Dolar 34,6505
%0.27
Euro 36,3223
%0.06
Altın 2.921,410
%0.12
Bist-100 9.636,00
%-0.25

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
AK Partili Dağ’dan Soyer’e sert sözler ve belediyelere 'yol yapın' çağrısı

AK Partili Dağ’dan Soyer’e sert sözler ve belediyelere 'yol yapın' çağrısı

Kent ve Siyaset programına konuk olan AK Parti İzmir Milletvekili ve AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hamza Dağ, Covid-19 pandemisi nedeniyle Hükümet olarak aldıkları tedbirleri anlattı. İzmir özelinde de önemli açıklamalar yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yönelik sert açıklamaları oldu.

  • Ege Postası
  • 24.04.2020 - 14:00

EGEPOSTASI - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in hükümetin yardım kampanyası açılmasına izin vermediği, daha önce orman yangını sürecinde de izin verilmediği şeklinde açıklama yaptığını vurgulayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ sert konuştu.

'Bakın çok açık ve net! Bu bir yalan'
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Hamza Dağ, “Dün büyükşehir belediye başkanımız bir açıklama yapmış. Yerel bir televizyona ve ulusal bir gazeteye. Orada yardım kampanyası hiç başlatmadıklarını söyledi. Daha önce orman yangını sırasında başlatmak istediklerini ama Valiliğin izin vermediğini söylemiş. Bakın çok açık ve net. Tunç bey belki alınacak bu söylediğime ama. Bu bir yalan!” ifadelerini kullandı.

'Büyükşehir başkanına yakışmıyor'
Yardım kampanyasının eksik evrakları tamamlamasının ardından yapıldığını anımsatan AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Ve bu yardım kampanyası yapıldı. Yani buradan, orada izin verilmedi de burada izin verilmezdi mantığı, bir kere o zaman da izin verilmişti, bu bir yalan, bunu kamuoyuna bu şekilde anlatma bir büyükşehir belediye başkanına yakışmıyor” dedi.

Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri koymak nasıl bir akıl tutulmasıdır'
İhtiyaç sahibi vatandaşlar için birlikte hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, büyükşehir belediyesinin parti amblemi koyarak dağıttığı gıda kolilerinin yanına Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri koymasını ise akıl tutulması olarak nitelendirdi.

Siyasi parti amblemini o gıda kolilerinin üzerine koymak…
Hamza Dağ, “Diğer taraftan evet bu süreçte mümkün olduğunca gücü bir arada tutmak en doğrusu ve en mantıklısı. Aslında bu konuda anlaşıyoruz. Bu işin partisi, siyaseti olmaz. Bu konuda sahada çalışan tek parti vardır o da vatandaş partisi. Vatandaş için ne yapabilirsek onu hep birlikte hayata geçirmemiz lazım. Ama kamu kaynağı kullanırken, milletin vergileriyle bizim de vergilerimizle, kendi siyasi partinin amblemini o gıda kolilerinin üzerine koymak, yine partinizin sözcüsü gibi hareket eden Cumhuriyet gazetesini ve Sözcü gazetesini o gıda kolilerinin içine koymak nasıl bir akıl tutulmasıdı? Ben bunu izleyicilerimizin takdirine bırakıyorum” değerlendirmesini yaptı.
Dağ’dan büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelere yol yapın çağrısı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, büyükşehir belediye başkanı Tunç Soyer ve ilçe belediye başkanlarına bir çağrısı da oldu. Dağ’ın çağrısı İzmir’in yapımı bekleyen yollarının pandemi süresince hemen yapılması hakkında oldu. Hamza Dağ, bu çağrısını, “Diğer taraftan bir önerim var. Büyükşehir belediye başkanına ve ilçe belediye başkanlarına. Bakın şu anda sokaklar rahat. Bu hafta sonu sokağa çıkma yasağı var. Veya olmadığı zaman da sokaklarda bir rahatlık var. Ve İzmir’in sokaklarında hala yapımı bekleyen yollar var. Gelsinler bu süreçte şu yolları bir yapsınlar. Bu yollarla ilgili bir çalışma yapsınlar” şeklinde dile getirdi.

