Abdulkadir Hazman ile Basmane’nin Dünü, Bugünü, Yarını
Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ortaklığında 4’üncüsü gerçekleşen Basmane Tarih, Kültür ve Arkeoloji Günleri’ne yaptığı çalışmalarla önemli katkılar koyan kent gözlemcisi ve araştırmacı-yazar Abdulkadir Hazman etkinlikleri enine boyuna masaya yatırdı. Gelecek yılki etkinlikler için hazırlıkların şimdiden başladığını dile getiren Hazman, Basmane Günleri’nin artık “Kabına sığmayan” bir hal aldığını vurguladı.
- Ege Postası
- 02.11.2014 - 13:35
KENTİN GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BURADA
Konuşmasına Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği bu yılki etkinliklerin olumlu katkısı olduğunu vurgulayarak başlayan kent gözlemcisi ve araştırmacı-yazar Abdulkadir Hazman, “4’üncü Basmane Günleri, iki belediyenin ortaklaşa düzenlediği bir organizasyondu. Aslında ilk Basmane Günleri’nden itibaren bu böyle olmalıydı. Ancak ne yazık ki, ilk üçünü bu şekilde gerçekleştiremedik. Tüm gazeteci arkadaşlarımız, yazar ve çizerler Basmane Günleri’ni köşelerine gazetelerine taşıdı, organizasyon için oldukça önemli bir tanıtım yaptılar. Bu kentte yaşayan aydın, demokrat, yurtsever, çağdaş, ilerici herkesin Basmane’yi tanımasında fayda görüyorum. Kahvaltı bu anlamda beni onurlandırdı. Umuyorum bu gelişmeler Basmane Günleri’ne ivme kazandıracaktır, olumlu bir adımdır.Buna sivil toplum kuruluşlarının, daha ileri boyutunda, kentin iş ve ekonomi dünyasının da destek vermesi gerekiyor. Çünkü herkes bu kente borçlu. Herkes borcunu ödemelidir. Kimse bunu uyduruk festivaller ile geçiştirip, kapatmaya çalışmamalı. Kentin tarihi dokusu, geçmişi, geleceği burada. Böyle bir oluşumda herkes bu borcu ödemelidir” dedi.
“HAMSİ FESTİVALLERİ İLE KENT BİLNCİ YARATILAMAZ”
Basmane Günleri’nin bir festival ya da şenlik olmadığını vurgulayarak sözlerini sürdüren Hazman, “Tarih, kültür ve arkeoloji günleriydi. Yalnızca bu günlerle de kalmıyordu. Basmane’nin adı geçse de, Tüm İzmir’i kapsayan, Karataş’ı, Buca’yı, Bornova’yı, Karşıyaka’yı Güzelbahçe’deki tarih ve kültür varlıklarını da içine almalıdır. Genelde Basmane ve çevresi burada tartışılıyor ve konuşuluyor. Bir eşik daha atlanıp, oluşumunu o şekilde devam ettirmek gereklidir. Diğer yandan, kent ve kentlilik bilincini geliştiren en önemli etkinliktir. Bu bilinç kendi kendine oluşmaz. Hamsi festivalleri ile de oluşamaz. Ancak bu tür çalışmalar ve faaliyetler ile, insanların kenti tanıması, sevmesi ve sahip çıkması ile, kenti koruması geliştirmesi ile mümkün olur. Yaşadığı kente katkı koyarak kentlilik bilinci ile gelişebilir. Birilerinden bir şeyler bekleyerek kent gelişmez” diye konuştu.
“BASMANE GÜNLERİ HALKTAN KARŞILIŞINI ALDI”
Dördüncüsü gerçekleşen Basmane Günleri’nde bir aydın olarak kente borcunu ödemek amacıyla katkı koymaya çalıştığını hatırlatan Abdülkadir Hazman , “Açılışta ve etkinlikler süresince en dikkat çeken nokta ise halkın yoğun ilgisiydi. Dopdolu bir programı geride bıraktık. İnsanların ilgi ve alakası çok fazlaydı. Panellerin hemen hemen hepsi dolu geçti. İnsanlar günde ikiyi bulan bu panellerde yorulmak bilmedi. Bu çok olumlu bir gelişmeydi. Bu bize bir şeyler anlattı. Doğru çalışılırsa, doğru organize edilir, halka da düzgün anlatılırsa, Basmane Günleri halka indirgenirse, karşılığını alacağımızı gördük. Eğer biz Basmane halkı ve İzmir halkını bu işin içine katarsak, İzmir’in ve Basmane günlerinin önü çok açıktır” dedi ve organizasyonun halka açılım konusunda önemli yol kat ettiğini söyledi.
