'Bestelerin Efendisi' ile sıcak sohbet
Müzik dünyasında bestelerin efendisi olarak anılan, kimilerinin Bülent baba dediği Bülent Özdemir, adeta tek kişilik bir müzik ordusu gibi… Türkiye’de dillere dolanan bir çok şarkının bestecisi… Karşıyaka’da doğup büyüyen tam bir Karşıyaka sevdalısı. Ancak yıllardır Karşıyaka’ya uzaklarda müzik yapıyor. Zaman zaman yoğun temposundan ayırdığı zamanlarda Karşıyaka’ya gelen ve eski dostlarıyla özlem gideren Özdemir’i yine bir Karşıyaka ziyaretine yakaladık ve çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- Ege Postası
- 07.02.2013 - 11:19
KÜLTÜR ELÇİSİ GİBİ…
Müzik dünyasında bestelerin efendisi olarak anılan, kimilerinin Bülent baba dediği Bülent Özdemir, adeta tek kişilik bir müzik ordusu gibi…Sahnede tek başına duran Özdemir’i bir an olsun gözlerinizi kapatıp dinlediğinizde sanki bir orkestrayla çalıyormuş hissine kapılırsınız. Solak olması nedeniyle gitarı tersten çalan Özdemir İzmir’in yetiştirdiği bir müzisyen olmasına rağmen yıllardır İzmir’den uzaklarda İzmir hasreti çekerek İstanbullulara müzik ziyafeti verdi. Dillere dolanan şarkılarla da dört bir yana ulaştı. Özdemir bir nevi İzmir adına Kültür Elçiliği yaptı. Zaman zaman yoğun temposundan ayırdığı zamanlarda Karşıyaka’ya gelen ve eski dostlarıyla özlem gideren Özdemir’i yine bir Karşıyaka ziyaretine yakaladık. Kendisi gibi Karşıyaka’da doğup büyüyen eşi Günay Hanımla Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ı makamında ziyaret eden daha sonra ise çocukken birlikte oynadığı şimdinin meclis üyeleri arkadaşlarıyla hasret gideren Özdemir’le keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Karşıyaka’da nerede doğdunu? Nasıl bir çocukluğunuz oldu'
1956 yılı 20 Ağustos’ta Zübeyde Hanım Mezarının karşısındaki sokakta doğdum. 6 yaşına kadar orada yaşadım. Sonra rahmetli dedemin bostanları vardı. Yüzlerce ağacın ortasında Robinson gibi bir çocukluğum oldu; çok keyifliydi. Dede vefat edince anneannemin yanına geçtik. Çocukluğum Demirköprü’de, Şemikler’de, Bostanlı’da geçti. Ortaokulda zaten müzikle ilgilenmeye başlamışım. Arkadaşlarım sokakta meşe oynardı ben davul çalan birinin peşinde koştururdum. Aslında çok küçükken 3.5 yaşında iken gömme dolabın içine girip şarkı söylermişim. 3.5 yaşından beri aslında hayatımda müzik var. Yazları ilkokul biter bitmez doğru Bostanlı’ya denize giderdik. Denizden çıkmazdık. Kösele gibi bir derimiz olurdu. Karşıyaka’yı o zaman çok üst düzey yaşadık. Her şey müthişti. Tam Karşıyaka’ydı…
İstanbul yolculuğunuz nasıl başladı'
1986 yılından sonra İstanbul’a geçtim. İzmir’de müzikle uğraşırken rahmetli Mehmet Ceyhan abimiz o zaman bana hep şunu derdi. “Buradan gideceksin, İstanbul’a gideceksin” bu lafı bana her gün 3-4 defa söylerdi. Kolumdan çekerek söylerdi dikkatimi çeksin diye. Bende hep merak ederdim ‘niye Mehmet abi böyle diyorsun’ derdim. Sonra nihayet bir gün baklayı ağzından çıkardı. Dedi ki ‘bir sanatçıyı İzmir yetiştirir ama İstanbul parlatır. Eğer sanatçı İzmir’de kalmaya devam ederse ısrar ederse çürür gider. Çünkü İzmir müzisyen mezarlığıdır’ Herhalde o kafama çok kazınmış olacak ki ben 80’lerde İstanbul’a gitmeyi kafama koydum ve neticede gittim. Oradaki hayat çok zorlu geçti. İzmirli Karşıyakalı olmak biraz korkutuyordu İstanbullu müzisyenleri. Boş adam çıkmıyor