HAMZA DAĞ’IN AÇIKLAMASININ SATIR BAŞLARI:
Bütün çalışanlar, sağlıkta emek veren hekimlerimiz, hemşirelerimiz, her biri bu sürecin hızla bitmesi için uğraş veriyor. Emniyet teşkilatımız, diyanet teşkilatımız, öğretmenlerimiz, valilerimiz, kaymakamlarımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz her birimiz bu süreci atlatmak için canla başla uğraş veriyoruz. Allah’a hamdolsun iyi bir noktaya doğru gidiyoruz.

Kurtuluş mücadelesinde neticeye ulaşmak için…
2020yılı bu açıdan da birçok hem mübarek gecemizin milli bayramlarımıza denk geldiği bir yıl. 23 Nisan Ramazan ayının arefesine denk geldi. 23 Nisan deyince insan 100 yıl önceye gidiyor. 100 yıl önceyi hepimiz kitaplarda okuduk. O döneme dair yazılmış binlerce kitap var. İlk meclis İstanbul’da İngilizlerin dağıttığı Meclis-i Mebusan’dan sonra Ankara’da kurulan meclis. 23 Nisan 1920’de dualarla açılan ilk meclis. İlk mecliste yapılan tartışmalara, konuşmalara baktığınızda meclisin belki çok farklı yapıları var. Ama kurtuluş mücadelesinde neticeye ulaşmak açısından tam bir birliktelik. Tek bir yere vuran yürekler, eller, düşünceler, fikirler, bunları telaffuz eden diller. Açıkçası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği ve neticesinde İzmir’in işgalinden sonra hamdolsun o süreç tamamlanmış oldu.

O duyguyu bundan sonra da yaşatacağız
Öncesinde bölünmüştü Türkiye. Siyaseten de bölünmüştü. İhtilafçılar vardı ittifakçılar vardı ama ilk mecliste yine bu şekilde farklı düşünceler bulunmasına rağmen bu hiçbir şekilde kurtuluş mücadelesinin önüne geçmedi. 23 Nisan 1920’den itibaren verilen o mücadelenin duygusunu her zaman içimizde yaşıyoruz. Egemenliğin sağlanması için verilen mücadelede Misak-ı Milli’nin ne kadar önemli ve değerli olduğunu biliyoruz. Bu fikirlere karşı olanlara karşı ilk meclisteki ruhla mücadele ediyoruz. Yüzüncü yılda hepimiz mutlu, daha görkemli, coşkulu olacağız. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını da yüzüncü yıl hedeflerimizi gerçekleştirerek kutlamak istiyoruz. Yüz yıl önce açılan meclis hem kurtuluş savaşını vermiş Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmış, felsefesini ortaya koymuş bir meclistir. O duyguyu bundan sonra da yaşatmaya devam edeceğiz.

Ben de aynı tedirginliği hissettim
İnsan kendi şahsıyla ilgili pek yaşamıyor da. Herkesin hastalanacağını ya da öleceğini düşünürsün ama kendinin düşünmezsin. İnsandan insana sadece bir nefes, dokunmayla geçen bir hastalık olduğunun söylenmesi, en sevdiklerinden hanımından çocuklarından başlayarak bu işi yayma kaygısıyla tabi ki tedirgin oluyor, daha dikkatli oluyor. Ben de aynı tedirginliği hissettim. Zaten mümkün olduğunca temizliğe dikkat etmeye gayret ediyoruz. Bu süreçte daha çok dikkat etmeye başladık. Dokunduğumuz yerlere dikkat ediyoruz. Odada insan varsa maske kullanmaya gayret ediyoruz. Bunlar tedbir. Etrafına bulaştırma konusunda dikkat etmeye dönük işler. Eve girdiğimizde çocuklara sarılmadan üstümüzde ne varsa bunları değiştirip ev kıyafetiyle yaşamaya çalışıyoruz. Tedbirlerimizi en ciddi anlamda aldık, almaya devam ediyoruz.

