Dolar 34,5424
%0.18
Euro 36,0063
%-0.62
Altın 3.005,890
%1.48
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
AYM'den flaş 'Alper' kararı

AYM'den flaş 'Alper' kararı

Oğulları Alper'in yanlış tedavi sonucu öldüğünü öne sürerek hukuk mücadelesi başlatan, ancak başvuruları yerel mahkemece reddedilen Okumuş Ailesi, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek mahkeme, tam yargı davasının reddedilmesini hak ihlali saydı. Annesi onun ölümünden sonra bir daha asla...

  • Ege Postası
  • 15.07.2016 - 12:48

İzmir'de doğuştan epilepsi olan Alper Okumuş, 4.5 yaşında gribal enfeksiyon tanısıyla götürüldüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde hayatını kaybedince, ailesi yanlış tedavi iddiasıyla dava açtı. Yerel İdare Mahkemesi'nin verdiği ret kararı Danıştay'ın da onaması üzerine, ailenin başvurduğu Anayasa Mahkemesi, tam yargı davasının reddedilmesini hak ihlali saydı. Kararla büyük mutluluk yaşayan baba Aytekin Okumuş, "Oğlumun ölümünden sonra eşim, çocukları görmeye dayanamadığı için anaokulu öğretmenliğini bıraktı, psikolojik tedavi gördü, bir daha da çocuğumuz olmadı. Sonuna kadar davayı sürdüreceğim" dedi. 

İzmir'de posta işletmelerinde çalışan Aytekin Okumuş ile anaokulu öğretmeni olan Aysun Okumuş, 2003 yılında dünyaya gelen bebekleri Alper'le büyük mutluluk yaşadı. Doğum sonrası kontrollerinde epilepsi teşhisi konulan Alper, 2007 yılında 4.5 yaşında gribal enfeksiyon tanısıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi acil servisine götürüldü. Buradaki tedavi sırasında solunum yetmezliği çeken Alper, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti. 

Alper'in ölümünde doktorların yanlış teşhis ve ilaç kullanımının etkili olduğunu düşünen ailesi, maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'ne başvurdu. Rektörlük, dilekçeye zamanında cevap vermeyip, başvuruyu zımnen reddetti. Baba Aytekin Okumuş bu gelişme üzerine, İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'nde dava açıp Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'nden bin TL maddi, 70 bin TL'de manevi tazminat talebinde bulundu. Aytekin Okumuş, başvuru dilekçesinde de, oğullarını rahatsızlığı nedeniyle sık sık aynı hastaneye götürdüklerini, son rahatsızlığında yine aynı hastaneye götürüldüğünü belirtti. Okumuş burada oğullarına diazem yapıldığını, diazemin yavaş yapılması gerekirken buna uyulmadığını, tüm ısrarlarına rağmen daha önce oğullarıyla ilgilenen doktora haber verilmediğini, solunumun geçici durması üzerine asistanların 'ambu cihazı'nı kullanmaya çalıştığını ancak bu cihazı kullanmayı bilmediklerini; düşürerek kırdıklarını, bu nedenle de cihazın hiç kullanılamadığını ileri sürdü. Ayrıca, hastanede solunum cihazı ve uzman doktor bulunmadığını savunan aile, bunun ağır hizmet kusuru olduğu iddiasında bulundu.

İDARE MAHKEMESİ, AİLEYİ REDDETTİ
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü ise savunmalarında, hastanede görevli nöbetçi doktorların acil müdahale konusunda eğitimli ve yeterli olduğunu, tıp bilgisi olmayan bir kişinin müdahalenin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin yorumunun hiçbir gerçekliği bulunmadığını öne sürdü. İdare Mahkemesi'nin talebi üzerine hazırlanan Adli Tıp Kurumu raporunda, hastanedeki uygulamaların tıp kurallarına uygun olduğuna karar verildi. Bu gelişme üzerine de, İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, söz konusu rapora dayanarak ailenin açtığı tam yargı davasını reddetti. Temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay 8'inci Dairesi de, yerel mahkeme kararını onadı. Karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine Aytekin Okumuş eşi Aysun Okumuş'la birlikte Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

YÜKSEK MAHKEME HAK İHLALİ DEDİ
Anayasa Mahkemesi'de iki yıllık süre sonrasında açıkladığı kararıyla aileyi sevinci boğdu. Anayasa Mahkemesi, "Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmedildi. Kararda, başvurucuların ayrı ve açık yanıt verilmesini gerektiren iddialarının yerel mahkemece etkili şekilde karşılanması gerektiği, aksi bir tutumun, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmesine neden olabileceği belirtildi. Görevli doktorlar ve rektörlüğün beyanlarına göre, olay tarihinde hastanedeki tüm solunum cihazlarının başka hastalar için kullanıldığı, bu nedenle Alper Okumuş için solunum cihazı bulunmadığı belirtilen kararda, "Derece mahkemesi kararlarında, Alper Okumuş'un bu olaydan etkilenip etkilenmediği, söz konusu olayda bir ihmalin bulunup bulunmadığı ve bu süreçte herhangi bir gecikmenin yaşanıp yaşanmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu raporuna atıftan başka herhangi bir değelendirme yapılmamıştır" ifadesi yeraldı. Diazemin uygulanış biçimi ile hastanede uzman doktor bulunmadığı iddiası hakkında da tatmin edici açıklama yapılmadığı söylenen kararda, "Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde İzmir 2'nci İdare Mahkemesi kararının başvurucuların ileri sürdüğü iddialar hakkında yeterli bilgi içermeyen Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak verildiği, uyuşmazlığın çözümü için esaslı olan iddiaların Anayasa'nın 17'nci maddesinin gerektirdiği özen ve derinlikte incelenmediği, Alper Okumuş'un ölümüne neden olan koşulların tam olarak açıklığa kavuşturulamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenlerle Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvenceye alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir" denildi. 

ANNE ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKMIŞ, BEBEĞİ OLMAMIŞ
Kararı öğrenince büyük mutluluk yaşayan Aytekin Okumuş, çocuklarını kaybettikten sonra 9 yıldır yaşadıkları büyük acıyı da anlattı. Aytekin Okumuş, "Eşim anaokulu öğretmenliğini bıraktı. Çünkü küçük çocukları görmeye dayanamıyordu. Kendi evladını kaybetmişti. Psikolojik tedavi gördü. 40 yaşında menapoza girdi. Bundan sonra da bir daha bebeğimiz olmadı. Hukuku mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğim" dedi. 


 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.