Babacan'dan seçim açıklaması: Nisanın başında olsa bile hazırdık
Bu sene düzenlenen Davos Zirvesi'ne DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da davet edildi. Babacan, Davos’taki zirvede neler konuşulduğunu anlattı. Babacan, Halk Tv'de katıldığı bir programda seçime yönelikte açıklamalarda bulundu. Babacan, "Seçim Nisan da olsaydı bile seçime hazırdık" dedi.
- Ege Postası
- 18.01.2023 - 21:56
Sözkonusu zirveye Türkiye'den katılan tek isim olan Babacan, Davos'ta neler konuşulduğunu, Altılı Masa'yı iş çevrelerine nasıl anlattığını ve küresel zirvede Türkiye için hangi değerlendirmeler yapıldığını Halk TV'de Şirin Payzın moderatörlüğündeki Sözüm Var'da anlattı.
Babacan'ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle:
'Nisanın başında olsa bile hazırdık'
"14 Mayıs aslında beklenen bir tarihti. Hükümetten şimdiye kadar gelen bilgilerde de 14 Mayıs'ın daha sık anılan bir tarih olduğunu biz duyuyorduk hep. Dolayısıyla sürpriz değil. Ülkemiz için hayırlı olsun diyorum. Bu seçim kararının iki yöntemi olacak. Erken seçim bu nihayetinde. 18 Haziran'dan önce yapılan her seçim bir erken seçim. Bunun meclis kararıyla erkene seçilmesi bir yol ya da Cumhurbaşkanı'nın imzasıyla erkene seçilmesi bir yol. Biz 6 parti olarak deklare etmiştik, belli bir tarihten yani 6 Nisan'dan önce yapılan herhangi bir seçime Meclis'te destek vermeyeceğiz. Dolayısıyla bu seçim erkene alınacaksa Sayın Erdoğan'ın ülkeyi seçime gönderme imzasını atarak erkene alınması mümkün olacak.
Bununla da ilgili özel bir süreç var. Nihayetinde kararı YSK veriyor ama sanırım hükümet YSK ile konuşarak 14 Mayıs'tan kabaca iki ay önce bu karar alınırsa süreç rahat rahat 14 Mayıs'a yetişir diye düşünüyorum. Ülkemiz için hayırlısı olsun. Demokrasimiz için hayırlı olsun. Nisanın başında da martın sonunda da olsa biz hazırdık zaten. Sorun yok. Kararı ya Meclis ya da Cumhurbaşkanı veriyor şu andaki Anayasa'mıza göre.
'Meclis karar almazsa Erdoğan aday olamaz'
Bizim partimizdeki hukukçuların tamamı ama Türkiye'deki hukukçuların ekseriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci dönemi olduğunu söylüyor. Dolayısıyla üçüncü bir kez aday olamayacağını söylüyor. Üçüncü bir kez aday olması ancak ve ancak Meclis'in erken seçim kararı almasıyla mümkün Anayasa'ya göre.
Hukukçularımızın görüşü çok açık, net olduğu halde eğer biz hiçbir şey yapmazsak o zaman hukukun üstünlüğü ilkesini dikkate alamamış oluruz. Eğer hukukun üstünlüğü diye bir şey varsa, hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak bizim parti hukukçularımız ve Türkiye'deki hukukçuların geneli aday olamayacağını söylüyorsa yapmamız gereken YSK'ya bir dilekçeyle bunun doğru olmadığını bildirmek. Ama tabii nihai karar YSK tarafından alınacak.
Ama böyle bir ortamda YSK'nın nasıl bir karar vereceği tahmin etmek de çok güç değil doğrusu. Biz sadece itirazlarımızın kayda geçmesi için, hukuk devletinin gereğinin yerine gelmesi için biz bunu yapacağız. Ama YSK'nın bu konuda nasıl bir karar vereceğini herkes tahmin ediyordur sanırım.
'Dışarıdan bakıldığında durumumuz olduğundan daha kötü görünüyor'
Türkiye dışarıdan bakıldığında gerçeğinden daha da kötü görünüyor. Türkiye'de seçimin hala olmasına şaşıran insanlar var burada. Soranlara, 'Bizim demokrasimiz hasta ama henüz ölmedi, nefes alıyor, dolayısıyla seçim de olur, seçimin sonucuna da herkes razı olur. Seçim sonucuna, halkın iradesine herkes saygı duyar ve gereği neyse de uygulanır' diyorum. Dışarıdan bakıldığında durumumuz olduğundan daha kötü görünüyor maalesef.
