimde dahlim olmadı, seçenler bir günde 'FETÖ'cü, darbeci' ilan ettiler bir kenara attılar. 'Konsey üyesi' suçlamaları oldu konseyi ilk defa burada duydum. 'Kripto FETÖ'cü' diye kendimi çok iyi saklamışım, kripto olsaydım suikasti ben yapardım. Suikasti ben yapsam bundan daha mı ağır yargılanacaktı? Aracında şoför ve ben vardık, saatlerce yolculuk yaptığım oldu, 180 kilometre hızla gittik. Silahım istediğim zaman yanımdaydı, bizzat kendisine zarar vermesem bile şoföre araca zarar verirdim. Ben bu kadar kriptoysam bunları neden yapmadı? Suikast için bana güvenmemişler m? Bir kişi bulmuşlar ve onun üzerinden en tehlikeli kripto FETÖ'cü bir yıl boyunca yanında yolculuk yapmışım. Neden kriptoysa zarar vermesi? FETÖ'cü olsam yanında olmasına müsaade eder mi Cumhurbaşkan? Hiç mi beni takip ettirmedi, telefonlarımı dinletmedi, HTS kayıtlarım gündeme gelmedi'"

SUÇLAMALARA İSE CEVAP VERMEDİ

Bu arada Ali Yazıcı iddianamede kendisine yönelik suçlamalara ise cevap vermedi. 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı yetkililerine Antalya yolunda Afyonkarahisar yakınlarında olduğunu söyleyen Ali Yazıcı'nın bu sıradaki HTS kayıtlarında Aydın'ın Çine İlçesi'nde bulunduğu tespit edilmişti.

Ayrıca 15 Temmuz sabahı Muhafız Alay Komutanlığı'nda kameriyedeki toplantı hakkında da yine konuşmayan Ali Yazıcı, Yarbay Emin Güven'in yol boyunca telefonunu kullandığı ve Okluk Koyu'nun havadan fotoğraflarının kendisine gösterildiğine ilişkin suçlamalara yönelik yanıtları savunmasında yer almadı.

'İFTİRA ATANLARI ALLAH'A HAVALE EDİYORUM'

Duruşmada daha sonra tutuklu sanıklardan Üstteğmen Murat Köse savunmasını yaptı. Olaya ilişkin delillerin kasıtlı olarak karartıldığını ileri süren Murat Köse, bunları karartanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Mahkemenin bir an önce bitirilmek istenmesinin de duruşmaya gölge düşürdüğünü öne süren Murat Köse, diğer sanıklar gibi kendilerinden önce başka bir grubun Marmaris'e geldiğini iddia edip, "Tanık ifadeleri bizden önce bir grubun saat 24.00- 02.00 arasında geldiği helikopterden iple indiğini ortaya koyuyor" dedi. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Savunmanın can alıcı bölümlerini söylesen. Bunların hepsinden bilgimiz var. İfadelerin tamamını iki kez baştan sona okuduk" dedi.

Murat Köse'nin SEGBİS üzerinden kayıt altına alınan konuşmaların bazı yerlerinin hatalı olarak deşifre edilmesini gündeme getirip kasıt araması üzerine, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Çözümde bunu yapan isimlerde kasıt yok, ancak hata olabilir. Amiyane tabirle bir yerden yağ çıkarmaya gerek yok" diye konuştu.

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA YAPTI

Duruşmaya öğle arası veren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, yeniden başlayan duruşma öncesinde açıklamalarda bulundu. Sanıkların dün mağdur avukatlarıyla yemek yediğine yönelik dedikoduları gündeme getirmesi üzerine, "Bunu ispatlayamayan alçak şerefsizdir" ifadesini kullanan Emirşah Baştoğ, "Müşteki avukatlarıyla yemek yediğimize yönelik sarf ettiğim sözlerim sanıklara yönelik değil. Medyada yer almayı seven biri olmayı tercih etmiyoruz. Ancak dava nedeniyle sık sık medyada konu oluyoruz. Bizim hiçbir yerde müşteki avukatlarıyla yemek yemişliğimiz, su içmişliğimiz, çay içmişliğimiz yoktur. Beni bugüne kadar hiçbir şekilde ziyaret etmediler. Mahkeme kaleminde bile ki haklarıdır zaman zaman sanık avukatlarıyla orada karşılaşıyoruz. Dilekçe vermeye geldiklerinde onlarla orada bile karşılaşmadık. Benimle görüşmeye yönelik en ufak talepleri bile olmadı. İftirayı atanları Allah'a havale ediyorum" dedi. Sanıkların savunmalarına yönelik taleplerine karşılık konuşan Emirşah Başytoğ, "Hepiniz ekim ayı diyorsunuz ancak ikinci heyet oluşturuldu, üzerimizdeki yük kalktı. Yoğun dava trafiğimiz kalmadı. Biz de duruşmayı hızlandırdık" dedi.

'HADDİNİ BİL'

Murat Köse'nin savunmasında sık sık dosya dışında olan kişilere yönelik ithamlarda bulunmasının ardından Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarını gündeme getirip, kendilerine operasyon yapan, yargılayan kişiler için de 'FETÖ'cü imasında bulunması üzerine, salonda gerginlik yaşandı. Murat Köse'nin sözünü kesen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Herkesi, bizi 'FETÖ'cü' olarak ilan ediyorsun. Haddini bil, bizlere bu şekilde ithamlarda bulunamazsın. O şekilde suçlamak senin haddin değil" dedi. Murat Köse savunmasında ayrıca kendilerinin kripto FETÖ'cü olarak değerlendirilmelerinin de paranoyakça bir yaklaşım olduğunu ifade etti. 

