"Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda anayasal engel yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığıyla ilgili muhalefet partileri tarafından başlatılan tartışmalara yanıt veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir tereddüt yok. Anayasal ya da yasal bir engel yok" ifadesini kullandı.
- Ege Postası
- 04.02.2023 - 09:12
- Güncelleme: 04.02.2023 - 14:00
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir tereddüt yok. Anayasal ya da yasal bir engel yok." dedi.
Bozdağ, Ülke TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığıyla ilgili muhalefet partilerince başlatılan tartışmaların sorulması üzerine Bakan Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir tereddüt yok. Anayasal ya da yasal bir engel yok. Her şey hukuka uygun, herhangi bir meşruiyet tartışmasına da meydan verecek, ima yollu dahi bizim anayasa ve yasalarımızda bir düzenleme yok." değerlendirmesini yaptı.
Bu tartışmanın hukuki bir dayanağının olmadığını belirten Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yorumla, değerlendirmeyle anayasada açık olan bir hükmün değiştirilme teşebbüsü var. Ama bu teşebbüs netice vermez çünkü anayasa çok açık. Daha önce halk oylamasıyla cumhurbaşkanının 5 yıl görev süresi ve iki dönem seçilmesine ilişkin 2007'de anayasa değişikliği yapıldı ve 2012'de de biz cumhurbaşkanı seçimi kanunu çıkardık. Görevdeki ve önceki cumhurbaşkanlarının durumuna, bu iki defa seçilme hakkından istifade eder mi, etmezler mi konusuna açıklık getirdik. Etmeyeceklerine dair hüküm koyduk. CHP o zaman konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Dedi ki 'Siz yeni bir hak veriyorsunuz. Bu haktan görevdeki ve önceki cumhurbaşkanlarını mahrum edemezsiniz. Bu mümkün değil. Anayasaya aykırı.'
Anayasa Mahkemesi davayı inceledi ve kanundaki bu hükmü iptal etti. İptal ederken de bazı gerekçeler ortaya koydu. O gerekçelerden birisi şu, 'Yeni bir seçilme hakkı veriyorsunuz siz. Seçilme hakları geleceğe dönük pozitif etkiler doğurur. Dolayısıyla bu hakkın kanunla sınırlanması mümkün değildir. Geçmişte bu hak kullanıldı diye gelecekte doğan yeni 2 defa seçilme hakkından mevcut ve önceki cumhurbaşkanları mahrum edemezsiniz. Onların önceki dönem görevlerini gelecekte seçilme ihtimali olan adaylıklarından ve görevlerinden mahsup edemezsiniz.' dedi. İkincisi, eğer anayasa koyucu mevcut ve önceki cumhurbaşkanlarının seçilmemesini istemiş olsaydı o zaman anayasaya açık açık bunu yazarlardı. Geçmişte böyle bir içtihat vardı. Şimdi bu içtihat, şu andaki tartışılan konuyla bize göre tartışma yok ama tartışanlar açısından söylüyorum emsal teşkil eder."
"DEMEK Kİ KORKU DAĞLARI SARDI"
Bakan Bozdağ, 2017'de hükümet sisteminin değiştiğine işaret ederek cumhurbaşkanının yetki ve görevlerinin de bu sisteme göre yeniden ayarlandığını söyledi. Bozdağ, şu değerlendirmede bulundu:
"Şu anki Cumhurbaşkanı, 2017 değişikliğinden sonra 2018'de seçtiğimiz cumhurbaşkanı, temsili bir cumhurbaşkanı değil. Devletin başı, yürütme organının başı ve yürütmenin temsilcisi. Eğer biz 101'inci maddeyi değiştirmeseydik bile, bir defa önceki sembolik cumhurbaşkanına göre iki defa seçilme hakkı veriyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişmesinden sonra yürütme yetki ve göreviyle donatıldığı için doğrudan yürütmeyi seçiyoruz. Şu anda yürütme organının başı Cumhurbaşkanı. Seçimde yürütme organı seçildi. Dün ise yürütme organı değildi. Yürütmenin sorumsuz kanadıydı. Doğrudan yürütme organı. Halk bugün cumhurbaşkanını seçerken esasında doğrudan yürütme organı seçiyor. Dolayısıyla bu cumhurbaşkanıyla önceki cumhurbaşkanının adının benzerliği dışında hiçbir fark yok."
