'2800 yıllık iddianame hazırlamazsanız...'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
- Ege Postası
- 11.10.2016 - 14:57
Kılıçdaroğlu, Bilal Erdoğan’ın şikayetiyle hakkında hazırlanan iddianame ile ilgili olarak, “İki yıl sekiz aylık iddianame değil; 2 bin 800 yıllık iddianame hazırlamazsanız adam değilsiniz” dedi. Kılıçdaroğlu, Irak'la yaşanan Başika krizi üzerinden Irak Merkezi Yönetimi'ne seslenerek, "Irak halkının güvencesi için Başika'da bizim askerlerimiz bulunuyor. Dolayısıyla buradan size ulaşan bazı söylemlerin iticiliğine kapılıp, Başika'dan askerlerimizin Irak'ı terk etmelerini istemeyiniz. Elbette Irak'ın iç sorunu bittikten sonra askerler geriye çekilecektir. Sizin isteğiniz üzerine oraya geldik ve dolayısıyla görevimizi yapmaya izin veriniz" dedi.
Flaş! CHP lideri için hapis istemi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Türkiye'nin dış politikada önemli bir yol ayrımına geldiğini savunan Kılıçdaroğlu, olası Musul operasyonuna ilişkin de açıklamalarda bulunarak, "Musul operasyonu IŞİD sonrası Ortadoğu ile ilgili yeni stratejiler demektir. IŞİD, Musul'dan kurtarıldıktan sonra Irak ve Suriye ile ilgili yeni stratejiler gündeme gelecek. Türkiye'nin bu konuda son derece dikkatli bir dil kullanması lazım. Ama üzülerek, ifade edeyim. Sayın Erdoğan, Dubai merkezli TV'ye verdiği demeçle mezhep endeksli dış politikayı gündeme getirdi. Bunun üzerine Irak Merkezi Yönetimi, Türk askerinin Başika'dan çekilmesini istedi. Kullanacağınız dil çok ama çok önemlidir" diye konuştu.
"IRAK'IN İÇ SORUNU BİTTİKTEN SONRA ASKERLER GERİYE ÇEKİLECEK"
Irak'la yaşanan Başika krizi üzerinden, Irak Merkezi Yönetimi'ne seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Irak'ın toprak bütünlüğünü her dönem savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Irak'ın kaderini Irak halkının belirlemesi gerektiğini söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. Başika'da bizim askerlerimizin bulunması sıradan bir olay değildir. Irak halkının güvencesi için Başika'da bizim askerlerimiz bulunuyor. Dolayısıyla buradan size ulaşan bazı söylemlerin iticiliğine kapılıp, Başika'dan askerlerimizin Irak'ı terk etmelerini istemeyiniz. Onlar aynı zamanda sizin güvenceniz. Elbette Irak'ın iç sorunu bittikten sonra askerler geriye çekilecektir. Ama biz Musul'da, Kerkük'te ve diğer Irak bölgelerinde terörün ayıklanmasını ve IŞİD'in o bölgeden çıkmasını istiyoruz. Bize bir görev düştü. Sizin isteğiniz üzerine oraya geldik ve dolayısıyla görevimizi yapmaya izin veriniz. Biz Irak halkıyla dostluğumuzu sürdürmeye kararlıyız
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
PKK terör örgütünün şehit ettiği askerlerimiz. Hep söyledik teröre karşıyız. "Köklerini kazıyacağız " diyorlar. Ne yapacaksanız yapın. Kanun dediniz tamam dedik. Bu terör böyle önlenmez diyorduk. Anlamazsınız dediler. 2002'de terörsüz Türkiye devraldılar şimdi terör batağındayız. Bize bunları kusuru yok dememizi bekliyorlar. Ülkemizde barış ve huzurun olmasının istiyoruz. Teröre hep birlikte karşı çıkmamız gerekiyor. Yeri geldiğinde eleştirmekten kaçınmayacağız. AKP Van Özalp ilçe başkanı ve Muş'ta da AKP ilçe başkanı öldürüldü. Başbakan ve AKP camiasına başsağlığı diliyoruz. Terör kime yönelirse yönelsin karşıyız. Birlikte mücadele etmek hepimizin görevimizdir.
ŞEHİT HABERİ YAPILMASIN İSTENİYOR
Bu sabah erken saatlerde bir gazetecinin evi basıldı. DHA'nn Tunceli'de görev yapan muhabirin evi basıldı. Tunceli'deki protestoları haber yaptı diye evi basılıyor. Ne zamandan beri bir gösteriyi izlemek gazeteci için suç oldu. Öyle isteniyor ki hiç bir şey haber yapılmasın. Şehit haberi de yapılmasın isteniyor. Bir haberi yapmak ne zamandan beri propaganda oluyo? Gazeteciyi suçlamak bizim haber alma hakkımızı kısıtlamaktır.
