Dolar 38,4292
%0.04
Euro 43,9436
%0.42
Altın 4.138,690
%0.94
Bist-100 9.307,00
%-1.33

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
'Türkiye'de sadece Gülen Cemaati yok'

'Türkiye'de sadece Gülen Cemaati yok'

AKP'de yaşanan istifaları değerlendiren Bülent Arınç, Cemaat'e ilişkin sorulara da yanıt verdi. Arınç istifa eden İzmir Milletvekili İlhan İşbilen için de Ben İlhan İşbilen'i 1975 yılında tanıdım. 1979'da evlendim, 4 yıl hemen hemen bekarlığımızda aynı evi paylaştık. Arkadaşlığımız çok derindir. İyi bir işadamıdır. Çok pratik zekası vardır. Sevilen sayılan bir insandır’ dedi

  • Ege Postası
  • 08.02.2014 - 13:34

DHA / Bursa'da Olay Tv canlı yayına katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İzmir Milletvekili İlhan İşbilen'in Ak Parti'den istifa etmesi ile ilgili görüşlerini açıklayan Arınç, daha önce Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan ve bazı arkadaşlarının istifaları karşısında 'Oh ne iyi oldu. İyi ki gittiler' diyemeyeceğini belirterek, o kişilerin partilerine ve hükümete de yardım ettiklerini, çalışmalar yaptıklarını söyledi. Arınç şunları söyledi: "Şimdi şöyle bir kolaycılık var. Birisi gittiği zaman 'İyi ki gitti' diye arkasından aleyhinde konuşurlar. Bu bize yakışmaz doğrusu. İlhan İşbilen de yine bu arkadaşlarımızdan birisidir. Şahsen istifasına çok üzüldüm. Aslında istifasını en sona geciktiren arkadaşlarımızdan birisiydi. Çünkü bu istifalar başladığında bütün projektörlerin ona döndüğünü ve ne zaman acaba istifa edecek diye beklediklerini biliyorum. Ben İlhan İşbilen'i 1975 yılında tanıdım. 1979'da evlendim, 4 yıl hemen hemen bekarlığımızda aynı evi paylaştık. Arkadaşlığımız çok derindir. İyi bir işadamıdır. Çok pratik zekası vardır. Sevilen sayılan bir insandır.

"BÜTÜN GÖZLER ONA DÖNMÜŞTÜ"

Son güne kadar arkadaşlığımız çok samimi birbirimizi çok seven, birbirimize çok saygı duyan iki insan olarak bugüne kadar devam etti. Ama son yaşadığımız süreçte şüphesiz kendisinin Fethullah Gülen hoca efendiyle de bu cemaatle de yakın ilişkileri var. Bütün gözler ona dönmüştü derken boş söylemiyorum. O ne hareket edecek acaba diy? O da partisine bağlılığını o tarihte ifade etti. Hatta 'Siz beni kovana kadar ben bu partide kalacağım' dediğini arkadaşlarımız bana nakletmişti. Demek ki son yaşanan gerilim içerisinde daha fazla dayanamadı ve istifasını verdi. İyi bir arkadaşımızdı. Benim Bursa'da yaptığım konuşmada hatırlarsanız 'biz varsak, siz de varsınız' demiştim. Ama o tek başına bir cümle değil. Onun başı ve sonu var. Benim ne demek istediğim herkes çok iyi anladı. Ama görüyorum ki İlhan İşbilen kardeşimiz, arkadaşımız, dostumuz buradan cemaat aleyhinde bir sonuç çıkarmış olmalı. Burada yanılmış. Yanıldığına da ayrıca üzüldüm. Çünkü bu 1975'ten bu yana 35-36 bu kadar senelik dostluğumuzda bizim ne düşündüğümüzü, cemaatle ilişkilerimizin ne derece güçlü olduğunu herhalde ondan başka iyi bilen bir insan yoktur.

"TÜRKİYE'DE SADECE FETHULLAN GÜLEN HOCA EFENDİ'NİN CEMAATİ YOK"

Ben hayatıma siyasette geçirdiğim yılları bu hizmetleri desteklemekle geçirdim. Benim söylediğimin siyasi anlamda karşılığı şudur. Bu cemaat ya da başka cemaatler.. Türkiye'de sadece Fethullah Gülen hoca efendinin cemaati yok. Onlarca cemaat var. 11 sene önce de bu cemaatler, camialar vardı ama 11 sene öncesine gelinceye kadar bunların hepsi baskı görüyordu. Bunların hepsine hakaret ediliyordu, hepsine zulmediliyordu. Ve bu insanlar hizmetlerini korkuyla yapıyorlardı. 'Acaba nerede kapatacakla? Acaba nerede bizi suçlayacakla? Acaba nerede dava açacaklar'' diye. Ama Ak Parti geldikten sonra bütün ayrımcılıkları kaldırdı. Din ve vicdan özgürlüğünü sonuna kadar sağladı. Herkesin fikrini inancını konuşabilmesinin imkanlarını hazırladı.

