AYM’nin İstanbul Sözleşmesi kararı: Kadın derneğini doğrudan etkilemiyor
Anayasa Mahkemesi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı bir kadın ve bir kadın derneği adına yapılan başvuruyu 'doğrudan etkilenmediklerini” gerekçe göstererek reddetti.
- Ege Postası
- 11.12.2024 - 14:54
- Güncelleme: 11.12.2024 - 14:58
Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasıyla ilgili kararı 'hukuka uygun' bulmasıyla Türkiye, resmen sözleşmeden çekilmiş oldu.
Anayasa Mahkemesi, bunun akabinde gerçekleştirilen bireysel başvuruda tartışma yaratacak bir karar verdi. AYM Komisyonu, kadın ve kadın hakları savunucusu bir dernek adına yapılan başvuruyu, başvurucuların 'kişisel olarak ve doğrudan etkilenmedikleri' gerekçesiyle kabul edilmez buldu.
Kısa Dalga'ya konuşan ve karara tepki gösteren başvurucuların avukatı, “İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmenin Türkiye'de yaşayan her kadın için bir hak ihlali, bir mağduriyet olduğunu kavramamak hukukla açıklanamaz” dedi.
Avukat Oya Aydın Göktaş, Şenal Sarıhan için bireysel, 29 Ekim Kadınları Derneği’nin tüzel kişiliği adına İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm Birinci Komisyon üyesi Yıldız Seferinoğlu ve Ömer Çınar tarafından verilen kararda başvurunun, “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, adil yargılanma hakkının, etkili başvuru hakkının ve eşitlik ilkesinin” ihlal edildiği iddialarına ilişkin olduğu belirtildi. Komisyon, ihlale yol açtığı ileri sürülen Cumhurbaşkanlığı’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından Şenal Sarıhan’ın ve 29 Ekim Kadın Derneği’nin “kişisel olarak ve doğrudan etkilenmediğini” savunarak başvuruyu reddetti. Komisyon kararında şöyle denildi:
“Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir. Başvuruda, ihlale neden olduğu ileri sürülen kamusal işlem veya eylemden kişisel olarak ve doğrudan etkilenilmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan gerekçelerle, diğer kabul edilebilirlik şartları incelenmeksizin, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, adil yargılanma hakkının, etkili başvuru hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna, yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına kesin olarak karar verildi.”
'DANIŞTAY BİLE DAVA AÇILABİLİR' DEMİŞTİ
Başvurucuların avukatı Oya Aydın Göktaş, Kısa Dalga’ya yaptığı değerlendirmede, Anayasa Mahkemesi’nin bir kez daha temel hak ve özgürlüklerin koruyucusu olma işlevine aykırı bir karar verdiğini belirterek “Cumhurbaşkanı'nın kendisine verdiği yetkiyle her türlü uluslararası sözleşmeyi feshedebileceği gerekçesiyle davayı hukuksuz biçimde reddeden Danıştay bile, müvekkil de dahil, dava açan her Türkiyeli kadının ve kadın hakları savunucusu örgütlerin bu davada hukuki menfaati olduğu için taraf olabileceğini kabul etmişti” dedi. Göktaş, şöyle devam etti:
“İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmenin Türkiye'de yaşayan her kadın için bir hak ihlali, bir mağduriyet olduğunu kavramamak hukukla açıklanamaz. İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken adını bile anmaktan imtina eden, şiddet faili erkekler lehine kararlar veren AYM'nin ne sözleşmeyi ne de Türkiye'de yaşanan kadın sorununu anladığı söylenebilir. Başvuruyu "mağdur değilsiniz" diye reddederken dayanak gösterdikleri kararın bu dosyaya uygulanması imkansızdır. İnsan hakları savunucusu, avukat ve aynı zamanda bir kadın olarak müvekkil Şenal Sarıhan da bu ülkedeki milyonlarca kadın gibi sözleşmenin korumasından mahrum kalmıştır.”
Göktaş, AYM’nin AİHM kararlarını birebir takip etmekle yükümlü olduğunu da hatırtalarak “AİHM’in, İstanbul Sözleşmesi'ni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’n'n bir parçası kabul ettiğini” vurguladı. Göktaş, AYM’nin bu kararının ardından AİHM'e başvuracaklarını sözlerine ekledi.
Ne olmuştu?
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi yönündeki 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararı Resmi Gazete'de şu ifadelerle yayımlanmıştı:
"Türkiye Cumhuriyeti adına 11.05.2011 tarihinde imzalanan ve 10/02/2012 tarihli Bakanlar kurulu kararı ile onaylanan 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereği karar verilmiştir."
Karar pek çok kentte protesto edilmiş; İstanbul Sözleşmesi'nin kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemekte, kadınları korumakta çok önemli olduğunu vurgulayan kadın ve insan hakları örgütleri duruma itiraz etmişti. Ardından kararın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle çok sayıda dava açılmıştı.
Danıştay 10. Dairesi, açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddetti; kararın iptal istemiyle açılan davaları duruşmalı olarak görmüştü.
Danıştay Savcısı, kararın iptali yönünde görüş bildirmişti. Danıştay 10. Dairesi, görülen dört duruşmada tarafların ve Danıştay savcısının görüşlerini aldı ve ardından kararını açıklamıştı.
Danıştay, Cumhurbaşkanlığı kararını hukuka uygun bulmuş ve davanın reddine karar vermişti.
Şenal Sarıhan ve 29 Ekim Kadınları Derneği de Danıştay’da açtıkları dava reddedilince AYM’ye bireysel başvuru yapmıştı. (Duvar)
Yorum Yazın