sizin oradan diyorlardı. Tabii ki Karşıyaka’dan uzun süre koptuk. Yazları Bodrum’da, kışları İstanbul’da çalışıyorduk. Yalnız Bodrum’a giderken İzmir’e bir uğrama şansım oluyordu o da bir iki gün. Gelince hemen çarşıya girer tur atardım. Hep gözlerim dolardı çünkü eski kimseyi göremezdim. Sonra sonra eski arkadaşlar piyasaya çıkmaya başladı ama eskiden öyle değildi. Eskiden annem babam çocuklar çarşıya çıkardık. Babamın başı yorulurdu selam vermekten. Herkes birbirini tanırdı. Ama Karşıyaka çok değişmiş. Ben İstanbul’da birilerine Karşıyakalıyım dediğim zaman “aa biz oraya yerleşeceğiz” diyorlar. Herkesin ağzında bu var. Özellikle Avrupa’dan Türkiye’ye kesin dönüş yapanların birinci tercihi Karşıyaka…
Müzisyenliğinizde özellikle bestelerinizde Karşıyakalılığın etkisi ne derece oldu'
Bestelerimde Karşıyakalı olmamın çok büyük avantajı oldu. Çünkü Karşıyakalı olunmuyor doğuluyor. Bir de biz Karşıyaka’da öyle bir yetiştirildik ki büyüğe saygıyı küçüğe sevgiyi, kardeşlere arkadaşlara karşı olan davranış, kadınlara karşı olan davranış şekillerimiz… Her şeyi o kadar raconu ile öğrendik ki… Bir Karşıyakalı yeri geldiğinde delikanlılığın hasıdır yeri geldiğinde efendiliğin hasıdır yeri gelince bıçkındır ama her şeyden önce çok saygılıdır. Biz böyle yetiştik. Bunun benim müzik yaşantımda da çok büyük önemi var. Çünkü İstanbul gibi bir yerde çok çabuk tüketiliyor.. Özellikle saygı… Ben bu konuda çok tutucuyumdur. Mesafeyi çok güzel bir şekilde koymuşumdur. Ama tabii bu Karşıyaka’da aldığım terbiyeden kaynaklı diyebilirim. Karşıyaka, kültürü en üst düzeyde olan insanların yaşadığı bir yer. Ben oldum olası bu böyledir. Mesela Türkiye’de ilk bisiklete binen kadının Karşıyakalı olduğu bilinir. Karşıyaka müthiş birikimli bir yerdir. Zaten bunu siyasi duruşu ile de belli ediyor. Türkiye’nin aydınlık yüzü lafı bence cuk oturmuş
Karşıyaka’yı özlemediniz mi'
Hasret…Benim şarkılarımda herkes onu hisseder. Tatlı bir acı vardır. Ağzınızı yakmaz. Ama kalbinizi... Bir yere dokunur bir yere girer böyle... Bestelerimde Karşıyaka’ya olan özlemimin çok büyük rolü var. Mesela İstanbul boğazından Beşiktaş’a bakışımda ben Karşıyaka’ymış gibi hep kafamda canlandırırım. O yüzden Beşiktaş’ta otururum. Karşıda da bir evim var ama ben Beşiktaş’ta oturmayı tercih ediyorum. Sebebi de buraya çok benzemesi.. Şarkılarda çok hasret olduğunu hissediyorum. Bunu tabi yaparken değil de yaptıktan sonra kendim dinlerken çok hissediyorum…
Karşıyaka için bir beste yapmayı düşünüyor musunuz'
Ben çalıştığım bütün camialarda nerelisin dendiğinde göğsümü gere gere Karşıyakalıyım diyorum. Onlar da hemen “Ah siz Karşıyakalılar” derler. Karşıyaka’ya canım feda. Ben Karşıyaka için bir şeyler yapmaya her zaman hazırım. Ama tabii ki bana bir misyon verilecekse zevkle yaparım… Karşıyaka ile ilgili bir bestem olmadı. Ama mesela bazı şarkılarda ufak vurgularda Karşıyaka’yı anımsatmışımdır. Karşıyaka ismen hiçbir şarkımda geçmemiştir çünkü onu gerçekten anlatabilecek bir şarkı yapmayı düşünüyorum ama zamanı gelince… Bir birikim olması lazım mesela bu yaşadıklarım şu an bende bir birikim. Tabii ki şu andaki Karşıyaka’yı da anlamam çok önemli. Çünkü eski Karşıyaka ile şimdiki Karşıyaka baya farklı. Çok gelişmiş. Bunları harmanlayıp güzel bir beste yapacağım. Bu benim için çok önemli.
