Dolar 34,6488
%0.27
Euro 36,3277
%0.07
Altın 2.919,850
%0.06
Bist-100 9.636,00
%-0.25

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Arınç: Dolmabahçe mutabakatını Cumhurbaşkanı biliyordu

Arınç: Dolmabahçe mutabakatını Cumhurbaşkanı biliyordu

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNN Türk canlı yayınında gazeteci Taha Akyol'un sorularını yanıtladı. Arınç, Dolmabahçe Mutabakatı ile ilgili "Dolmabahçe Mutabakatı'nda okunan metin hükümetin önüne gelmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı'nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı." diye konuştu.

  • Ege Postası
  • 30.01.2016 - 09:58
Bülent Arınç, 1 Kasım seçimlerinden sonra ilk kez konuştu. CNN Türk'te Taha Akyol'un sorularını cevaplayan Arınç, aktif siyaseti bıraktığını; ancak siyaseti bırakmadığını söyledi. 

Çalışmalarını, TBMM'de kendisi gibi eski Meclis Başkanları'na tahsis edilen büroda zaman zaman orada zaman zaman da Ankara'daki bürosunda sürdürdüğünü anlatan Arınç, vakit buldukça da ihmal ettiği eski arkadaşlarını ziyaret ettiğini söyledi.

İşte Arınç'ın açıklamalarından satırbaşları:

"ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMEDİM"

Kendisine davet gelmediğini, böyle bir talebinin de olmadığını bu nedenle Erdoğan ile görüşmediğini söyleyen Arınç, Başbakan Davutoğlu ile zaman zaman görüştüklerini anlattı. Erdoğan sonrası Davutoğlu'nun genel başkan olmasına sevindiğini, bunu da kendisine söylediğini ifade eden Arınç, Davutoğlu'nun da üslubunu beğendiğini ifade etti. 

"BİLİRİM AMA SÖYLEMEM"

(Davutoğlu ve Erdoğan) Aralarında çift başlılık nedir bilmem. Ya da bilirim konuşmam. Biz şunu hatırlarız. Refah Partisi kapatılmıştı, Fazilet Partisi'nde toplandık; ancak kapanma durumu vardı. Parti kurulurken "bir köyde iki muhtar olmaz" dedik, laf arasında. Bazı konularda derin istişareler yapıyorlardır. Türkiye'yi böyle gül gibi idare ediyorlar.

"HABUR'DA YAŞANANLAR TALİHSİZLİKTİ"

Bu konuyu burada konuşacağımızı bilerek geldim. 1 Mayıs 2009'da Başbakan Yardımcısı oldum ve aralıksız tüm hükümetlerde aynı görevi yaptım. Oslo'dan başlayarak sonraki Habur'daki talihsizliğe kadar süreç ve sonrasında MİT'in adayla yaptığı görüşmeleri daha da artırarak belli aşamada sürdürüldü.

Oslo sürecinde konuşulanlar, üçüncü bir dünya ülke ülkesinin de yer almasıyla ilgili oradaki görüşmelerin nasıl sızdığı ayrı bir konu. Bu bir şeyler ümit edilerek sızdırıldığını düşünüyorum. Deşifre olduğu da iyi oldu.

Oradaki görüşmeleri parti ve ya da hükümet üyesi değil, devletin bir yapısı olarak MİT'in görüştüğü de ortaya çıkmış oldu.Bunun üzerinden hükümet yıpratılmaya çalışıldı. Habur girişleri önemli bu konuda. Kapıdan girenler gösteriye dönüştürdüler. Sonra da Öcalan'ın talimatıyla geldiklerini söylediler.

DOLMABAHÇE MUTABAKATI

Oturma düzeni dahil, kimin nasıl konuşacağı, taraflar o konuda anlaştılar. Cumhurbaşkanı'nın haberinin olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Bana söylendiği kadarıyla sayın Başkanımız da sayın Yalçın Akdoğan da gelişmelerden anında kendisini bilgi sahibi kıldıklarını ifade ettiler. Kaldı ki sanıyorum Mart ya da Nisan ayıydı, sayın Cumhurbaşkanı'nı bu görüntüyü eleştiren bazı sözleri oldu. Bu sözlere ben hükümet sözcüsü olarak karşılık vermek durumunda kaldım. Oradaki bir cümlem "Sayın Cumhurbaşkanı bu gelişmelerden haberdardır" cümlesidir.

