Dolar 35,8593
%0.24
Euro 37,2545
%-0.16
Altın 3.241,850
%0.82
Bist-100 10.004,00
%-0.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Av. Cangı'dan çarpıcı 'kurşun fabrikası' açıklaması

Av. Cangı'dan çarpıcı 'kurşun fabrikası' açıklaması

Av. Arif Ali Cangı, AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya'nın Kurşun Fabrikası'na ilişkin yaptığı açıklamaya tepki göstererek, "Sayın vekil konuyu CHP ile siyasi atışma malzemesi yapıyor. Süreç siyasi polemiklere konu olamayacak kadar önemli" dedi. Kaya'nın 'radyoaktif atık tespit edilemedi' sözlerine ise "Sayın vekil olmadığını söylüyor. Ben de diyorum ki; bizzat ölçtüğüm bir yer var. Kaldı ki şirketin hazırlamış olduğu dosyada da 'yüksek radyasyon' olarak işaretlenmiş durumda. Orada tespitler var. Nerede bu atıklar? Uçmadı ya.' diyerek yanıt verdi. Çevresel iyileştirme faaliyetlerinin, şeffaflıkla yapılmadığını öen süren Cangı, "Tehlikeli atıkları bertaraf etme çabası var, radyoaktif atıkları diğer atıkların içerisine seyrelterek kavuşturup, götürme çabası içindeler. Nereye götürdükleri de belli değil...İzmirlilerin sağlığı açısından birbirlerini suçlamak yerine bu işin düzgün yapılması için herkesin bir öneride bulnmasını ve çözümcül ortam kurmasını öneriyoruz." dedi. 

  • Ege Postası
  • 07.01.2025 - 13:34
  • Güncelleme: 08.01.2025 - 13:46

BURCU BULDU / EGE POSTASI - Mesleki hayatında verdiği çevre ve yaşam mücadeleleriyle tanınan, EGEÇEP Hukuk Kurulu üyesi Avukat Arif Ali Cangı, 'İzmir'in Çernobil'i olarak bilinen, tehlilkeli atıkların bulunduğu Gaziemir'deki eski Kurşun ve Döküm Fabrikası alanının durumuna ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Kurşun Fabrikası'na ilişkin açıklamalarda bulunmuş, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni ''CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi. 2007'de düzenlediği çevreye duyarlılık etkinliğine çevreyi kirleten bu firmayı sponsor yapan, çevreyi katledenlerle iş tutan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası. Bunların bu firmaya karşı tek sözleri yok.'' diyerek hedef almıştı.

Kaya'nın açıklaması sonrası Ege Postası'na konuşan Av. Cangı, alanın siyasi polemik konusu olmayacak kadar önemli bir konu olduğunu vurguladı ve şunları söyledi;

'CHP İLE SİYASİ ATIŞMA MALZEMESİ YAPIYOR'

''Sayın vekil konuyu CHP ile siyasi atışma malzemesi yapıyor. Aynı şeyler söyleniyor. Hiç kimsenin buranın temizlenmesine karşı çıktığı falan yok. Burada İzmir Büyükşehir belediyesinin de kusuru var. Ben defalarca söyledim. Zira Aslan Avcı Kurşun Fabrikası'na en son aşamada ruhsatı veren Büyükşehir Belediyesidir. Ruhsatı verirken oradaki atıkların kontrol edilmediğini anlıyoruz.

İzmirlilerin sağlığı açısından birbirlerini suçlamak yerine bu işin düzgün yapılması için herkesin bir öneride bulnmasını ve çözümcül ortam kurmasını öneriyoruz. 

Diğer yandan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, o dönemde geçici depolama atık lisansı vermiş. Ama denetim yapılmadığı için, geçici depolama daimi depolamaya dönüşmüş. Arazinin altı tamamen tehlikeli atıklarla dolu. Ne zaman radyoaktif atıklar ortaya çıktı, o zaman gündem oluyor. Yoksa radyoaktif atıklar olmasa belki oradaki tehlikeli atıklar öyle kalacak, üzerine binalar yapılacaktı. Hiçkimsenin haberi olmayacaktı. Oradaki atıklar da radyoaktif atıklar kadar tehlikeli. Ağır metal içeren kanserojen nitelikteki atıklar bunlar. Mutlaka ve mutlkaka oranın sınır değerleri altında temizlenmesi lazım. Bizim derdimiz temizliğin bilimsel yöntemlerle ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi.''

