Bakan Nebati: 3 günde finansal istikrarı sağladık
Katıldığı bir canlı yayında yeni ekonomi modeline ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Faiz arttırılmalı diyenlere tokat gibi yanıt oldu" ifadesini kullandı. Bakan Nebati ''Düşük cari açıkla yüksek büyüme gerçekleştirebiliriz. Üç günde finansal istikrarı sağladık. Bu, sıcak paraya karşı doğrudan yatırımı çekecek özel bir model. Sıcak paradan ziyade doğrudan yatırım için gelinmesini istiyoruz'' dedi.
- Ege Postası
- 23.12.2021 - 22:58
Katıldığı bir canlı yayında Türkiye ekonomisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Bakan Nebati yeni ekonomi modeli ile ilgili olarak, "Faiz arttırılmalı diyenlere tokat gibi yanıt oldu" ifadesini kullandı. Nebati, döviz kurlarındaki düşüşle ilgili "Şimdi köpük gidiyor, optimal noktaya kendisi ulaşacak" dedi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan kur korumalı TL mevduat hesaplarına ilişkin de önemli açıklamalarda bulunan Nebati, "Kur korumalı TL mevduatına geçiş bu sabah 10 milyar liraydı, öğleden sonra katlandı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatandaşımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Bu kazanç stopaj vergisinden muaf tutulacak" demişti. Bu açıklamanın ardından TL diğer para birimleri karşısında değer kazanmıştı.
TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ
Bakan Nebati'nin açıklamalarından satır başları:
Daha önce döviz kullanılarak yapılan saldırılar Türkiye'de birtakım değişmelere sebep oldu. Biz diyoruz ki yeni bir ekonomik model önerelim. Bu mu öyle bir model olsun ki Türkiye'yi kapsasın. İç dinamikleri ile bir bütünlük arz etsin ancak ortak söylemin gerçekleştirildiği ve özellikle de bütüncül bir bakış açısıyla herkesin anlayabildiği toplumun ve tüm kurum kuruluşlarında bu işin içerisinde olduğu ortak söyleyen temelinde bir şey söyleyelim dedik. Altyapısının doldurulduğu ve isminin de oradan buradan öykünerek değil modeli Türkiye Ekonomi modeli diye nitelendirilen bir yapıya dönüştürdük.
ALTYAPIYI TAMAMLAMIŞ ŞEKİLDE GELİYORUZ
Peki burada neden Türkiye modeli? Neden Kore modeli değil, neden Çin modeli değil. Türkiye modeli denmesinin sebebi şu. Biz Güney Kore modeli değiliz, çünkü seçilmiş bir ülke. Çin değiliz, devasa nüfusuyla, aldığı tedbirlerle gelen bir ülke. Biz demokratik gelenekleri olan, serbest piyasaya inanan, kambiyo rejimine sıkı sıkı bağlı olan ve bu geleneği de sürdüren bir modeli ortaya koyuyoruz. Çünkü altyapımız dolu. Altyapıyı tamamlamış şekilde geliyoruz.
Türkiye modelinde 150 dolarlardan 200 dolarlardan 1000 dolarlardan yola çıkan bir ülke değil. 8500-9000 dolarlarda kişi başı geliri olan, tüm altyapısını tamamlamış bir ülke olarak geliyor.
Salgında Türkiye sağlık konusunda, sağlık sektöründe inanılmaz bir başarı ortaya koydu, hepimizin malumu. Biz bugüne kadar aldığımız tedbirlerle öyle bir noktaya getirdik ki, Türkiye’nin bundan sonra karşı karşıya kalabileceği olaylarla yüz yüze geldiğinde çok hızlı bir şekilde uyum sağlayıp yakın pazarlara da yakın yerlere de bir üretim merkezi oluşturabileceği imkanları ortaya koydu.
Modelimiz; yüksek ihracata dayalı, cari açığı azaltıcı ve refah sisteminin toplumun tamamına yansıtıldığı bir modeldir. Bu model içerisinde biz yüksek teknoloji üssü olmak istiyoruz. Biz büyük endüstri bölgeleriyle her türlü ihtiyacın yalnızca Türkiye değil yakın çevresine sağlandığı bir üs haline gelmek istiyoruz. Orta gelir tuzağını aşmanın tek yolunun da bu olduğunu biliyoruz.
FAİZ ARTIRILMALI DİYENLERE TOKAT GİBİ YANIT OLDU
20 yıldır geliştirilen bir yapı var. Bu yapı Türkiye’nin sanayide bir tık daha üste çıkabileceği altyapıyı hazırladı. İnsanlar girişimciler bu yapının nasıl işlediğini gördü. Üçüncüsü dünyaya açılmayla diğer pazarlarla Türkiye’yi karşılaştırabilecek yapıya sahip oldu. Türkiye’nin vazgeçilmez bir ülke olduğu anlaşılmış oldu.
