9 Eylül tartışması sil baştan: 'Hain' ifadesi tartışma yarattı
İzmir Büyükşehir Belediyesi Eylül ayı meclisine İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılı kutlamaları ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kutlamalardaki konuşması üzerine yapılan tartışmalar damgasını vurdu. Cumhur İttifakı gurubu Soyer’in konuşmasında Yunanistan’ın denize dökülmesinden bahsetmemesi ve bugün Yunanistan tarafından Türkiye’ye yapılan tacizlere tepki göstermemesi konusunda eleştirirken Sultan Vahdettin’e ilişkin “hain” sözleri de tepkilere neden oldu. Konu, mecliste gerilime neden olurken oturum sonunda eleştirilere yanıt veren Başkan Soyer, “Hırsızlar ve haramileri ayırmak zorundayız. Bunu yapacağız” dedi.
- Ege Postası
- 12.09.2022 - 19:55
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi Eylül ayı Olağan Meclis Toplantısı birinci bileşimi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde gerçekleştirildi. Uzun süredir meclis salonu olmaması nedeniyle Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen meclis, tadilatların tamamlanmasıyla birlikte ilk kez Fuar 4 No’lu Holdeki yeni meclis salonunda gerçekleştirildi. Meclis salonunda gündemlerin basılı olarak meclis üyelerine dağıtılmak yerine tabletle dijitale aktarılması uygulaması dikkat çekti.
“20-30 BİN LİRA KAR EDİLECEK”
Oturum başlangıcında konuşan Başkan Soyer, yeni meclis salonunda bazı yenilikler olduğunu belirtti ve “Konuşma süreleri iki ekranda görülecek ve herkes takip edebilecek. Asıl güzellik kağıt kullanımından tasarruf etmemizi sağlayacak yöntem geliştirilmesi. Ayda yaklaşık 20 ya da 30 bin liraya mal oluyordu meclis gündemleri. Yeni sistemle birlikte bu da meclis gündemlerimden 20-30 bin lira tasarruf anlamına geliyor. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Tüm kararların oybirliğiyle alındığı meclise damgasını vuran konu ise, geçtiğimiz haftadan bugüne gerek yerel gerekse ulusal siyasette gündem olan 9 Eylül kutlamaları ve Başkan Soyer’in kutlamalardaki konuşması oldu.
Cumhur İttifakı gurubu Soyer’in konuşmasında Yunanistan’ın denize dökülmesinden bahsetmemesi ve bugün Yunanistan tarafından Türkiye’ye yapılan tacizlere tepki göstermemesi konusunda eleştirirken konu, mecliste gerilimin yaşanmasına neden oldu.
AYDIN: ÖZLEMİNİ DUYDUĞUMUZ GÜNLERİ YAŞATTI
Gündem dışı konuşmalarda söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, sadece İzmir’de değil ülke genelinde gündem olan 9 Eylül kutlamaları üzerine konuştu ve “Meclisimizin 5 yıllık dönemi şehrimizin tarihi anlarına tanıklık ediyor. 15 Mayıs’ta Hasan Tahsin’in sıktığı ilk kurşunla başlayan savaş, 9 Eylül’de zafere ulaştı. 10 Eylül günü Atatürk muzaffer bir komutan olarak Kordon Boyuna gitti O saatten sonra İzmir, hiçbir kirli ayağın değemeyeceği bir şehir olarak barış ve huzurla yaşıyor. İzmir Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği kent olmanın, işgale direnmenin ve zafere ulaşmanın gurunu yaşıyor. Başkanlığınız önderliğinde 100. Kurtuluş gününü büyük bir gurur ve coşkuyla kutladık. Birlik olmanın özlendiği günlerde 100. Yıl kutlamaları bize özlemini duyduğumuz günleri yaşattı. 100 yıl önce olduğu gibi milletin özgürlük ve bağımsızlığını milletin azim ve kararlılığının kurtaracağını biliyoruz. Huzurla ve refah içinde geleceği umutla bakma için canla başla çalışmaya devam edeceğiz CHP İzmir Belediye meclisi gurubu olarak 100. Yıl kutlamalarında ortaya koyduğunuz liderliğe, İzmir halkına ve bu coşkuyu paylaşan herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