“KEŞKE MÜLTECİLERİN DE KATILIMINI SAĞLAYABİLSEYDİK”
Basmane’de yaşayan halkın ve esnafın da panellere katılarak panelistlere soru sorma, sohbet etme, düşüncelerini ve fikirlerini paylaşma imkanı yakaladığını söyleyen kent gözlemcisi Abdulkadir Hazman, “Demokratik bir ortamda insanlar görüş ve düşüncelerini çok net biçimde ortaya koydu. Bu çok olumlu bir gelişmeydi. Halka inmek böyle olacaktır. Gönül isterdi ki, benim de panelist olduğum mültecilerle ilgili etkinlikte Suriyeli göçmenler de bulunsaydı. O insanlar da bizimle tartışıp, konuşup, sorular sorsun, onların sorunlarını birlikte tartışalım isterdim. Umut ediyorum ki, hem bu etkinlikleri düzenleyen, katkı koyan arkadaşlar ve kurumlar bunun farkına varmışlardır” şeklinde konuştu.
“SADECE BAKMIYORUZ, KENTİMİZİ, SOKAĞIMIZI GÖRMEYE BAŞLADIK”
İzmir’in önemli valilerinden bir tanesi olan Kazım Dirik döneminde ve Merhum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina döneminde başlayan kentte uyanış hareketine dikkat çekerek konuşmasını sürdüren Abdülkadir Hazman, İzmir’in tarih konusunda geldiği noktayı ise şu sözlerle açıkladı: “Aslında bu yeniden uyanışın en önemli göstergelerinden bir tanesi APİKAM yani, Ahmet Priştina Kent Arşivi Müzesi’dir. Kentte yaşayan insanlardan belge, bilgi ve doküman toplamaya başlıyor ve burası müze haline dönüşüyor. Kent aslında sahipsiz değildi ve kentine geçmişine bağlı insanlar büyük bir ilgi gösterdi. Tarihe saygı ödülleri organizasyonu da uyanışın bir başka ayağıydı. Kent insanının tarihine, kültür varlıklarına sahip çıkma konusunda bir teşvikti, bir heyecan kattı. Bazı yazar arkadaşlar İzmir’in her semtin tarihini yazdılar. Kaybolmuş, gitmiş varlıklarımızın farkına varmaya başladık. Bakmaya değil de, kenti, sokağımızı görmeye başladık .Görmeye başlayınca da gördüklerimizi çeşitli şekilde anlatmaya başladık. Bunun devamında antik tiyatroda bir kamulaştırma çalışması başladı. Bu çok ciddi bir çalışmaydı ve ciddi bir bütçe ayrıldı. Ve Büyükşehir bunu sonuçlandırdı, geçenlerde kazı çalışmaları da başladı. Antik tiyatronun ortaya çıkması stadyumu da tetikleyecektir. Umudum her geçen gün artıyor. Kadifekale surlarının restorasyonu gibi olumlu adımlar atıldı. Türbe, köşk, mescit, cami, kilise ve havraların restorasyonu, onarımı, bakımı arttı. Bu gibi gelişmeler kentte yaşayanların umudunu arttırıyor. Ben akşama kadar sokaklardayım, insanların yüzlerinde bunu görüyorum. Bu çalışmalar daha düzeyli, daha sistematik, daha geniş kapsamlı yapıldığı sürece İzmir gerçek kimliğine ve turizm kenti kimliğine kavuşacaktır. Tarih konusunda ciddi çalışmaların yapılmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Yapılacak çalışmalar turizmi geliştirip, kente olan ilgiyi arttıracağı gibi kruvaziyer turizmini de geliştirecektir.”
