Dolar 35,2047
%0.02
Euro 36,6310
%-0.32
Altın 2.956,140
%-0.41
Bist-100 9.627,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Akşener’den büyük ittifak çıkışı: İYİ Parti'nin içinde olmadığı denklemin bileşenleri…

Akşener’den büyük ittifak çıkışı: İYİ Parti'nin içinde olmadığı denklemin bileşenleri…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ege Sanayicileri ve İşinsaları Derneği’nin düzenlediği Ekonomik Vizyon Buluşmaları programında konuştu. Konuşmasında ülkedeki demokrasi anlayışının çok partili sistem öncesine kadar gerilediğinin altını çizen Akşener, İYİ Parti’nin Türk siyasi hayatında kritik bir noktada olduğunu belirtti. Akşener ayrıca, ittifakların da altını çizdi ve “Ben İYİ Parti’nin kilit taşı olduğuna inanıyorum. O nedenle İyi Parti’nin üzerinde bu kadar gidiliyor. Onun için İYİ Parti cumhurbaşkanı başta olmak üzere Cumhur İttifakı bileşenleri tarafından sürekli dürtülüyor. Zaman zaman hakarete varan ifadelerle karşılaşıyoruz ama Allah büyüktür. Şu an şöyle bir şey var. İyi Parti’nin içinde bulunmadığı hiçbir denklemde bileşenler bir şey yapamıyor” dedi.

  • Ege Postası
  • 17.11.2022 - 17:15

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ege Sanayicileri ve İşinsaları Derneği’nin düzenlediği Ekonomik Vizyon Buluşmaları programına katıldı.

Toplantıya ev sahibi ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer’in yanı sıra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İYİ Parti Meclis Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, İYİ Parti Genel Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Ege İhracatçı Birlikleri(EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut ÖZgener, çok sayıda iş dünyası temsilcisi ve İYİ Parti ekonomi kurmayları katıldı.

Toplantıda konuşan Akşener, eleştiri oklarını Cumhur İttifakı’na yönlendirirken İYİ Parti’nin Türkiye siyasi hayatındaki önemine vurgu yaptı.

AKŞENER: KEŞKE BİZ HAKSIZ ÇIKSAYDIK

Ekonomi ve yatırımda hukuka güvenin çok önemli olduğunu belirten Akşener, CHP ile yapılan ittifaka da değindi ve “Bazen bir şey değişecek, her şey değişecek denir. Matematik denklemlerinde de vardır. Bir sayı ya da harf değişir bütün denklemin sonucu değişir. Bizim partimizin kuruluşu böyle bir şey oldu. Biz 2017’de bugün iş başında bulunan arkadaşlarımız ve benim bu ucube sisteme karşı kendi imkanlarımızla Anadolu’yu dolaştık. Bugünleri anlattık. Bu sistem yanlış bir sistemdir dedik. Bu sistem önce sahiplerini vuracaktır demiştik nitekim vurdu da. Ekonominin patronun güvenidir dediniz. Güveni sağlayacak olan yargı ve tam anlamıyla uygulanan demokrasidir. Eğer ki sizin bu ülkeyle ilgili bir öngörünüz varsa istihdam ve üretime yönelik yatırım yapar. Ama şimdi bir üretim tesisi kurmak için hamle yaptığınızda ayakbastı parasına kadar varan saçmalıklarla karşılaşıyorsanız, bir problem çıktığında yargının tarafsızlığına ve korkusuzluğuna dair inancınız yoksa elbette yatırım yapamazsınız. Sıcak para gider ya da çeşitli şekillerde kara paraların aklandığı, nereden geldiği belli olmayan ama uçtuğu ucube bir sistemle karşı karşıya kalırsınız. Şimdi bütün bunlar gerçekleşti. Keşke biz haksız çıksaydık. 2017 bizim için mihenk taşıydı. Ardından anayasa referandumu geçti. Herkesin havlu attığı bir dönemde İYİ Parti’yi kurduk. Tek amacımız bu ucube sistemin Türkiye’den sandıkta, demokrasi yoluyla gitmesini sağlamak üzere bu parti kuruldu. Bu bizim hiç vazgeçmeyeceğimiz bir ilkedir. İYİ Parti zor şartlar altında kuruldu ve biz çözüm üreten bir partiyiz. Tam seçime gideceğiz ‘Hayır seçime giremezsiniz’ dediler. Ben de CHP’den 15 milletvekili talep ettim. Bu Türk demokrasi tarihinde demokrasi adına atılmış önemli bir adım. Ama Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının verdiği yanıt da çok önemliydi. Bu, İstanbul ve Ankara’yı beraberinde getirdi. Bu, cumhurbaşkanı adayınız kim diye tepinen abilerin feryadını getirdi” dedi.

