2030’da 21.3 milyon kişi kanser olacak
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Hemşirelik Fakültesi işbirliğiyle hazırlanan 1. Ulusal Kadın Hastalıkları ve Ana Çocuk Sağlığı Kongresi kapsamında “ Jinekolojik Onkoloji” paneli yapıldı. Panelde bu tür hastalıklara her yaşta rastlanabildiği belirtildi.
- Ege Postası
- 19.12.2014 - 11:44
“CİNSİYET FARKI HASTALIĞIN BOYUTLARINI DEĞİŞTİREBİLİR”
Kongreye misafir olarak katılan Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kafiye Eroğlu, Jinekolojik kanserlerde erken tanı, tarama korunmada ve kanıta dayalı uygulamalar hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Eroğlu, “Kanserlerle ilgili dünyadaki gerçekleri hepimiz biliyoruz. Hem sosyal hem de ekonomik anlamda ciddi problemlere neden olan; ama daha önceden öldürücü bir hastalık gibi görünen jinekolojik kanseri şimdilerde ise kronik bir hastalık olarak kabul edilmeye başlandı. Ölümlerin çoğu gelişmekte yada gelişmemiş ülkelerde meydana geliyor. Türkiye bu konuda riskli konumda. Giderek kanser vakaları artmış durumda .Gelişmiş ülkelerde 2030 yılına kadar yılda 21.3 milyon insanın kansere yakalanacağı öngörülüyor ve bunlara yönelik tedavi masraflarının 458 milyar dolar gibi ciddi bir rakama ulaşacağı tahmin ediliyor” dedi. Aynı zamanda cinsiyete göre kanser boyutlarının değişebileceğini ve cinsiyetinde bu kanserde etkili olduğunu sözlerine ekledi.
“FAZLA MALİYETLİ VE HİJYENİKLİK İSTEYEN BİR OLAYDIR”
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Ertem ise jinekolojik onkolojide evde bakımı anlattı. Doç. Dr. Ertem, “Amaç hastanın yaşam koşullarını değiştirmeden en az etkilenmesini sağlayarak en doğru tıbbi yaklaşımlarla hastalığın ve ortaya çıkan yetersizliklerin hijyenik ve rahat bir ortamda ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Fazla maliyetli bir iştir. Evde bakım sistemi sadece evde bakımla sınırlı değildir. Ev, hastane ve sosyal hizmetler kurumu arasında bağlantıyı taşımaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine bakacak olursak en fazla evde bakım hizmeti yüzde 42 oranında kanser hastalarına verilmektedir. Hizmeti yürüten hemşire yeri geldiğinde eğitimci, aile savunucusu, danışman ve yönetici olabilmektedir. Hemşirelere düşen görev sabır ve hassasiyettir ve daha hijyenik ortamın olması gerekir. Aksi takdirde en ufak mikrop kapılması hastalık seyrini değiştirebilir. Bu konuda dikkatli olmalıyız” diye konuştu.
“BU HASTALIK SABIR VE HASSAİYET İSTEYEN BİR DURUM”
Prof. Dr. Özsaran “ Siz hemşirelere bu konuda fazlasıyla görevler düşüyor, bu hassas bir konu . Her zaman duyarlı ve sabırlı olmalısınız” dedi. Aynı zamanda bu hastalıktan korunmak için aşıların olduğu ve küçük yaşlarda yapılması gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.
Yorum Yazın