Adli tıp ve adli bilimlere ilgide 'CSI' etkisi
İzmir Üniversitesi'nde gerçekleşen 'Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları' isimli panelde, son yıllarda milyonlarca kişi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizilerinin, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağladığı vurgulandı.
- Ege Postası
- 29.02.2016 - 13:34
CANLI BOMBALAR KONUŞULDU
Türkiye ve dünyada pek çok insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör saldırıları, canlı bomba olan insanlar hakkında soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Canlı bombaların, psikoza sokulmuş ya da ilaç etkisi altında beyinleri yıkanan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Yaşar, bu durumun gelecekte suç bilimi ile ilgilenenlerin üzerinde duracağı bir konu olduğunu belirtti. Yaşar, "Son dönemlerde ortaya çıkan vahşi hislerle adam öldürme vakalarında ve seri katillerin ortaya çıkma süreçlerinde, dış etkilerin varlığı ya da yokluğu konusunda araştırma yapılmasının zamanı geldi. Canlı bombalar da bu kapsamdadır" diye konuştu. Prof. Dr. Nevzat Alkan ise 181 canlı bomba üzerinde yapılan bir araştırmaya göre canlı bombaların yüzde 50'den fazlasının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin ortalamanın oldukça üzerinde yer aldığını belirtti.
PROGRAMLAR SUÇUN TANINMASINDA ETKİLİ
Son dönemde toplumun büyük bir kesimi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizileri ve bazı televizyon programlarını değerlendiren Prof. Dr. Alkan, bu dizilerde yaratılan içeriğin yalnızca yüzde 40'ının doğru, yüzde 60'ının ise konunun çarpıcı hale gelmesi için oluşturulan senaryolardan ibaret olduğunu söyledi. Normal olaylar üzerinden yürütülen belgesellerin, daha doğru bir içeriği yansıttığını vurgulayan Alkan, “Mevcut dizi ve belgeseller, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağlıyor. Bir de Müge Anlı örneği var. Bu programlara kötü ya da iyi diyen de var ama ben bu programları önemsiyorum" dedi. Dizi ve programlar sayesinde, yaşadıkları olayların suç unsuru taşıdığını fark edip, suç duyurusunda bulunan kişilerle karşılaştıklarına değinen Prof. Dr. Alkan "Müge Anlı'nın yaptığı tarzdaki programlar, toplumda kuşkucu bakış açısı yaratıyor. Olay yeri inceleme dizilerinde ortaya çıkanlar ise beklentiyi artırıyor. İnsanlar bir kıl ile her şeyin çözülmesini bekliyor" dedi.
CSI ETKİSİ ORTAYA ÇIKTI
Romanlarda ve televizyon dizilerinde kriminalistik incelemelerin ne şekilde yansıtıldığını anlatan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği görevinden emekli İzmir Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ekrem Malkoç da, bu tür dizilerin yaygınlaşmasının ardından 'CSI etkisi' denilen bir kavramın ortaya çıktığını söyledi. Malkoç, “Bu dizilerin, izleyici veya adli mekanizmalardaki karar vericiler üzerinde bırakmış oldukları ve bilimsel değeri bulunmayan, her türlü davada suçluları beraat ettirme ve hüküm kararı vermeme eğilimleri, CSI etkisi olarak tanımlanıyor. Bu, henüz akademik inceleme konusu olmuş değil. 2006 yılında bu dizilerin izlenme oranlarının incelendiği bir çalışmaya göre bir gecede 30 milyon kişinin CSI dizisi izlediği ortaya çıktı. 70 milyon kişi de yayınlanan üç CSI dizisinden en az bir tanesini izlemiş. Bir gecede bu kadar kişinin bu dizileri izlediği göz önüne alındığında bu etkinin ortaya çıkması çok doğal olarak görülüyor" açıklamasında bulundu.
OTOPSİYİ UZMANLAR YAPMALI
Panelde, otopsi ve otopsi sonrası incelemeler konusundaki değerlendirmelerini aktaran Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş ise kişilerin ölüm sebebini ortaya koyan otopsi işleminin hukuki süreci etkileyen hayati öneme sahip olduğunu belirtti ve şunları aktardı:
"Ölü muayenesine kapalı otopsi deniliyor fakat bu doğru değil. Otopsi yapılıyorsa profesyonel ekipler tarafından yapılmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz, bu amatör kişilerin yapabileceği bir işlem değil. Otopsi, yapılması zorunlu işlemlerden biri olmasına rağmen Türkiye'de çoğu zaman yapılamıyor. Bu yüzden de hukuk sürecinde ortaya atılan iddiaları kanıtlamak için yıllarca çaba harcanıyor."
Panel sonunda tüm konuşmacılara teşekkür plaketi takdim edildi. (DHA)
Yorum Yazın