“İZMİR, BASMANE’DEN İBARET DEĞİL”
Basmane Günleri’nin kent geneline yayılan bir etkinlik olmasını dileyen Abdulkadir Hazman şunları söyledi: “8 bin 500 yıllık bu kentin tarihi sadece Basmane’den ibaret değildir. Bayraklı, Karataş, Buca, Bornova çok ciddi şekilde ele alınmalı. Bununla da yetinilmemeli ve Bergama, Tire, Urla, Ödemiş gibi tüm ilçelere gidip İzmir tarihi anlatılmalı. O İlçelerde deki insanlara da tarihi anlatılmalıdır. Bu şekilde İzmir içinde bir turizm hareketi oluşturmak ve bilinçlendirmeyi yukarıya çekmek lazım. bu uyanışı daha da genişletip kentin tüm semtlerine yaymamız gerekiyor. Basmane Günleri ile kalırsak güdük kalacaktır kısır kalacaktır.”
“HÜKÜMET DE BU KETNİN TAİRHİ İÇİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI”
Sözlerinin devamında merkezi idareye sitemde bulunan Hazman, yerel idareler kadar hükümetin ve bakanlığın da tarih ve kültür alanında yaptığı yatırımları arttırması temennisinde bulunarak, “Sanki İzmir yalnızlaştırılmış. Biz bu kabuğu kırmak zorundayız. Bunu için de yerel yönetimler bizler gibi ellerindeki imkanlar ile amatörce çalışmalara destek veriyorlar. Merkezi idarenin yereldeki yöneticilerinden bu çaba ve desteği görmüyoruz. Bunun nedenlerini gerçekten ben de merak ediyorum ve anlamakta güçlük çekiyorum. Bu kentin insanlarından tarihi ve kültür varlıklarını korunma vakfına diye para kesiliyor. Bu paranın vilayet bütçesinden kentin tarihi ve kültür varlıklarını koruma amaçlı olarak İzmir’e aktarılması gerekiyor. Bu paranın kente geri dönmesi lazım. Camilerin yapımı, imamın maaşı Diyanet İşleri tarafından karşılanıyor. Camiyi o mahallede oturan vatandaşların yapması gerekiyor. Bu camilerin temizliğini, onarımını belediyeler, sivil toplum kuruluşları ya da vatandaşlar yapıyor. Diyanet İşleri’nin bütçesi bu ülkenin en yüksek bütçelerinden birisidir. Bu konuda tarih ve kültür varlığı olan camilerin onarımına, restorasyonuna ciddi kaynak ayırabilir. Yeni cami yapılması anlamında değil, biz yüzyıllardır ayakta duran camilerin gelecek kuşaklara aktarılması için kaynak ayrılması gerektiğini, ellerini taşın altına koymaları gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“İZMİR’İN KÜLTÜR VE TARİHİ ENVANTERİ YOK”
İzmir’in en önemli eksiklerinden bir tanesinin de kültür ve tarihi envanterinin bulunmaması olduğunu söyleyen Hazman şöyle devam etti: “Kültür ve Turizm Bakanlığı bir çalışma yaptı ama, o çalışmada birçok eksik, hata ve noksan çıktığı için bunu geri çekmek zorunda kaldı. İyi ve doğru bir çalışma değildi. En azından hatadan dönülmüştür. Bu konuda bakanlık öncülüğünde İstanbul’da olduğu gibi bir çalışma başlatılmalıdır. Odalar, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimin, mahalle muhtarları ve hatta dağdaki çobanın da çalışmalara dahil edilip, bu kentin didik didik edilmesi gerekiyor. Bu kent dünyanın en eski kentlerinden bir tanesidir. İzmir’in hak ettiği bu değildir. Bu kenti hak ettiği yere getirmek için herkes elini taşın altına koymak, omuz omuza vermek zorundadır. Basmene Günleri’ne de merkezi idarenin yereldeki temsilcilerinin ilgisizliklerine şaşıyorum. Basmane Günleri’nde Vali, Emniyet Müdürü, Kaymakam, İl Kültür ve Turizm Müdürü’nün bizimle birlikte gelip panelleri dinlemesini, sergileri gezmesini çok isterdim. Ne yazık ki bugüne kadar öyle bir ilgi göremedik. Umuyorum bundan sonra olur.”
