Ali İsmail Korkmaz davasında tutuklama yok
Eskişehir'deki Gezi eylemleri sırasında polisler tarafından dövülen ve 38 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren üniversiteli Ali İsmail Korkmaz davasının üçüncü duruşması Kayseri'de yapıldı. Duruşmada Ali İsmail'in otopsi raporları okunurken annesi Emel Korkmaz dayanamayıp fenalaştı. Bir süre dışarı çıkarılan anne Emel Korkmaz, daha sonra tekrar salondaki yerini aldı. Anne Emel Korkmaz oğlunun dövülme şekli anlatılırken sanıklara dönerek, "Allah belanızı versin, kızınıza mı tecavüz etti, dayanamıyorum hakim bey" deyince salon karıştı. Duruşma 09 Ekim'e ertelendi.
- Ege Postası
- 14.07.2014 - 10:25
Duruşmada, tutuksuz yargılanan polisler Hüseyin Engin, Şaban Gökpınar, Yalçın Akbulut ile tutuklu sanıklardan polis Mevlüt Saldoğan ile Muhammed Vatansever, Ramazan ve İsmail Koyuncu ile Ebubekir Harlar hazır bulundu.
Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel, babası Şahap ve ağabeyi Gürkan Korkmaz CHPKayseri İl Başkanı Mustafa Ayan ile duruşma salonuna girdi.
Tamamen dolu olan salondaki duruşmaya çevre illerden de çok sayıda avukat katıldı.
GEZİ EYLEMLERİNDE HAYATINI KAYBEDENLERİN AİLELERİ DE GELDİ
Öte yandan Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert'in de aileleri duruşmaya katılmak için Kayseri'ye geldi.
Uluslararası Af Örgütü gözlemcisi Andrea De Rujiter, dilekçe vererek duruşmaya gözlemci olarak katıldı.
OTOPSİ RAPORU: BEYİN TRAVMASI OLMASAYDI ÖLMEZDİ
Mahkeme heyeti, olay günü çekilen kamera görüntüleriyle ilgili olarak TÜBİTAK’tan istenilen yazının gelmediğini bildirdi.
Daha sonra otopsi tutanağının okunmasına geçildi.
Tutanakta, şöyle denildi:
"03.06.2013 günü Yunus Emre caddesinde ikametine gitmekte olan Ali İsmail Korkmaz’ın 2-3 kişilik grup tarafından sopalarla darp edildiği ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevk edilip, taburcu edildiği, evine döndükten sonra fenalaşıp, Eskişehir Devlet Hastanesi’ne gittiği ve Eskişehir Osmangazi Hastanesi’ne sevk edildiği ve burada hayatını kaybettiği, kimlik tanığı olarak aile yakınlarından Dönmez Korkmaz’ın otopsiye katıldığı."
KALP HASTALIĞI VARDI
10 Temmuz 2013 tarihinde ölen Ali İsmail Korkmaz’ın Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan otopsisinde, ölümünün, kafatası travmasına bağlı olarak beyin kanamasının meydana geldiği, ardından çeşitli komplikasyonların oluştuğu, kronik kalp damar ve kapak hastalığı bulunduğu ve bu nedenle ilaç kullandığı nedeniyle de aldığı kafa travmasının ölümünü hızlandırdığı, kafa travması meydana gelmeseydi ölümünün meydana gelmeyeceğine dair karara varıldığı okundu.
Anne Emel Korkmaz, otopsi tutanağı okunduğu sırada gözyaşlarını tutamadı. Fenalık geçiren, anne ve baba Korkmaz, salondan bir yakınlarının koluna girerek ayrıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda ise Ali İsmail Korkmaz’ın sağ omuz ve arka tarafında bulunan kırıkların hayati tehlikesini orta derecede etkilediği, kafa ve yüz bölgesinde belirlenen travmaların ise hayati tehlike oluşturabilecek boyutta olduğu, kalp damar ve kapak hastalığı nedeniyle kullandığı ilaçların beyin kanamasını hızlandırdığı ve kanamayı kolaylaştırdığı okundu. Otopsi raporundan sonra, Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınan tanık ifadelerinin okunmasına geçildi.
