Başbakan Yıldırım: İzmir'in temel projelerini biz yaptık!
Başbakan Binali Yıldırım, İzmir’le ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Yıldırım, “Kentin temel projelerinin hepsini biz yaptık. İdeolojik yaklaşımlar İzmir’e zaman kaybettiriyor. Bu şehir bize destek veriyor. Verdiği desteği azımsamıyoruz. Her geçen gün destek artıyor. 2002 seçimlerinde yüzde 17 oyumuz vardı. Biz bunu yüzde 37’ye kadar çıktık. Büyükşehir Belediyesi’ne FETÖ operasyon yapmasaydı İzmir’de birinci partiydik." diye konuştu Başbakan Yıldırım'dan flaş açıklamalar
- Ege Postası
- 19.06.2018 - 11:04
Milletvekili adayı olduğu İzmir'de bir hafta süreyle seçim çalışması yapacak olan Başbakan Binali Yıldırım, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda kentin trafik sorununun çözümü için ikinci çevre yolunu yapacaklarını açıklarken bu yolun Körfez Geçişi ile bütünleşeceğini söyledi. Körfez Geçişi'ne karşı yeni bir dava açıldığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Bunlar bizi yaralıyor. Genel olarak hem vatandaşa hizmet etmeye çalışıyoruz hem sopa yiyoruz. Bunu hak etmiyoruz" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda İzmir'e yapılması planlanan ikinci çevre yolunun etüd çalışmasını kağıt üzerinde inceledi. Yıldırım, trafik sıkışıklığının her geçen gün arttığı kente ikinci çevre yolunu yapmak için çalışma başlattıklarını belirterek, "Bir etüd çalışması var. Plan demek için erken. Sadece fikri bir çalışma var. Nasıl bir güzergah olabilir, nerelerden geçebilir diye. Karayolları bu yönde bir çalışma planlıyor. Bu çalışamanın iki önemli özelliği var. Körfez Geçişi ile entgere olması ve Çandarlı’ya giden otoyalla birleştirilmesi. Kuzeyden Çiğli, Menemen, Aliağa, Bergama, Çandarlı Limanı'na gidiyor. Körfezin kuzeyinden ve güneyini kuşatan yeni bir güzergah. Bu uzun vadede olacak bir iş. Bugünden yarına olacak bir şey değil. Trafik analizleri, arazi yapıları etüdler yapılıyor. Körfez’in güneyinden de Körfez geçişiyle ilişkisi olacak" dedi.
'HEM VATANDAŞA HİZMET ETMEYE ÇALIŞIYORUZ HEM SOPA YİYORUZ'
Başbakan Binali Yıldırım, İnciraltı'ndan Çiğli'ye denizden yapılacak olan köprü geçişiyle ilgili her ayrıntının hazır olduğunu İzmir kamuoyunun hazır olmasını beklediklerini belirterek, şöyle dedi:
"Her şey hazır. Bütün çalışmalar bitti. İzmir’in hazır olmasını bekliyoruz. Dava süreçleri tamam, sıkıntımız kalmadı. Yalnız İzmir kamouyunun talebi olması lazım. Marifet, iltifata tabiidir. İzmir’in istemesi lazım. İzmir istemeden bizim bir şey yapmamız mümkün değil. Sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri,
İzmir kamuoyunun bunu gündemde tutması lazım. Büyük bir proje. Sıradan bir yol projesi değil. İzmir’in kaderini değiştirecek bir proje. Yola çıkıyoruz birisi gelip taş koyuyor sonra mahçup oluyoruz. Bir dernek ve Mimarlar Odası yeni bir dava açmış. Ben bittiğini biliyordum. Yeni dava açmışlar. Bunlar bizi yaralıyor. Genel olarak hem vatandaşa hizmet etmeye çalışıyoruz hem sopa yiyoruz. Bunu hak etmiyoruz. O yüzden sizlerin konuya daha çok sahip çıkmanız lazım. STK’ların, halkın bu projenin heyecanına katılmasıyla bu yolu alabiliriz. Başka türlü bu yolu alamayız. 4-5 sene sonra İzmir’in trafiğini hayal edemiyorum. Çok büyük bir gazaba dönüşecek. Çevre Yolu'nu yaptık kaç sene geçti. Şimdi ikinci çevre yolunu konuşuyoruz. Kuzey ve güney trafiğini doğrudan geçtiğiniz zaman mesele daha kolay olacak. Bu konuda İzmir kamuoyunun farkındalığının oluşması lazım. İzmirlilerin bu projeye itirazlarının olduğunu düşünmüyorum ama marjinal kesimlerin kamuoyu nezdinde baskılanması lazım."
'BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NE FETÖ, OPERASYON YAPMASAYDI İZMİR'DE BİRİNCİ PARTİYDİK'
Başbakan Yıldırım, kentin temel projelerinin Ak Parti iktidarı döneminde yapıldığını, ideolojik yaklaşımların İzmir'e zaman kaybettirdiğini belirterek, "Bu şehir bize destek veriyor. Verdiği desteği azımsamayız. Her geçen gün destek artıyor. 2002 seçimlerinde yüzde 17 oyumuz vardı. Biz bunu yüzde 37'ye kadar çıkardık. Büyükşehir Belediyesi'ne FETÖ, operasyon yapmasaydı İzmir'de birinci partiydik. 400 polisle belediyeyi bastılar sonra CHP'nin o dönemki il başkanı çıktı teşekkür etti ve 'bu operasyon sayesinde iki vekil kazandık' dedi. Bazı olaylar bizim dışımızda gelişti. Bizim kendimizi daha iyi tanıtmamız lazım. Ön yargıları değiştirmemiz lazım. Algıların önüne geçmemiz lazım. Bu zamanla olacak bir şey. Bu kent için çalışmaya, hizmet etmeye devam edeceğiz" dedi.
'İZMİR'DE YAPILARIN YÜZDE 62'SİNİN ELDEN GEÇMESİ LAZIM'
Başbakan Yıldırım, İzmir'in en büyük probleminin şehrin sahil bandını baskı altına alan imar sorunu olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu yaklaşımlar projenin doğruluğunu, yanlışlığını ele almıyor. Bu projeyi kim gündeme getirdi. Ak Parti gündeme getirdi. İzmir kaybediyor ve bunlara kimse hesap sormuyor. İzmir’in bu işe sahip çıkması lazım. İnatlaşarak bir şey yapamayız. Karşıyaka Stadı'nın halini gördünüz. Paramızla rezil oluyoruz. İzmir’in alt yapı sorunları sanıldığından daha büyük. Sadece çevre yolu Körfez Geçişi değil. İzmir’in en büyük problemi şehrin sahil bandını baskı altına alan imar sorunu. İzmir, bu cephelerdeki sorununu çözmedikçe, hak ettiği marka değerine gelemez. Dün Kadifekale'deydik. Burası da İzmir. Yerel yönetimler o tarafta köklü bir çözüm üzerinde çalışmıyor, kafa yormuyor. Biz büyük bir reform yaptık. İmar barışı getirdik. Esas amacı vatandaşla devlet arasındaki kavganın sona erdirilmesi, el sıkıştırılması ikinci adımı ise şehircilik adına kentsel dönüşüm adına yeni bir sürecinin başlatılması. Karabağlar’da örneği başlattık, devam ediyor. Bunu İzmir’in toplam yapı stoğunun yüzde 62’sine uygulamamız lazım. Elden geçmesi gerek. Yapılabilir. Bunu yapacak modeller var. Burada mesele engellerin ortadan kaldırılması, ideolojik yaklaşımların ortadan kaldırılması lazım. İzmir’in kutuplaştırma siyasetinden vazgeçmesi gerek. Bunu yapan da biz değiliz."
'İZMİR LİMANI UZUN VADEDE TAMAMEN KRUVAZİYER LİMANI OLACAK'
Başbakan Yıldırım, Alsancak Limanı'nın uzun vadede sadece kruvaziyer limanı olacağını belirterek, "İzmir Limanı'nda ciddi iyileştirmeler yaptık. Proje de hazır, ihaleye çıktık. Mahkeme kararıyla durduruldu. Biz de artık yorulduk. Zorla bir şey yapacak halimiz yok. Her işimiz dava edilirse biz ne yapacağı? Orada İzmir kamuoyunun hareketlenmesini bekliyoruz. Çiğli Havaalanı'nda hava kuvvetlerinin faaliyetleri 15 Temmuz’dan sonra ciddi zaafiyet oldu. En büyük kanama hava kuvvetlerinde oldu. Uçuş ekibinin büyük bir kısmı maalesef darbeye karışan FETÖ ile iç içe geçmiş yapı vardır. Yoğunlaştırılmış eğitim ihtiyacı oldu. Orada (Çiğli) sivil havalimanı açmamız stratejik olarak doğru olmaz dedik. Alaçatı Havalimanı'nı yapacağız. İzmir Alsancak Limanı uzun vadede tamamen kruvaziyer limanına dönüşmesi ve tamamen yük hareketlerinin kuzeye Aliağa’ya kaldırılması en doğru proje gibi gözüküyor. Kimseyle inatlaşma niyetim yok. İzmir’e hizmetlerim devam edecek. İzmir bize çok şey verdi. Neticede belediye başkanı seçmediler uzak görüşlü oldukları için başbakan yaptılar" dedi.