"Muhalefetin daha önce sorun yapmayacaklarını söyledikleri adaylık konusunu şimdi neden gündeme getirdiğine" yönelik soru üzerine Bozdağ, "Demek ki korku dağları sardı." ifadesini kullandı.
Muhalefetin, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın oylarındaki artışı gördüğüne dikkati çeken Bozdağ, şunları söyledi:
"Şimdi fikir değiştirmelerinde benim gördüğüm şey şu, bir defa anketlerde, halktan aldıkları geri dönüşlerde, pek çok şeyde, hazirandan bu yana AK Parti ve Cumhurbaşkanı'mızın oylarındaki sürekli artış. Onların trendlerinde önemli sabit duruş, sonra da aşağı dönüş. Bunu görüyorlar. Bunu görünce de bir farklı düşünüyorlar. Şu anda AK Parti'yi bulan anketlere baktığınızda 40'lar civarında buluyor. MHP'ye de baktığınızda ciddi ama hepimiz şunu biliyoruz ki Cumhurbaşkanı'mızın oyu AK Parti artı MHP, Büyük Birlik Partisi yani Cumhur İttifakı'nın partiler olarak aldığı oyun da artı üstünde bir oy. Geçen seçimde bunu gösterdi. Daha önceki seçimlerde, şimdi de gösteriyor. O yüzden baktılar ki pabuç pahalı. Tayyip Bey'le meydanda yarışırlarsa bir kez daha yenilecekler. O yüzden bu tartışmayı açarak 'Acaba Tayyip Erdoğan'sız bir cumhurbaşkanlığı yarışını zorlayabilir miyiz? Yeni bir 367 ucubesini Türkiye'de yaşatabilir miyiz?' Çok net seçim kaybetme endişesini, bu altılı masada sadece Kılıçdaroğlu'nu değil diğer bütün liderleri ciddi şekilde sardığını gösteriyor. Parlamento 2028'de seçimleri yenileme kararını alırsa Sayın Cumhurbaşkanı'mız 2028'de de aday olma hakkını elde edecektir."
"FESİH DEĞİLDİR BU YENİLEMEDİR"
Cumhurbaşkanının seçim kararı alması durumunda Meclisin feshedilmiş olacağına dönük tartışmaların hatırlatılması üzerine de Bakan Bozdağ, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Cumhurbaşkanı'mızın veya Meclisin seçim kararı alması, seçimin yenilenmesidir. Bir ay işte yaklaşık öne çekiliyor. Bu fesih değildir, yenilemedir çünkü anayasa çok açık. Diyor ki 'Seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde hem cumhurbaşkanının hem de TBMM üyelerinin görevi yenisi seçilene kadar, göreve başlayıncaya kadar devam eder. Fesih olduğu zaman, fesih ilan ettiğin an Meclis kapanır. Üyelerin görevi sona erer. Cumhurbaşkanının da görevi sona erer. İki kavramı birbirine bilerek karıştırıyorlar. Cumhurbaşkanı'nın bu yetkiyi istiskal etmek, 'Meclisi feshediyor. Bak işte tek adam.' falan propagandasına payanda ve altlık oluşturmak için bunu yapıyorlar. Yenileme kararı fesih değildir. Fesih ne zaman olmuştur Türkiye'de? Fesih darbede olmuştur. Fesih darbecilerin kullandığı bir kavramdır."