“İZMİR’İN HAK ETTİĞİ BU DEĞİL”
Basmane Günleri’nin bir diğer anlamını da “Kenti kentlilere emanet edip, kentlilerin de dünü, bugünü ve yarını ile kente sahip çıkması demektir” sözleriyle açıklayan araştırmacı-yazar Abdulkadir Hazman, za<“Yerel yönetim ve merkezi idarenin buradaki temsilcileri ile turizmle ilgili kuruluşların ortak çalışma yapmasını gerektirir. Etkinlikler boyunca hareketli olan daracık sokaklar, şimdi neden sessizliğe bürünüyo? Bunun sebebini bahsettiğim kurum ve kuruluşlar araştırmalı, Basmane halkı, esnaf, yazarlar ve aydınlarla görüşüp nedenini öğrenmeli. Mülteciler neden Basmane’ye çok geliyo? Çünkü buraya hem iç göç, hem de dış göç akıyor. Bunun nedenleri çok basit. Burada yiyecek ve içecek diğer semtlere göre çok ucuz. Burada irili ufaklı otel sayısı çoktur ve konaklama fiyatları uygundur. Burada kamufle olmaları çok kolaydır. Çünkü her ırktan her kesimden insan yaşadığı için, dışarıdan gelen insanların yabancılığı yadırganmaz. Etopyalı göçmen bir aile Karataş’ta dolanamaz, dikkat çeker. Ama Basmane’de durum böyle değil. Basmane sokaklarının daha rahat, daha güvenli, yaşamın daha hareketli hale gelmesi için çeşitli etkinlikler ve çalışmalar yapılabilir. Gerek emniyet, gerek sivil toplum örgütleri, el ele vererek burada bu yönde çalışmalar yapabilir” dedi ve Basmane’nin hak ettiği yere gelebilmesi için yapılması gerekenleri özetledi.
“BASMANE SUÇ MERKEZİ DEĞİLDİR”
“Basmane’ye akın akın turist gelmiyor” diyerek devam eden Abdulkadir Hazman, “Gelenler mültecidir. Turistler burayı bilmiyor. Gelen turistleri Aya Vukla Kilisesi’ne getiren bir taksi şoförü var. Bence, bu insan bu kente en büyük görevi yapıyor. Asıl kent gözlemcisi, kenti seven insan budur. Basmane’yi suç merkezi yapan biziz, bu durumdan çıkartacak olan da biziz. Basmane hiçbir zaman suç merkezi olmamış ancak dönem dönem işlenen suç oranının diğer semtlere göre artışta olduğu görülür, bunun da sebebi de fazla göç almasıdır. Burası gayet mütevazi, daha sağlıklı, kendi halinde emekçi kesimin ve esnafın yaşadığı bir semttir. Basmane işçi sınıfı açısından da büyük öneme sahiptir. Türkiye’de ilk 1 Mayıs’ın yapıldığı yerdir. Çınaraltı’ndaki kahveler amele kahvesi olarak bilinir. 1 Mayıs kutlamaları Gündoğdu Meydanı’nda değil, burada yapılmalıdır. O zaman çok daha anlamlı olacaktır. Geçmişte basma fabrikaları, kervan köprüsü ve işçiler Caddesi, gaziler caddesi fabrikalar bölgesi idi. Ve işçilerin buradaki evlerine yürüme mesafesiydi.Basmane hiçbir zaman turist akınına uğramadı çünkü tarih ve kültür varlıklarımız yok edildi. Virane halde, hamamlar kömür deposu durumunda. Camiler, havralar, kortijolar bu durumda. En az bir kortijoyu belediyelerin Yahudi cemaati ile görüşerek restore etmesi gerekir. Bizim gelecek kuşaklara aktaracağımız en önemli şey bu aile evleridir” diyerek semte can katacak önerilerin masaya yatırılması gerektiğini dile getirdi.