İKİ TANE BAŞBAKAN RESMİ VAR
Burada önemli bir olayla karşı karşıyayız. Dışişleriyle ilgili konuşması gereken biri varsa Dışişleri Bakanı'dır, o konuşmuyorsa Başbakan konuşur. Neden Cumhurbaşkanı konuşuyo? Enerji konferansı yapıyor, Başbakan yok ortada. İki tane resmi Başbakan var, biri fiili başbakan Binali Yıldırım, biri gölge başbakan Berat Albayrak. Sayın Binali Yıldırım, koltuğunuzun hakkını verin ve yetkilerinizi başkalarıyla paylaşmayın. Aksi halde siz kan kaybediyorsunuz. Musul ile ilgili birinin konuşması gerekiyorsa konuşacak kişi Dışişleri Bakanıdır, Başbakandır, Cumhurbaşkanı değil"
Diyorlar ki gidiyoruz kimseye darbe girişimini anlatamıyoruz. Üniversitelerden hocaları attınız mı attınız. Binlerce öğretmeni işinden ettiniz m? Sorgusuz sualsiz askerleri hapse attınız mı, yüzlerce gazeteciyi hapse attınız mı, attınız, yüzlerce iş adamının mal varlığına el koyup devletin kasasına attınız mı, attınız. Gaziantep'de el konulan fabrikadaki işçilerin hakkına kim sahip çıkacak'
Binlerce mağdur var, şimdi hakimlere baskı yapılıyor, sakın ola beraat kararı vermeyin diye. Bugün savcı benim hakkımda dava açmış. 2 yıl 8 aylık hapis istemiyle. Değil 2 yıl 8 ay 2008 ay hapis cezası açmazsanız adam değilsiniz. Kim açmış Bilal oğlan açmış. Babacığım paraları sıfırlayamadım diyen sen değil miydin'
MAZLUMLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Biz bütün mazlumlara sahip çıkacağız. Cezaevlerind eişkence de var kötü muamele de var. Ben bunu dile getirmeyeceğim de kim dile getirecek! O kadar ki ben size örnek vereyim; 12 Eylül darbe sonrası darbecilerin en çok korktuğu şey işkence iddialarıydı. Bütün hapishaneleri açarlardı dışarıdan gelenler gelip gezerlerdi. Hapishaneleri açmaktan korkuyorlar. Diyorlar ki ey Kılıçdaroğlu Yenikapı ruhu ne oldu! Ben özgürlükleri savunuyorum, ben Yenikapı'da bunların hepsini savundum. Benim inancıma göre zalime teslim olmayız! Komisyonda deniliyor ki hep birlikte hapishaneleri gezelim. AK Partili üye diyor ki "Niye gidiyoruz, benim silahım olsa kafalarına sıkarım" diyor.
16 GÜNLÜK BEBEĞİ ANNESİNDEN AYIRIRSAN BU MAĞDUR EDEBİYATI DEĞİLDİR
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesi var. Adil yargılama maddesi. OHAL'de bu madde askıya alınıyor. Sonra da dönüp Yenikapı ruhundan bahsediyor. Hapisteki gazeteciler! Neden kelepçe takarsını? Mağdur edebiyatı yapmayın diyorlar bize; bizim yaptığımız mağdur edebiyatı değil. 16 günlük bebeği annesinden ayırırsan bu mağdur edebiyatı değildir ey Binali Yıldırım. Sende çoluk çocuk sahibisin. Eşine sor bakayım o çocuk nedir annesi için. Yargılanmadan mahkum olmadan sen bir adamı nasıl suçlu ilan edersin!
Bakın biz darbeye karşıyız, askeri öldürenleri yakalayın, vatandaşı öldürenleri yakalayın. Adaletin önüne çıkarın heabını sorun! Ama kardeşim sen böyle yapmıyorsun, vatandaştan hesap soruyorsun. Bütün Türkiye genelinde 1 milyon mağdur var. OHAL öncesi hocalar üniversiteden bildiri yayınlamışlar onları da üniversiteden atıyorlar. Mahkum oldular mı, hayır, bazıları yargılanıyor bazıları yargılanmıyor. Biz mağdurların hakkını korumak zorundayız. Zulme meyletmeyeceğiz.
8 aylık hamile kadını hapse alıyorsunuz, şeker hastası adamı hapse alıyorsunuz, ya bari ilacını verin! Bir darbe fırsatçılığı yapıp karşı darbe yapıyorlar. Sen bu tutumla devam edersen Türkiye'de senin darbe yaptığını bütün dünya anlayacak! Biz ne yapıyoruz; biz sadece demokrasinin gereği olarak sizi uyarıyoruz. PKK 'da yanlış yaptınız dedik, Gülen olayında yanlış yapıyorsunuz dedik. Aynı şeyi yine söylüyoruz: Darbeye elbette karşıyız, bankaya para yatırdın diye devlet memurunu atacaksın o bankaya kurulma izni veren siyasetçiyi koruyacaksın! Böyle bir şey olur mu'
Yorum Yazın