Dolar 34,5697
%0.04
Euro 36,3178
%0.05
Altın 2.918,890
%-2.88
Bist-100 9.660,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Bahçeli: Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır

Bahçeli: Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de, "Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır. Tarih bunları bir gün mutlaka yazacaktır." dedi.

  • Ege Postası
  • 17.10.2023 - 10:45
  • Güncelleme: 17.10.2023 - 13:16

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"ONLARIN 81 İLDE ADAY ÇIKARMA İDDİALARI SADECE TANTANADIR"

"14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin muazzez sonucunu 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimleriyle perçinleyip Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın inşa ve ihya mücadelesine koyulacağız. Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyet’in yeni yüz yılında Türkiye Cumhuriyeti'ni çağın üzerine sıçratacağız. Yeni bir Türk mucizesine birlikte imza atacağız. MHP ne yaptığını bilen ne yapacağını projelendiren, nereye ulaşacağını gören, nasıl ulaşacağını öngören, bunlara hangi vasıtaları kullanarak başaracağını stratejik bakışla kavrayan bir iman ve fedakarlık kervanıdır.

Yanlış kararlarıyla ilk türbülansta aramızdan kayıp gidenler, korkudan ilk istasyonda inenler, unutmayınız ki, aynı şekilde zulme de ortak olanlardır. Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır. Tarih bunları bir gün mutlaka yazacaktır. Şayet bir millet, şayet büyük bir fikrin ateşlendiği dava ilk zorlukta, ilk zorba saldırıda hakkından vazgeçmiş olsaydı tarih diye bir şey asla olmaz, olamazdı. Biz arkamıza değil önümüze bakıyoruz. Arkamıza baktığımız takdirde ayağımızın ilk tümsekte takılacağını, ilk engelde yere yığılıp kalacağımızı, ilk badire de güzergahımızdan sapacağımızı biliyor ve görüyoruz. Yanlış ve yalan davaları parlatmaya niyetlenenler beyhude yere oyalanan kendilerini ve yakın çevresini aldatan karanlık figüranlardır. Aynı zamanda gafiller cephesidir.

Davamız asla karanlıkta kalmayacak. Aldatanları, satanları, kaçakları, korkakları, kalpsizleri ezip geçecektir. Bizim kökümüz sağlam, gövdemiz canlıdır. Tevazu bize has bir insani meziyettir. Aksi davranış şeytana el sallamaktır. Hem ülkenin hem de davanın bekasını titizlikle korumak bize göre özgü bir marifettir. Türkiye ve Türk milletine namuslu hizmet MHP'yle Cumhur İttifakı'nın harcıdır. MHP ve Cumhur İttifakı 85 milyon Türk vatandaşını aynı ve eşit gören bir kardeşlik bilincine, 'bu bayrak benim bu vatan benim bu millete mensubiyetten şeref duyarım' diyen her vatan evladına, değer veren bir birikime, yoksula umut, yolsuzluğa duvar, yozlaşmaya çengel, yıkıma engel olan anıtlaşmış bir beraberlik hissiyatına sonuna kadar sahiptir.

"İNSANLIĞIN GÖZÜ ÖNÜNDE TOPLU KATLİAM YAPILMAKTADIR"

Savaş suçu kabul edilen ve ciğerleri patlatan beyaz fosfor bombası kullanıldığına ilişkin kanıtlar bir bir ortalığa dökülmüştür. Gazze'de insanlık değerleri, insan hak ve hukuku sükut etmiş, yağma edilmiştir. Gazze'de çocuklar, kundaktaki bebeler, yaşlılar, kadınlar tüm sivil ve masumlar kurşunların, bombaların, barbar saldırıların canlı hedefidir. Sivilleri yaşadığı 2 binden fazla bina bombalanmıştır. Bebeklerin ağzında emzik değil yara izi, süt değil kan lekesi vardır. 724'ü çocuk 458'i kadın olmak üzere can kaybı yaklaşık 2 bin 700'e dayanmış, yaralı sayısı da 9 bin 600'ü bulmuştur. Cinayete ses çıkarmayan caninin suç ortağıdır, İsrail hunhar saldırılarına hız kesmeden devam etmektedir. Ablukaya alınan adeta toplama kampına dönen Gazze Şeridi'nde dökülen kanlardan, işlenen cinayetlerden, yıkılan binalardan ve gasp edilen haklardan başka bir şey neredeyse kalmamıştır.

