'Engel' tanımadı öğretmen oldu
İzmir’in Aliağa ilçesinde, erken doğması sebebiyle küveze alınan, iddialara göre doktor hatası ile görme yeteneğini kaybeden Cafer Tatlı, okuma ve yazma bilmeyen anne ve babasına ilgi göstermeyen bir memurundan etkilenerek azmetti ve engelleri ortadan kaldırarak Türkçe öğretmeni oldu. İzmir'de bir azim öyküsü...
- Ege Postası
- 03.12.2016 - 15:27
Aliağa ilçesinde yaşayan Türkçe Öğretmeni Cafer Tatlı'nın hikayesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde herkesi duygulandırdı. İlçede yaşayan, Helvacı Ortaokulunda öğretmenlik yapan ve küçük yaştan görme yetisini kaybeden 29 yaşındaki Tatlı, engelleri kaldırarak hayatını öğrencilerine adadı. Görme engelliler için özel kabartmalı yazı ile hazırlanan Türkçe kitabından dokunma yolu ile okuma gerçekleştiren ve derslerine hazırlanan Cafer Tatlı, azmiyle herkese örnek oldu. Okula her gün öğrencilerden önce giden ve saatlerce öğrencileri için tekrar yapan Tatlı, engeline rağmen hayat dolu olmasıysa herkesi kendisine hayran bıraktırdı.
Memur babasına yardım etmedi; o öğretmen oldu
Tatlı'nın öğretmen olma hikayesi ise oldukça ders niteliğinde. Okuma yazması olmayan bir anne ve babanın oğlu olan Cafer Tatlı, çocukluğunda anne ve babasıyla kamu kuruluşuna gitti. Bir memurun babasına dilekçe yazmasına yardımcı olmadığından dolayı oldukça etkilenen Tatlı, ilkokul yıllarında öğretmen olma kararını vererek azmetti. Her zaman aklından bu olayı çıkarmayan Tatlı, daha sonra ise azmederek üniversiteyi kazanıp başarıyla tamamladı. "Öğretmen olmayı ilkokul 4. sınıfta karar verdim" diyen Tatlı, "Bu karar verişimde annem ve babam okuma yazma bilmiyorlardı. 4. sınıfta okurken, bir gün babamla bir kuruma gitmiştik. Bu kurumda birtakım işlemler yapmak gerekiyordu. Orada çalışan memur, bize dilekçe yazmamızı söyledi. Babamın okuma yazması olmadığı için memurdan yazmasını rica etti. Memur arkadaş da, sert çıkış yaparak, 'bizim hiç işimiz yokta, sizin dilekçe yazma işinizle mi uğraşacağız, gidin bir yerlerde yazdırın' dedi. Bu söz bana çok dokundu; eğer babamın okuma yazması olsaydı daha farklı muamele görürdü diye düşündüm. Eve gittiğimde karar verdim. Benim okuyarak, üniversiteyi bitirerek, bir meslek sahibi olmam gerekmekteydi. Türkçe dersini de sevdiğimden dolayı ,Türkçe öğretmeni olmayı karar verdim" dedi.
"Ben körlüğü erişilebilirlik olmadığı zaman yaşıyorum"
Cafer Tatlı şöyle devam etti:
"Ben şunu düşüyorum; görme engellilik deniliyor geçiliyor ama ben körlüğü erişilebilirlik olmadığı zaman yaşıyorum. Aslında körlük algısı bence bizim içimizde. Erişebilirlik olduğu sürece, biz görüyoruz. Ben kendimi buradaki öğretmen arkadaşlarımdan farklı görmüyorum. Erişebilirlik olduğu müddetçe, başaramayacağım hiç bir şey yoktur. Şundan dolayı söylüyorum; görmemek demek; akıl sağlığının gitmesi demek değildir. Sizler görerek algılıyorsunuz, bizler dokunarak algılıyoruz. Derse ilk girdiğim zamanlar, çocuklar görme engelliyi ilk defa görüyor, görme engelliliğin ne olduğunu bilmiyorlardı. İlk derse girdiğim de çocuklar sağımdan, solumdan, kolumdan tutarak beni öğretmen masasına oturmaya çalışıyorlardı. Ben derse gireceksem, görme engelinin ne olduğunu bilmeleri gerekir. Ben çocuklara görme engelinin ne olduğunu öğretiyorum. Bunu çocukların gözünü bağlayarak öğretmiyorum. (İHA)
Yorum Yazın