'RADYOAKTİF ATIK TESPİT EDİLDİ'

AK Partili Kaya'nın, “Bu zamana kadar herhangi bir radyoaktif atık tespiti sahada gerçekleşmemiş olup, ilerleyen süreçte bu atıkların tespit edilmesi durumunda, bu atıklar gerekli kabul şartlarına uygun hale getirilerek TENMAK'a teslim edilecektir. Alandaki çevresel iyileştirme faaliyetlerine 23.07.2024 tarihinde başlandı. Mart ayının sonuna kadar çalışmaların tamamlanması planlanıyor. " sözlerine ilişkin ise, konunun gündeme geldiği 2012 yılının Aralık ayından beri sürecin takipçisi olduğunu belirten Cangı, şunları söyledi;

'UÇMADILAR YA'

''2007 yılında fabrika sahasında tehlikeli atıklara ulaşmış radyoaktif atık tespit edildi. Dönemin nükleerden sorumlu tek kurumu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından EU-152 olarak tespiti yapıldı ve yıllardır bu konu tartışılıyor. Almanya'dan hediye edilen bir radyasyon ölçüm cihazı da var elimde. O cihazla alanda defalarca ölçüm de yaptım. Fabrika sahası içinde yıkıntı halinde olan küçük bir binaya girildiği zaman cihazda ciddi anlamda bir titreme ve değerlerde yükseliş meydana geliyor ki başka yerde gördüğümüz değerlerin 8 bin katına çıkan bir yükselişle karşılaştık. Ve bu sonuç radyoaktif kirliliğin o yapının altında olduğu yorumunu getirdi bize. Cihaz o alana gelindiğinde adeta çıldırıyor. Gördüğümüz en yüksek değer bu.

Sayın vekil olmadığını söylüyor. Ben de diyorum ki; bizzat ölçtüğüm bir yer var. Kaldı ki şirketin hazırlamış olduğu dosyada da 'yüksek radyasyon' olarak işaretlenmiş durumda. Orada tespitler var. Nerede bu atıklar? Uçmadı ya.''

'AÇILAN DAVA SÜRÜYOR'

Çevreci hukukçu, konuşmasının devamında bölge halkıyla birlikte girdiği hukuki süreçlere de değinerek şunları söyledi;

Son dönemde EKOVAR Şirketi tarafından bir temizlik çalışması başladı. Ve bu çalışmaya ilişkin bilgi gizlenmesi söz konusu. Defalarca Nükleer Düzenleme Kurumu'ndan bu temizlik projesinin ayrıntılarının ne olduğuna dair bilgiler talep ettik. Nükleer Düzenleme Kurumu, 'ticari sır' diye bilgi vermedi. Ve bunu dava konusu yaptım. Mahkeme ticari sır olamaz dedi ve bir kısım bilgileri aldık. Ardından bu çalışmalar başladıktan sonra, bölge sakinlerinin itirazları, yanık balata kokusu şikayetleri üzerine yapılan işin kaş yaparken göz çıkarmak olduğunu düşündük ve Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP) ve mahalle sakinleriyle birlikte bir iptal davası açtık. İptal davasını açmamızın bir nedeni, kamuoyundan gizlenen bilgilerin dosyaya gelmesi ve işlemlerin kamuoyu denetimiyle ve bilim insanları tarafından denetlenerek yapılmasını sağlamaktı. Ama dava dosyasına gelen bilgiler eksik. Bütün bilgiler verilmiş değil. Şimdiye kadar şirketin yapmış olduğu açıklamalarda, daha önce de belirttiğim yıkıntı halindeki klübenin bulunduğu yer yüksek radyasyon olarak işaretlenmiş durumda. 

Açılan dava sürüyor. Mahkemeden keşif istendi. Henüz keşif kararı verilmedi. Aynı zamanda yasadışı yollarla ülkeye gelmiş olan atıklara ilişkin ve burda yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğuna dair bir suç duyurusu da var. Savcılığın soruşturması var. 

Şimdi orada yapılan çalışmalardan anlayabildiğimiz kadarıyla, radyoaktif ile bulaşmış tehlikeli atıkları (Kurşun Farikası'nın atıkları), bir seyreltme, ayırma işlemine gitmiş durumdalar. Zaten şu an yapılan işin dayanağı olan ÇED olumlu kararı da Turanlar A.Ş. tarafından bir projeydi. Bu projenin ayrıntısına vakıfız. Oradaki atıkların kırılması, öğütülmesi ve ölçümlerle yüksek radyoaktif içeren kısımlların ayrılması ve radyoaktif madde olarak nükleer araştırmaya gönderilmesi, Yüksek olmayan kısımların da tehlikeli atık bertaraf tesisine gönderilmesi gerekir.