İnsanlığın gözü önünde toplu katliam yapılmaktadır. Tek dişi kalan sözde medeni ülkeler sırayla İsrail'in arkasında toplanmıştır. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan insan hakları savunucuları soruyorum, neredesiniz? Avrupa ülkelerinin Filistin lehine yapılan haklı ve masum gösterileri yasaklaması utanç duyulacak bir ilkellik değil midir? İsrail'in başına gelenler karşısında yas tutup da Gazze'nin çığlıklarına kulak tıkayanlara herşey bir yana insan demek mümkün müdür? Hür ve uygar dünyanın iki yüzlü demokratları, mayası ve meşrebi karma karışık olan özgürlük şakşakçıları nereye sindiniz? Nereye gittiniz? Ne zaman Gazze'deki bebeklerin kefenlendiğini göreceksiniz? İnsan hakları dini, etnik, mezhebi gibi farklılıklara rağmen her insanın sırf insan olması sebebiyle bir değeri olduğunu ve bu hakların dışarıdan gelebilecek her türlü müdahaleye kapalı bulunacağını esas almaktadır.

"GAZZELİ MASUMLAR AÇ VE AÇIKTADIR"

Gazzeli masumlar aç ve açıktadır. Üstelik yüz binlerce Gazzeli kuzeyden güneye, yani Mısır’a doğru sürülmektedir. İsrail’in 13 Ekim’de, Gazze’de mukim Filistinlilere, 24 saat içinde kuzeyden güneye geçin çağrısı ve sonrasında bir milyon insanın yollara düşmesi yürek yaralayıcı bir dramdır. Gazze’de elektrik, su, enerji ve iletişim hatları kesilmiş, sivillere hava saldırısı ve sürekli bombardıman ortalığı savaş alanına çevirmiştir. Şehir karanlıktadır, içecek, yiyecek, giyecek, ilaç gibi temel ve insani ihtiyaç maddelerinin karşılanması bugünkü şartlarda çok zordur. Konu Türk olunca, konu Müslüman olunca hatırlanmayan insan hakları gerçek manada kimlerin güdümündedir? Bu zulmete ve zillete nereye kadar tahammül edilecektir?

Gazze’ye insani yardımların önü kesilmemelidir. Refah Sınır Kapısı ile Akdeniz’de oluşturulacak insani yardım koridoru aracılığıyla Gazzelilere el uzatılmalıdır. Türkiye tarihi ve vicdani sorumluluğun fevkinde üç uçak dolusu insani yardımı Mısır üzerinden Gazze’ye göndermiştir. İsrail saldırılarına derhal son vermelidir. İki devletli çözüm vasatı mutlaka oluşturulmalıdır. 18 Ekim 2023 tarihinde toplanacak İslam İşbirliği Teşkilatı top çevirmekten, cılız kınama mesajlarından çok daha fazlasını yapacak karar ve kararlılık içinde olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın akılcı, ahlaklı ve aktif diplomasisi desteklenmelidir. Ayrıca ABD’nin Doğu Akdeniz’e uçak gemilerini sevk etmesi hafife alınamayacak bir tehdit ve sorumsuzluktur. Buna misilleme ve cevap olarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tatbikat kararı alması doğru ve cesur bir tavırdır.

"İSRAİL’İN SİVİLLERE SALDIRISINA KARŞI ÇIKTIĞIMIZ GİBİ HAMAS’IN DA SİVİLLERE SALDIRMASINA KARŞI ÇIKIYORUZ"

İsrail’in sivillere saldırısına karşı çıktığımız gibi Hamas’ın da sivillere saldırmasına karşı çıkıyoruz. Biz katledilen masumların kimlik kartlarına, derilerinin rengine, kökenlerinin çeşitliliğine, dini ve milli aidiyetlerine, nerede doğup nerede yetiştiklerine bakmıyoruz. ABD’nin Küba’dan kiraladığı topraklar üzerinde kurduğu Guantanamo Askeri Üssü’nde işlenen insanlık suçları ile Gazze’de yaşanan insani dram arasında da bir fark görmüyoruz. Ve diyoruz ki, Filistinli kardeşlerimiz yalnız değildir, çaresiz değildir, Türk milleti dua ve desteğiyle yanlarındadır.

Sayın Kılıçdaroğlu onu bunu bırak, bugün görüşülecek Suriye ve Irak tezkeresine ne diyeceksin onu söyle? Evet mi, hayır mı oyu kullanacaksınız bunu açıkla. Sudan bahanelere sığınma, nerede durduğunu göster. Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketlere destek misin değil misin? Söyle de duyalım. Terör tehdidi ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbirin alınmasından yana mısın değil misin? Paylaş da bilelim. Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesinin yanında mısın değil misin? İtiraf et de, ederini giderini öğrenelim.

Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde terör örgütlerine sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak maksadıyla yabancı ülkelere gönderilmesine destek misin değil misin? Bir zahmet açıklığa kavuştur da duruşunu görelim. Bak Sayın Kılıçdaroğlu, sen de iyi biliyorsun ki, Türkiye’ye gayri meşru yabancı postalların ayak basması diye bir şey yoktur, şayet olursa verilecek sadece bir canımız vardır, çiğnenmesi gerekecek bir bedenimiz vardır, onlar da vatana, millete bin defa feda olsun.