'MAÇ 90 DAKİKA YAZISI BANA AİT DEĞİL'

Duruşmada tutuklu sanıklardan Yüzbaşı Mehmet Öztürk de savunmasını yaptı. Mehmet Öztürk, Marmaris'e kendilerinden önce bir grubun oteller bölgesine gittiğini, çatışma yaşanan bazı bölgelerdeki boş kovanların olmadığını ileri sürdü. Marmaris'te polis memurları Nedip Cengiz Eker ile Mehmet Çetin'in şehit edilmesiyle ilgili kendilerinin bir ilgisinin bulunmadığını da iddia eden Mehmet Öztürk, "Nedip Cengiz Eker'in ölümüne neden olan ateşin bizim bulunduğumuz taraftan yapılması imkansız. Nedip Cengiz Eker, bizim tarafımızdan değil otel üzerindeki görevlilerin ateşi sonucu şehit olmuştur. Mehmet Çetin'in şehit olmasıyla ilgili olay yeri inceleme raporlarında düştüğü şehit olduğu yere ilişkin somut bir bölge yoktur. Mehmet Çetin'in nasıl şehit olduğu bulunamamış. Polisler Mehmet Çetin'in nasıl şehit olduğunu bilememişler, bir kişinin ifadesine göre orada şehit olduğunu değerlendiriyorlar. Nedip Cengiz Eker, bizim tarafımızdan değil bir takım kişiler tarafından bıçakla şehit edildiğine inanıyorum" dedi.

FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmeyen Yargıtay'ın 8 kriterinin kendisine uymadığını, kripto örgüt üyesi de olmadığını anlatan Mehmet Öztürk, "TSK dışından hiçbir örgütünün emirlerini yerine getirmedim" dedi. Sincan Cezaevi'nde bulunduğu sırada, '15 Temmuz'un bir son değil başlangıç olduğunu düşünüyorum. Maç 90 dakika. Daha bir şey bitmedi' şeklinde pusula yazdığı suçlamasını da kabul etmeyen Mehmet Öztürk, "Benim olduğu söylenen yazı  benim yazım görüldüğü zaman bana ait olmadığı çıplak gözle bile anlaşılabilir. Israrla benim olduğu söyleniyor ancak o yazı benim değil. Kurum tarafından kurulmuş bir kumpas. Nerede ele geçirildiği belli değil. İnfaz koruma memurları tarafından FETÖ'ye bağlamak için oluşturulmuş yazıdır. Benimle ilgili somut FETÖ bağlantısı yok. Sırf beni FETÖ'ye bağlamak adına bilerek ya da bilmeyerek iddia makamı kullanmıştır" dedi.

DARBEYİ KASTEDEN TWEETLERİNİ HATIRLATTI

Duruşmada tutuklu sanıklardan yüzbaşı Bahadır Sagun, savunmasını yaptı. Marmaris'te polis memurları Mehmet Çetin ile Nedip Cengiz Eker'in şehit edilmesinde raporların kendilerine gösterdiliğini, ancak tanıkların ifadelerinin ortada bir çelişki yarattığını öne süren Bahadır Sagun, "Polisin şehit olmasındaki silahı Şükrü Seymen'in kullandığı söyleniyor. Ama biz arazide kaçtığımız sırada elimizdeki silahı bir öndeki arkadaşımıza veriyorduk. Bunun için de raporlar bana çelişkili geldi" dedi.

'YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI İNKAR ETME'

Yüzbaşı Bahadır Sagun'un savunmasında sık sık taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmediği yönünde suçlamalarda bulunması üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ araya girip, "Yiğidi öldür, hakkını inkar etme diye bir söz vardır. Bütün kayıtları dinlemeniz, görüntüleri izlemeniz için ayrıca bütün belgeleri size gönderdik. Elimizden ne geliyorsa onları gönderdik. Kimseden bir kaydı gizlemedik. Bütün taleplerinizi reddetmedik" dedi.

Savunmasında bir gazete küpürünü gösteren yüzbaşı Baharın Sagun, darbe girişiminden bazı siviller ile siyasilerin de haberdar olduğu iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise bu sırada sanığın sözünü kesip, halen firarda olan FETÖ üyesi Tuncay Opçin'in 'yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' şeklindeki tweetini hatırlatıp, "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' tweetleri paylaşımları vardı. Elbette birilerinin darbeden haberi var" dedi. Yüzbaşı Bahadır Sagun ifadesinde ayrıca, "Sanıklardan Şükrü Seymen, İstanbul'da olmasaydı bugün ben de burada olmayacaktım. Şükrü Binbaşı rütbece büyük benden, tecrübeli, eğer beni bir göreve çağırdıysa, bunun için gerekli izinleri aldığını düşünürüm. 2016 yılında tayinimin özel kuvvetlere çıkması da bu göreve katılmamda etkili oldu. Şimdi sözde hain ilan edilen ben, ileride itibarımın iade edileceğine inanıyorum, FETÖ üyeliğine ilişkin somut delil bulunmamaktadır" dedi. (DHA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.