'ATIKLAR NEREYE GÖTÜRÜLÜYOR BELLİ DEĞİL'

Bir yönetmelik değeri var. Yönetmeliksel değeri altında bir radyoaktif kirlilik oluşturma çabası var. Örnek vermek gerekirse, yoğurda su katarsanız, yoğurdun özelliği seyrelmiş olur. Bu Radyoaktif bulaşıklı malzemeyi çok büyük bir kütlenin içine dağıtırsanız, bütünün içinde seyrelmiş olarak radyoaktif miktarında düşüş görülmüş olur. Gördüğümüz kadarıyla şu anda bu seyreltmeyle, radyoaktif madde olarak ayrılmış bir atık yok! Ve tehlikeli atık olarak hepsini götürüyorlar. Nereye götürdükleri de belli değil. Çimento fabrikalarına götürdüklerine dair bir bilgi var. Atık bertaraf tesislerine götürdüklerine göre bir bilgi var. 

Gördüğümüz kadarıyla daha henüz oraya sıra gelmiş değil. Yani tehlikeli atıkları bir şekilde bertaraf etme çabası var. Radyoaktif atıkları onun içerisine seyrelterek kavuşturup götürme çabası içindeler. Ama asıl radyoaktif kirlilik olan alan kazılmış değil. Oranın kazılması mı gerekir yoksa orda mı korunması gerekir? Buna bilim insanlarının karar vermesi gerekir. 

'DOĞRU YÖNTEMLE, USULÜNE UYGUN YAPILSIN'

Doğru yöntemlerle, usülüne yapılmadığı taktirde, orada çalışan işçilerin sağlığı risk altında. Diğer yandan toprak altında gaz emilsiyonu zaman zaman, yağmur yağdığında olurken, şimdi o toprak kazılınca doğrudan doğruya artmış durumda meydana gelecek. Önlem alınmazsa bölgede yaşayan insanlar için havaya karışan gazlar nedeniyle çok ciddi sağlık tehlikesi var. Zaten oradaki insanlar ağır kokudan şikayet ediyor. Koku kirliliğin en belirgin göstergesi.

'YOK EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'

Temizlik çalışmalarının yapıldığı alanda ciddi sağlık tehlikesi riski olduğuna değinen Cangı, 

''Radyoaktif atıkların yok edilmesi mümkün değil. Türüne göre onlarca, yüzlerce, hatta binlerce yıl, maden ocakları ve ya beton bloklar içinde saklanması gerekiyor. Türkiye'de böyle bir yer var mı o da belli değil. Radyoaktif atıklar diğer atıklara da bulaştığı için, bu atıkları saklayacak bir yer de yok. Yazışmalarda Akkuyu Nükleer Santrali'ndeki atık depolama santralinden bahsediliyor. Orada henüz böyle bir tesis bile yok, inşaat halinde.

Yani oradaki radyoaktif atıkların ne olacağı belirsiz. Temizlik yapılması, radyoaktif ve tehlikeli atıkların oradan uzaklaştırılması gerekiyor. Ancak bunun kamuoyundan gizleyerek değil, bilim insanlarından destek alınarak yapılmasını istiyoruz biz. Çevresel İyileştirme Projesi'nde süreç için 1 yıllık bir süre öngörülmüş. Yapılacak işin inceliğine bakıldığında, şu anki yapılış biçimiyle adeta bir harfiyat temizliği yapılıyor gibi.'' dedi.

'KAMYONLARDA BRANDA, ÇALIŞANLARDA MASKE YOK'

Radyoaktif olmasa bile tehlikeli atıkların taşınma biçimine bakıyoruz, kamyonların üzerine branda bile örtülmüyor. Çalışanların ağzında burnunda maske bile yok. Böyle bir temizleme çalışması görülmemiş bir şey. Ciddi bir denetimsizlik söz konusu.

Çevre Bakanlığıyla Nükleer Düzenleme Kurumu arasında ciddi bir iletişimsizlik var. Çevre Bakanlığı diyor ki, '24 Temmuz 2024'te çalışma başladı, gaz emilsiyonu olunca 25 Temmuz 2024'te çalışma durduruldu. Nükleer Düzenleme Kurulu ise, 'Çalışma durdurulmamıştır' diyor. Ve durdurulmamış da zaten. Çevre Bakanlığı durdurulduğunu sanıyor. bu şekilde kurumlar arasında iletişimsizlik ve koordinasyonsuzluk var. Bu da ciddi bir güvensizlik yaratıyor." 

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.