3 yıl bir aradan sonra Davos toplantıları yapıldığı için epeyce konu birikmiş durumda. Epeydir gelemiyor insanlar tabii. Dolayısıyla bu yılki katılım bayağı bir yoğun. Salonlar full dolu, koridorlarda zor yürüyorsunuz ve katılım da oldukça yüksek. Çok sayıda cumhurbaşkanı, başbakan ve yüzlerce bakan var. Şirketlerin en yüksek seviyede temsil edildiği bir toplantı aynı zamanda. Finans kuruluşlarının, reel sektör kuruluşlarının...
Sivil toplum kuruluşlarından yoğun bir katılım var. Uluslararası iş örgütünün başkanından tutun da Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı'nın başkanına kadar. Dolayısıyla bu seneki Davos'un sosyal ve insan vurgusu da bayağı fazla. Konular oldukça dengeli konuşuluyor.
Çok önemli gündem maddeleri ne derseniz jeopolitik meseleler gündemin ilk sıralarında. Özellikle Rusya Ukrayna savaşı ön sıralarda. Bugün Zelenski katıldı uzaktan. Ekonomi, finans kuşkusuz Davos'un en önemli gündem maddeleridir hep. Özellikle bu pandemi sonrası ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası dünyadaki ekonomik dengeler tartışılıyor. Enerji krizi çok önemli madde. Sadece benim katıldığım 3-4 tane enerji oturumu var. Hatta bugün bir kapalı oturumda konuşmacıydım. Türkiye'nin rolünü biraz vurguladım. Özellikle çevre konusunda, yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda da bunun finansmanıyla ilgili de görüşlerimi ifade ettim o toplantıda. Ayrıca kripto paralarla ilgili bayağı bir oturum var. Dijital para, kripto para konusu dünyada çok önemli bir konu. Ama sıkıntılar da büyük.
'Türkiye'den sadece ben varım burada'
Türkiye'den devlet yönetimi tarafından ya da siyasetten kimlerin davet edilip edilmediğini bilmiyorum. Hükümet tarafına bir davet olmuş olabilir ama o konuda bir bilgim yok. Siyaset cephesinden burada tek ben varım şu anda. Kim nasıl davet ediliyor onu daveti çıkaranlara sormak lazım tabii ama şu var ki ben 2013 yılından 2015 yılına kadar kesintisiz olarak her sene gelirdim.
Çünkü burada dünyanın şirketlerine baktığımızda, finans kuruluşlarına baktığımızda en büyüklerinin patronları ve en üst düzey yöneticileri var. Yani ülkeyi birilerine anlatmak, tanıtmak istiyorsanız burası çok çok verimli. Burada yaptığımız temasları bir ay yollarda olsanız insanlarla görüşmek için, bir ayda yapamayacağınız temasların tamamını birkaç günde yapıp bitirebiliyorsunuz. Burası bir bakıma fikirlerin, görüşlerin buluştuğu bir düşünce fuarı. Ülkelerin birbiriyle ilişkilerini geliştirebileceği, normal şartlarda bir araya gelmeyenlerin bir araya gelebileceği bir ortam aynı zamanda. İnsanlar gayet informal bir şekilde birbirleriyle görüşebiliyorlar.
Karşılaştıklarıma söylediğim ilk şey, 'Türkiye güçlü bir ülke, Türkiye iyiye gidecek ve Türkiye güçlü bir ülke olmanın da hakkını gayet iyi şekilde sağlayacak. Kimsenin kaygısı olmasın' diyorum."
BABACAN’DAN ERDOĞAN’A: “OTORİTER İTTİFAKINIZ İLE MİLYONLARI ADALETSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA HAPSETTİĞİNİZ İÇİN ÖZÜR DİLEMELİSİNİZ”
Öte yandan Babacan, bugün sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi.
Erdoğan’ı özür dilemeye davet eden Babacan, şunları kaydetti:
“Sayın Erdoğan, dünyanın imrenerek baktığı, milletimizin huzur ve refah içinde olduğu günler için değil, milletimizi 28 Şubat’ın aktörleri Perinçek ve Bahçeli'ye mahkum ettiğiniz için özür dilemelisiniz.
Adalet için yola çıkmış parti kurucularınızı tek tek tasfiye edip tek güç olma hırsınız için özür dilemelisiniz.
Otoriter ittifakınız ile milyonları adaletsizliğe ve yoksulluğa hapsettiğiniz için özür dilemelisiniz.
Özrünüzü milletimizin kabul edip etmeyeceğini bilmiyoruz ancak biz kararlıyız. Siyasete ilk adım attığımız günden beri ulaşmak için çabaladığımız özgürlüklerden, ileri demokrasiden, evrensel hukuk değerlerine olan sadakatten, çoğulculuktan, katılımcılıktan vazgeçmeyeceğiz.”
Yorum Yazın