Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kentsel dönüşüm krizinde son perde

Kentsel dönüşüm krizinde son perde

Karabağlar'da 2012 yılından bu yana çıkmaza yol açan kentsel dönüşüm projesine bir itiraz da meslek odalarından geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Cennetçeşme ve Limontepe’deki projesine karşı isyan bayrağı açan halkın mücadelesine ortak olan TMMOB, yargı süreçlerine destek vereceğini açıkladı Odalar ve halktan Ankara'ya ortak çağrı:

  • Ege Postası
  • 09.02.2017 - 13:46

ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2012 yılında riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alınan Karabağlar’daki 16 mahallede yürütülecek projeye at imar planlarıyla ilgili yaşanan kriz artarak devam ediyor. Limontepe ve Cennetçeşme sakinleri ile bölgedeki derneklerin uzun süredir yürüttükleri mücadeleye meslek odaları da ortak oldu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM BAHANE, RANT ŞAHANE”

Karabağlar Mahalleler Birliği, Karabağlar Kentsel Dönüşüm Platformu ve meslek odaları adına ortak basın açıklaması yapan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Melih Yalçın, hükümetin bölgedeki çalışmalarının bilimsel verilerden uzak ve ranta dayalı olduğunu belirterek, “Bölgedeki dönüşüme esas imar planları son 2 yıl içerisinde dördüncü kez onaylanmıştır. Üstelik bu 101 hektarlık alan, üst ölçekli çevre düzeni planı kararlarında heyelan alanı olarak belirlenmiş olan bölgeyi kapsamaktadır. Deprem kuşağı içerisinde yer alan İzmir’de yaşanabilecek olası bir deprem ihtimalinde dava konusu plan ile imara açılan heyelan alanlarında yaşayacak vatandaşların can ve mal güveliği için de ciddi sıkıntıların oluşacağı aşikardır. Dünya ölçeğinde bakıldığında, kentsel dönüşüm projeleri, sadece konut iyileştirilmesi düzeyinde düşünülmemelidir. Bu noktada önemli olan, kamu yararı gözetilerek, yaşam kalitesinin her yönden yükseltilmesi amacıyla katılımcı ve bütüncül planlama anlayışıyla dönüşüm modellerinin tasarlanması ve uygulanması olmalıdır. Başka bir ifadeyle, bir kentsel dönüşüm projesi, söz konusu alanın kendine özgü nitelikleri, yaşayan halkın ekonomik ve sosyal durumu gözetilerek ihtiyaçlar doğrultusunda planlanmalı ve oluşturulacak dönüşüm modeli, fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla tüm tarafların katılımını sağlayarak kurgulanmalıdır.

Oysa, Karabağlar’da Bakanlık tarafından onaylanan imar planlarına karşı her seferinde hem bölgede yaşayan halk hem de bilim insanları itirazlarını, tepkilerini dile getirdikleri halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu itirazlara kulak tıkamaktadır. Katılımcılıktan uzak, bölgede yaşayan halkın taleplerini dinlemeden, bilim insanlarının uyarılarını duymazdan gelerek, 540 hektarlık bir alanın sadece bir bölümüne acele kamulaştırma yaparak, imar planını bilimden, hukuktan, eşitlikten, kamu yararından uzak hiçbir nesnel gerekçeye dayanmadan her yıl en az 2 kez yeniden onaylamaktadır. Bakanlık bu tavrının nedenini kamuya açıklama gereği dahi duymadan kapalı kapılar ardında yapılan imar planları ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğini alarak İzmir’in ve İzmirlinin geleceğini tehlikeye atmaktan kaçınmamaktadır” dedi.