Yeni seçim kanunu ile ilgili bir soru üzerine de Bozdağ, "Esasında altılı masanın altında olanlarla, kenarında oturanları en çok rahatsız eden şey bu seçim kanununda yapılan değişikliklerdir. Seçim kanununda yapılan değişiklik, milli iradeye değer veren bir değişikliktir." dedi. Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bizim yaptığımız düzenleme esasında hak edene milletvekili seçilme ve seçme imkanı getiriyor. Ve halkın iradesini, oy atmadığı bir partinin haksız yere milletvekili çıkarmasını engelliyor. Benim oyum AK Parti ise benim oyum başka bir partiye seçim kanununda sayamaz. Herhangi bir sistemde sayamaz. Bu kıymetli bir şey. Demokratikleşme, hukuk devleti, milli iradeye kıymet verme bakımından da son derece önemli."
"KILIÇDAROĞLU KUŞATMASINI YAPTI"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Kılıçdaroğlu adım adım kendi adaylığını kabul dışında bir seçenek masadakilere bırakmayacak bir noktaya getirdi. Şu anda artık masadan Kılıçdaroğlu dışında bir seçenek ortaya koyulacağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu kuşatmasını yaptı." dedi.
Bozdağ, Ülke TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Zühtü Arslan'ın Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanlığı'na üçüncü kez seçilmesi hatırlatılarak, "Sonuç muhalefette büyük bir sevinçle karşılandı. Başkanlık seçimine dair sizin yorumlarınız nedir? Bu tartışmalar neden ve nasıl ortaya çıkıyor? Siz Anayasa Mahkemesi'nde herhangi bir adayı işaret ettiniz mi?" sorusu üzerine Bozdağ, Türkiye'de son iki günün en önemi tartışmasının bu olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nın "YSK üyelerini cumhurbaşkanı atıyor. Ben güvenmiyorum" dediğini hatırlatan Bozdağ, "Ama YSK üyelerini cumhurbaşkanının atadığı atamadığını doğrudan Yargıtay Genel Kurulu ve Danıştay Genel Kurulu tarafından salt çoğunlukla seçildiğini ya bilmiyor, bilmemesi mümkün bile isteye oraya seçilecek üyeleri itibarsızlaştırmak için ne yapıyor, böyle bir değerlendirme yapıyor." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun AYM seçimlerinde de aynısını yaptığını vurgulayan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Anayasa Mahkemesi üyelerin seçim usulü belli. Göreve gelişleri belli. Başkanlık seçiminin nasıl yapılacağı da Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Üyeler adaylık müracaatı yapmıyorlar. Onlar toplanıyor. Bir araya ama kimin aday olduğunu kendileri biliyor. Çünkü adaylık düşünenler kendi görüşlerini anlatıyorlar, destek istiyorlar. Sonra da toplanıyor genel kurul. Kendilerine zarflar veriliyor. On beş üyenin on beşinde ismi var. Yani sadece adaylık düşünen değil, herkesin ismi var. Üyeler alıyor. Bunlardan dilediğine oy veriyor. Buradaki seçim de böyle bir seçimdir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin kendi hür iradeleriyle yaptığı bir seçimdir ve bu seçim de gizli oyla yapılmıştır. Üyeler Sayın Arslan'ı yeniden başkan seçmiştir. Olay bundan ibarettir. Ama bunun ötesinde kalkıp bu işi sanki Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği aday kaybetti de öbürleri kazandı, biz kazandık havasına giriyorlar. Boşuna o havaya giriyorlar. Yani Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesidir. Millet adına yetki kullanıyor. Anayasa ve yasalara uygun görevini yapıyor. Çok sevindiler. Sevinmeye devam etsinler. Zühtü Bey bizim arkadaşımız. Beraber biz çok çalıştık. AK Parti'nin kapatma davası sırasında, o dönemde kapatma davasının savunmasını hazırlarken teorik kısımda Zühtü Bey'in de çok büyük emeği vardır. Biz beraber çalıştık."
Arslan'ın herhangi bir partiyle bağının bulunmadığını aktaran Bakan Bozdağ, "Kendisi iyi bir hukukçudur. Kendi hanesine yazan kaybeder. Zühtü Bey kimsenin hanesine yazılmaz. Yazılmasını da sevmez. Hukuku, hukukun gerekleri neyse ona göre yapar. O yüzden buradan bir anlam çıkarmak yanlış olur. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına bakmak lazım." diye konuştu.
