271 sanıklı FETÖ davasına devam edildi
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin 271 sanığın yargılanmasına devam edildi.İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
- Ege Postası
- 11.09.2017 - 15:42
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmanın öğleden önceki oturumunda Astsubay B.İ, tanık olarak dinlendi.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada B.İ, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün Çiğli 2. Ana Üs Komutanlığında güvenlik vardiya amiri olarak görev yaptığını söyledi.
Tanık B.İ, FETÖ'nün darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi timinde yer alan eski başçavuş Zekeriya Kuzu'nun, saat 19.30 sıralarında yanına geldiğini belirterek, 50 hücum yeleği istediğini, bu talebi tabur komutanının emri olmadan yerine getiremeyeceğini söylediğini anlattı.
Tutuklu sanıklardan eski Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı Güvenlik Tabur Komutanı Yarbay Kenan Boz'un, eski Muharebe Arama Kurtarma Okul Komutanı Binbaşı Taner Berber'le görüşmesinin ardından hücum yeleklerinin Kuzu'nun yolladığı astsubaya teslim edildiğini kaydeden tanık B.İ, tutuklu sanıklardan eski Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı Harekat Eğitim Komutanı Albay Ramazan Elmas'ın ise bazı uzman çavuşları arayarak, "Çocuklar, iki paket gelecek, onları beklemeden Palaz Misafirhanesi'ne alın." diye talimat verdiğini dile getirdi.
Telsizden "Paketler geldi." diye anons geçilince misafirhaneye gittiğini, üzerlerinde yazlık kıyafetler bulunan ve sonradan isimlerinin Tümamiral Hasan Nihat Doğan ve Tümamiral Aydın Şirin olduğunu öğrendiği iki askeri personelin geldiğini gördüğünü bildiren B.İ, tutuklu sanık Elmas'ın, "Bunları kelepçeleyin." emrini yerine getirmediğini savundu.
Tanık B.İ, Elmas'ın çağırmasıyla Palaz Misafirhanesi'ne gelen MAK kursiyerlerinin, Doğan ve Şirin'in ellerini arkadan kelepçelediğini ifade ederek, "Komutanım, adamları arkadan kelepçelediniz, bari içeride kelepçeleri çıkartın, öyle dursunlar." diye tepki gösterdiğini, bunun üzerine kelepçelerin çözüldüğünü söyledi.
TESLİM OLMADAN TELEFONLA GÖRÜŞTÜ
B.İ, karargaha polislerin geldiğini öğrenmesinin ardından nizamiyeye gittiğini, Elmas'ın polislerle yaptığı görüşme sonrası "Sorun yok, onlar orada bekleyecek, biz burada bekleyeceğiz." dediğini belirterek, siper almadan beklemeye başladıklarını, oradaki personele, "Ne olursa olsun havaya bile ateş açmayın." talimatı verdiğini beyan etti.
Tanık B.İ, şöyle konuştu:
"Bunun üzerine Enis Astsubay (sanık Enis Çakır), istihkama gidip görevli askeri kaldırdı, iş makinesi ve iki yangın söndürme aracını getirerek nizamiyeyi tıkadı ve nizamiyenin çatısına çıkıp polisleri izlemeye başladı. Bu sırada Yakup Atlı (Tutuklu sanık) Başçavuş da gerekirse çatışmaya girip onları buraya sokmayacağımızı, herkesin tarafını seçmesini istedi ve 'Yediğimiz ekmeğe ihanet etmeyin.' şeklinde bağırdı. Ben de çatışma çıkacağını düşünüp silahhaneye gittim, güvenlik personelimi korumak için kompozit başlık ve dolu şarjör aldım ancak kesinlikle polise ateş etmemelerini, sadece kendilerini korumalarını söyledim.
Bu sırada gün aydınlanmaya yakın Ramazan Elmas Albay gelerek polislerle konuştuktan sonra teslim olacağını yoksa çok zayiat vereceğini söyledi. Teslim olmadan önce cep telefonundan bir şahısla görüştü. Bu şahsa 'Komutanım, teslim oluyorum yoksa çok zayiat vereceğiz.' dediğini, karşı taraftaki şahsın bir sorusu üzerine 'İki helikopterim var, biri kullanılamaz durumda, diğerine bomba yüklenmiyor. Hayır komutanım, uçaklarıma da bomba yüklenmiyor, eğitim uçağı. Size umarım yetirince vakit kazandırdım.' dediğini duydum ve bize dönerek 'Paketleri yerine ulaştırın.' dedi."