ANNESİ DAYANAMADI, FENALAŞTI
Anne Emel Korkmaz, otopsi raporları okunurken fenalaşınca yakınları tarafından salon dışına çıkartıldı. Anne Emel Korkmaz, oğlu Ali İsmail’in otopsi raporunun okunması ardından büyük oğlu Gürkan’ın kolunda salona girdi.
SANIKLAR KAMERALARDA BELİRLENEMEMİŞ
Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınan tanık ifadelerinin ardından, sanıkların telefon görüşmeleriyle ilgili TİB’den 30 Haziran’da düzenlenen bilirkişi raporlarının okunmasına geçildi.
8 dosya olarak hazırlanan raporda, sanıkların baz istasyonları verilerine göre, o saatlerde olay yerinde veya yakınında bulunabileceğinin değerlendirildiği, sonra birbirleriyle arasında telefonla görüşüp- görüşmedikleri ve kısa mesaj gönderip- göndermediğinin de incelendiğine yer verildi.
İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderilen güvenlik kamera görüntüleriyle ilgili olarak da teknik uzmanlarca incelenen görüntülerle ilgili düzenlenen görüntü iyileştirme ve eşkal inceleme raporu okundu. Raporda çözünürlüklerin düşük olduğu, kamera ve kişileri belli edebilecek görüntü ve verilere ulaşamadıkları, olay yerinden geçen şüpheli otomobilin ise belirlenemediğine yer verildi.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen olay gününe ve saatlerine ait güvenlik kameralarına ilişkin bilirkişi raporlarında ise, eylemci ve eli sopalı grupların kavga görüntülerine ulaşıldığı okundu. Düzenlenen raporda, 29 güvenlik kamera görüntülerinde kavga görüntülerinin bulunmadığına, 11 güvenlik kamera görüntüsünde ise Ali İsmail Korkmaz’ın yanında kapuşonlu bir kişinin olduğunun gözlendiği bildirildi. Beşik Otel’e ait güvenlik kamera görüntülerinde ise elleri sopalı bir grubun sokak içinde eylemcilere vurduğunun belirlendiği, bir başka sabit diskin ise arızalandığı okundu. Olay anına ait görüntü büyütme, filtreme, onarma ve bazı işlemler uygulanmasına karşın, ışık yetersizliği, mesafe ve bazı nedenlerden dolayı olayın olduğunu ancak görüntülerden fotoğraf alma işleminin gerçekleştirildiği bildirildi. Raporda ayrıca, Ali İsmail Korkmaz’a vuran kişilerin yüzlerin belli olmadığı okundu.
AVUKAT VE SANIKLAR YUHLANDI
Okunan raporların ardından duruşmaya 1.5 saat ara verildi. Ara verilmesiyle birlikte Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenlerin yakınları, sanık ve sanık avukatlarına 'Çocuklarımızın katillerini savunuyorsunuz' diye bağırarak tepki gösterdi.
Salon daha sonra boşaltıldı.
Duruşmaya verilen aranın ardından Anne Korkmaz, Adliye bahçesinde kendilerini destekleyen gruba yaptığı konuşmada, oğlunun öldürülmesine karışanların kimsenin yüzüne bakamayacak hale geleceğini ifade ederek, "Bu ülkede adalet ne kadar var o tartışılır. İnşallah bu halkın sayesinde adalet yerini bulacak ve katiller en ağır biçimde cezalandırılacaktır. Bundan hiç şüphemiz yok" diye konuştu.
'ŞABAN TİMİNE SAHİP OL''
Duruşmanın ikinci bölümünde Savcı, duruşmanın ilk bölümünde bilirkişi ve adli tıp raporlarına göre, tutuklu sanıklar hakkında "Üzerlerine atılan suçun niteliği, somut deliller nedeniyle tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına" karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, baba Şahap ve anne Emel Korkmaz’a "Bir diyeceğiniz var mı'" diye sordu. Baba ve anne Korkmaz, avukatlarının beyan edeceğini söyledi. Korkmaz ailesinin avukatlarından Özlem Şen Abay, "Ali İsmail Korkmaz’ın kullandığı ilaçların kanamayı kolaylaştırıcı ve arttırıcı olduğu tespitine katılmamaktayız. Ancak rapor özü itibariyle 10 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleşen ölüm olayıyla illiyet bağı sağlamakta" dedi.