Karşıyaka’ya bir dönüş söz konusu mu'
Daha önce buradaki eşyalarımızın hepsini satmıştık. Şimdi tekrar geriye dönüşü düşünerek ev aldık. Döneceğim tabii ki ve Karşıyaka’dan da bir daha ayrılmayacağım. Bir albüm çalışmamız var. Mümkün olursa albümün içine de Karşıyaka şarkısını koyabilirim. Öyle bir planım var.
Karşyaka’da doğanlar fanatik bir Karşıyaka taraftarıdır. Siz nasıl bir Karşıyakalısınız'
Tabiî ki Karşıyakalıyım... İki oğlum var. Hepimiz koyu Karşıyakalıyız. Yakınen takip ediyoruz. İnşallah bir an önce toparlanmasını istiyoruz. Çünkü Karşıyaka gerçekten 1. Lig’e yakışacak bir takım. Basketbolda da zaten iyiyiz. Mümkün olduğu kadar basket maçlarına oğlanlar gidiyor. Uzaktan da olsa destekliyoruz…
Sizin için özel olan bir besteniz var mı'
Her şarkım benim için özeldir. Hiçbirini ayıramam. Ama özellikle Benim Yerime De Sev ve Kaçak şarkıları benim için çok önemli... Özellikle de Kaçak şarkısı… Aslında biraz da Karşıyaka hasretini anlatıyor. “Bu şehirde buldum, buğday ellerini” şeklinde başlıyor. “Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm” uzakta olan biri olarak çok anlamlı…
Peki bestelerinize yazılan sözler sizin müziğinizle ifade etmek istediğiniz duygulara karşılık geliyor mu'
Müzik zaten kendi içerisinde bir matematiktir. Yüzde 40’a yakını matematiktir ki şekillendirmek için ciddi problemler vardır. Şimdi müziğin yazılması ve müziğin üzerine söz yazılması çok daha akılcı. Matematiksel olarak çok daha akılcı. Çünkü sözü yazacak kişinin müziği dinleyerek ilham alması kadar doğal bir şey yok. Ama bir şiiri bir sözü okuyup ona göre müzik yapmak biraz zorlama olarak algılıyorum ben. Çünkü belirli bir cümlede müziği kırpmanız gerekiyor, değiştirmeniz gerekiyor. Aynı melodide olmayacağı mantığından hareket edersek. Fakat müzikte öyle bir şey yok. Söz yazarı çok daha geniş çok daha duygusal baz da söz yazabiliyor. O yüzden şarkılarımın çoğu başarılı. Müziğin söz yazarına çok büyük bir getirisi oluyor. Bu çok önemli.
Başarılı her erkeğin arkasında bir kadın vardır derler. Sizin için ne kadar doğru bir söz bu'
Eşimden yana çok şanslıyım. Hatta dünyanın en şanslı erkeğiyim. Çünkü bir müzisyenle bir sanatçıyla evli olmak, gerçekten çok büyük fedakarlıklar isteyen bir şey. Eşim için bana Allah’ın bir lutfudur diyorum. Bestelerimi ilk o dinler ve yorumlar… Her zaman benim için çok önemlidir. Bazı şarkılarda “Bu tamam” der ve o tamam dediği şarkılar muhakkak büyük bir beğeni kazanmıştır. Bazılarında da mesela bu bölüm okey ama bu bölümde aynı sıcaklık yok diyerek benim şarkılarımı değiştirmeme sebep olmuştur. O yüzden de ben onu bir otorite olarak görüyorum.