“BİZ BUGÜN 1946’DAYIZ”

Çok partili sisteme geçme denemeleri üzerinden bir örnekle ülkedeki demokrasiyi eleştiren Akşener, “Yıllarda rahmet İnönü, CEHAPE zihniyeti üzerinden bağırıp çağıranlar… Size bir hikaye anlatacağım. Yıl 1946. Seçimler yapılır. Bizim bugünkü anlayışımızdaki gibi bir demokrasi yoktur ama demokrasi vardır. Arslanköylü kadınların sandıkların üstüne oturarak oyları burada sayacaksınız demesidir demokrasi bu, mücadeledir. O seçimlerde Demokrat Parti seçime girer. İtirazlar olur. Demokrat Parti’nin genel başkanı rahmetli Celal Bayar’dır. Celal Bey, İsmet Bey’e çıkar ve ‘sine-i millete gideceğiz. Şunları şunları yapacaksınız’ der. Bular, cumhurbaşkanının partili kimliğinden ayrılmasıdır. Gerek anayasa gerek iç tüzük gerekse kanunlar yoluyla parlamenter sistemin bütün gerekliliklerinin yerine getirilmesidir. İsmet Bey de ‘Gitmeyin millete. Biz hem partinin hem de sistemin tüzüğünü değiştirelim’ der. Daha sonra kendisi cumhurbaşkanı olur, çok partili sistemin gereklilikleri yerine getirilir. Gelelim bugüne. Biz bugün 1946’dayız. Hatta 1945’in öncesindeyiz. Allah’ım ne günlere kaldık. Dijital demokrasiyi tartışıyoruz ama 1946’nın yönetim anlayışıyla yönetiliyoruz. Bu yönetilebilir bir durum değildir. Biz bunun değişmesi için partimizi kurduk. Buradan geri adım atmamız mümkün değildir” diye konuştu.

“İYİ PARTİ KİLİT TAŞIDIR”

Kutuplaştırma ikliminin de son bulması gerektiğinin de altını çizen Akşener, Cumhur İttifakı’nı da eleştiri oklarının hedefine oturttu ve şunları söyledi; “İkincisi… Kutuplaşma. ANAP’tan birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımız vardı. Seçmen şöyleydi: Gidip derdinizi anlatırsınız. Bizim insanımız her zaman misafirine çok kibardır ama siyasetçiyi iğnenin deliğinden geçirir. İyi Parti’nin yapmaya çalıştığı şey bu ayrıştırmayı, aynı apartmandaki insanların birbirine küs olduğu bu Türkiye’yi değiştirmektir. Siyasetçilere hesap sorulabilen ve seçmenin velinimet olduğu sistemi yeniden inşa etmektir. Biz vazgeçmeyeceğiz. Siz velinimetsiniz. Ama bunu size unutturdular. Siz velinimetsiniz, biz talep edeniz. Biz bunu yeniden ihya edeceğiz. Bizim bir görevimiz de budur. Z kuşağı diyerek ahkam kesiyoruz ancak 1946’nınkuralları ve anlayışı ile yönetiliyoruz. 1946’nın bir tık gerisindeyiz. Bu yönetilebilir bir Türkiye değildir. İşte 15 milletvekiliyle başlayan hikaye, 11 büyükşehrin alınmasını getirdi. 1946’lardan başlayıp zaman zaman devam eden farklı bir mücadelenin getirdiği algıların dökülmesini getirdi. Farklılıklara saygı duyan müşterekler üzerinden yol yürüyen, birbirine saygı duyan bir başka anlayışın doğuşuna sebep oldu. Bu da 21. Yüzyıl demokrasi anlayışıdır. Ben İYİ Parti’nin kilit taşı olduğuna inanıyorum. O nedenle İyi Parti’nin üzerinde bu kadar gidiliyor. Onun için İYİ Parti cumhurbaşkanı başta olmak üzere Cumhur İttifakı bileşenleri tarafından sürekli dürtülüyor. Zaman zaman hakarete varan ifadelerle karşılaşıyoruz ama Allah büyüktür. Şu an şöyle bir şey var. İyi Parti’nin içinde bulunmadığı hiçbir denklemde bileşenler bir şey yapamıyor. Bütün bunların anlamı şu: Biz şımarmadan, seçmenimizi velinimet sayarak, kutuplaştırmadan ‘alt tarafı siyaset yapıyoruz’ diyerek bir yolculuk yapıyoruz. Bunu da hiç değiştirmeyeceğiz.”