11 seneden beri bütün bu camialar hepsi rahat ettiler. Hizmetlerini büyüttüler. Daha çok gayrete geldiler. 11 seneden bu yana da herkes ne kadar rahat. Bunu ben sadece inanmıyorum. İlhan İşbilen de bilir ki onun çok sevdiği hoca efendimiz de bilir ki biz bu hizmetleri yaparken onlar hükümetimize dua etmişlerdir. Başkalarını da dua etmeye teşvik etmişlerdir. Sabahlara kadar teheccüt namazlarında okudukları dualarında 'Yarabbi bu hükümet hayırlı hizmetler yapıyor. Sen ona yardımcı ol' diye dua etmişlerdir.

"SİZ VARSINIZ Kİ BİZ DE VARIZ"

Benim söylediğim bu güzel kardeşim. 11 sene öncesinin zulümleri Allah korusun bir daha gelmeyecekler ama 11 seneden beri yaşadığımız güzelliklere de bakarak ben sadece 'Biz varsak siz varsınız' demiyorum. 'Siz varsınız ki biz de varız' diyorum. Bu bir psikolojik ve siyasi rahatlıktır. Bu bir din ve vicdan özgürlüğüdür. Çok şükür geçmişte sıkıntısı çekilen her şey bu dönemde rahat ve serbest bir hale gelmiştir. Onlar farklı anlamışlar. Biz basit anlamda söylüyoruz. Siz Türkiye'de hizmet yaparken 11 yıl öncesine kadar çektiğiniz sıkıntıları bize şikayet ediyordunuz. Ama 11 seneden beri şikayet değil bizi alkışlıyorsunuz. O zaman siz ne kadar rahatsanız biz de o kadar rahatız, biz ne kadar rahatsız olursak siz de o kadar rahatsız olacaksınız. Bugünün kıymetini bilin diyoruz. Başka ne diyeceğiz."

"ONLAR BİZE GELİRLER BİZ ONLARA GİDERİZ"

'Partide istifaların önüne geçmek için bir girişimde bulunacak mısını? Bu istifaların arkası gelebilecek tehlikesi var mı sizce'' sorusuna Arınç, "Siyasi anlamda bu kadar istifa oldu diye ben üzülmem. Sadece bu arkadaşlarımızın kişilikleriyle ilgili gelecekleriyle ilgili bir üzüntüm olur. Çünkü biz şu kadar milletvekilimiz var. Şu kadarı istifa etmiş. Halen biz parlamentoda muhalefeti toplasanız bizim yarımız kadar etmiyor. Çoğunluk anlamında, siyasi güç anlamında bir eksikliğimiz yok. Her arkadaş benim için kıymetlidir. İstifa sebebi ne olursa olsun. Biz onlarla birlikte parlamentoya girdik. Onlarla birlikte sonuna kadar devam etmek isterim. Benim düşüncem bu. Sonra kaldı ki biz İlhan İşbilen'le evimizi paylaşmış insanlarız. Eşine çok saygı duyarız. Onlar bize gelirler, biz onlara gideriz. Yani buradaki istifasının tek sebebinin hükümetimizle camia arasında son günlerde yaşanan sıkıntı olduğuna yüzde yüz eminim. O sıkıntıya rağmen ve birinci planda dikkat edilecek bir şahıs olarak gösterilmesine rağmen sonuna kadar beklemesi de bence taktir edilecek bir davranıştır" dedi.

''O VEKİL DE NOKTAYI KOYDU'' HABERİ İÇİN TIKLAYINIZ...

