Dolar 34,5327
%-0.03
Euro 36,1943
%0.52
Altın 2.998,930
%-0.22
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Amasra maden faciası davası ertelendi

Amasra maden faciası davası ertelendi

Amasra Maden Faciası Davası 16 Ekim 2023 tarihine ertelendi. Avukat Melike Polat, “Oranın hiçbir iş güvenliği önlemi alınmadan, adam kayırmacılıkla nasıl yönetildiğini bize çok açık anlattılar. Sanıklar, buna karşı bugüne kadar göz yumarak sürdürdükleri düzenle ilgili soruların hepsini şimdi TTK Genel Müdürlüğü’ne atmaya başladılar. ‘Genel Müdürlüğün haberi vardı, yetkisi dahilindeydi’ demeye başladılar. Evet, bizce de öyleydi. Bu durum bu sanıkları kurtarmaz ama Genel Müdürlüğü de sorumlu yapar. Her açıklamamızda söylüyoruz. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve genel müdür yardımcıları bu dosyaya dahil edilmeden bu dosyanın adil bir şekilde sonuca ulaşması mümkün değil” dedi.

  • Ege Postası
  • 26.07.2023 - 09:28
  • Güncelleme: 26.07.2023 - 09:32

Bartın’ın Amasra ilçesinde TTK'ya ait müessesede 43 madencinin ölümüyle sonuçlanan 14 Ekim 2022 tarihli faciaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının ikinci celsesi bugün yapıldı. Sanıklardan, dönemin Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, İşletme Baş Mühendisi Mehmet Tural "olası kastla öldürme" suçundan toplamda bin 80 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanıyor. Davanın 3'ü tutuklu diğer 19 sanığın ise "bilinçli taksirle öldürme" suçunu işledikleri iddiasıyla 18 yıla kadar hapsi isteniyor. Bugünkü duruşmanın ardından dava; 16 Ekim 2023’e ertelendi.

Avukatlar ve aileler, duruşmanın ardından adliye önünde basın açıklaması yaptı. Burada konuşan Sosyal Haklar Derneği’nden avukat Evren İşler şunları söyledi:

AVUKAT EREN İŞLER: BU MEMLEKETTE UZUN SÜREDİR İŞÇİ CANI, MALİYET KALEMİ OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ İÇİN BU DÜZEN DEVAM EDİP GİDİYOR

“İki gündür aslında çok zor bir duruşma bloğu geçirdik. Zorluğu şuydu. Katliamın öznelerinden, katliamı ve sonuçlarını dinledik. İnsan hikayelerini dinledik. 43 deyip geçilen sayının her birinin ne kadar sevildiğini ne kadar birileri için önemli olduğunu her bir insan hayatının değerini gördük duruşma salonunda. Ailelerden birinin haklı olarak sorduğu gibi ‘Benim eşimin hayatının bedeli bir iş kıyafetinden daha mı azdı’ sorusuna cevap arıyoruz katliam yargılamalarında. Bu memlekette uzu süredir işçi canı, maliyet kalemi olarak görüldüğü için bu düzen devam edip gidiyor. Onun üzerine cezasızlık pratiğinin, çeşitli koltuklardaki, çeşitli kişilerin siyasi veya ekonomik saiklerle korunmasının, bu düzenin sürmesinde, her gün hayatını kazanmaya çalışırken insanlarımızın ölmesinde ne denli ciddi payı olduğunu hepimiz yaşayarak biliyoruz. Bilen bilir, biz avukatlığa kıymet veririz ama avukatlığa verdiğimiz kıymet halkın yanında gerçekten adalet için mücadele etmekten gelir. Biz mesleğimizi, insanın ötesinde, önünde görmeyiz. O yüzden de meslektaş eleştirirken de biraz dururuz. Ama bu duruşma bloğundan sonra meslektaş eleştirmek farz oldu bize. Kolay değil, katliam yaşanmış. İnsanlar canlarını, evlatlarını, eşlerini, babalarını mezara koymuşlar. Elbette ki söylenen yalanlara tepki gösteriyorlar. Sanık müdafilerinin, sanık avukatlarının bu tepkilere verdiği tepkiler sürekli olarak bir gerginlik sebebi olmaya devam ediyor bu dosyada. İlk günden beri bu durum var.

“BİZLER DE 'YARGILAMANIN ÖZNELERİ OLMADAN BU YARGILAMANIN BİR ANLAMI YOKTUR' DİYEBİLMEK İÇİN SALONU AİLELERLE BİRLİKTE TERK ETTİK”

Bugün son olarak gerçekten amacını aşan konuşmalar neticesinde aileler daha fazla duramadılar. Ailelerin bağrına taş basmasını bekleyen yargılama makamları yine aileleri salondan atmakta buldu çözümü. Bu kabul edilemez. Bizler de 'Aileler, yargılamanın özneleri olmadan bu yargılamanın bir anlamı yoktur' diyebilmek için salonu ailelerle birlikte terk ettik. Biz katliam yargılamalarını boş bırakmayız. Hep birlikte sonuna kadar burada olmaya ilk gün söz verdik. Sözümüzün arkasındayız. Ama şuna da izin vermeyiz. Göstermelik yargılamalara izin vermeyiz. İnsanların duyguları üzerinden provoke edilmesine izin vermeyiz. Her ne olursa olsun bu süreç adil şekilde gerçek sorumluların tamamının yargılanıp hak ettiği cezayla cezalandırıldıkları güne kadar bizler açısından devam edecek. Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bu anlamda tutuklu durumunda ve adli kontrol durumunda herhangi bir değişiklik yapılmadı. Önümüzdeki celse tanıkları dinleyerek devam edeceğiz. 16-17-18 Ekim tarihlerinde biz yine burada olacağız. Sizlerin de burada olmasını ve dosyanın gözü kulağı olmaya devam etmenizi bekliyoruz.”