MESLEK ODALARINDAN BAKANLIĞA “VAZGEÇ” ÇAĞRISI

Bölge halkının 4 yıldır belirsiz bir bekleyişe mahkum edildiğini hatırlatan Yalçın sözlerini şöyle tamamladı: “Ağaçlandırılması gereken bu alan yapılaşmaya açılmış, kentsel dönüşümün asıl meselesiymiş gibi, imar planında akaryakıt istasyonu, ticari ve turizm alanları belirlenmiştir ancak gerçekten risk teşkil ettiği beyan edilen alanda yaşayan halkın ise barınma ihtiyaçlarının nerede, nasıl, hangi yöntemle, hangi model ile karşılanacağı ise belirsizlik taşımaktadır. Onaylanan ilk planlardan itibaren Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubeleri bu planların bilimsellikten ve hukuktan yoksun olduğunu kamuoyuna bildirmiş, ayrıca itirazlar hukuki süreçlere de taşınmıştır. Burada, hem bilim insanları hem de bölgede yaşayan halk olarak, Bakanlığın “Ne bilime, ne halka sormam, ben yaparım” zihniyetinin bu ülkeye, bu kente zarar verdiğini tekrar dile getiriyor ve artık rant için kentlerimizi, evlerimizi, doğamızı yağlamaktan vazgeçmelerini istiyoruz. Biz Meslek Odaları ve sivil toplum örgütleri olarak, bölgede yaşayan halk, bilim insanları olarak hukuka, bilime olan inancımızı hiç kaybetmedik. Bilimin, hukukun elbet kazanacağını biliyoruz. Sadece rant amacı ile kamu kaynaklarının yok edilmesine, bölge halkının geleceğinin belirsizliğe itilmesine karşı olan mücadelemizi de sürdüreceğimizi ifade ederek Bakanlığa bir kez daha  “İzmir’den rant projelerini geri çek” diyoruz.”

YENİ DAVALAR YOLDA

Karabağlar’daki süreci yakından takip ettiklerini aktaran TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer de kentsel dönüşüme karşı yasal mücadelede vatandaşların yanında olduklarının altını çizerek, “Hazırlanan dördüncü planların ardından ruhsat ve inşaat aşamasıyla birlikte kentsel dönüşüm projesinin başlaması söz konusu. Ancak planlarla ilgili açtığımız davalar var. Hukuki takibi sürdüreceğiz. Karabağlar Mahalleler Birliği ile ortak hareket ediyoruz. Bölgedeki vatandaşlar ile birlikte dayanışma içinde olacağız. Hazırlanan parselizasyon planlarıyla ilgili incelemeleri de tamamladık. Buna karşı da dava açmaya hazırlanıyoruz” dedi.

“HALK KİMSENİN UMRUNDA DEĞİL!”

Bölge halkı adına açıklamada bulunan Karabağlar Kentsel Dönüşüm Platformu Başkanı Halil Ecevit ise yaşadıkları süreci ve karşı karşıya kaldıkları sıkıntıları şu sözlerle özetledi: “Beş yıldır orada yaşayan ilçe halkı olarak yetkili kurumlardan taleplerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmadık. Planlara toplam dört kez itiraz ettik. Davalar açtık. Hiçbir şekilde bize yanıt verilmedi. 100 bine yakın insan tasfiye ile karşı karşıya. Bölgemizde tam bir dram yaşanıyor. Yapılan son düzenlemelere karşı açılmış davalar var. Bırakın insana dair bir şey yapmayı, ölümü gösterip bizi kansere razı ediyorlar. Bölgemizde çok büyük bir rant oyunu var. Birileri gelip semtimizde araştırmalar yapıyor. Halk kimsenin umurunda değil. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bölgemiz aslında üçüncü derecede deprem riskine sahip bir alan, ve konutların büyük kısmı müstakil yapılar. Burada başka bir amaç var. Düdük kimin elindeyse istediği gibi öttürüyor. Halkın çıkarını düşünen yok. Dava açma ve itiraz haklarımız elimizden alınmış durumda. Ben orada yaşıyorum. Bu nasıl i? Kolluk kuvvetleriyle birlikte gelip bizi zorla gelip oradan atmadıkları müddetçe bu dönüşümün yasal olarak başlaması mümkün değil.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.