Maskeyi uzun süre takmak gerçekten zor ve…
Maskeyi uzun süreli takma gerçekten çok zor. Ameliyat maskesini de. Mecliste de maskeyi takma durumu söz konusu. Uzun süreli takma sıkıntılı. Sağlık çalışanlarımızı bu süreçte daha iyi anlamış olduk. Onlar çok önemli bir vazife almış oluyorlar. Tüm ilçe sağlık müdürleri ve başhekimlerini aradım. Her biriyle konuştum. Şu anda hastanelerinde ilk güne nazaran çok çok iyi bir duruda olduklarını söylediler. İlk zamanlar hastalığa yakalanan çok sayıda hekim ve çalışan olduğunu ama onların ilk zamanlar tedaviye cevap verip vermeyeceği konusunda tam olarak fikir noktası olmadığı noktada kendi tecrübeleri ve Bilim Kurulu tavsiyeleriyle uyguladıkları tedavilerin sonuç verdiğini, bu mutluluğun da neticeye ciddi anlamda sirayet ettiğini ifade ettiler. Biz de bu durumdan çok hoşnut olduk gurur duyduk. Her birimiz onlarla ne kadar gurur duysak azdır. Ciddi bir neticedir bu. Bugün yoğun bakım oranlarının çok düşük olması, servisteki hastaların oranının düşük olması, bizim top yekun sağlık camiasının kendi yapmış olduğu çalışmaların bir eseri. İzmir açısından baktığımızda da hemen her hastanemizde buna dair sonuçlar alındığını görüyoruz.

Hamdolsun İzmir ile ilgili acil ve panik yapacak durum yok
İlk başlardan itibaren ısrarla bazı kesimlerde İzmir’deki nem vaka hem vefat sayısının çok fazla olduğuna dair yorumlar yapıldı. İzmir patentli olan ama İzmir’de yaşamayan bazı basın mensupları ısrarla bunu dile getirdiler. O gün de aynı şeyi söylemiştik. Vazifelerimiz var. Birtakım veri ve bilgilere göre ulaşmamız gerekiyor. Millet bizi seçmiş. İktidar partisinin bir milletvekili olarak da zaman zaman konuşmamız gereken bir durumla karşı karşıyayız. O şahısların yorumlar yaptığı zamanlarda dahi Allah’a hamd olsun İzmir ile ilgili acil durum ve panik yapacak durum söz konusu değildi. Gelinen nokta da hem Türkiye genelinde hem de İzmir özelinde baktığımızda, benzer bir tablo gidişatı olduğunu görüyoruz. Türkiye ortalamasının ayarında hatta daha altında bir tablo İzmir açısından geçerli. Bu hem vaka hem vaka vefat oranında geçerli. Yoğun bakım ünitelerinin fazlalığı, buralardaki hastaların durumu açısından da aynı şey geçerli. Bugün de vakalar açıklandı. 40 bin küsur test, 3 bin yeni vaka söz konusu. Toparlama sürecine girdiğimizi söyleyebiliriz.

Şehir hastanelerini eleştirdiler ancak…

Aralık ayında Çin’de bu olay başladığında ilk tedbirleri alan ülke Türkiye diyebiliriz. Bilim Kurulu’nu ilk oluşturan ülkelerden birisi Türkiye’dir. İran’da yaşandığında aynı durum, sınır ticaretini ilk etapta durduran ülke, bu ciddi bir risktir, çünkü çok sayıda turist İran’dan geliyor, Türkiye. Sonra kademe kademe AB ülkeleri, ABD ile uçuşlar sonra yurt içi uçuşlar durduruldu. Zamanında ve hızlı karar alma süreci, aynı zamanda SAĞLIK altyapımızın kuvvetli olması. Bazı kesimler, şehir hastanelerini ağızlarına dolayarak ciddi anlamda eleştirir noktada şeyler söylemişlerdi. Her seferinde şehir hastanelerini eleştirdiler. İzmir Şehir Hastanesi’ni de eleştirdiler. Ki İzmir’in merkezi bir yerindedir. Altı tane hastane, 2 bin 60 yatak ve yoğun bakım ünitesiyle açılacaktır. Şehir hastaneleriyle ve sağlık alt yapısıyla başarılan neticeyi artık nasıl değerlendirecekler göreceğiz.