HIZAL: ŞEHRİMİZ İSTEMEDİĞİMİZ BİR ŞEKİLDE GÜNDEM OLUYOR
Aydın’ın ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal da konuşmasının odağına 9 Eylül’ü koyarken eleştiri oklarını Başkan Soyer ve 9 Eylül’de yaptığı konuşmasına yönlendirdi ve “Şehrimizde ve ilkemizde gündem olan bir konu 9 Eylül. Maalesef ki son 3 yıldır yan sizin göreve geldiğiniz günden bu yana sizin ifadeleriniz lehçesinde birtakım ulusal ve uluslararası meseleler konusunda ortaya koyduğunuz ve belirttiğiniz ifadelerle şehrimiz istemediğimiz şekilde gündem oluyor. 9 Eylül kutlamalarında da gördük ki sabahında yapılan birlik ve beraberliği ortaya koyan yürüyüşü bir kenara bırakarak akşamına ayrıştıran konuşmanızla bizim için önemli olan günün üzerine gölge düşürdünüz. İ9 Eylül 1922, İzmir ve hepimiz için çok kıymetli bir gün. Çünkü kurtuluşun yani sizin iddia ettiğinizin tam aksine zaferin günü. Aslında biz kutlamalardan 1 hafta kadar önce İzmir sokaklarını barışın 100 yılı diye afişler astığınızda 9 Eylül’de bir şeyler olacağını sezmiştik. Bugün de yine İzmir ve Türkiye’de konuşulması gereken konuların dışında başka konular konuşulmak urumda. Bunun müsebbibi de sizlersiniz” diye konuştu.
HIZAL: YUNANİSTAN’I UYARMANIZI İSTİYORUZ
Nutuk’tan bir pasaj okuyan Hızal, Soyer’in Yunanistan’ın tacizlerinden bahsetmemesine teki gösterirken Soyer’in Atinalı mevkiidaşına uyarıda bulunması gerektiğini belertti ve şunları söyledi; “Ben tarihçi değilim ama kullanmış olduğunuz ifadelerin zihninizdeki gerçekleri ortaya koyduğunu düşünüyorum. Birçok yerde gördüğümüz gibi İzmir, 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar tarafından gitmemek üzere işgal edilmiştir. Sizin ifadenizle tekrar ediyorum. Tarihi bilmek ve okumak önelidir. Çünkü bugün yaşadığımız süreçleri okumamıza faydalı olur. O gün kendi idealleri doğrultusunda İzmir’i ve Anadolu’yu işgal etmiştir Yunanlılar. Ve 9 Eylül günü şanlı ordumuz tarafından denize dökülmüşlerdir. Siz o gün konuşmasında 1 kelime dahi olsun Yunan’dan ve Yunanistan’dan bahsetmediniz. 100 yıl sonra bugün Ege’de haklı, hukuki gerekçelerle ülkemizin verdiği mücadeleyi de görmezden gelerek bizi kendinde AB Senatosunda şikayet eden, savaş uçaklarımıza uluslararası hava sahasında radar kilidi atmaya çalışan, sivil gemilerimize kurşun sıkan Yunanistan’ın siminden bir kez dahi bahsetmediniz. Ama biz şaşırmadık Bütün bu sorunlar yaşanırken siz, tüm bunları bir kenara bırakarak Atina Belediye Başkanıyla görüşmeye gittiniz. Bununla kalmadınız poz verdiğiniz Atina Belediye Başkanı, densize bir paylaşım yaparak ve sizinle birlikte fotoğrafını da koyarak Sayın Cumhurbaşkanımıza dil uzatmıştır. Şu uyarıyı yapmak istiyorum: Bütün bunları hangi salikle yaptınız, birilerine şirin mi gözükmek istediniz bilmiyorum ama Atina’daki mevkiidaşınıza şu uyarıyı yapın. 100 yıl önce kirli çizmeleriyle topraklarımıza gelen dedeleriniz bizim dedelerimiz nasıl denize döktüyse bugün o dedelerin torunları bugün emperyalizmin oyuncağı olma çabasına giren Yunanistan’a aynı cevabı verirler. Biz sizin onlarla görüştüğünü biliyoruz. Bu uyarıyı yapmanızı istiyoruz.”
