'Zeytinlik’ kararına rant tepkisi: Belirli şirketler için düzenlendiği…
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, zeytin alanlarının enerji elde edilmesi amacıyla talanının önünün açıldığı kanuna rant tepkisi gösterdi. Kurul tarafından yapılan açıklamada, “Değişikliğin belli şirketlere yönelik olarak düzenlendiği kısa sürede ortaya çıkacaktır” denildi.
- Ege Postası
- 05.03.2022 - 15:09
EGEPOSTASI- TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, zeytin alanlarına yönelik olarak Maden Yönetmeliğinde yapılan ve zeytinlik alanların maden faaliyetleri için “talan edilmesini” öngören değişiklikle ilgili basın açıklaması düzenledi.
Yapılan açıklamada, kararın kamu yararı içermediğine dikkat çekilirken kararın çevresel etkilerinin uzun yıllar boyunca etkisini göstereceği ifade edildi.
Yapılan açıklamada ayrıca, verilen kararın enerji elde etmek amacı değil belirli şirketlerin kar elde etmesi ve rant alanlarının artırılması amacı taşıdığı belirtildi.
“ZEYTİNLİKLERİN ÖLÜM FERMANIDIR”
Yapılan açıklamada, 20 yıldır ülkede tarım alanlarının ve değerli arazilerinin “talan edildiği” ifade edildi ve “Maden yönetmeliğinde yapılan son değişiklik dünyanın ve ülkemizin gıda krizi yaşadığı bir dönemde tarım alanlarımız ve tarımsal üretimimiz için bir tehdittir. Anayasa’nın 44, 45 ve 166. maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına almakta ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklemektedir. Buna paralel olarak farklı tarihlerde çıkartılan çok sayıda yasa ile tarım alanları ve özellikle zeytinlikler özel koruma altına alınmıştır. 1939 tarihli “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ile zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesi düzenlenirken, 2005 tarihli 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ile de toprağın korunması, geliştirilmesi, tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını düzenlemektedir. Yapılan bu değişiklik tüm ülke çapındaki zeytinliklerimizin ölüm fermanıdır. Bu yasadışı düzenleme ile ülkenin farklı yerlerindeki zeytinliklerin yağmalanmasına kılıf hazırlanmaktadır. Yönetmelik değişikliğinde yer alan “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetleri” ifadesi, kömür ve jeotermal amaçlı faaliyetlere kolaylık sağlanacağını göstermektedir. Değişikliğin belli şirketlere yönelik olarak düzenlendiği kısa sürede ortaya çıkacaktır” denildi.
REHABİLİTASYONLAR GÖSTERMELİK
Kazdağları örneğinişn hatırlatıldığı açıklamada, “’Madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla’ ifadesinin koruyucu hiçbir etkisi yoktur. Taahhütlere uyulması konusunda günümüze kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da Tarım ve Orman Bakanlığının da somut hiçbir yaptırımı olmamıştır. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda yapılan rehabilitasyon çalışması ise göstermelik bir çalışmadan ibarettir. Yapılan göstermelik rehabilitasyon çalışması doğal alanların yerine yapay alanlar yaratmakta, bu doğal ortamın ve bozulan ekosistemin yeniden tesisi on yıllar hatta yüz yıllar alabilmektedir. Değişiklikte yer alan “Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için” ifadesi, “kamu yararı” ile “üstün kamu yararı” kavramlarını yeniden gündeme getirecektir” ifadeleri kullanıldı.
“TÜRKİYE TARİHE GEÇİYOR”
Zeytinliklerin taşınmaz vasfına dikkat çekilen açıklamada, taşınmalarının bilimsel kriterlere uygun olmadığının altı çizildi ve “Böyle bir faaliyet çevresindeki zeytinliklerin ve tarım alanlarının bütünlüğünün bozulması ve tahrip olmasına sebep olacaktır. Tarımsal üretimi desteklememiz gerekirken, zeytinliklerimiz maden ve enerji sermayedarlarına kurban edilmek isteniyor. Zeytinin anavatanı olan Türkiye, binlerce yıllık bir üretim ve inanç kültürünün de kaynağı olan zeytin ağaçları ile mücadele eden ülke olarak tarihe geçiyor. Yönetmelik değişikliği bundan böyle zeytinliklerimiz ranta ve talana açılması için dayanak olarak kullanılmaya çalışılacaktır. Türkiye'nin toplam tarım alanının % 3 ünü zeytinlikler oluşturmaktadır. Yetiştirme alanı bu kadar sınırlı ve yüzlerce yıl ürün verebilen, kutsal, bilge, barış sembolü, sağlık iksiri ölmez ağaç Zeytin ranta kurban edilemez. Türkiye'de zeytin ve zeytinyağı tüketimi hızla artarken 500.000 zeytin üreticisi ailenin işsizler ordusuna katılması kabul edilemez. Tehdit altında olan sadece zeytinciliğimiz değil tüm tarım alanlarımızdır. Tabii ki ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasına karşı değiliz. Ancak yönetmelik değişikliği geniş madencilik faaliyetlerini kapsamaktadır. "Tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda" maddesi sınırlayıcı bir ifade içermemektedir” denildi.