Sağlık ve sosyal güvenlik altyapımız kuvvetli olduğu için…
Diğer taraftan ABD’de, İspanya İtalya’da sosyal güvenlik sisteminin bizden çok daha kötü noktada olduğunu söylememize rağmen bunu anlatamıyor iken bazı kesimlere. İşte bugün bunu yaşayarak görüyoruz. Orada insanlar evden hastanelere sadece nefes darlığı yaşadıklarında yaşamaları istenirken ve bunun da bir bedeli varken özel sigortası olmadığı zaman, bizim ülkemizde Allah’a hamd olsun, sosyal güvencesi olmayan gibi bir ihtimali söz konusu değildir. 17 yıldır yapılanlar hepimizin malumu. Sağlık altyapımızın kuvvetli olması, hekimlerimizin eğitimlerinin durumu, sosyal güvenlik sisteminin pozisyonu bizim dünyadan olumlu ayrışmamız anlamında bize imkan sağlamıştır.

Almanya’dan dahi çok daha olumlu bir noktadayız
İspanya, İtalya, ABD neredeyse bu olayla ilgili en olumsuz süreci yaşayan ülkeler pozisyonundadır. Rusya, Çin ve İran esasında veriler anlamında bütün dünya tarafından şüphe ile yaklaşılan ülkeler durumunda. Kategorize edemeyeceğimiz ülkeler. Fransa, İngiltere, Almanya turuncu renklendirmededir. Almanya’dan dahi çok daha olumlu bir noktadayız.

Adımları hızlı atıyoruz
Bir aydır kısmi sokağa çıkma yasağı, hafta sonları sokağa çıkma durumlarını yaşıyoruz. Ramazan ayına girdik.  Bu bir aylık sürede bazı yerlerin kapatılması, restaurantların, kafelerin kapatılması, berberlerin kapatılması kararları alınması, bütün bunlara baktığımızda normal hayatında ihtiyaç sahibi olarak yaşamayan, hayatını gündelik olarak idame ettiren vatandaşlarımızın ister istemez sıkıntıya girmeye başladığını görüyoruz. Bu anlamda da adımları hızlı atmaya başladık. Sosyal yardımlaşmadan biner lira verilmesi en düşük emekli maaşının bin 500 liraya çıkarılması, gelir testine göre gündelik çalışanlara mümkün olduğunca biner liranın verilmesi. Şimdi 3. Faz geliyor. Pandemi süresince kendi iaşelerini gidermeye çalışacağı koşulları ayarlamak. Biz Ramazan ayının başı ortalarına doğru daha da bir rahatlamanın, bayramdan sonra da daha açık ve rahat bir dönemin yaşayacağımızı düşünüyoruz. O nedenle bu zamanlara çok dikkat etmeliyiz. İşte Perşembe Cuma cumartesi Pazar günleri sokağa çıkma yasağı yaşayacağız. Bunlara dikkat edersek. İzmir’de hemşehrilerimiz sürece riayet etmeye gayret ediyorlar. Bundan sonra da kurumlarımızın ortaya koymuş olduğu fikirleri ve kararları uygularsak, ramazan ayıyla beraber bu meseleyi ülkemiz açısından biz bu meseleyi nihayete erdirme durumu yaşayabiliriz. Ama bunların hepsi bizim kurallara ve kararlara riayet etmemizle eşdeğer noktadadır. Kararlar alındığında vatandaşımızın uyduğu nispette bu süreci atlatabiliriz. Her birimiz yeniden iş hayatına, sosyal hayatımıza ve üretmeye başlamak istiyoruz. Siz bir TV kanalında sunuculuk yaparken biz milletvekilliği yaparken hepimiz hizmet sektöründeyiz. Bu süreçte bu kurallara iyi şekilde riayet edip biran önce o hareketli döneme inşallah yeniden başlamamız mümkün olacaktır.