"YETENEKLİ SES TAKLİTÇİLERİ OLABİLİR"

'Son günlerde çok ses kayıtları çıkmaya başladı. En son sayın Başbakana ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı çıktı bunu nasıl yorumlamalıyız ve seçimlere doğru sizce bu ses kayıtlarının sayısı artar mı, böyle bir kaygınız var m? sorusu üzerine Arınç şöyle konuştu: "1980 askeri darbesinden sonra Milli Selamet Partisi'nin yöneticileri de Milliyetçi Hareket Partisi'nin yöneticileri de sıkı yönetim mahkemelerinde haklarında dava açıldı. Ben de rahmetli Erbakan ve arkadaşlarının bir avukatı olarak Manisa'dan gittim Mamak'taki mahkemede 3 yıl avukatlık yaptım. Bakın 35 yıl öncesinden bahsediyorum. Orada da bazı deliller arasında Milli Selamet Partisi genel merkezinden elde edildiği söylenen teyp kasetleri vardı. Bazı konuşmalar banda alınmış. Teknoloji bugünkü kadar gelişmiş değil. Hatta birisinin üzerine uyku kaseti diye yazmışlar. Biz o zaman bazı bilirkişilerden rapor aldık. Bunlar dosyalarda var. Şimdi çok daha teknik ve ayrıntılı bir şekilde de bilirkişiler rapor verebilir. İki şey benim dikkatimi çekti. Bilirkişiler dedi ki yetenekli ses taklitçileri bir insanın sesini ayırt edilemeyecek kadar taklit edebilir. Siz görmediğiniz için yasal olarak da tespit edilemediği için siz Mustafa Özdal'ın konuştuğunu zannedersiniz, oysan konuşan Hasan Korkmaz diye biridir. Yetenekli ses taklitçileri olabilir. Bu kaseti o doldurmuş olabilir. Dolayısıyla delil vasfında değildir.

İkinci rapor çok daha enteresandı. 34 yıl öncesinden bahsediyorum. Demişler ki o tarihte teknoloji o kadar gelişti ki bir denizdeki dalgadan ses üretmek mümkündür. Şimdi Emrehan Halıcı diye CHP'de bir milletvekili var. Rahşan Hanım çok sevdiği bir arkadaşımızdı. DSP'de de genel başkan yardımcısıydı. O mesela bilgisayarla, elektronik bir şekilde beste yapabiliyor. O da o alanda çok gelişmiş. Bilirkişinin raporu bende hayret uyandırdı. Deniz dalgasından bir insanın sesini üretmek mümkün. Dolayısıyla bu güne geldiğimiz zaman bu ses dinlemeleri üzerine birkaç şeyi düşünmeleri lazım. Savcının talebi ya da hakimin kararıyla şu ana kadar belli süreler içerisinde yasal olarak dinleme izni verilebiliyor. Diyelim ki 3 ay. 3 ay sonra bitecek. Veya dinlenmişse, bir şey de bulunamamışsa, dinlenen kişiye de bilgi verilecek. Bu TİB denen şey bunun için kurulmuş. Hadi buna riayet ediliyor diyelim. Ve buna göre de ses kayıtları alınmış.

"İYİCE CILKININ ÇIKTIĞINI GÖSTERİYOR"

... Kanun dışı dinlemelerin hepsi ahlaksızlıktır. Hepsi büyük bir suçtur. Çünkü insanın özeline girmenin bu kadar çirkin olduğunu herhalde herkes kabul eder. Bunlara karşı yasal tedbirler var. Ama bu kanunları uygulamakta zorluk çekiliyor. Kim yapt? Ne amaçla yapıld? Nasıl ifşa edild? Bazen tabi kasetler yoluyla milletvekillerinin adaylıkları süreci etkilendi. Bir partinin genel başkanı da genel başkanlıktan uzaklaştırıldı. Bunlara karşı da tedbir almak lazım. Kim ne yaparsa yapsın özel hayata şu veya bu maksatla tespit etmek hele hele bunu ifşa etmek fevkalade yanlış. Bir başka suç daha var. Diyelim ki bu dinlemeler yasal olarak yapıldı ve sonunda da bir soruşturma başladı. Bir suç ortaya çıkarılmak isteniyor."