TİB’den gelen cep telefonu kayıtlarına göre, sanıkların delilleri karartmaya yönelik olarak cep telefonuyla görüştüklerini söyleyen Avukat Mehmet Vakurkulat, şöyle devam etti:
"Sanıklar arasındaki iletişim bilgileri, sanıklar arasındaki iletişim, suçun birlikte işlediğini göstermektedir. Olayın sonrasında o delillerin karartılmasıyla ilgili delilleri göstermektedir. Şaban Gökpınar ve İsmail Koyuncu’nun Tusa inşaat, Ali Taran ile ortak görüşmesi görülmektedir. Yine Şaban Gökpınar ve Ramazan Koyuncu’nun Uğur Dingiz ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan, Muhammet Vatanseven ve Ramazan Koyuncu’nun Şakir Aydın ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan ve İsmail Koyuncu’nun Mehmet Nuri Eliaçık ile görüşmeleri görülmektedir. Olay sonrasında sanıkların birbiriyle irtibatta oldukları ve delilleri karartmak amaçlı olduğunu düşünmekteyiz. Sanıkların olay yerinde olduğu açıktır. Ali İsmail Korkmaz’ın olay anında cep telefonunun sinyaline bakıldığında olay yerinde olduğu belirlemektedir. Darp edilerek öldürülen kişinin Ali İsmail olup olmadığı şüphesini ortadan kaldırmaktadır. Emniyetten gelmiş olan, telsiz görüşme dökümleri incelendiğinde, olay günü belki öncesi ve sonrasında, emniyetin müdahalesinin nasıl bir ruh hali, şiddetle yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Telsiz görüşmelerinde ''Çevik kuvvet gözaltı yok. Sadece dağıtacağız. Dağıtacağız. Dalacağız, süreceyiz. Üzerimize çekeceğiz, sonra dalacağız" ifadeleri kullanılmaktadır Sanıklardan Şaban’ın telsiz kayıtlarında oradaki timlerden birinin yetkilisi olarak geçtiği ve talimatlar vardır. O da 'Şaban timlerine sahip ol'dur. Telsiz görüşmeleri, bir emniyet görevinden değil, daha çok hasımane bir görüşmelerden ibarettir."
Salonda bulunan ağabey Gürkan Korkmaz, telsiz konuşmalarının ardından sanıklara dönerek, "Adam mısınız" diye bağırdı. Mahkeme Başkanı bunun üzerine aileyi uyardı.
AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ZİVER ÖZDEMİR’İN TELEFON KAYITLARINDA GEÇMESİ
Avukat Ümit Erdem de telsiz kayıtlarını açıklayarak, dosyada mevcut telsiz kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıktığını savunurken, Ali İsmail’in sokağa girmesi üzerine, "Gazı kesiyoruz bu saatten sonra. Halil ağabey sivilleri alacak mıyı? Şimdi tam zamanı ara sokaklarda alacağız" anonsunun geçildiğinin görüldüğünü belirterek şöyle dedi:"Bunlar da Emniyet’in bilgisi dahilindedir. Mevlüt Saldoğan tutuklandıktan sonra AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile görüşmeleri var. Beyanında, 'Beni aradılar ama ben ilgilenmedim' diyor. Ziver Özdemir kayıtlara göre, kendisi arıyor. Daha sonra 1 Eylül’de Mevlüt Saldoğan’ı iki kez daha arıyor. Fırıncıların kayıtları silmesinde ve bu olaylarda yargıya müdahale var. Bu konular hakkında da suç duyurusunda bulunacağız."