İzmir müzik dünyasında nered? Son dönemlerde isim çıkarabiliyor mu'
Şu anda İstanbul’da müzik piyasasında çalışan müzisyenlerin büyük bir çoğunluğu İzmirli. Bunu bilin. Bütün büyük orkestralarda bütün büyük solistlerin arkasında çalanların içerisinde muhakkak bir İzmirli vardır. İsim olarak yani şöhret anlamında düşünüyorsak bu müzisyenliği ya da şarkıcılığa tercihe bağlı. Müzisyen olarak gerçekten çok kuvvetli bir kitle var. İzmir’den genelde enstrumanist, enstruman çalan insanlar çıkıyor. Şarkıcı olarak çok az. Sebep de burada geçirilen vakit şevki kırıyor. Çünkü İzmir gerçekten bu konuda çok verimli değil. Mekan olarak verimli değil. Dinleyici kitlesi olarak verimli değil.Mekan olmadığı için dinleyici olmuyor. Ama mesela bir festivalde bir solist geldiğinde ful dolar. Böyle bir takım şeyler de var. Ama daha çok enstrumanist yetişiyor ve hepsi başarılı oluyor. Ben mesela çok yakından takip ediyorum. Gerek rock gruplarında olsun gerek pop gruplarında olsun çok sağlam müzisyenler var İzmir’den yetişmiş olan... Bu işin pazarı, parlatan tarafı İstanbul olduğu için hepsi oraya gitmek mecburiyetinde kalıyor. Böyle bir handikap var. Ama maalesef böyle kurulmuş. Şekil bu… Her şeyin merkezinin İstanbul olması son derece yanlış bir şey.
İzmir Karşıyaka ve Kordon’u yeterince müzik anlamında mekan anlamında kullanabiliyor mu'
Mekan çok önemli. Mekanı işletenler mekandan daha da önemli. İzmir’de maalesef sanatsal bazda düşünebilen, sanatı seven insanların mekan sahibi olması lazım. Olaya sadece parasal yönden bakıldığı zaman bu iş olmuyor. Onun için bu da mesela kültürel bir faaliyettir. Mesela Karşıyakalılar. Bir sürü iş adamı var Karşıyaka’da. Onların böyle bir işe el atması lazım. Çok şık bir restoran, kulüp güzel olabilir. Ama sanatsal ağırlığı olan sanatçılarla çalışılması kaidesiyle bence ekonomik olarak da çok başarılı olur. Ama maalesef bunu göz ardı ediyorlar. Sadece parasal anlamda düşünüyorlar. Her şey aslında sanatı sevmekle başlıyor.
Sizi İzmir’deki mekanlarda göremiyoruz. İzmir’e Karşıyaka’ya aşık bir müzisyensiniz. Bu durum neden böyle'
Ben mümkün olduğu kadar televizyona çıktığımda, mekanlarda çaldığımda, radyolara bağlandığımda Karşıyaka sevgimi basa basa söylüyorum. Ama İzmir’deki mekan sahipleri bir ‘alo’ demiyor. Ben bir sanatçı olarak geleyim demem. Parasal anlamda bir korkuları varsa İzmir için elimden geleni yaparım.Karşıyaka için her türlü etkinlikte ücret benim için geri plandadır. Doğduğum yere ne verebilirim derdim bu olur.
Karşıyaka Belediyesi İzmir’de örnek bir opera binası yaptı. Sizde burada bir konser verdiniz.
Karşıyaka’nın bu kadar gelişmesi bu kadar güzelleşmesi müthiş bir şey. Özellikle Karşıyaka’da bir opera binasının olması mükemmel bir şey. Bende burada sahne alma fırsatı buldum. Karşıyaka’ya kesin dönüşümde burada sık sık Karşıyakalılarla buluşmak isterim.
Yorum Yazın