Önlemleri sıraladı
Şu dönemde vergi yapılandırması, ötelenmesi, kiracı kiralayan ilişkisi, (evet bu dönemde işler durdu. Kiralayanlardan kira taleplerini ertelemeleri beklenir. İcra takibine mahal vermemek adına da. Bu bu şekilde hükümetin bir iradesidir. Vatandaşlar kendi aralarında anlaşarak neticeye gitsinler-Bağkur-SSK prim ödemelerinin ötelenmesi. Bize gelen bu talepler hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından karşılandı. Tarım işçileriyle ilgili problemler, ki çoğu şehir dışından gelenler vardı, fiziksel mesafe ifadesini kullanıyorum, intikallerin yapılması. Menemen, Menderes, Kınık’ta işlerini yaparken, şu anda domates ekim ve enginar toplama mevsimi, çadırlarda kalırken fiziksel mesafeye uygun olarak kalmalarını sağlamak. Restaurant, kafe, berberlerin kira ilişkisi ve vergi-SSK talepleri söz konusu oluyor. Üretimle alakalı sıkıntılı süreç çok olmadı ama orada da zaman zaman kısmi çalışmalı, sanayiyle alakalı döngünün sağlanması önemli. İhracatın devam etmesi önemli. Kobilerle ilgili sürecin de devam etmesi, çarkların dönüşü, üretimin devam etmesi kıymetli. Demir çelik sektörü, otomotiv sektörü Allah’a hamd olsun bir şekilde döngüleri sağlıyor ve fiziksel mesafeyi dikkate alıyor. Normalleşme sürecinde dahi fiziksel mesafeye ve maske kullanımına riayet edeceğiz.

Dünyada da ciddi yansıması olacak
Dünyada da ciddi yansıması olacak. Bu süreç dünya açısından 2. Dünya Savaşı’ndan daha öte. O savaş 5-6 yıl sürmüş bir süreç. Ama şu üç dört aylık süreç 2.Dünya Savaşı kadar etki doğurdu ekonomi açısından. Hem hükümetimiz hem AK Parti Genel Merkezi olarak bizler nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımızı ARGE faaliyeti olarak da süreci takip ederek de çıkartmaya çalışıyoruz.

Tarım ve hayvancılık büyük önem kazanacak
Sanayi  4.0 ve bilişim süreci ne kadar ilerlemiş olsa da bu süreç tarım ve hayvancılığın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Buna önem veren ülkelerin uzun süreli hayatta kalacağını gösterdi. Bilişimdendaha önemli olan alantarım ve hayvancılık olacaktır. AK Parti iktidarları döneminde bu alanlarda çok eleştiri almamıza rağmen aslında biz yine önemli işler yapıldığını anlatmaya çalıştık. Eleştiriler tabi ki bizim için kıymetlidir. Makul eleştirilerden istifade etmeye çalışırız. Ama pandemi sürecine  baktığımızda üretimde sıkıntı yaşamadığımızı, tedarik zincirinde de yaşamadığımızı, bundan sonra da stoklarla ilgili hiçbir sorun yaşamayacağımızı da net bir şekilde ifade edebilirim. Masamızın üzerinde olan balı, sütü, çayı, yumurtayı, zeytini ne varsa olacak. Hepsinin kendi ülkemizde üretilen ürünler olduğunu görebiliriz. Ama bundan sonra bu çok daha önemli olacak. Tarım ve hayvancılık daha da önemli olacak.