'BU KENTİN İÇME SUYUNU BİZ GETİRDİK'
İzmir yerel yönetimleririn en iyi yaptığı işin 'Hükümet engellemezse dünya kadar iş yapacağız’ algısını yaratmak olduğunu öne süren Başbakan Binali Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bunu iyi sattılar ama alakası yok. Neyini engellemişi? Ortaya bir şey koydukları yok. Özel kanunlar verdik. Kimsenin müdahale edeceği durum yok. Büyükşehir Yasası'ndan en fazla yararlanan, pay alan İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir. Biz 66 katrilyon yatırım yaptık İzmir’e. Kanunların boşluklarından yararlanarak ideolojik davranışlarla önümüze engeller konuluyor. İşler engelleniyor. Bu işin yolu seçimlerle oluyor. İnsanlar düşünecek ve kararını verecek. İşler düzelecek. Zihniyetin değişmesi lazım. Farklı düşünüyoruz evet. Görüşleriniz farklı, belki inançlarımızda da farklılık var, ideolojilerde farklılık var. Bunların olması nedeniyle şehri mağdur etmeye hakkımız yok. İZBAN’ı biz ellemeseydik enkaz şeklinde orada duruyordu. Şimdi en büyük hizmeti veriyor. Olmaması halini düşünün. Hangi birini sayayıyı? Şu şehirin içme suyunu biz hallettik. Hiç konuşuluyor m? İçerisinde minibüs geçecek borularla su getirdik. Getirmemiş olsaydık ne olacaktı'"
Başbakan Yıldırım, İnciraltı sorununun yeni imar barışı ile birlikte çözüleceğini dile getirirken İzmir- İstanbul Otyolu'nun 2019 yılında tamamen bitirilip hizmete açılacağını, hızlı tren projesi Ankara’dan Uşak’a kadar geldiğini, 2023 itibariyle tamamlanacağını açıkladı.
ABD'YE TEPKİ: ESEF VERİCİ
Başbakan Binali Yıldırım, ABD Temsilciler Meclisi'nin Türkiye'ye silah satışını özel prosedüre bağlayıp güçleştiren karar tasarısı için, "Teşebbüste bulunulması bile esef verici. Stratejik ortaklık müttefiklik ruhuna aykırı" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, milletvekili adayı olduğu İzmir'de seçim çalışmalarını sürdürüyor. Yıldırım, bir hafta kalacağı kentte, bu sabah bir otelde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Yıldırım, ABD Senatosu'nun, Türkiye'ye savaş uçağı F-35 ile Chinook tipi ağır nakliye helikopteri gibi savunma alanında yeni nesil silahların satışını yasaklayan tasarıyı kabul etmesini şu sözlerle değerlendirdi:
"Bir oylama daha var. Uzun bir presödürü var. Ancak teşebbüste bulunulması esef verici. Stratejik ortaklık, müttefiklik ruhuna aykırı. Bu talihsiz bir gelişmedir ama Türkiye alternetifsiz değildir. Buna benzer durumları yaşıyoruz. Onun için kendi tedbirimizi alıyoruz. Savunma sanayinde millileşmeye hız verdik ki bu dayatmalar, bu ambargolar bizim savunmamızda zafiyete neden olmasın. Üstesinden gelecek gücümüz var."
'ÇOK ZOR BİR OPERASYONDU'
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası terörle mücadelede konsept değişikliğine gidildiğini belirterek, Türkiye'nin savunma yerine taarruz esasına dayalı bir mücadele içine girdiğini söyledi. Başbakan Yıldırım, darbeden çıkmış bir ordunun tekrar toparlanıp, iki süper güç arasına kılıç gibi girmesinin çok kolay olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"15 Temmuz'un öncesi ve sonrası gördük ki FETÖ ve PKK iş birliği yapmış, darbeye birlikte çalışmış. İstihbarat bilgileri bizi buraya getirdi. 40 yıldır bu mücadeleyi veriyoruz. 'Savunma değil ama taarruz esasına dayalı bu mücadeleyi sürdürelim, üzerine gidelim' dedik. Bu çok etkili oldu. Yurt içinde dışardan sızmalar hariç yurdun her köşesinde şehirde, kırsalda, her yerde etkisiz hale getirdik. Devletin hakimiyeti, ülkenin topraklarının her karışında var ama dışardan özellikle ABD'nin YPG-PYD unsurlarını DAEŞ'le mücadele için donatması, ağır silahlar vermesi ve bu silahların da Irak alanında PKK'ya aktarılması, oradan da ülkemize sızmaların olması bizim işimizi biraz zorlaştırdı. Bunun üstesinden gelmek için önce Suriye alanında 250 kilometre sınır bandımızı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'yla aşağı yukarı 35-40 kilometre ortalama bir bandı, tamamen terörden temizledik. Şu anda Fırat'ın batısından Akdeniz'e kadar terör odakları yok edildi. Çok zor bir operasyondu. Darbeden çıkmış bir ordunun tekrar toparlanıp, iki süper güç arasına kılıç gibi girmesi çok kolay başarılacak bir iş değildi. Zoru başardık. Titizlikle yaptık. Diğerleri gibi sivil- terörist demeden dünyayı başlarına yıkmadık. Adeta iğneyle kuyu kazar gibi şehitler vermek pahasına sivilin zarar görmemesi için çaba gösterdik. Dünya takdir ediyor. Yoksa susmazlardı."