ZORLU: ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ EKONOMİ

2022 yılında üretim sistemlerinin karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çeken ESİAD yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, " 2022 yılına Rusya-Ukrayna Savaşı damgasını vurdu. Savaş, Avrupa’da ciddi bir enerji krizinin ortaya çıkmasına ve giderek küresel boyut kazanmasına neden oldu. Enerji fiyatlarının yükselmesi ve hammadde sorunlarının ortaya çıkması tüm dünyada enflasyonist baskıları getirdi. Ayrıca, Covid-19 kriziyle ortaya çıkan tedarik zincirlerindeki aksamalar son bulmuş değil. Bütün bunların neticesinde küresel düzeyde bir resesyona gidiş söz konusu. Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise bir yandan küresel krizler, diğer yandan Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum, sanayimizi ve iş dünyamızı derinden etkiliyor. 2023 yılının ilk yarısında yapılacak seçimlerle ilgili konular ekonomi gündeminin önüne geçmeye başladı. Ancak, mevcut ekonomik tabloyu göz önünde tuttuğumuzda, seçimlerden sonra da ülkemizin en önemli gündem maddesinin yine ekonomi olacağı aşikar" dedi.

"YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİRMEK GEREKİYOR"

Sürdürülebilirliğin önemine de vurgu yapan Zorlu, hayatta kalmak için “yeşil dönüşüm” vurgusu yaptı ve "Önümüzdeki dönemde, özellikle Avrupa pazarından pay alabilmek için yeşil dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. AB ile aramızdaki Gümrük Birliğinin güncellenmesi de bir başka önemli konu. Yeşil dönüşümün yaratacağı maliyetin belirlenmesi ve gerekli desteklerin oluşturulması, Türkiye’nin 2053 karbon nötr hedefi için kilit unsurdur. Ülkemizde henüz gerekli destek mekanizmaları, teşvikler, Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum konusunda bütçeden ayrılacak pay konusunda sanayiciye yol gösterecek kapsamlı bir plan, program bulunmuyor. Yeşil dönüşümün tamamlayıcısı niteliğinde olan dijital dönüşüm ise sanayiden hizmetlere tüm sektörlerde önceliklerimiz arasında yer almak zorunda. Bu da gerekli alt yapının geliştirilmesi ve yatırım anlamına geliyor" diye konuştu. konuştu.