"HDP; YEŞİLLER VE SOL GELECEK PARTİSİ DERKEN, BİR KEZ DAHA KOSTÜM DEĞİŞTİREREK, BU DEFA DA HALKLARIN EŞİTLİK VE DEMOKRASİ PARTİSİ ADINI ALMIŞTIR"

Geçtiğimiz hafta sonunda HDP’nin peruk takmış, poşu bağlamış, makyaj yapmış hali olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi isimli bölücü yapının 4’üncü Büyük Kongresi yapıldı. Bu terör gösterisinin yapıldığı salonda İstiklal Marşı okunmadı, Türk bayrağı asılmadı, bebek katilinin posteri sahneye taşınarak cinayet ve ihanete güzellemeler yapıldı. Ne Kılıçdaroğlu’ndan ne de diğer kaprisli, kafaları gidip gelen müzmin ortaklarından hiç ses çıkmadı. Bühtan oklarıyla devlete çürümüş diyen Kılıçdaroğlu, asıl çürümüşlerin nedense üzerini örtüyor. 4 Ekim 2023 tarihinde, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ağrı milletvekilinin de içinde bulunduğu ve bölücü parti üzerine kayıtlı bir otomobilde terör örgütüne katılmak üzere taşınan iki terörist kıskıvrak yakalandı. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarında oturan bir şerefsizin terörist sevk zincirinin tam ortasında yer aldığı bir kez daha teyit ve tevsik edildi. Sayın Kılıçdaroğlu, sizinkiler yine boş durmuyor, kaçak göcek dağa çıkmanın hesabını yapıyor, fakat bizim kahramanlar da hiçbirisine hamdolsun nefes aldırmıyor.

HDP; Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi derken, bir kez daha kostüm değiştirerek, bu defa da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adını almıştır. 1990 yılından buyana HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, BDP, HDP, YSP kod adıyla hıyanetin göbeğinde olan terör ve bölücülüğün siyasi yatağı şimdi de HEDEP olarak yoluna devam edecekmiş. Bizim anlayamadığımız, bu Anayasa Mahkemesi ne yapmaktadır? 2021 yılından beri HDP’nin kapatılmasıyla ilgili iddianameyi ne hakla, hangi amaçla, kimlere şirin görünmek için sümen altında bekletme gereği duymaktadır? Adı ne olursa olsun, bölücülüğün siyaset ayağını hukuken kırmak için daha hangi belge, bilgi ve delillerin olmasına ihtiyaç vardır? Hem tarih önünde, hem millet nezdinde, hem de yarın Mahkeme-i Kübra’da hainlerden olduğu kadar Anayasa Mahkemesinden de davacı olacağımızı, hakkımızı da söke söke alacağımızı cümle aleme ilan ediyorum.

"HDP VE DEVAMINDA KURULAN HANGİ PARTİ VARSA DERHAL KAPATILMALI, BİR DAHA BÖLÜCÜ VE YIKICI BİR SİYASİ ORGANİZASYONA RUHSAT VE İCAZET VERİLMEMELİDİR"

HDP’nin, kapatma davasının açılmasını takiben YSP adıyla 14 Mayıs seçimlerine girmesi de Türk adaletiyle ve Türk milletiyle alay etmektir. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri direkt size soruyorum, olan biten rezaletleri ne zaman görmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz? Gecikmiş adalet, adalet değildir, bu gerçeği bilmiyor musunuz? Anayasa Mahkemesi’nin Kandil’le köprü kurması, teröristleri arkalaması hukuk onuruyla, demokrasi namusuyla kesinlikle bağdaşmayacaktır. Yapılması gereken açık ve bellidir. HDP ve devamında kurulan hangi parti varsa derhal kapatılmalı, bir daha bölücü ve yıkıcı bir siyasi organizasyona ruhsat ve icazet verilmemelidir. Gündemde olan tezkere görüşmelerine Milliyetçi Hareket Partisi grubu tam kadro halinde katılıp Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, şehit ve gazilerimizin yanında olduğunu sonuna kadar göstererek evet oyu kullanacaktır. Sınır ötesindeki terör hedefleri inşallah yok edilecektir. Türkiye’nin haklı ve meşru operasyonlarını barış için tehdit gören ABD Başkanı ve onun içimizdeki maşaları Türkiye aleyhine mihrak bir tehdittir, gelecekleri varsa göreceklerini de unutmamaları tavsiyemdir. İnsansız hava aracımızı düşürmelerinin hesabı da er ya da geç mutlaka sorulacaktır." (ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.