Muhalefet partilerince gündeme getirilen seçim güvenliği tartışmaları ve YSK'ye yönelik ithamlar da sorulan Bozdağ, "Türkiye'de en güvenilir yapılan işlerin başında tereddütsüz seçim geliyor." dedi.
Bozdağ, şunları söyledi:
"Yani sadece bugün değil, dün de YSK çok güvenli bir şekilde Türkiye'nin seçimlerini organize etti ve yönetti. Hala da aynı şekilde yönetiyor. Anayasa, seçimlerin dürüstlük içinde yapılması ve başından sonuna kadar usulsüzlük, şikayet ve itirazları kesin karara bağlama görevini YSK'ye veriyor. Ama kamuoyunda sanki şöyle bir şey var, 'YSK sanki seçimi o yapıyor.' YSK seçim yapmıyor. Seçimi organize ediyor ve seçim sürecinde itirazları, şikayetleri, usulsüzlüklere dair bir şey varsa bunu kesin olarak karara bağlıyor. Peki seçimi ne yapıyor? Organize ediyor. Seçimi esas kim yapıyor? Partiler yapıyor. Çünkü Seçim Kanununa göre çok açık, her sandıkta o ilçede teşkilatı olan, son seçimde seçime giren ve milletvekili çıkaran partilerden temsilci gerekiyor, 5 tane. 5 ayrı partiden temsilci, artı iki de kamu görevlisi var."
"KILIÇDAROĞLU KUŞATMASINI YAPTI"
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve ortak aday çıkarıp çıkaramayacağına yönelik bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığını, önce kendi partisi içinde sonra altılı masanın altında ve etrafında olanların nezdinde ve Amerika'dan, Londra'dan, Berlin'den de bir kuşatma yaparak, dışarıdan ve içeriden pek çok şekilde tahkim ettiğini belirten Bozdağ, "Adım adım kendi adaylığını kabul dışında bir seçenek masadakilere bırakmayacak bir noktaya getirdi. Şu anda artık masadan Kılıçdaroğlu dışında bir seçenek ortaya koyulacağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu kuşatmasını yaptı." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin tarihinde "bu adamlar yenilmez" denilen adamları yendiğini ve yediğini belirten Bozdağ, "Kılıçdaroğlu çok usta bir siyasetçi. Yani parti içinde rekabette de diğer şeyde de... Orada (sandıkta) ustalığı yok ama böyle hizip, grup, partisi içerisinde kendi düzenini kurmada gerçekten çok başarılı. Bunun hakkını teslim etmeli." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun masada da çok başarılı olduğunu ifade eden Bozdağ, "Şimdi masanın patronu kim? Herkes, 'patron benim' diyor. Ama patron Kılıçdaroğlu. Hiç lamı cimi yok. Ne Meral Hanım patron ne de diğerleri patron. Onlar patronmuş gibi yapıyor. Ya göz görüyor, su akıyor. Burada patron tartışmasız Kılıçdaroğlu'dur." diye konuştu.