AVUKAT MELİKE POLAT: TTK GENEL MÜDÜRÜ KAZIM EROĞLU VE YARDIMCILARI DAHİL EDİLMEDEN BU DOSYANIN ADİL BİR ŞEKİLDE SONUCA ULAŞMASI MÜMKÜN DEĞİL

Avukat Melike Polat ise bugün herkesin dinlemesi, görmesi, dayanması çok zor ifadeler dinlediklerini belirterek, şunları söyledi:

"Patlamadan yaralı kurtulan işçilerin ifadelerini dinledik ve kendilerini gördük. Bugün ilk kez, biz de sanıklar da mahkeme heyeti de bizim 'katliam' diye nitelediğimiz bir maden patlamasının etkilerinin neler olabileceğini ilk kez kendi gözleriyle görüp şahit oldular. Bize inanılmaz şeyler anlattılar. Oranın hiçbir iş güvenliği önlemi alınmadan, adam kayırmacılıkla nasıl yönetildiğini bize çok açık anlattılar. Sanıklar buna karşı bugüne kadar göz yumarak sürdürdükleri düzenle ilgili soruların hepsini şimdi TTK Genel Müdürlüğü’ne atmaya başladılar. ‘Genel Müdürlüğün haberi vardı, yetkisi dahilindeydi’ demeye başladılar. Evet, bizce de öyleydi. Bu durum bu sanıkları kurtarmaz ama Genel Müdürlüğü de sorumlu yapar. Her açıklamamızda söylüyoruz. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve genel müdür yardımcıları bu dosyaya dahil edilmeden bu dosyanın adil bir şekilde sonuca ulaşması mümkün değil.

“MADEN OCAĞININ AÇILMASI VE BİR KEŞİF YAPILABİLMESİ İÇİN BİR BİLİRKİŞİ HEYETİ OLUŞTURDU BUGÜN MAHKEME HEYETİ”

Bugün işçileri dinledik. İş güvenliği eğitimlerinin nasıl göstermelik yapıldığını, okuma yazma bilmeyen işçiyi sınava sokup bir de sınavdan nasıl 100 almasını sağladıklarını gördük. İşçinin kendisi de beyan etti. ‘Bize sınavı kurşun kalemle yaptırıyorlardı ki yanlış yaptığımız yeri silip bizim yerimize doldursunlar, sınavı geçebilelim diye.’ Çünkü sınavı geçememek ne demek? Onlar için ekstra iş yükü demek. Yeniden işçiye eğitim vermek demek. İnsanlara OFK maskesi bile vermeyip, o eğitimleri vermeyip yerlerine imza atmışlar. Bugün mahkeme içindeki evraklardan bulduk. Bütün eksiklik, aksaklık diye nitelediğimiz her şey aslında olası kastla insan öldürme suçudur. Bugün bu mahkemenin kucağına bırakılmış bir bomba gibi kaldı artık. Adil bir karar verilmesi için de yapılması gereken bu sanıkların bu şekilde cezalandırılması diye düşünüyoruz. Ekim ayında yine burada olacağız. Tanık olan işçilerin ifadeleriyle başlayacağız. Bunun yanında maden ocağının açılması ve bir keşif yapılabilmesi için bir bilirkişi heyeti oluşturdu bugün mahkeme heyeti. Gerekli kontroller yapılıp ocağa inilip inilmeyeceği anlaşılacak. Önümüzde bir keşif söz konusu. Sanıkların her celse söyledikleri ‘Ocağa inildiğinde gerçekler anlaşılacak’ diye anlattıkları keşfi yakın bir zamanda yapmamız kuvvetle muhtemel. Ekim ayına kadar muhtemelen belli olacak."

AVUKAT DİREN CEVAHİR ŞEN: "İKİ GÜNDÜR BİZ DİRİ DİRİ YANANLARI GÖRDÜK BU CELSEDE"

Basın açıklamasında, avukat Diren Cevahir Şen de şunları dile getirdi:

“Benim için daha farklı bir durum da var. Ben buraların insanıyım. Burada bir söz vardır, madenciler böyle söyler. ‘Yanan hep bizdik, sizler kömür sandınız’. İki gündür biz diri diri yananları da gördük bu celsede. Eğer geçmişte, 90’larda Zonguldak Müesseseleri’nde, Kozlu’da, Karadon’da gerekli önlemler alınsaydı gereği gibi insanca çalışma koşullarında emekçiler çalıştırılsaydı belki de biz bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Maalesef diri diri yananlar, duymayan kulaklarıyla, görmeyen gözleriyle bugün burada ifade vermeye, beyanda bulunmaya çalıştılar. Çok zor bir duruşmaydı. Bir yandan insan olmaya dair şeyleri de gördük. İnsan nasıl olunur, nasıl insan olunmaz. Çünkü insan olmak hiçbir okulda öğretilen bir şey değil. Mesleki açıdan da maalesef korkunç diyaloglar yaşandı. Meslek, avukatlık adına gerçekten utanç verici. Bütün hak savunucularını, işçilerden, emekçilerden yana olanları, yaşayan her canlının hakkını savunanları, adalet isteyenleri buraya çağırıyorum. Ekim ayında burada en kalabalık şekilde olmak gerekiyor.” 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.