Dolar 34,5828
%0.12
Euro 36,4176
%1.14
Altın 2.961,050
%-1.48
Bist-100 9.692,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Bahçeli  Zühtü Arslan'a 'Kandil'e git' dedi

Bahçeli Zühtü Arslan'a 'Kandil'e git' dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM grup toplantısında; "Anayasa Mahkemesi Başkanı zillet ittifakının yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur. Bunu reddediyoruz, bu kişinin haddini ve hududunu çok açık şekilde aştığını düşünüyoruz. Ve ilave yapıyorum Türk Devleti’yle uğraşma. Cesaretin varsa Kandil’e git. Geldiğimiz bu aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır: Ya Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır. Mahkeme’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunu da yeni bir anayasaya ile hayata geçirmek hedefimizdir. Bu ihanet yuvasının kapatılmasını aylardır sürüncemede bırakanları Türk milleti vakti saati geldiğinde mutlaka kapatacaktır" dedi.

  • Ege Postası
  • 14.11.2023 - 10:54
  • Güncelleme: 14.11.2023 - 13:55

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmeler yapan Bahçeli şunları söyledi:

"CHP VE HEDEP YÖNETİMİNDEKİ DİĞER BÜYÜKŞEHİR VE İL BELEDİYELERİNİ CUMHURUN İRADESİ İLE BİRLEŞTİRECEĞİZ"

"31 Mart 2024 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerine hazırlık sürecini dolu dolu geçireceğiz, hiçbir şeyi şansa ya da sürprize bırakmayacağız. Küresel sömürü çarkında öğütülen, emperyalizme öğün olan, bu surette iktidara değil Türkiye'ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmadığını hem öğreteceğiz hem göstereceğiz. Keyfi yeterse boş zamanlarında İstanbul'a uğrayan büyükşehir belediye başkanını evine göndereceğiz. CHP ve HEDEP yönetimindeki diğer büyükşehir ve il belediyelerini cumhurun iradesi ile birleştireceğiz. Zillet ittifakının ayak oyunları sona erecek, 31 Mart 2019 tarihinden bu yana mahşeri vicdanda bir ıstırap halini alan kayıp yıllar son bulacak. Merkezi yönetimle yerel yönetimler tek ses tek yürek olacak. Belediye kaynaklarını bölücülere, teröristlere ve parti çıkar kavgalarına sevk eden dalaverecilerden milletimiz mutlaka hesap soracak. Yerel yönetimler aracılığıyla devletin kasasını, milletin kesesini gasp edip Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutan çürümüşler demokratik bedeli en ağır şekilde ödeyecekler. Biz dedik mi yaparız yaptık mı sonuna kadar arkasında dururuz. Zaman ve mekana göre fikir, görüş, siyaset değiştirmeyiz. 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri 31 Mart 2024 tarihinde pekişip Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşü hızlanacak ve yoğunlaşacaktır. Güçlü yasama, kararlı yürütme, uyumlu belediye diyoruz. Ayırmadan, ayrışmadan yerelde iktidar ülkede istikrar iradesindeyiz.

"KRİZ BEKLEYENLERE AÇIK AÇIK SÖYLÜYORUM Kİ AVUÇLARINI YALAYACAKLAR"

Hukuksuz devlet, adaletsiz hukuk olmaz olamaz. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında fitili tutuşan anlaşmazlık ve gerilim hali bir defa hukuk devleti ve hukuk güvenliği açısından hiç de arzu etmediğimiz bir durumdur. Ancak bir kahırdan ümit ediyorum pek çok lütuf da doğacaktır. Öncelikle yüksek yargı organları arasındaki görüş ayrılıkları, yorum farkları hukuk tekniği ve demokrasi mantığı kapsamında içtihat zenginliğini takviye ve tahkim edecektir. En son yaşanan, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında cepheleşmeye ve suç duyurusuna kadar varan süreç bir devlet veya rejim krizi değil, böyle görmek ve göstermek isteyen siyasi partilerin sefil bir uydurması, aynı şekilde kuruntusudur. Kriz bekleyenlere, kriz düşü kuranlara, kriz ayini yapanlara açık açık söylüyorum ki, avuçlarını yalayacaklar, hevesleri de kursaklarında kalacaktır.

"ANAYASA MAHKEMESİ İLE YARGITAY ARASINDA HİYERARŞİK BİR İLİŞKİ YOKTUR, BU MAHKEME SÜPER TEMYİZ MERCİ SIFATINA DA SAHİP DEĞİLDİR"

Var olan sorunun kaynağına inmeden, sorun üreten yargı organını nesnel ölçüler eşliğinde tespit etmeden sağlam ve sağlıklı çözüm yollarının inşası da oldukça zordur. Anayasa Mahkemesi adalet ve hukuk düzenin safrası ve sancısıdır. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru incelemelerinde hukuk ve toplum düzenini tahrip edecek kararlar alması, yasa ve anayasa koyucunun iradesini yok sayması, hatta anayasa hükümlerini işlevsiz hale getirmesi vaka-ı adiyeden sayılamayacak bir sapma ve sürüklenme halidir. Yargıya saygı mecburidir, bu kararın gereği TBMM’de derhal yapılmalı, konu kapatılmalıdır. Yargıtay ile Anayasa Mahkemesini karşı karşıya getiren konu Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında yer alan dokunulmazlığın iki istisnasından biridir. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur, bu mahkeme süper temyiz merci sıfatına da sahip değildir. Bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin görevi, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğini, eğer ihlal varsa bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesiyle sınırlıdır.