"ÜRETMEK ARTIK CİDDİ FEDAKARLIK ANLAMINA GELİYOR"

Sanayicilerin bir yandan yüksek döviz kuruyla gerekli hammaddeyi ve ara malları temin etmeye çalışırken diğer yandan yüksek enerji maliyetleri ile mücadele ettiğini ifade eden Zorlu, "Türkiye'nin enerji ithalatı için ödediği tutar bir yılda neredeyse yüzde 100 artış kaydetti. 2021 yılı Ağustos ayında ödenen 4,37 milyar dolarlık enerji ithalatı faturası bu yılın aynı ayında 8,73 milyar dolara yükseldi. Sanayicinin en temel amacı ülke kalkınmasına ve refahına katkıda bulunmaktır. Çalışanlarının mutluluğu da sanayicinin en büyük motivasyon kaynağıdır. Mevcut koşullarda üretmek artık ciddi fedakarlık anlamına geliyor. Bu da ne yazık ki beraberinde imalat sanayinden kaçışı getiriyor. Bu noktada yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve ithal girdiyi düşürecek üretim, sanayimizin geleceği bakımından hayati önemde. Doğru bir kalkınma ve finansman modeli ile sürdürülebilir ve döngüsel ekonomi için stratejik bir planlamaya ihtiyacımız var. Teknopark alanlarının ve kapasitelerinin artırılmasını bu bağlamda son derece önemli görüyoruz. Ayrıca OSB’lerin genişletilmesini, teknoparkların etrafında konuşlanacak ihtisas bölgeleri oluşturulmasını bekliyoruz. ÜR-GE ve AR-GE desteklerinin devlet politikası haline gelmesini savunuyoruz. İş insanlarının işletme sermayesine desteklerin daha fazla olması gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz" diye konuştu.

"KAYBETTİĞİMİZ ZAMANIN BİR AN ÖNCE TELAFİ EDİLMESİNİ SAVUNUYORUZ"

Sanayicilerin ve iş dünyasının finansmana erişimdeki sıkıntıların giderek büyüdüğünü söyleyen Zorlu, "Öngörülebilirlikten uzak uygulamalar, Türk ekonomisine güven sorunu, küresel gerçeklerle uyumlu olmayan kısa vadeli adımlar, finansal kaynaklara erişimi zorlaştıran unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. AB ile bütünleşme politikalarının izlendiği, AB’ye uyum reformlarının hayata geçirildiği dönemlerde enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğünü, doğrudan yabancı yatırımlarda önemli bir artış olduğunu hatırlatmak isterim. AB’ye katılımın vazgeçilmez perspektifimiz olması gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan sürdürülebilir kalkınma yolunda atmamız gereken hızlı ve kapsamlı adımların sekteye uğramaması için ülkemizin karşı karşıya kaldığı düzensiz göç olgusunun doğru yönetilmesi gerekiyor. Tüm bu sorunların yanı sıra nitelikli eğitim meselesini ülkemizin en önemli sorunu olarak görüyoruz.  Yüksek teknolojiye dayanan katma değerli üretimin ancak her kademede nitelikli insan gücü ile mümkün olabileceğini biliyoruz. Bu bağlamda, teknolojik gelişmeleri, inovasyonu temel alan mesleki eğitim seferberliği başlatılması gerektiğini, kaybettiğimiz zamanın bir an önce telafi edilmesini savunuyoruz" dedi.

"KADINLARIN SİYASETE VE KARAR ALMA MEKANİZMALARINA KATILIMI DÜŞÜK"

Zorlu son olarak ise şu ifadeleri kullandı; "Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ancak kadınların toplumsal hayatın her alanına aktif katılımı ile mümkündür. Türkiye’nin uluslararası endekslerde gerilerde kalmasının nedeni, kadınların istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına katılımının düşük olmasıdır. Bu durum dikkate alındığında, 30 yıllık bir geçmişe sahip olan ESİAD’ın ilk kez bir kadın başkanı olması sebebiyle bugün Kurucu Kadın Siyasi Parti Lideri Sayın Akşener’in Derneğimizi ziyaret edip, toplantımıza katılmasından onur duyuyorum. Türkiye’nin ekonomisiyle, stratejik konumuyla, her türlü fedakarlığa hazır olan insanıyla, çok güçlü bir ülke olduğuna inanıyoruz. Hukukun üstünlüğünün tam olarak tesis edildiği, çoğulcu demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği bir Türkiye’nin, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacak kapasiteye sahip olduğuna inanıyoruz."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.