"Şimdi neden diğerleri Kılıçdaroğlu'nun adaylığına artık rıza gösterme noktasına geldi?" diye soran Bozdağ, şöyle devam etti:
"Çünkü artık seçimi Kılıçdaroğlu da olsa başka isimler de olsa alamayacağına inanıyorlar. Alamayacakları için Kılıçdaroğlu'nun adaylığına sanki karşıymış gibi durup, gönülden 'evet' diyecekler. Birincisi, seçimden sonra da, 'biz senin alamayacağını bildik. O kadar karşı durduk. Sen aday oldun, bize kaybettirdin.' İkincisi de şu anda listeler üzerinde mutabakat oluşmadan o masadan aday açıklaması çıkmaz. Çünkü buçuk partiler, hatta buçuk bile olmayan partiler var. Eğer şimdi aday konusunda açıklama olursa listede kaç vekil lazım? Kazanacak yerde kaç lazım? Şüpheli yerde kaç lazım? İYİ Parti'nin listesinden mi girecek? CHP'nin mi listesinden girecek? Bunun mutabakatı yapılmadan o masadan aday açıklaması çıkmaz. Şu anda bunun mutabakatı yapılmış mı? Yok. Herkes gönlünden geçeni söylüyor. Herkes grup kuracak kadar milletvekili istiyor. O baktığınızda dört tane küçük parti var. 80 vekil yapar grup olursa. O zaman nereye koyacaksın bu seksen vekili? 10'ar olursa 40 vekil yapar. Şimdi hangi illerden konacak? CHP'nin listesine mi, İYİ Parti'nin listesine mi girecekler? Burada uzlaşma olmadan herkes Kemal Bey'in adaylığını kabul etse dahi aday açıklamasına rıza göstermezler. Şu anda pazarlığa oturmaktan çekiniyor, şimdiye kadar ertelediler. Ama artık erteleme imkanları kalmadı. Bu pazarlığı eninde sonunda yapacaklar. Yani bugün yapmazlarsa yarın çünkü 10 Mart'ta Sayın Cumhurbaşkanımız seçimin yenilenme kararını alacak."
"13'ÜNDE ADAY AÇIKLAMASI YAPABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Bozdağ, "Son günü ne zaman belli mi?" sorusuna, "Nisanın başı muhtemelen. Adayların verilmesi herkes işte şu tarihte Cumhurbaşkanımız karar alırsa önceki takvimleri mukayese ederek, bir takvim oluşturuluyor. Bu takvime göre de nisanın başı gibi gözüküyor. Dolayısıyla nisanın başına kadar olan sürede bu tartışmalar sürer. Eğer bunlar listeler konusunda anlaşırlarsa yani aday kimi koyacağı değil de, yani A partisine şu kadar, B partisine bu kadar, falan ilde CHP listesinde ya da İYİ Parti listesinde mutabakat oluncaya kadar aday açıklaması yapamazlar. Çünkü yaptıkları takdirde de bu mutabakatı sağlayamazlar. Herkesin kendi tabanına da bir mesajı var. O yüzden ben ayın 13'ünde aday açıklaması yapabileceklerini düşünmüyorum. Ya da Sayın Kılıçdaroğlu, 'hepinizi ben CHP listelerine alıyorum' derse, açıklarlar." yanıtını verdi.
"O zaman seçim kararı alındıktan sonra açıklayacaklar değil mi?" sorusu üzerine Bozdağ, "Yani bunlar sürpriz yapacaklar ama ne zaman yapacaklar belli değil. Çünkü uzlaşma yok. Bunlar sanki uyumlu gibi gözüküyorlar aralarında zerrece uyum yok. Herkes hani masada böyle oturuyor ama masanın altından herkes birbirini tepikliyor. Yani bir sürü tartışma var. Bu tartışmaların hepsi ihtilafı, anlaşmazlığı, sorunu gösteriyor. Bu yüzden de bu sorunlar aşılmadan orada bir şey çıkmaz. Bir aday üzerinde mutabakat çıkmaz diye düşünüyorum ve çıkmayacaktır da." dedi.