“BASMANE GÜNLERİ ARTIK KABINA SIĞMAZ HALE GELDİ”
“Basmane Günleri artık kabına sığmaz hale geldi” diyerek konuşmasını sürdüren kent gözlemcisi Hazman, sözlerine şöyle devam etti: “Önemli olan nicelik değil niteliktir. Ben dışarıdan bu etkinliklere destek olmaya çalışan bir bireyim. Bir görevim, sorumluluğum yok. “4’üncü Basmane Günleri bizi Bekliyor” diyerek bir yazı kaleme almıştım. Bu yazım çeşitli yerlerde yayınlandı. Bu organizasyonda görev alanlardan öğrendiğim kadarı ile, uluslar arası nitelikte olacağını ve kadın temasının öne çıkacağını öğrenmiştim. Diğer yandan, halkla daha fazla bütünleşeceğini ve tüm kentin bu konuda haberdar edileceğini öğrenmiştim. Bu anlamda daha cazip, daha renkli hale getirilerek halktan daha fazla ilgi göreceğini söylemişlerdi. Bu amaçlardan birçoğu başarıldı. Ancak bu hedeflerden bazıları gerçekleştirilemedi. Mesela etkinliklerin uluslararası niteliği. Eğer Basmane Günleri uluslararası niteliğe kavuşturulmak isteniyorsa, bunun öncelikle bir altyapısı olması gerekir. Bir sonraki organizasyon için bu çalışmalara şimdiden başlanmalıdır. Çünkü, uluslararası olaylar değişkenlik gösterebilir, organizasyona birkaç gün kala tüm koşullar değişebilir. Bunun yaşanmaması için bu çalışmalar çok önceden başlatılmalıdır. Bu davet bir tane sanatçı, bir tane ressam veya bir belediye başkanı ile sınırlı kalmamalı. Tarih ve arkeoloji günleri diyoruz. Bu toprakların tarihi ile ilgilenmişi, sanat tarihçileri, arkeologlar, yazarlar, düşünür arkadaşlar, müzisyenler gibi geniş kapsamda düşünmek lazım. Kısa sürede iki kişi çağrılıp da uluslararası nitelik kazandı demenin pek fazla da etkisi olmuyor” diye konuştu.
“BASMANE GÜNLERİ’NE BİR TEMA GEREKLİ”
Basmane Günleri’ni enine boyuna değerlendiren kent gözlemcisi Hazman, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Kadınlarımızın aktif olarak Basmane Günleri’nde katılım sağlandı. Ressamların, fotoğraf sanatçılarının, düşünürlerin ve panelistlerin büyük çoğunluğunun kadın olduğunu gördük. Ellerine sağlık, çok güzel katkı koydular. Eserleri ile bizleri gururlandılar. Bunu çok daha ileri boyuta taşıyabiliriz. Bir dahaki Basmane Günleri’ne çevrede yer alan okulları taşıyarak civarda yaşayan ve eğitim gören okulların bu işe katkı koymalarını sağlayabiliriz ve kentlilik bilincini onlara küçük yaşta aşılayabiliriz. Eksiklik demek istemiyorum ama, bir sonraki Basmane Günleri’nin daha etkili olabilmesi anlamında söyleyeceğim, bir öncekinden ders çıkarmak anlamında bugünden, şimdiden 5’inci Basmane Günleri’ne hazırlanmalıyız. 4 yıldır bir tema eksikliği var. Elbette bir amaç var ama, bir tema içerirse, panellerde, fotoğraf, resim sergileri ve diğer etkinliklerde onu anlatırsak, hedefe bir adım daha yaklaşırız. Bir sene, özellikle İzmir’de, Basmane’de yazılı ve sözlü kültür, bir dönem Basmane’de restorasyon olabilir. Bir dönem Basmane’de sanat tarihinin önemi, Basmane’deki Roma tarihi olabilir. Basmane Günleri’nin kendi içsel hedefi olmalı ve o içsel hedef etrafında etkinlikler gerçekleştirilmeli.”
“SADECE BİNALARA DEĞİL, İNSANLARA DA SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Etkinliklerin en ilginç ve en etkileyici anlarını da kısaca özetleyen Abdulkadir Hazman şöyle konuştu: “Organizasyonda dikkatimi çeken bir başka şey, “Şiirlerle Basmane” adlı etkinlikti. Çok kısa sürdü, çok az seyirci vardı fakat herkesin ağzı açık kaldı. Çok daha farklı boyutlara ulaştırılabilir. Semih Çelenk adlı Hoca’ya teşekkür etmek isterim. Herkes Roman diyor, ama ben Çingene demek istiyorum, bir dernek vasıtası ile gelen bir delikanlının klarneti ile bir iki parça çalması, oradaki tüm insanları duygulandırdı, moralini yükseltti, geleceğe inancını arttırdı. O kadar etkilendik ki, gencecik bir çocuğun bize orada müziğin içinde çok şey anlattı. Biz sadece eski, tarihi binalara değil, toprak altındaki Roma kalıntılarına değil, burada yaşayan her türlü insan sahip çıkmak zorundayız. Bu mülteci de olabilir, Suriyeli de olabilir, Çingene de olabilir. Biz burada yaşayan herkese sahip çıkmalıyız. Kente yararlı bir birey olmanın hazzını ona da yaşatmalıyız. İnsanları dışlayarak, iterek hedefimize ulaşamayız.”