Her ülkede aşağı doğru gidiş olacak
İkincisi, bu süreç her ülkede bir aşağı doğru gidişatı yaşatacak. Büyüme rakamları düşüyor. ABD’de 30 milyon işsiz var, AB ha keza. Bu inişten sonra 3 tane modelle karşı karşıya kalma ihtimalimiz var. Birincisi, V modeli dediğimiz aşağı düşüş. Sonra hızla yukarı çıkış. İkincisi, u modeli dediğimiz aşağı iniş biraz kalış sonra yukarı çıkış. Üçüncüsü. L modeli dediğimiz aşağı iniş ve orada uzun süre kalış. Bu süreçte L modeli yaşayacak ülkeler aşağı yukarı belli. Kırmızı kategoride yaşayan ülkeler L modelini yaşama ihtimali yüksek olanlar. İnşallah bizim aldığımız önlemlerle, L modelini inşallah ülkemizde hiç görme ihtimalini yaşamayacağız. Biz şu anda tamamen şuna çalışıyoruz, Hazine ve Maliye Bakanlığı, AR-GE başkanlığı olarak V modelini hayata geçirmek için her türlü varyasyon ve atılması gereken adımalrı atmaya gayret ediyoruz. BDDK topladığı mevduatları Türkiye’deki reel sektörüne kredi olarak verilmesini mecburi hale getirdi. Sağlık turizmini daha da arttırma, yeni yapılan hastaneleri bu doğrultuda değerlendirme gibi birçok üzerinde çalıştığımız proje ve çalışma var. İnşallah V modelini sağlamak için çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz.

Yeni bir sistem gerekli
2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sistem BM, GHO sorgulanacak. Zaten Cumhurbaşkanımız uzun süredir dünya beşten büyüktürü dünya kamuoyuna ısrarla söylenmişti. Ama bu sadece mazlum olan coğrafyada karşılık buldu. Kendisi rahat olan, sömürdüğü ülkelerle rahat yaşayan toplumlarda çok fazla tesis etmemişti belki bunlarda. Ama şu sistem gösterdi ki 300 yıldan bu yana insan hakları ve huzur getirdiğini söyleyen Batı medeniyeti pandemi sürecinde sınıfta kalmıştır. Biz insanın huzuru için nasıl bir sistem önerebilirizi, Türkiye olarak çalışmalıyız, ve çalışıyoruz. Bunun üzerinde beyin fırtınası yapıp raporlar hazırlıyoruz. İnsanların huzurlu ve mutlu olacağı, tüm insanlığın rahatı için nasıl bir sistem ortaya çıkacağını daha açık ve net şekilde parti temsilcilerimiz ve sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanacaktır.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Artık dünyada hiçbir şey eskisi olmayacak. Her birimiz bu yeni sürece hazırlıklı olmalıyız. Ekonomi olarak da tarım yönünden de. Medeniyet noktasında da hazırlıklı olmamız gerekiyor. Yüzyıllar boyunca Türk İslam medeniyeti bu dünyada huzuru ortaya koyan bir medeniyet olmuştur. Bundan sonra da inşallah bu mantık tüm dünyada huzurun tesisi için özgürlüğün tesisi için biz kendi düşüncelerimizi hem ifade edecek hem de hayata geçmesi için mücadele edeceğiz.

V modelini gerçekleştirenler rahatlayacak
V modelini 2020’nin 3. Ve 4. Çeyreği. Gerçekleştirenler rahatlamış olacaklar o dönemde. Küreselleşme de sorgulanacak bu süreçten sonra. Dünyayı tüketim toplumu noktasına getiren Batı medeniyeti bunda da sorgulanacaktır. Ticari anlamda küreselleşmenin önüne geçme söz konusu olamaz. Ama insanların seyahat ve ilişkileri konusunda bir süre problem yaşanacağı bir süre gözüküyor.