"Sizin bir rakip tercihiniz var mı?" sorusu üzerine Bozdağ, "Bizim için rakip Kemal Bey olmuş, öbürü olmuş, beriki olmuş fark etmez. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın liderlik vasıflarıyla masanın altında olanla ve etrafında olanların vasıfları mukayese edilemez. Halkla kurduğu gönül ilişkisiyle, onların kurduğu gönül ilişkisi kıyas bile götürmez. Bakın bir yandan Türkiye'yi yönetiyor, bir yandan partiyi yönetiyor, bir yandan uluslararası alanda, her hafta Ankara'da, İstanbul'da ve başka bir ilde. Üç, dört tane ili geziyor. Şimdi Tayyip Bey'in bir yılda gezdiği toplam illerle altılı masanın etrafında olanların hepsinin gezdiğini şöyle yan yana koyun. Vatandaş çalışanla yatanı görüyor. Bunlar salıdan salıya gruplarda sohbet ediyorlar o kadar. Halkın arasında olacaksın." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan daha çok halk arasında olan ikinci bir lider bulunmadığını belirten Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Halk onu görüyor. Kim alın teri döküyor, kim emek veriyor onu görüyor. Türk halkı hakşinastır ve herkese hakkını teslim eder. Tayyip Bey kazanıyorsa çalışıyor da kazanıyor. Alın teri döküyor da kazanıyor. Halk bunu görüyor. Öbürleri oturuyor masada 'şu bakanlık benim olacak, şu kadar vekil olacak, falanı görevden alacağım, filanı tehdit edeceğim.' Daha milletin oyuna muhtaçken nasıl hukuk tanımayacaklarını konuşuyor. Millet bunu görüyor. Öbürüyse 'TOGG, doğal gaz, uzaya astronot göndereceğim' diyor. Öbürü bambaşka bir şey söylüyor, onlar bambaşka bir şey söylüyor. Sorun çözenlerle sorun üretenleri halk görüyor. O yüzden adayın kim olduğunun hiç önemi yok. Kim olursa ilk turda Sayın Cumhurbaşkanımız kesinlikle... Seçim 2. tura kalmaz. Şimdi ister tek aday ister çoklu aday çıkarsınlar. Tayyip Bey'in yüzde 50 ayarında bir aday çıkarsalar millet o zaman mukayese yapacak. Ama şimdi kimi çıkarırlarsa çıkarsınlar. Terazinin kefesine koyup tartıyor. O zaman diyor ki, 'böyle büyük bir lider varken ben buna oy vermem. Avrupa'dan, Amerika'dan, aferin bekleyenlere oy vermem. Onlara meydan okuyan oydu.' Şimdi bu millet bunu görüyor. O yüzden de kimi çıkardıklarının bir önemi yok. Milletle buluşmadıkları sürece, şu anda bunlar milletle buluşmuyor. Yani milletin iradesini tanımıyor. Kendi cebinde oyları görüyor. 'Biz kimi koysak koyalım onu seçecek.' Yani bu milletin aklına, vicdanına, hür iradesine zerrece kıymet vermiyorlar. Vermiş olsalar adaylarını şimdiden açıklarlar. Adayların da iradesine kıymet vermiyorlar. Vermiş olsalar mutabakat metnini kendileri adaya dayatmazlar, adayla beraber oturur, beraber bunu yaparlar. Cumhurbaşkanı adaylarının hiç kıymetli yok. Ortak mutabakat metni liderler, seçim beyannamesi liderler karar veriyor. Cumhurbaşkanı adayları ne yapacak? Hiçbir çalışmanın içinde yok, hiçbir çalışmaya katkısı yok."
"YÜRÜTME YETKİSİ VE GÖREVİ BÖLÜNEMEZ, ORTAK KULLANILAMAZ, VAZGEÇİLEMEZ"
Bozdağ, başka bir soru üzerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yürütme yetkisinin sadece cumhurbaşkanına ait olduğunu, cumhurbaşkanı yardımcısının da, bakanların da kullanamayacağını söyledi.
Yürütme görevi cumhurbaşkanının vazgeçeceği bir görev olmadığının altını çizen Bozdağ, "Kavramları doğru koymak lazım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı yürütme yetkisi anayasaya göre kullanamaz. Bunlar, 'biz parlamenter sisteme göre varmış gibi anayasayı bir kenara koyacağız öyle yöneteceğiz' diyorlar. Yönetemezler. Çünkü anayasayı bir kenara koyup bunları yaptıkları zaman bütün işleri anayasaya aykırı olur ve anayasayı fiilen askıya almış, ilga etmiş olurlar. Bu kabul edilemez bir şeydir. Yürütme yetkisi ve görevi bölünemez, ortak kullanılamaz, vazgeçilemez, başkasına delege edilemez. Bunun aksi anayasayı ihlal olur ve pek çok konu yargıya gittiği zaman iptal olur." dedi.