ANNE EMEL KORKMAZ 'DAYANAMIYORUM' DİYEREK AĞLADI
Anne Emel Korkmaz, telsiz konuşmaları nedeniyle "Dayanamıyorum" diyerek ağladı. Avukat Pınar Çelik Arpacı ise, tutuklu sanık Mevlüt Saldoğan’ın aldığı sağlık raporuyla ilgili olarak, "Sanık Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’i dövdükten sonra Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne giderek adli rapor almıştır. Öyle şiddetli vurmuştur ki, hem Ali İsmail Korkmaz’ın kafatasında hem de kendi ayağında çatlak oluşmuştur. Sanık iki saat sonra rapor almıştır. Yapmış olduğu suçu kapatmak için bir müşteki hareketi yapmıştır. Öldürme isteğinin ortaya çıktığını düşünüyoruz" diye konuştu.
ANNE KORKMAZ: SENİN AYAĞIN KOPSAYDI
Anne Emel Korkmaz, Mevlüt Saldoğan’ın ayağında çatlak oluştuğunu duyunca, "Senin ayağın kopsaydı" diye tepki gösterdi.
Duruşmaya katılan Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz da söz alarak, davada 3’üncü duruşmanın görüldüğünü, Gezi davaları gerek cinayet davaları, gerek ihmalen kasten taksiren davalarında mağdur olan anne babanın en sakin haliyle izlediklerini anlatırken, "Yalçın Akbulut için sınırımız dolmuştur. Sanıklar tasarlayarak iştirak halinde adam öldürmeye kastederek ellerinde silah sayılacak copları varken, 'Sadece dalacağız' derken, devletin 'En büyük terör örgütü' olduğunu ispatlarcasına, elinde ne bir sopa, ne bir taş olan, otopsi raporunda kalbinin, ciğerinin sökülüp tartıldığı konuşulurken, sakin olmamız beklenemez. Biz elimizden gelen hassasiyeti gösterdik. Bu kasti raporlardan sonra tutuksuz sanıkların cezaevine gönderilmesini bekliyoruz. Ben avukatım ve inanmadığım bir sistemin parçasıyım. Kamuoyu vicdanını rahatlatacak şekilde karar verilmesini istiyorum" diye konuştu.
SANIK İFADELERİ
''KANUNLARIN BANA VERDİĞİ YETKİLER DAHİLİNDE...''
Söz verilen tutuklu sanıklardan Mevlüt Saldoğan, "Aleyhime olanları kabul etmiyorum. Aslında müdafilerin belirttiği gibi yalan söylemediğin ortada. Zaman içinde görülecek. TÜBİTAK raporlar gelmediği halde tutuklu bulunmaktayım. Tahliyemi talep ediyorum. Bir insan, baba ve polis olarak namusum şerefim üzerine yemin ediyorum ki kasten yaralamak üzerine hareket etmedim. Kanunların bana verdiği yetkiler dahilinde bedenen zor kullanmak yoluyla hareket ettim" dedi.
Tutuklu sanık Muhammet Vatansever de, polislerle hiçbir ilişkisi olmadığını, ortak konuşulduğu söylenen kişiyi tanımadığını kaydederek, "Sanayiciyim, arabasını tamir etmişimdir. O yüzden konuşmuşumdur, araştırılsın" ifadesini verdi.
''BANA TUT DEDİLER''
Tutuklu sanık İsmail Koyuncu da polisle işbirliği yapmadığını, hiçbir suç işlemediğini, köylü çocuğu olduğunu devlete karşı boynunun kıldan ince olduğunu anlatırken, "Bana ’Tut’ dediler ve tutup kenara çekmeye çalıştım. Bu husustan özür diliyorum. Allah katından vicdanım rahat ve suçsuzum. Bu olaydan sonra ailem ve ben mağdur oldum. İşyerimi kaybettim. İtibarım kayboldu. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.
Tutuklu fırın işçisi Ebubekir Harlar ise, "Bilirkişi raporunda telefon görüşmeleri üç kişi görüştüğümüz çıkıyor. Çakışan kişiler hep restoran sahipleridir. İş görüşmesi şeklindedir. Olay sonrasında hiçbirini görmedim" dedi.