ŞAHİN: UYANIN ARTIK SAYIN BAŞKAN
Hızal’ın ardından konuşan MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin, ilk olarka kamuoyundan merak konsuus olan Megastar Tarkan’ın konser için kaç lira ücret aldığı konusunda Başkan Soye’e soru yöneltip, “Tarkan’a belediye kasasından 2 milyon dolar ödeneğini okuyoruz. Bu konuda halkımızı bilgilendirmenizi rica ediyoruz. Para ödenecek mi, ödenecekse ne kadar ödenecek” diye konuştu.
ŞAHİN: İŞİNİZİ DOĞRU YAPIN
Sorunun ardında Soyer’e Vahdettin’e ilişkin kullandığı “hain” kelimesi üzerinden tepki gösteren Şahin, “ 9 Eylül gibi mukaddes bir günde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının denize dökülen düşman yerine ecdadımızı hedefe koymasının kınıyorum. En büyük öksüzlük köksüzlüktür. 9 Eylül sadece İzmir’in kurtuluş günü değildir. Aynı zamanda emperyalist güçler ve onların maşası Yunanistan’a karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı kazandığımız gündür. Bizim için Selçuklu neyse Osmanlı odur. Osmanlı neyse Türkiye Cumhuriyeti odur. Siz neden tarihi tarihçilere bırakmıyorsunuz? Siz hangi tarih bilginizle ceddimizi suçluyorsunuz? Sizin ilham aldığınızı söylediğiniz Nutuk’ta Atatürk memleketin içinde bulunduğu durumu özetlemiş. Ama asla Sultan Vahdettin için gaflet, delalet ve hain sözcüğünü kullanmamıştır. Siz Atatürk’ün sözlerini bağlamından kopardınız. Nutuk ve Atatürk’ü referans göstererek kendi kişisel düşüncelerinizi deklare ettiniz. Hem Atatürk’e hem de 625 sene üç kıtada adaletle hüküm süren ecdadımıza en büyük haksızlığı yaptınız. Sizin haddinizi aşarak hain ilan ettiğiniz Sultan Vahdettin, İtalya’da geçirdiği fakr-u zaruret içindeki hayattan sonra 1926 yılında San Remo’da vefat ettiği zaman, borçlarından dolayı alacaklıları tabutuna haciz koymuştu. Eğer sultan Vahdettin halkına ihanet etseydi, işgalciler onu varlığa boğmazlar mıydı? Sayın Başkan, sıkça dile getirdiğiniz barış sözcüğünün, samimi ilişkiler kurduğunuz Yunan tarafında hiçbir karşılığı yok. Bizim bayram olarak kutladığımız 19 Mayıs’ı onlar, sözde Pontus soykırımının başlangıcı olarak telaffuz ediyorlar. Uyanın artık Sayın Başkan. Ayıdan post, Yunan’dan dost olmaz… Ege’de uçaklarımızı taciz edip, bizim karasularımızda gemimize ateş ediyorlar, uluslararası sularda balıkçılarımızın canlarına ve mallarına kast ediyorlar. Vazgeçin artık barış söyleminden. 3,5 yıldır hayat geçirdiğiniz tek bir proje yok, var olanları da tamamlama gayretiniz yok. Kentsel dönüşüm, trafik, altyapı, koku ve daha nice kronikleşmiş sorun dağ gibi duruyor. Biz de size Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle seslenelim: Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır. İşinizi yapın, söylemlerinizle değil, hizmetlerinizle gündem olun” dedi.
