Dolar 32,5827
%0.21
Euro 34,8212
%0.45
Altın 2.411,710
%-0.87
Bist-100 9.645,00
%-0.5

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

CHP'de sular durulmuyor!

Referandum sürecinde uzun süre köşe yazısı kaleme almadım…

Gerek ülkenin içinde bulunduğu durum gerekse yaşanan yoğunluk nedeniyle sürecin dışında kalmayı tercih ettim.

Bu nedenle uzun süredir gündeme ilişkin yazılarımla okuyucularımla buluşamadık…

Bugünden itibaren siz okurlarım için gündemin nabzını tutmaya ve değerlendirmeye devam edeceğim…

Referandum süreci boyunca ve sonrası devam eden siyasi yoğunluk artarak devam ediyor…

Referandumda hukuksuzluk yapıldığı yönünde ortaya atılan iddialar ile YSK’nın mühürsüz oyları geçerli saymasının ardından başlayan tartışmalar kısa süre içinde sona erdi. Saman alevi gibi yandı ve bitti. Bu konuyu gündemde tutan ve kamuoyunda tartışan CHP kendisini bir anda parti içi tartışmaların odağında buldu...

Referandumdan güçlü çıktığını ifade eden CHP, bunun keyfini çıkaramadan parti içinde başlayan sert tartışmalarla referandum başarısını gölgede bıraktı…

Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın çıkışı ile ateşlenen fitil, Fikri Sağlar’ın disipline gönderilmesi, PM Üyesi Selin Sayek Böke’nin Parti Sözcülüğünden ve Genel Başkan Yardımcılığından istifası ile alevlenirken, dün gece de Muharrem İnce’nin Genel Başkan adaylığını açıklaması CHP’de yaşanan çalkantının ne kadar derin olduğunu ortaya koyuyor.   

Parti içi muhalefetin en kolay yapıldığı yer, hiç kuşkunuz olmasın ki CHP'dir.

Bu nedenle parti içinde çok seslilik ve bir türlü sağlanamayan disiplin parti içinde büyük huzursuzluk yaşanmasına neden oluyor…

Bu işte tek sorumlu ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur...

Genel Başkan olduğu günden beri parti üzerinde kuramadığı otorite ve yapması gereken hamleleri yapmamasından dolayı CHP’de büyük sorunların yaşamasına neden oldu…

Yani gerektiğinde “masaya yumruk” vuramadı.

Parti içinde Kılıçdaroğlu’na karşı açılmaya çalışılan “isyan bayrağının” bir kere zamanlaması çok yanlış…

İkincisi ise muhalefet içinde zamanlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum…

Çünkü referandum sonucu Kılıçdaroğlu’nu CHP içinden daha güçlü çıkarmıştır…

Bu nedenle eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın çıkışı, Muharem İnce’nin açıklamaları ve Selin Sayek Böke’nin istifa açıklamalarına rağmen bu hamlelerin kesinlikle parti içinde karşılık bulmadığını gördük…

Bu yaşanan gelişmeler aslında Kılıçdaroğlu’nun parti içinde çok güçlü olmasından kaynaklanan bir durumdan değil…

Peki neden'

Kılıçdaroğlu lider olduğu günden beri siyasi bir ekip oluşturamamasına rağmen, CHP’de üst düzey siyasetçilerin Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğüne inandıkları için oluşturdukları kalkan sayesinde muhalefet başaralı olamayacaktır…

Bu nedenle siyasetin içinden gelemeyen Kılıçdaroğlu bunun sıkıntısını yaşıyor… Bu nedenle Kılıçdaroğlu en kısa sürede kendine yakın olan kişilerden bir ekip oluşturması gerekiyor…

Aksi takdirde bir daha ki, muhalefet atağında kendisini koruyacak bir kalkan olmayacaktır.

Bu nedenle  “Genel başkan ve yönetim başarısız oldular, derhal istifa etsinler!”

“Kılıçdaroğlu başarısızdır, bırakıp gitsin… Olağanüstü kurultay toplansın, yeni bir genel başkan gelsin…”

Bu istem bizim bazı siyasetçiler ve gazeteciler tarafından da sık sık gündeme getirilse de CHP Genel Merkezi tarafından açıklanan olağan kurultay açıklaması bu yapılan baskının karşısında ne kadar sağlam durduklarını ortaya koymuştur.  

İşlerin bununla da kalmadığı Kılıçdaroğlu’na yakın bazı isimlerin kafasını karıştırmak adına aday olarak örgüt içinde kulis yapıldığı, CHP Genel Merkezinde bir huzursuzluk çıkarmak için hamleler yapıldığı da dillendiriliyor.

Bunların başında CHP Manisa Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel…

Özel “Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu kurultayda aday olmam” diyerek bu tartışmalara son noktayı koydu…

Bu açıklamaların ardından bu konuyla ilgili kulisin devam edeceğini düşünüyorum…

Ancak; Kılıçdaroğlu’na yönelik yapılmak istenen operasyonun başarılı olmasının koşulları olmadığını düşünüyorum…

Bu koşullarda CHP’de hareket eden bazı isimlerle ilgili kısa bir değerlendirme yapmam gerekecektir…

Selin Sayek Böke, CHP Genel Başkan Yardımcılığı ve Parti Sözcülüğü görevlerinden “mevcut yönetim anlayışının parçası olmayı uygun bulmadığını” açıklayarak istifa etmişti…

Böke’nin istifasını benzerini daha önce de yaşamıştık. Böke’nin istifasını CHP’den önceki dönem istifa eden Birgül Ayman Güler’in istifasına benzettim…

Güler de istifa açıklamasında ”Halka güven vermeyen, seçmeni ve parti üyelerini umutsuzluğa sürükleyen CHP yabancısı bu yapı, 2015 seçimlerinde ve sonrasında halkımız ve seçmenimiz için değil, mevcut iktidar için güvencedir." diyerek CHP Genel merkez yöneticilerini suçlamış ve istifa etmişti.

Ve istifasından sonra CHP’nin koltuğundan aldığı gücün kendi kerameti olduğunu sanan Güler de kayıplara karışmıştı…

Şimdi aynı şeyi Selin Sayek Böke için düşünebilir miyi? Şimdiden kestirmek zor. Bunu zaman gösterecek…

Şimdi Böke’nin geçtiğimiz süre içinde medyanın şişirdiği bir isim mi, yoksa gerçekten halk tarafından sempatik bulunan biri m? Bunu ben de herkes gibi merak ediyorum. Böke’nin bundan sonra ki siyasi yaşamında nasıl bir yol çizeceğini hep birlikte zaman içinde göreceğiz.

Ancak geçen süre içinde Böke’nin istifası için akıl hocalığı yapanların CHP’de yapılacak olan kurultayda Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday çıkarabilirler mi'

Bunu da zaman içinde göreceğiz…

Bunu neden söylüyorum, İzmir’de Böke’ye yakın bazı isimlerin ilçe başkanları ve bazı il yöneticileri ile Böke’nin adaylığı için nabız yokladıklarını görüyorum…  

Öte yandan dikkatinizi bir başka isme çekmek istiyorum…

Sesiz sedasız Türkiye’yi dolaşan Tuncay Özkan…

Özkan’ın HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyareti kendisinden beklenen bir davranış değil…

Açıkçası herkes kadar beni de şaşırttı…

Özkan’ın bu değişimi acaba CHP kurultayında karşımıza Genel Başlan adayı olarak çıkarır mı bunu zaman içinde hep birlikte göreceğiz…

Not: Yarınki köşe yazımda CHP genel Merkezinde yaşanan tartışmaların İzmir yansımalarını kaleme alacağım…