Ben kendisiyle konuşmadım, sayın Başbakanımızın, sayın Yalçın Akdoğan'ın verdiği bilgilerden sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda haberdar edildiğini ben onlara atfen söylüyorum. Herhalde onlar da yalan söyleyecek değiller. Dolayısıyla ben sayın Cumhurbaşkanımız, bu işi başlatan, süreci takip eden birisidir. Belki kendisini yeterince bilgi verilmemiş olabilir ama bu konuda, akil insanlar heyetini kuran oydu, görevlendiren oydu. Bu işlerde de ben anı anına kendisine bilgi verilmeden bir şey yapılacağını zannetmiyorum. Böyle bir görüntüye girmeden önce, birkaç gün öncesinden 'biz şunu yapacağız' diye haberdar ettiklerini onlar söylediler.

"YARINDAN İTİBAREN OLACAK ŞEKİLDE BUNUN GERÇEKLEŞMESİ LAZIM"

Arınç, Çözüm Süreci'ni terör örgütün bitirdiğini söyledi. Adı ve içeriği farklı da olsa çözüm süreci benzeri bir duruma ihtiyaç olduğuna dair kanaatini olduğunu söyleyen Arınç, şunları kaydetti; "Hükümetten ayrılmış bir insan olarak 2 sebeple mutlaka çözüm sürecine benzer bir şeye ihtiyacımız var. Türkiye'nin iç ve dış tehditler vardır ancak dış tehditler daha öndedir. Türkiye'nin terörü mutlaka sonlandırması gerekiyor... Yarından itibaren olacak şekilde bunun gerçekleşmesi lazım. Operasyonlara bitti gözüyle bakmamız lazım, sonlanmaya yakın. Terör örgütünün, dış dünyada kendisine destek bulabileceği bir ortamdayız."

"TAHİR ELÇİ'YE DAVA AÇILMASININ AYIP OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

Arınç, öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hakkında, "PKK terör örgütü değildir" sözleri nedeniyle dava açılmasını değerlendirerek; "Tahir Elçi hakkında bu dava açılamaz. Çünkü 2013 yılında Terörle Mücadele Kanunu'nun 7'nci maddesinin 2'nci fıkrasını değiştirdik, propaganda maddesidir. Şimdi orada, mesela 'Sayın Öcalan' dendiği zaman davalar açılmış, mahkumiyetler olmuş. Şiddete, teröre çağrı olmadıkça propaganda unsuru olmaz denildi. Kanun böyle düzenlenmişken Tahir Elçi hakkında dava açılmasının, mutlaka mahkeme beraat verecekti ama bir ayıp olduğunu düşünüyorum" dedi.

"ÖYLE DAVALAR VAR Kİ ÜSTÜME CÜBBEYİ YENİDEN GEÇİRMEYİ ARZULUYORUM"

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını değerlendiren Arınç şöyle konuştu; "MİT TIR'ları konusunda, çok ağır suçlamalar var. Böyle bir suçtan dolayı ne tutuklanması, ne dava açılması ne de mahkemenin bir ceza kararı vermesi mümkün değil. İddianame kabul edildi, olabilir. Şimdi yargının en ağır yaralarından birisi, savcılara böyle çok iddialı davalar açtırmak. Yargının içine düştüğü acı bir durumdur, bundan yargının kurturulması gerekir. Hukuk herkese lazım. Sadece Can Dündar ve Erdem Gül hakkında açılan davalar da değil, bugün paralelle mücadele kapsamında açılan o kadar davalar var ki üstüme cübbeyi yeniden geçirmeyi arzu ediyorum. Bunlar, silahlı terör örgütü diye başlayan, öğrencilerinin önünden alınıp götürülen kadın öğretmenlerle, 2 aydır cezaevinden tutulan kadınlar. Yargının kendi içinde problemleri giderek arttı. Hakim ve savcıların adalet ve vicdandan başka bir takım korkularla hareket etmesi, bugün en büyük sorun. Belli yerlerden talimatlar almaktan korkuyorlar."


 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.