SOYER: HIRSIZLAR VE HARAMİLERİ AYIRMAK ZORUNDAYIZ
Son olarak konuşan Başkan Soyer, yapılan tüm eleştirilere yanıt verdi. “Ayrıştırıcı dil” eleştirilerine yanıt vererek sözlerine başlayan Başkan Soyer, “9 Eylül’le ilgili 2 ana sebebimiz vardı. Birincisi 100. yıl, ülkelerin tarihinde çok önemli bir zaman dilimidir. Mutlaka hatırlanması ve hatırlatılması lazım. Ülkeler 100. yıllarının her zaman görkemli bir biçimde kutlama istemişlerdir. Ben daha kampanya döneminde yani adayken ısrarla ‘Ben ne şanslıyım ki bu memleketin zaferlerinin 100. Yılında belediye başkanlığı yapacağım.’ Çok gururluyum. Çünkü bu memlekette eğer o hafızayı tazelemezsiniz bir n biri vatan hainlerini kahraman yapmaya kalkar, bir gün birileri de onlarca meşakkatle kazanılmış zaferleri bir kurşun bile sıkılmadan kazanılmış zaferler olarak hatırlatmaya çalıştılar. Selahattin Bey, Vahdettin ile Mustafa Kemal Atatürk’ü aynı anda savunmak zorunda hissediyor kendini. Ben ilkokul bilgimle söylüyorum. Vahdettin kendisi ülkeyi terk etti. Başka bir tarih yazılmaya çalışılabilir. Ama gerçekler değişmez. Onu kahraman olarak göstermeye çalışabilirsiniz. Ama gerçekler değişmez. Sabah da söyledim. Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u almış. Bizim atamız. İftihar ediyoruz. Hepsi bizim atamız. Atalarımızla iftihar etmek birilerinin tekelinde değil. Bizim ecdadımızla bir problemimiz yok. Özgür Bey 'ayrıştırıcı bir dil kullandınız' dedi. Çok doğru. Ayrıştırıcı bir dil kullandım. Vatan hainleriyle vatanseverleri ayrıştırdım. Onları aynı kaba koyamazsınız. Şehitlerin ruhunu incitirsiniz. Vahdettin bizim milli kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk için 5 idam fermanı çıkarıp öldürmek istemişler. Kim? Vahdettin… Kaç tane suikast düzenlemek istemişler. Kim? Damat Ferit Paşa. Ve ne yapmışlar? Onlar İngiliz zırhlılarına binmişler gitmişler. E ben şimdi bu adamın nesini savunayım. Milliyetçilik de yurtseverlik de ecdada saygı da kimsenin tekelinde değil bu memlekette. Bizler atalarımızı saygı ile anmaya devam edeceğiz. Ancak tek bir şey var. Hırsızlar ve haramiler ile yolumuzu ayırmak zorundayız. Tarih bize bunu söylüyor. Bunu yapacağız. Atalarımız büyük kahramanlık yapmışlar. Bize bu vatanı emanet etmek için canlarını feda etmişler. Biz ne söylesek eksik. Atalarımız sadece Yunan’a değil bütün dünyaya büyük ders vermişler” dedi.
SOYER: BARIŞA KİM NEDEN KARŞI ÇIKAR?
9 Eylül kutlamalarının umudu yeşerttiğini ifade eden Soyer, afişlerdeki “barış” sözcüğüne gelen eleştirilere de değindi ve şunları söyledi; “Gelelim 9 Eylül günündeki kalabalıklarına… Bizim amacımız baştan beri neşeyi getirmekti. Bu memlekette insanların neşesi ve eğlencesi çalındı. Kimin çaldığını çok iyi biliyoruz. Sadece 9 Eylül değil, İEF de muazzam kalabalıklar gördü. Bir tek kişiden şikayet almadık. Mutlaka eksikler olmuştur ancak bir tane bile şikayet gelmez mi… Bana tek bir şikayet bile gelmedi. Oradaki rakamlar ve sayılar da değil önemli olan. Bütün Türkiye’ye umut ve moral veren bir buluşmaydı. Çünkü insanlarımız ayrıştırıcı bir dilden, kutuplaştırılmaktan ötekileştirilmekten yoruldular O alanda her partiden insan vardı. Hep birlikte dans edip kutladılar. Orada hakikaten bir bayram yaşandı. Bizim başka bir derdimiz yoktu. Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Barış meselesi… O kadar kutuplaştırıcı bir iklim var ki barış sözcüğünden kutuplaştırma yapılmaya çalışılıyor. Yahu barışa kim neden karşı çıkar? Varsa eğer bir tahdit ilk kurşun da son kurşun da yine İzmir’den atılır. Ama bu barışa karı çıkmak anlamına gelmez. Biz barışa sahip çıkmak zorundayız.
Yorum Yazın