Baro Başkanı'ndan iktidara sert kadın eleştirisi
İzmir Barosu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikler kapsamında gazeteci yazar Yılmaz Özdil’le bir söyleşi düzenlendi. Söyleşinin moderatörlüğünü İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Gülay U. Serin yaptı. İzmir Barosu'ndan iktidara
- Ege Postası
- 12.03.2016 - 12:11
Baro Başkanı Özcan, kadınların öldürüldüğünü, tecavüze, tacize uğradığını, kendisinden ya evinde işinde hep başarılı olması, hep genç ve güzel kalması ama aynı zamanda da iyi bir anne, iyi bir eş, süper kadın olmasının beklendiğini ya da evinden çıkmasının engellendiğini söyledi. Özcan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Çocuk yaşlı ve ev bakımı dışında işlerle uğraşmaması bekleniyor. Her durumda kendisine ait bir yaşamı olmasın isteniyor. Üstelik artık bunların bir kısmı muhafazakar demokrat Türkiye örneğinde birbiriyle çelişen zıt bir kılıf altında devlet politikası haline getiriliyor. Yukarıdan aşağıya yeni bir toplum mühendisliğine soyunan siyasi iktidar bizzat başbakanın ağzından her kadına en az üç çocuk doğurmasını buyuruyor. Durumdan vazife çıkaranlar derhal kürtajı, sezeryanı düzenlemenin peşine düşüyor. İşgüzar hastaneler gebelik testi yaptıran kadının eşini durumdan haberdar ediyor. Sürekli olarak belirli bir ilacı kullanmak zorunda kalan kadın öğrenciye zorla gebelik testi yaptırılmaya çalışıyor. Öğrenci evlerinde kızlı erkekli kalınmaması konusunda değişik şayialar çıkarılarak bu öğrenci evlerine baskınlar düzenleniyor. Bir bakan televizyondaki bir kadın sunucunun dekoltesi üzerine konuşuyor ardından sunucu işinden oluyor. Bizim fıtratımız böyledir deniliyor, kadın erkek eşitliği yoktur, farklılıkları vardır diyor. Oysa eşitliğin karşıtı eşitsizliktir. Ancak kadınların üç çocuk doğurarak eve hapsedilmesi isteniyor."
Türkiye’de 2002-2015 yıları arasında tam 5406 kadın öldürüldüğünü, her üç kadından birinin fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını vurgulayan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de okuma yazma bilmeyen her beş kişiden dördü kadın. Türkiye’de parlamentoda kadın temsil oranı sadece %14.9. Ki Mustafa Kemal Atatürk kadınlarımıza 1930’lu yıllarda seçme ve seçilme hakkı vermiş ve kadınlarımız ilk mecliste dahi on sekiz kişiyle temsil edilmiş. Neredeyse yüz yıl sonra ülkenin geldiği noktayı gözler önüne seriyor bu rakamlar.
Türkiye’de kadınlar sadece kadın olmalarından kaynaklanan sebeplerle ayrımcılığa uğruyor, eğitim olanaklarından yoksun bırakılıyor, erken yaşta evlendiriliyor, aile içi cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. İzmir Barosu’nun 2011 yılı Aralık ayından itibaren faaliyette bulunan Kadın Hakları Merkezi, kadının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla büyük mücadele yürütmektedir. Tabii ki bundan önce de Kadın Hakları Merkezimiz çalışıyordu. Biz göreve geldiğimizde Kadın Hakları Merkezimizin fiziki koşullarını iyileştirerek meslektaşlarımızın kadınlarımızla birebir özel odalarda görüşerek özel durumlarını çekinmeden paylaşıp haklarını savunmak için fiziksel şartlarını düzelttik. Ve gördük ki kadınlarımız hiç çekinmeden adliyedeki birimimize gelerek sorunlarını meslektaşlarımızla paylaşıyor ve çözüm üretiliyor. Bu merkezde görevli yaklaşık 300 meslektaşımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Merkezimizde bugüne kadar 2841 kadın başvurarak şiddete uğradığını ifade etmiş ve hukuksal destek bulmuştur.
Yine İzmir Barosu insan haklarının temel hak ve özgürlüklerinin korunması, hukuk devletinin hayata geçmesi yönünde olağanüstü çabalar sarf etmektedir. 11 Nisan 2015 günü İzmir’de, İzmir Barosu öncülüğünde gerçekleştirilen “Türkiye Adaletini Arıyor Mitingi” bir ilktir. Bu mitingimize 79 baronun neredeyse tamamı katılmıştır. İzmir Barosu birçok alanda hukuk ve temel hak ve özgürlükleri savunma anlamında öncülük yapmıştır. Bu konuda her türlü girişimi, her türlü davayı hiç çekinmeden açmıştır. Ve bu anlamda da sonuç almıştır. İzmir Barosu dava açar açmaz çıkarılan yönetmelikler geri alınmıştır. Bu da İzmir Barosu’nun hukukun üstünlüğünden yana gösterdiği kararlı dik duruşun sonucudur. Dünyada hiçbir kazanım öznesinden bağımsız olmamış, altın tepside sunulmamıştır. Tüm kadınları mücadeleye, örgütlenmeye, kadınların örgütlü dayanışmasının bütün kadınları kapsayacak ve yalnız bırakmayacak şekilde daha da güçlendirmeye çağırıyoruz. İzmir Barosu bu anlamda bütün sivil toplum örgütleriyle, kadın örgütleriyle omuz omuza mücadele vermeye hazırdır.Ve bu kararlılığımızı da İzmir’de son bir yıl içerisinde çok net bir şekilde ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Bütün sivil toplum örgütleriyle birebir görüştük, sorunları dinledik ve sonuç alıyoruz. Kadın Hakları Merkezimizin yapmış olduğu çalışmaları daha net ve kalıcı bir şekilde ortaya koymak amacıyla yine İzmir Barosu’nun talebi doğrultusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi ile geçtiğimiz günlerde bir protokol düzenlenmiştir. Bundan sonra kadın haklarıyla ilgili her türlü çalışmayı Büyükşehir Belediyesinin reklama yönelik olanaklarından yararlanmak suretiyle, başta metro istasyonları, otobüslerde halkımızla paylaşacağız, farkındalık yaratacağız ve bu şiddete hep birlikte dur diyeceğiz."
Ardından konuşan İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan, Merkezin işleyişi hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
MİNİ BİR ORDUYUZ
"Bizler Kadın Hakları Merkezi'nde çalışan 309 kişilik mini bir orduyuz" diyen Kadan, bu merkezde gerçekten önemli bir görev yapıldığını dile getirerek,“Hep birlikte olur isek biz bu çalışmaları çok daha ileriye götüreceğiz. Benim bütün umudum kadın ve erkeğin eşit bireyler ve özellikle Cumhuriyet Devrimi kazanımlarının daha geriye götürülmeyerek daha ileriye götürüldüğü güzel günler görmek dileğiyle”diyerek sözlerini bitirdi.
Karşılıklı soru cevap şeklinde devam yapılan söyleşide Yılmaz Özdil, kadın sorununun sadece kadınlarla değil erkeklerde de farkındalık yaratılarak çözülebileceğini dile getirdi.
Yorum Yazın