Tutuklu sanık Ramazan Koyuncu da, "Suçlamaları kabul etmiyorum. O gece polisle işbirliğim olmamıştır. Olsaydı tanık olarak katılan Semih Berkay Yapıcı görürdü. Biber gazı atıldığında fırına girmişimdir. Uzakta durmuşumdur. Görüntülerde vardır. Hiçbir kimseye böyle bir şeyi yapmak aklımın ucundan geçmez. Şakir bey Jandarma Komutanlığı'nda görevli başçavuştur. Beni ifadeye çağırmıştır. Öteki şahsı ise bilmiyorum" diye konuştu.
''O GÜN TELSİZİM YOKTU''
Tutuksuz yargılanan Şaban Gökpınar ise şöyle dedi:
"Ali Taran ve Uğur Dingiz jandarma personelidir. Savcıdan aldıkları talimatla ortak kişileri aramışlardır. Olay günü telsiz kullanmadım ve taşımadım. Benim o gün amir olduğum söylenmektedir. Başpolislikle ilgili kanuni haklar verilmemiştir ve polis memuru olarak geçmekteyiz. Anons edilen başka Şaban olabilir."
''TARTIŞTIĞIM KİŞİ ALİ İSMAİL DEĞİL''
Tutuksuz sanık Hüseyin Engin ise, suçlamaları kabul etmediğini ve tahliyesini istedi. Tutuksuz sanık Yalçın Akbulut da, "TİB’den gelen raporla şahsın Ali İsmail Korkmaz olmadığı görülüyor. Benim tartıştığım kişi de Ali İsmail değil. Görüntülerde görünüyor" diye konuştu.
''17 SAAT EVİNDE UYUDUĞUNA NASIL İNANALIM''
Mevlüt Saldoğan’ın avukatı da söz alarak, "Müvekkilim ifadelerinde de söylediği gibi dürtme mahiyetindedir ki ayağında da rahatsızlık olduğunu belirtmiştir. Maktülün kafatasında kırık mevcut değildir. Hafıza kaybı olduğu öne sürülüyor. Bilgisayarlı beyin tomografisinde beyin kanaması mevcut değildir. Maktul hastaneye gittiğinde tomografide beyin kanaması geçirmediği raporlardadır. Bu husus düşünüldüğünde hastaneden çıktıktan sonra 17 saat evinde uyuduğuna nasıl inanalım. Hastaneden sonra başına hangi iş geldi bilmiyoruz. TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu'ndan raporlar gelmemişken tutuklu kalması düşündürücüdür. Hastanede geçirdiği ikinci ameliyatın hastane enfeksiyonu nedeniyle geliştiği ortadadır. Hastane enfeksiyonuyla da ölme ihtimali vardır. Şüpheden sanık mı yararlanır. Müvekkilim ve diğer sanıklar bu şüpheler doğrultusunda sanki giderek katletmiştir. Davanın iki önemli delili Adli Tıp veya TÜBİTAK’tan gelecek raporlardır" diye konuştu.
''ALİ İSMAİL'İN YÜZÜNDE DARBE İZİ YOK''
Sanık avukatları, güvenlik kamera görüntülerinde orada arbededeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını iddia ederek, "Ali İsmail hastaneye merdivenden düştüğünü söyleyerek tedavi olmuştur. Yüzünde hiçbir darbe izi yoktur. Fırın önünde 6-7 saniyelik görüntüler var. Oradan da Ali İsmail Korkmaz’ın olup olmadığı belli olmamaktadır" diye ifade verdi.
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın üçüncü duruşması, Yeni Adliye binasının zemin katında duruşma salonuna çevrilen konferans salonunda yapıldı.
Duruşmada, tutuksuz yargılanan polisler Hüseyin Engin, Şaban Gökpınar, Yalçın Akbulut ile tutuklu sanıklardan polis Mevlüt Saldoğan ile Muhammed Vatansever, Ramazan ve İsmail Koyuncu ile Ebubekir Harlar hazır bulundu. (HÜRRİYET)
Yorum Yazın