"TERTEMİZ O KİTLEYLE BİR SIKINTIMIZ SÖZ KONUSU DEĞİL"

Arınç kendisine yöneltilen, '17 Aralık sürecinden sonra hükümetiniz ve cemaat arasında bir yumuşama olmadı. Yumuşama beklentisi oldu, ama bu gerçekleşemedi. Hükümet-cemaat ilişkileri nereye gidiyor'' sorusuna "Cemaat dediğimiz zaman bütün camiayı hedef alırız. Halbuki mesele öyle değil. Bu camia, hizmet hareketi dediğimiz şey, binlerce insanın, milyonlarca sempatizanın sevgiyle baktığı, faaliyetlerine destek olduğu bir harekettir. Büyük bir hizmet. Başta Hoca Efendi varsa onun yardımcıları varsa, bir taraftan da kocaman bir camia. Bizim burada hükümetle arasının bozuk olduğunu düşündüğümüz veya şu anda münakaşalı hale geldiğimiz sadece belli yerlerde bulunup da görevlerini kötüye kullananlarla ilgili. Bu bir milyonun belki de binde biridir. Dolayısıyla konuşmalarımızda camianın hepsini başından sonuna kadar değil, bunların içerisine bir şekilde sızmış, bir şekilde bu camiayı da kendisine alet ederek, hükümet aleyhinde, devlet aleyhinde bir takım yasadışı işler yapanlarla bir kavga var.

Bunlar çok küçük sayıda. Dolayısıyla bu tartışmalar bugün bu noktaya geldi. Bu istenmeyen bir şey. Hoş olmayan bir şey. Keşke bu noktaya gelinmeseydi. Hükümete karşı bir komplo kurulduğunu, bu hükümeti itibarsızlaştırmak, yıkmak, önümüzdeki seçimlerden başlayarak geriletmek amacını ve bunun içinde Türkiye'nin iç ve dış itibarının yok edilmek istendiğini fark ettik. Bizim mücadelemiz bunu yapmak isteyenlerle. Yoksa tertemiz o kitleyle en ufak birbirimizin yüzüne bakamaz hale gelecek bir sıkıntımız söz konusu değil. Zannediyorum ki bir kısım çalışmalar da sonuçlandığında yanlış yapanlar, kötü işler yapanlar ortaya çıkacak ve camiada bunlardan kurtulmuş olacak ve biz yine o güzel insanlarla birlikte yolumuza devam edeceğiz" diye yanıt verdi.

"HOCA EFENDİDEN MESAJ VERMESİNİ İSTERİM"

'Hükümetin Pensilvanya'dan bir beklentisi var mı'' sorusuna Bülent Arınç, "Türkiye'de yaşanan bu olaylara bakarak, muhterem Hoca Efendi'den hem bu camia içerisinde yanlış yapanlar varsa, böyle inanıyorsa,-ben onu etkileme noktasında değilim- tamamen onun bu konuda ciddi bir araştırma yaparak, bu konuda yanlış yapanlarında mevcut olabileceğini, kendilerinin bugünlere kadar dualarla, hem fiili, hem kavli olarak destekledikleri hükümetimizin aleyhinde çalışanların varlığına inandığı taktirde buna yönelik bir mesaj vermesini ve camianın bütününün, tekrar bu güzel yolda yürüyenlerin destek olmasını, arzu etmesini isterim. Böyle bir konuşma yaparsa hem Türkiye'ye sükunet gelir hem de aradaki kırgınlıklar giderilmiş olur. İlhan İşbilen gibi arkadaşlarımızı da kaybetmemiş oluruz. Madem ki iş bu noktaya geldi. Bundan sonra hiç bir şey geçmiş değildir. Merhum Necip Fazıl'ın çok güzel bir sözü var. 'Vakit o kadar geç ki, artık sayabiliriz' derdi. Hiçbir şeyin geçtiği düşünülmemeli. Her şey yeniden başlayabilir. Esasen bunlar mutlaka tamir olacaktır. Çünkü iki hayırlı hizmeti yapan grubun birbirine hasım olması elbette beklenemez" dedi.

"FETULLAHÇI, F TİPİ ÖRGÜTLENME DİYEN ONLARDI"

Konuşmasında 17 Aralık'la başlayan sürecin seçimlerde Ak Parti için bir olumsuz durum yaratmayacağını söyleyen Arınç, "Seçimlerde bana sorarsanız biz yine en yüksek oyu alacağız. Ak Parti'ye olan ilgi de, destek de güven de bir milimetre geriye gidiş yok. Hatta kalabalıklara baktığınızda bir misli bile artmış görünüyor. Bu mahalli seçimlerde de açık ara önde olacağız. Buna inanıyoruz. Şüphesiz bu münakaşalar sırasında gönülleri, kalpleri kırılan insanlar farklı tercihlerde de bulunabilirler. Onların tercihlerine de saygı duymak lazım. Unutmayalım ki hükümetin bu aşamada yıprandığını düşünenler, asıl o camiaya karşı da fevkalade bir yıpratma kampanyasının mevcudiyetini göz ardı etmesinler." (DHA

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.