BEDELİNİ GELECEK NESİLLER ÖDEYECEK
Zeytinlik alanların yapısal olarak maden faaliyetlerine uygun olmadığına dikkat çekilirken oluşan tahribatın bedelinin uzun yıllara yayılacağı ifade edildi ve “Diğer taraftan Ege ve Akdeniz bölgelerimizde doğal bitki örtüsü olarak da çoğunlukla eğimli arazilerde yayılış gösteren zeytinlik alanlar bu bölgelerde yapılacak madencilik faaliyetleri sonucu oluşacak arazi tahribatları ile erozyon, yüzey akış ve yer altı sularındaki değişimler ile tarımsal ve içme sularını etkileneceği kesindir. Yönetmelikteki “Kamu Yararı” bahanesi ÇED, Toprak Koruma Kurulu, Kurum görüşleri ve idari Yargı süreçlerini baypas etme, uzatma, oldu-bittiye getirme çabalarıdır. Zeytinliklerin ve Tarım alanlarının tahribatına yol açacak bu yönetmelik değişikliğinde kamu yararı olamaz. Zeytin bütün kutsal metinlerde, dinlerde, edebi eserlerde kutsaldır! O "ölmez ağaç"tır. Uzun zamandır süregelen çabaların devamı olarak gördüğümüz bu yönetmelik değişikliği zeytin alanlarını sermayeye peşkeş çekerek tarım alanları ve tarımsal üretime zarar verecektir. Ülkemizde enerji yatırımları elbette olmalıdır. Ancak bunu yaparken doğaya saygılı olmalı ve sürdürülebilirliğe önem verilmelidir. Aksi takdirde yapılan yanlışların bedellerini çocuklarımız ve gelecek nesiller doğa felaketleri ile acı bir şekilde ödemek zorunda kalacaklardır” ifadeleri kullanıldı.
“BARIŞIN SİMGESİNİ YOK ETMEYE ÇALIŞANLAR KENDİ SAVAŞLARINDA YOK OLACAKTIR”
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi; “Bizler “madencilik” göz boyaması ve kandırmacasıyla aç gözlü şirketlerin zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz. Bugün ülkemizde egemen olan madencilik anlayışı, madenin bulunduğu tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir. Bu anlayış nedeniyle her yerde verimli ormanlık alanlarımız, doğal zenginliklerimiz yok edilmektedir. Bu anlayış, sadece madenciliği değil yaşamı da sürdürülemez hale getirmekte, madencilik uğruna yaşamı tehdit etmektedir. Bu madencilik anlayış, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir. Biz mevzuat değişiklikleri ile kamu yararı adı altında tarım, orman, doğal sit alanları , zeytin alanlarımızın ranta kurban edilmesine izin vermeyeceğiz. Her zaman olduğu gibi doğanın yaşamın ve halkının yanında dost örgütler, meslek odaları, STK’lar, çevre gönüllüleri kısaca bu toprakların sevdalıları ile zeytinimize, tarım alanlarımıza ve yaşama sahip çıkacağız. Yaşadığımız bu doğayı ve toprakları korumak için mücadelemiz omuz omuza artarak devam edecektir. Bu saldırılar bitene kadar her karış toprağında bu hainlikleri yapanların karşısında olacak, hukuk tanımazlara karşı her zaman hukukun üstünlüğünü savunarak geleceğimize sahip çıkacağız. Unutulmamalıdır ki barışın simgesini yok etmeye çalışanlar kendi savaşları içinde yok olacaktır.”
Yorum Yazın