Ülkemiz üzerinde oyun oynanmasını engelliyoruz. Üç günde kendi imkanlarımızla dövizde bu noktaya geldik. Faiz artırılmalı diyenlere tokat gibi bir yanıt oldu. Yüksek faiz söylemi de aslında öğretilmiş bir yanlıştır.
3 GÜNDE FİNANSAL İSTİKRARI SAĞLADIK
Düşük cari açıkla yüksek büyüme gerçekleştirebiliriz. Üç günde finansal istikrarı sağladık. Bu, sıcak paraya karşı doğrudan yatırımı çekecek özel bir model. Sıcak paradan ziyade doğrudan yatırım için gelinmesini istiyoruz.
90’lı yıllarda büyüme düşük, cari açık düşük. 90’lar böyle gitti. 2002 ile 2020 döneminde yeterli ancak riskli bir şey yaptık. Cari açık yüksek, büyüme yüksek. 2013’lere geldiğimizde cari açık tavan yapmıştı. Türk lirası çok güçlü hale gelmişti, borçluluğumuz artmıştı, biz büyümeyi öyle gerçekleştirdik. İşte öğretilmiş ikinci şey; cari açık olmadan büyüme olmaz. Biz de diyoruz ki hayır, düşük cari açık ve yüksek büyümeyle yeterli ve risksiz bir yapıyı gerçekleştirmiş olacağız.
BANKACILIKTA YENİ BİR ENSTRÜMAN GELİYOR: PROJE KREDİLERİ
Peki nasıl yapacağız bunu? Bunu yaparken bizim 19 yıldır inşa ettiğimiz bir Türkiye’nin temelleri, altyapısı bitti. Sanayiye biz yüksek teknoloji ürünleri olmak kaydıyla destek vereceğiz. İki, proje bankacılığına giriyoruz. Bankacılıkta yeni bir enstrüman geliyor, proje kredileri. Bunu yaparken de rekabet gücü yüksek olan sektörleri seçeceğiz.
Finansal istikrarı üç günde, Cumhurbaşkanımızın manifestosuyla sağladık. Bundan yapılacak olan şey, Türkiye’nin bu imkanlarına kısa sürede uyum sağlayacak sektörleri öne çıkarmak.
BİZ ÜLKENİN ALTYAPISINI GERÇEKLEŞTİRDİK
Rekabeti çok güçlü olan eserlerle çıkacağız. Peki böyle bir örnek var mı, var. Savunma sanayiinde yüzde 80’lere kadar bağımlılıkla hareket eden sektör, bugün yüzde 20 bağımlılığa dönüşmüş durumda. İmkanları bahşettiğiniz zaman Türkiye’deki girişimcilerin çok hızlı bir şekilde o sektöre akın ettiğini görebiliyorsunuz.
Turizm ve tarım buradaki temel yolculuğumuzun en önemli yapı taşları. Yüksek teknoloji, tarım ve avantajlı olduğumuz turizmde hızlı bir şekilde toparlanmanın gerçekleştirilmesi.
Biz ülkenin altyapısını gerçekleştirdik. Bu model, özgün bir model. Özgür, özgün, eklektik olması hiç sorun değil. Bunları yaparken de bir farkımız var. Türkiye birilerinin anlattığı Türkiye değil.
PAZARTESİ AKŞAMINA KADAR OLAN BİR KÖPÜKTÜ
Her alanda bir bitiş var. Neyin bitişi, ihtiyacın bitişi. İhtiyaçlar bitmiş. Şimdi diyoruz ki her şey hazır. Artık endüstri bölgeleri düşünüyoruz. Hangi hakla bize betona gömdünüz diyorlar?
Bütün bu altyapıyla beraber Türkiye’nin bir şeye ihtiyacı yok. Bundan sonra ihtiyaç olan şey bu paradigma değişikliğine tüm aktörlerin uyması. Bankacılığın özellikle uyması, bizi anlaması. Proje bankacılığını, selektif yatırımları seçmesi.
KUR KORUMALI MEVDUATA 10 MİLYAR TL GEÇİŞ OLDU
Pazartesi akşamına kadar olan bir köpüktü, köpük gidiyor. Köpük daha gitmedi, gitmeye başladı. Bu sabah itibariyle kur korumalı mevduata 10 milyar TL geçiş oldu.
2013 yılında, cari açığın, büyümenin optimal olduğu dönemde Türk Lirası'nın değeri 100'de 110. Pazartesi akşamına kadar ki döneme kadar yüzde 60'lara kadar düşmüş bir Türk lirası. Hangisi gerçekçi? İkisi de gerçekçi değil. Şimdi köpük gidiyor. Optimal noktaya kendisi ulaşacak. Döviz fiyatları yukarı çıktığı zaman fiyatlama davranışlarının nasıl olduğunu biliyoruz. Pazartesi akşamına kadar olan bir köpüktü. Köpük gidiyor. İnsanlara kızmamak lazım.
Yorum Yazın