Bozdağ, "milletvekili listelerinde yenilenme talebi" söylemlerinin olduğunun belirtilmesi üzerine, 3 dönem kuralının tüzük gereği uygulamada olduğunu ancak burada MKYK'nin farklı bir karar alma ihtimalinin de bulunduğunu anımsattı. Bozdağ, bunun henüz MKYK'nin gündemine gelmediğini ancak geleceğini söyledi.
AK Parti'nin milletvekili listesinin her seçimde yüzde 60, yüzde 70 oranında yenilendiğini belirten Bozdağ, bu seçimde de partinin yenileme anlayışının devam edeceğini kaydetti.
"MHP ile bir ortak liste çıkarma durumu olabilir mi?" sorusu üzerine Bozdağ, "Geçen seçimde de MHP ile ittifak yaptık, ortak liste çıkarmadık. Şu anda da öyle bir ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Şu anda anketlerde de MHP gayet başarılı gözüküyor, AK Parti de öyle. Yani iki partinin de kendi listesiyle gireceğini düşünüyorum. Buna ihtiyaç da yok." yanıtını verdi.
Bozdağ, konunun kamuoyunda tartışıldığının belirtilmesi üzerine, şunları söyledi:
"Bunlar biraz MHP'yi zayıf düşürmek, MHP aleyhine propaganda üretmek için. Sanki MHP vekil çıkaramayacak, az alacak, şöyle olacak, böyle olacak. Bu algının altını doldurmak veyahut da böyle bir algı oluşturmak için bunu yapıyorlar. Onlar boşuna kendilerini yoruyorlar. MHP'nin mitinglerini takip etmelerinde fayda var. MHP'nin oylarında bir düşüş söz konusu değil. MHP'nin herhangi bir listeden girmeye ihtiyacı yok. Böyle bir sıkıntısı yok. Sadece MHP'yi yıpratmak, MHP'ye yönelişi azaltmak. Sanki sorun varmış gibi göstermek isteyen art niyetli ve hesaplı yorumlar olduğunu düşünüyorum. Onlar 14 Mayıs sandığını beklesinler. 15 seçim hep aynı şeyi yaptılar. Her defasında da balkon konuşmasını Sayın Cumhurbaşkanımız yaptı. Şimdi inşallah yeni konuşmayı dinlemeye hazırlansınlar."
Bazı ülkelerin Türkiye'deki diplomatik ve konsolosluk temsilciliklerini geçici olarak kapatmasının seçimlerle ilişkisi olup olmadığına yönelik soruya Bozdağ, şu yanıtı verdi:
"Türkiye'nin seçimleri sadece Türk halkının geleceğini ilgilendirmiyor. Bu seçimler Amerika'nın ve Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin hesaplarını hem bölgemizde hem de dünyadaki hesaplarını da doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız milli bir politika izliyor. Türk milletinin hak ve menfaatlerini korumak konusunda ABD dahil herkesin karşısında duruyor. Yunanistan'a ABD üsler kuruyor, silahlar veriyor. Doğu Akdeniz'de çok ciddi gaz ve petrol yatakları var. Onun için yığma yapıyor. Hesap o denizin altındaki rezervler. 24 tane gemi aldık. Şimdi bunlar aferin bekliyor. Onlar gelince aferinini almak için bu gemileri herhalde kızağa çekecekler. Zaten Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri Batı kompleksi içinde olan elitler problemi. Türkiye bunu aşamadı. Şimdi Tayyip Bey bu problemi bitiren lider. Bunu aşamayanlara nasıl aşıldığını da gösterdi. Bu işi seçimle ilişkilendiriyorum. Esas hedef seçim ama turizm rezervasyonlarına Türkiye'de bir patlama görülüyor. Bu rezervasyonları durdurmak. Rusya, Ukrayna Savaşı nedeniyle hem Çin hem Rusya hem de başka ülkelerde güvenli liman arayan ciddi sermaye var, yatırım için. Sermayenin yönü Türkiye'de döndü. 'Türkiye'ye aman gitmeyin terör var.' Yatırımcılara da diyor ki, 'seçim var ne olacak belli olmayabilir.' Çünkü bu para, yatırım Türkiye'ye geldiğinde yansıması seçimlere de olumlu olacaktır. Türkiye'nin ekonomik girdilerini her açıdan azaltmak, dışarıdaki itibarını zayıflatmak, altılı masaya destek için yapıyorlar. Seçim yaklaştıkça aleni desteklerin hukuksuz ve ahlaksız şekillerde de ortaya çıkacağına hep beraber şahit olacağız. Ama bu millet onları görüyor, bu hesabı biliyor. Seçimin The Economist tarafından değil, Türk halkı tarafından yapıldığını gösterecek. Sandıkta The Economist kapağını bence Türk milleti atacak, 'Başkan Erdoğan' yazacak ve bitirecek bunu. Manşeti Türk halkı atacak."