Telsizden bir helikopterin indiği ve içinde bir yaralı olduğu anonsu geçmesinin ardından piste gittiğini ancak alana açılan demir bariyerin zincirle kapatıldığını gördüğünü ifade eden B.İ, zinciri açmaya çalıştığı sırada sanık Çakır'ın bindiği araçla bariyeri kırıp içeri girdiğini, ambulansı piste aldırdığını, helikopterin yanına gittiğinde ise sağ göğsünden vurulmuş askeri gördüğünü söyledi.
Tanık B.İ, akşam ve gece boyunca gerçekleşen olayları düşündüğünde darbe girişimi olduğunu anladığını belirterek, şunları dile getirdi:
"Helikopterin içinde boş kovanlar vardı ve helikopterin alt kısmı ve gövdesinde mermi izleri vardı. Tümamiraller Doğan ve Şirin, pistte park halinde bekletilen Cougar tipi helikoptere bindirilecekti. Bunun ardından bir anonsla bu helikopterin kalkmayacağı emri geldi. Eski Tabur Komutanı Yarbay Boz'a, 'Helikopterin kalkmaması için gerekirse ateş edeceğim.' dedim. İki arkadaş da arkadan bana desteğe geldi. Silahımı doğrulttuğum helikopter pilotuna 'Motoru kapat, helikopteri durdur.' emrini verdim. Helikopterin içinde iki pilot, dışında ise bir teknisyen vardı. Ortalık karışık ve gürültülü olduğu için her şey net anlaşılmıyordu. Helikopter, bir süre sonra durdu ve tümamiraller Doğan ile Şirin'i aldık, Palaz Misafirhanesi'ne götürdük."
BİR SUBAYIN EL ÖPMEYECEĞİNİ ÖĞRETMEDİLER Mİ
Astsubay B.İ, tutuklu sanıklardan eski Hava Pilot Kurmay Yarbay Erdinç Yalçınkaya'nın, Doğan ve Şirin'in yanına geldiğini, "Komutanım, sizi kurtardık. Verin elinizi öpeyim." dediğini, hemen ardından Şirin'in, Yalçınkaya'ya hitaben, "Sana askeriyede, kurmay olmadan önce bir subayın el öpmeyeceğini öğretmediler m? Akşam beni tutuklatmaya, kelepçelemeye çalışıyordun. Şimdi ne old? Akşam yakandaki isimlik sökülüydü. Şimdi niye isimliği taktı? İsmini aldım, adını unutmayacağım. Bunun hesabını soracağım." diye tepki gösterdiğini kaydetti.
Mahkeme Başkanı'nın, "Cougar tipi helikopterin personeli daha önce yaptıkları savunmada, 'Biz zaten helikopteri kaldırmak istemiyorduk. Helikopterin kalkmasını geciktirdik, isteseydik kalkardık.' diye ifade verdi. Eğer isteselerdi, o helikopter kalkar mıydı'" sorusuna B.İ,"Ben de bunu vicdanen çok sorguladım. Kameraları sonradan izledim. Oradayken 20-25 dakika geçiyor. Eğer helikopter pilotu kalkmak isteseydi, o helikopteri kaldırırdı. Helikopterin, bir otomobil gibi kontağı kapattığınızda duran bir araç olmadığını sonradan öğrendim. Helikopterin durması için biraz zamana ihtiyaç varmış." şeklinde cevap verdi.
Astsubay B.İ, sanık avukatlarından Murat Tanılı'nın kendisine yönelttiği, "Helikopter teknisyeni dışarıda olmasına rağmen, pilotun helikopteri havalandırması mümkün müdür'" sorusunu da "Normalde kalkamaz ancak pilot acil bir durum olduğunu anlasaydı ya da dışarıdan bir emir alsaydı, teknisyeni feda ederek kalkabilirdi. Kalkmadı." diyerek yanıtladı. (AA)
Yorum Yazın