Tunç Bey belki alınacak ama bu bir yalan!
Dün büyükşehir belediye başkanımız bir açıklama yapmış. Yerel bir televizyona ve ulusal bir gazeteye. Orada yardım kampanyası hiç başlatmadıklarını söyledi. Daha önce orman yangını sırasında başlatmak istediklerini ama Valiliğin izin vermediğini söylemiş. Bakın çok açık ve net. Tunç bey belki alınacak bu söylediğime ama. Bu bir yalan. Yani orman yangını nedeniyle yardım  kampanyası sebebiyle büyükşehir belediyesi valiliğe bir başvuru yapmıştır. Valilik bazı evrak eksikleri, hesap numarası, yetkili mümessil bir sıkıntı olursa kim sorumlu olacak diye geri göndermişti. Daha sonra bize izin verilmedi diye bir açıklama yapınca, biz bir açıklama yapmıştık. Bu eksikleri giderdiğiniz an gerekli izinler Valiliğimiz tarafından mutlaka verilecektir diye. Ve bu Valilik tarafından izin bu açıklamalardan sonra verildi. Ve bu yardım kampanyası yapıldı. Yani buradan, orada izin verilmedi de burada izin verilmezdi mantığı, bir kere o zaman da izin verilmişti, bu bir yalan, bunu kamuoyuna bu şekilde anlatma bir büyükşehir belediye başkanına yakışmıyor.

Nasıl bir akıl tutulmasıdır'
Diğer taraftan evet bu süreçte mümkün olduğunca gücü bir arada tutmak en doğrusu ve en mantıklısı. Aslında bu konuda anlaşıyoruz. Bu işin partisi, siyaseti olmaz. Bu konuda sahada çalışan tek parti vardır o da vatandaş partisi. Vatandaş için ne yapabilirsek onu hep birlikte hayata geçirmemiz lazım. Ama kamu kaynağı kullanırken, milletin vergileriyle bizim de vergilerimizle, kendi siyasi partinin amblemini o gıda kolilerinin üzerine koymak, yine partinizin sözcüsü gibi hareket eden Cumhuriyet gazetesini ve Sözcü gazetesini o gıda kolilerinin içine koymak nasıl bir akıl tutulmasıdı? Ben bunu izleyicilerimizin takdirine bırakıyorum.

Büyükşehir ve ilçe belediyelere yolları yapın önerisi!
Diğer taraftan bir önerim var. Büyükşehir belediye başkanına ve ilçe belediye başkanlarına. Bakın şu anda sokaklar rahat. Bu hafta sonu sokağa çıkma yasağı var. Veya olmadığı zaman da sokaklarda bir rahatlık var. Ve İzmir’in sokaklarında hala yapımı bekleyen yollar var. Gelsinler bu süreçte şu yolları bir yapsınlar. Bu yollarla ilgili bir çalışma yapsınlar. Hayatta mobilizasyon başladığında ekonomik hayat başladığında o zaman yapacakları bu hizmetler bu hayatı olumsuz etkileyecektir. Ama şu anda buna imkan vardır. Türkiye’deki belediyeler hem yardımları yapıyorlar hem gıda kolisi, maddi yardımdı ikisini bir arada yapıyorlar. Bütün gücümüzü buraya verdik. Başka hiçbir şeyle uğraşmıyoruz dolayısıyla. Geçen sene Ramazan ayında da yeni belediyeler bu hizmetleri yapıyordu zaten. Yeni yapılan bir şey değil. Belediye kaynağının bu imkanı var. Büyükşehir belediyesinin, ben sayı vermek istemiyorum, kaynağıyla yapmış olduğu işi AK Parti teşkilatları olarak İzmir’de bu gıda kolisini inşallah tamamını bitirdiğimizde, biz bunun sayısını, il başkanımızla açıklayacağız. Belediyenin kendi imkanlarıyla yapmış olduğunu biz teşkilatımızın kendi cebinden, çoluk çocuğunun rızkından, hayırseverlerin destek vermesinden şu anda neredeyse ona yakın bir gıda kolisi yardımını biz kendimiz de gerçekleştiriyoruz. Onun için burada bu süreçte tavsiyem, gelin şu bozuk olan yolları da sokaklar müsaitken bunları da yapın. İzmirli de bundan istifade etsin.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.