"ORTADA REJİM VE YARGI KRİZİ DEĞİL, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YETKİLERİNİ AŞARAK YARGISAL AKTİVİZMİ VARDIR"

Daha vahimi, Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı yetki alanını genişleterek yasama ihmali olarak değerlendirdiği konularda kanun yapılıncaya kadar ihlal kararı vereceğini ilan etmektedir. Halbuki bu mahkemenin yetkileri arasında yasal düzenleme eksikliğini denetlemek diye bir şey söz konusu değildir. Gazi Meclis, Anayasa Mahkemesi’nin vesayeti altında hiç değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oturma eylemi yapan güruhun, Anayasa Mahkemesi’nin yasamayı etkisiz hale getirme girişimini görmezden gelip Yargıtay’a laf etmesi küstahlıktır, hadsizliktir, seviyesizliktir. Sokak çağrısı yapanlar karanlığa hizmet eden izansızlar ve ilkesizlerdir. Oturanlara sesleniyorum, siz oturmaya devam edin, Türk milleti size Osmanlı şamarını vura vura 31 Mart’ta kaldırmasını bilecektir. Ortada darbe, devlet, rejim ve yargı krizi değil, bal gibi Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini aşarak, yasaları ve anayasayı aşındırarak yargısal aktivizmi vardır ve bu kesindir. 1982 darbe anayasasının kaldırılıp Türkiye’ye ve Türk milletine yeni, sivil, kapsayıcı ve demokratik nitelikli bir anayasa kazandırmak hepimizin en temel görevi ve gündemidir.

"BİZE GÖRE YARGITAY 3.CEZA DAİRESİ GÖREVİNİN GEREĞİNİ EKSİKSİZ YAPMIŞTIR"

Nerede bir suçlu varsa, nerede Türkiye’ye nefret kusan, ihanet eden, silah doğrultan, milli güvenliğimizi, milli birlik ve kardeşlik ruhumuzu bozmayı amaçlayan bir hain bulunuyorsa Anayasa Mahkemesi tarafından hak ihlali kararıyla ödüllendirilmektedir. Bu olacak iş midir? Böylesi bir rezaletin neresi adalet ve hukuk ilkeleriyle bağdaşmaktadır? Anayasa Mahkemesi zulmün yanında, milletin ve devletin karşısında bir mihrak olarak sivrilmiştir. Türkiye’nin ve Türk milletinin helal haklarını alenen ihlal eden bu mahkeme, muhtemeldir ki, böyle giderse Fethullah Gülen ile Murat Karayılan’a bile hak ihlali kararıyla kucak açacaktır. Bize göre Yargıtay 3.Ceza Dairesi görevinin gereğini eksiksiz yapmıştır.

“BU KİŞİNİN HADDİNİ VE HUDUDUNU ÇOK AÇIK ŞEKİLDE AŞTIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ. VE İLAVE YAPIYORUM TÜRK DEVLETİ’YLE UĞRAŞMA. CESARETİN VARSA KANDİL’E GİT”

Anayasa Mahkemesi’nin 61. kuruluş yıldönümünü bizatihi Anayasa Mahkemesi Başkanının yapmış olduğu konuşma millet varlığına ağır bir saldırıydı. Bu şahsın ağzından dökülen çok tehlikeli sözlerin tamir ve tevil imkanı da elbette yoktur. ‘Toplumsal düzeyde bizim gibi olmayanlarla, bizden farklı düşünen ve yaşayanlarla sağlıklı bir ilişki kurmak durumundayız’ diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı neyi kastetmişti? Anayasa Mahkemesi Başkanının dilinin altında gevelediği asıl düşüncesi asıl maksadı nelerden ibarettir? ‘Demokratik cumhuriyetin geleceği hukuksal ve siyasal düzlemde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve bu kapsamda yargı bağımsızlığının tam manada hayata geçirilmesine bağlıdır’ açıklamasıyla da PKK’dan, HEDEP ve CHP’ye kadar zillet ve ihanet cephesine selam verdiğini uzaktan bakınca anlayamayacak kadar saf mı duruyoruz? Kafası zehirlenmiş Anayasa Mahkemesi Başkanına hatırlatırım ki Türkiye’de kuvvetler ayrımı netleşmiş, aralarındaki sınır çizgileri kalınlaştırılmıştır. Yargı bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığı da anayasal hüviyet kazanmıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı zillet ittifakının yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur. Bunu reddediyoruz, bu kişinin haddini ve hududunu çok açık şekilde aştığını düşünüyoruz. Ve ilave yapıyorum Türk Devleti’yle uğraşma. Cesaretin varsa Kandil’e git. Mahkeme Başkanı objektifliğini ve tarafsızlığını kaybetmiş, Türkiye’nin yeni yönetim sistemiyle milli birlik ve kardeşliğine cephe almıştır.

"YA ANAYASA MAHKEMESİ KAPATILMALI YA DA YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR, BUNU DA YENİ BiR ANAYASAYA İLE HAYATA GEÇİRMEK HEDEFİMİZDİR"

Geldiğimiz bu aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır: Ya Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır. Mahkeme’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunu da yeni bir anayasaya ile hayata geçirmek hedefimizdir. HDP’nin kapatma davasını sekteye uğratan Anayasa Mahkemesi ve malum üyeleri şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktadır. Bölücülüğün odağı olan partinin kapatılması demokrasi onuru hukuk namusudur. Bu ihanet yuvasının kapatılmasını aylardır sürüncemede bırakanları Türk milleti vakti saati geldiğinde mutlaka kapatacaktır." (ANKA)

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.