"İsveç ve Finlandiya'dan kaç teröristin iadesini istediniz?" sorusu üzerine Bozdağ, "Adli makamların talebi içerisinde 33 kişi istedik. Bugüne kadar İsveç ve Finlandiya herhangi bir teröristi iade etmemiştir." dedi.
İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına değinen Bozdağ, İsveç kanunlarında bunun suç olduğunu ifade etti ve buna yönelik yaptırımları anlattı.
"YAPILAN İŞLERİ VADEDİYORLAR"
Bozdağ, bakanlığın infaz koruma memurlarının özlük haklarını iyileştirmeye yönelik hazırlığı olduğunu belirterek, sorunları bir bütün olarak ele alıp çözmeyi planladıklarını söyledi. Bozdağ, "Bakanlığımız bir çalışma yürütüyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşerek bu çalışmaları yürütüyoruz. Bir mutabakat olduğunda da adımımızı atacağız. Özlük haklarında iyileştirmeyi yapacağız. İnşallah infaz koruma memurlarımızın özlük haklarında olumlu gelişmeleri hayata geçireceğiz." diye konuştu.
Bozdağ, altılı masanın ortak politikalar mutabakat metninde hukuk alanındaki ifadelerin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:
"Yargıyla ilgili konularda söyledikleri beylik laflar. Hatta bazı yaptığımız şeylerden de haberleri yok. Diyor ki 'özel yetkili mahkemeler uygulamasına son vereceğiz.' Biz DGM'lerini kaldırdık. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerini kaldırdık. Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesine göre kurulan Ağır Ceza Mahkemelerini kaldırdık. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdığımızdan haberleri yok. Açın, okuyun CMK'yi, ilgili yasayı. Görevinin gereklerine aykırı davranarak kötüye kullandığı sabit olan hakim ve savcıya ne yapıyor, rücu ediyoruz verdiği zararı ondan tazmin ediyoruz. Bizim yaptığımız, yapılan işlerden haberleri yok. Sadece yargıyla ilgili kısımda değil, bütün işlerde de görüyorum. Çoğu da bizden araklama tabiri caizse. Bizim Yargı Reformu Strateji belgemiz, İnsan Hakları Eylem Planı. Bizimkilerden alıyorlar bir kısmını buraya koyuyorlar. Ama derslerini iyi çalışmadıkları için de yaptığımız çoğu şeylerden haberleri yok. Yapılan işleri vadediyorlar."
Hukuk alanında yaptıkları çalışmaları anımsatan Bozdağ, "Tam takip etmiyorlar. Beni takip etmelerinden yana sıkıntım yok. Ama yaptıklarımızı hiç olmazsa yazmayın ayıptır, yazıktır. Yargı alanında nelerin yapıldığından da haberleri yok." dedi.
Yorum Yazın