“YEREL YÖNETİCİLER KENTİ SAHİPLENMELİ”
Hazman, etkinlikler boyunca desteğini eksik etmeyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na ve Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş’a da şu sözlerle teşekkür etti: “Bir olumu gelişme de, Havra’da bir Yahudi bir fotoğraf sanatçısının fotoğraf sergisiydi. Belki de dünyada ilk kez bir havrada fotoğraf sergisi gerçekleştirildi. Bir Yahudi mabedinde resim sergisi açılması öyle kolay bir iş değildir. Burada emeği geçen Orhan Beşikçi’ye çok teşekkür ediyoruz. Aziz Kocaoğlu açılışı yaptıktan sonra hiç de kolay olmayan şekilde, kalabalık kortejle birlikte tüm o sergileri gezip, tek tek sanatçıları tebrik etti. Daha sonra da Aya Vukla Kilisesi’nde bir konuşma gerçekleştirmesi, aslında Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu kenti ciddi anlamda sahiplendiğinin bir başka göstergesidir. Aziz Kocaoğlu’nu övebilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Mesele bu değildir. Benim gözlemim, onun bu olaya ne kadar önem verdiğinin, nasıl sahiplendiğinin bir göstergesiydi. Saatlerce bizimle birlikte yürüdü. Etkinliğin sonuna kadar da bizim yanımızda kaldı. Ama sadece bir milletvekili vardı. İzmir’in o kadar milletvekili varken sadece bir tanesi bizim yanımızda oldu. Ayrıca ben bu etkinlikler boyunca birkaç belediye meclis üyesi dışında büyük çoğunluğunu görmedim. Az sayıda olan arkadaşımız da son günde düzenlenen etkinliğe katılmadılar. Bizim oylarımızla seçtiğimiz insanlar, bu kent için hayati önem taşıyan böylesine bir etkinliğe katılmamaları karşısında şaşkınlıklarımı ifade ediyorum.”
İŞ DÜNYASINA SİTEM: BU KENTTE İŞ YAPIYORSAN, BU KENTE BORCUNU ÖDEYECEKSİN
Araştırmacı-yazar Hazman etkinliklerde yer almayan iş ve ekonomi dünyası temsilcilerine de sitem ederek, “Bir başka eleştirim de bu kentin burjuvazisine. Bu kentin burjuvazisi nered? İzmir halkının yazarları ve çizerleri, İzmir halkı aslında bunu sorgulamalı. Bu ekonomik baronlar nered? Neden bu kente sahip çıkmıyorla? Bu kentten para kazanıyorlar, bu kentte yaşıyorlar, bu kentte ticaret yapıyorlar, bu kentte vergi rekortmeni oluyorlar, bu kentte odaların başkanı oluyorlar, ama bu kentin tarihine, dününe, bugününe, yarınına hizmet eden Basmane Günleri’ne sahip çıkmıyorlar. Bu insanların bu kente borcu var. Beton kazuletler dikmekle kente borç ödenmez, kentliye hizmet edilmez. Bu ketten aldığın kadar bu kente vermek gerekir. Veremiyorsan, sen İzmirli değilsin. İzmirli olduğunu iddia edemezsin. Ben İzmirliyim diyorsan, bu kentte karnını doyuruyorsan, bu kentte nefes alıyorsan, bu kente borçlusun, bu ketten aldıklarının karşılığını bu kente vermek zorundasın. Artık herkes şapkasını önüne koyup bunu düşünmek zorunda. Bu kentte yüzlerce vakıf, yüzlerce dernek var, yüzlerce sivil toplum kuruluşu var. Hiçbiri de Basmane Günleri’nde yoktu” dedi.
“ORGANİZYON KOMİTESİ KURULMALI”
4’üncü Basmane Günleri’nin tanıtım anlamında geçmiş yıllara oranla büyük yol kat ettiğini de vurgulayan Abdulkadir Hazman, “Etkinliklerin bir başka olumlu yanı da, kentin hemen her yerinde afişler ve tanıtım ilanları ile donatılmasıydı. Olması gereken şeydi. Bazı bölgelerde tanıtım yetersiz kalmış olabilir ama ileriki yıllarda bu eksiklikler giderebilir. Konak ve Büyükşehir Belediyesi bu işi organize ederken, çalışmalara belki de yeteri kadar vakti kalmadı. Ama bir komite olsaydı, organizasyon komitesi kurulsaydı daha iyi ve daha verimli bir çalışma ortaya konabilirdi. Bu civarda yaşayan esnafın, burada yaşayan insanların ve sivil toplum örgütlerini bazılarının da yer alması Basmane Günleri’ni çok daha nitelikli, ileriye götürür, üstelik çok daha demokratik bir yapıya kavuştururdu. Bu organizasyon bireylerin ya da belediyelerin tek başına yapacakları bir çalışma olmamalıdır. Bu İzmir’in ve ilçelerinin meselesidir. Burada dünü, bugünü ve yarını ile İzmir’in tarihi konuşuluyor. Geçmişi olmayanın geleceği olmayacak diyorsak, bu işe katkı koyabilecek, olumlu destek sağlayabilecek herkesimin, kurum ve kuruluşun yer aldığı bir komite oluşturulmalı” şeklinde konuştu.
“BASMANE GÜNLERİ’NE BU ORGANİZASYON YAKIŞTI”
Tarih, sanat ve arkeoloji günlerinin organizasyonuna da değinen Hazman, geçmiş yıllarda yaşanan sıkıntıların aşıldığını belirterek, “Bu etkinliklerde program biraz kalabalıktı. Belki de yoğunluktan, kentlilik ve kent bilinci konulu panel iptal edildi, bu bir eksiklikti. Bunu kişisel olarak doğru bulmuyorum. Basmane Günleri’nin hedefini, amacını en iyi anlatan bu panelin programda mutlaka olması gerekirdi. Bir dahaki yıl, umut ediyorum ki, bu panel gerçekleşir. Olumlu bir olay ise Konak Belediyesi zabıta ekipleri hemen hemen her panelde ne görev verildiyse yerini aldı. Eşrefpaşa Hastanesi’ne ait ambulanslar her daim hazırda bekledi. Yine bazı etkinliklerde asayiş amacıyla, tedbir olarak emniyet güçleri yerini aldı. Panelistler sularını kendi getirmedi. Sularımız hazır geldi. Konak Belediyesi tüm panelleri kayıt altına aldı, bu tarihe bir belgedir. Bu en önemli yenliktir. Bunlar bu kent tarihinin belleğini oluşturacak konuşmalardır. Konak Belediyesi basın birimi, gerek duyurular, gerekse halkı bilgilendirmeleri, yaptıkları haberler ile iyi çalıştı. Bu çok önemliydi ve takdir edilecek bir çalışmaydı. Ayrıca, Basmane Günleri yalnızca bazı kişilerin ve bazı kurum ve kuruluşların organizasyonu olmaktan çıkarılıp kentin tüm dinamiklerinin yer aldığı geniş bir organizasyon ile daha başarılı olacağının en güzel örneği bu seneki organizasyondu” dedi.
EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR ETTİ
Sözlerinin sonunda organizasyona destek verenlere teşekkürlerini ileten kent gözlemcisi ve araştırmacı-yazar Abdulkadir Hazman, “Daha önceki panelistlerden bu yıl içerisinde kaybettiğimiz Milli Kütüphane Müdürü Ahmet Gürlek’i anmak istiyorum. Yine Basmane Günleri’ne kısa bir süre kala kaybettiğimiz İzmir’de tarihi karakollara dair bir araştırma yazısı yayınlayan Akın Hatipoğlu’nu anmak istiyorum. Yine burada sıkça gördüğümüz, organizasyonun tanıtım afişleri ve broşürlerini hazırlayan, rahatsızlığı ve geçirdiği ameliyat nedeniyle aramıza katılamayan Gülay Beşikçi’ye geçmiş olsun diyor ve acil şifalar dileklerimi iletiyorum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş’a da sundukları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum. Bu organizasyonda emeği geçen herkese, tüm katılımcılara ve kurumlara bir İzmirli olarak yürekten teşekkür ediyorum” dedi.
Yorum Yazın