'KUZEY IRAK'IN ÖNEMİ
Türk askerinin ABD ile uzlaşma çerçevesinde Menbiç'e girmesiyle ilgili olarak da kararlılığın süreceğini ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, şöyle dedi:
"Münbiç konusunda kararlığımız sonuç verdi. Uygulamaya girdi. Münbiç etrafında bizim askerlerimiz, ABD'liler devriye görevi yapıyorlar. Bundan sonraki aşama, oradaki yabancı unsurların, teröristlerin oradan çıkartılması ve yönetimin asli unsurları olan yerli Araplara bırakılması. Takvim doğru gidiyor. Bitti mi işimi? Bitmedi. Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ile yaptığımız işi, İran sınırından batıya doğru yapmaya başladık. Hakkari- Şırnak başta olmak üzere bu bölgenin güneyi, Kuzey Irak sahasını emniyete almazsak terörle mücadelede sürdürülebilir çözüm ve bir sonuç alamayız. Çünkü orada zor bir arazi yapısı var. Ayakta duracak haliniz yok. Dik yamaçlar var. İçeriye doğru 300 kilometrekare bir alanda, 30 kilometre derinlikte konuşlandı askerlerimiz. Kandil'den Sincar'dan Suriye alanından gelen terör saldırılarını yerinde durdurmak. Hedef asıl oradaki karargâhlarını ortadan kaldırmak, terörü sınırlarımıza gelmeden kontrol altına almak. Kamışlı'dan başlayıp Münbiç'e kadar alan kalıyor. Bu bölgelerde durum farklı olmayacak. Bu işi ABD ile yürütmemiz lazım. Onlarla bu görüşmeleri yapıyoruz. Güvenlik kuşağı oluşturuyoruz. Böyle bir mecburiyet var. Terör saldırısı gelmese biz orada neden bulunalı? Bizim için cazip bir şey değil. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Kendi toprağımızı korumak adına tedbir alıyoruz. Uluslararası mevzuata da uygun."
'SADECE MEYDANLARA GÖRE HESAP KİTAP YAPMAK YETERLİ DEĞİL'
Başbakan Yıldırım, Ramazan ayı nedeniyle durgun olan seçim meydanlarının bayram sonrası hareketlendiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Meydanlar Ramazan süresince daha sakindi. Kalabalıklar yine vardı ama doğal olarak insanlar aç, susuz, uykusuz. Hepimiz öyle. Durgunluk söz konusuydu. Ama bayramla birlike daha çok hareketlendi. Şu anda da coşku gittikçe artıyor. Bütün adaylar artık son kozlarını kullanıyorlar. Millete kendilerini anlatıyorlar. Rakipleriyle ilgili eleştirilerini dile getiriyorlar. Meydanlara bakarsak, bugüne kadarki tecrübemizle bir sorunumuz yok ama artık kamuoyu oluşturma sadece meydanlarda sınırlı değil. 2005’ten beri internetin yaygın kullanılması, sosyal medyanın hayatımızda daha çok yer alması, cep telefonunun vazgeçilmez hale gelmesi esasında belirli bir yaşın altındaki vatandaşların, daha çok rağbet ettiği, gün içerisinde sıkça gündemin değiştiği bir iletişim dönemini yaşıyoruz. Sadece meydanlara göre hesap kitap yapmak yeterli değil. Ak Parti açısından, Cumhurbaşkanımız açısından meseleye bakarsak biz sıkıntı görmüyoruz. Hedeflediğimiz noktaya yakınız."
'YAKLAŞIK 30 BİN SURİYELİNİN OY KULLANMA HAKKI VAR'
Başbakan Binali Yıldırım, seçimde Türkiye genelinde yaklaşık 30 bin Suriyeli vatandaşın oy kullanma hakkına sahip olduğunu ancak kaçının sandığa gideceğinin bilinmediğini söyledi. Yıldırım, "Suriyeliler bizim misafirimiz, memleketlerine gidecekler. Şartlar iyileştikçe de gidiyorlar. Cerablus'a, El Bab'a gittiler, Afrin'e gittiler. 250 bine yakın dönen Suriyeli var. Suriye'de işler yoluna girdikçe bunlar memleketlerine dönecek. Bu geçici bir durumdur. Savaş şartları var. Biz de komşuyuz, bize düşeni yaptık. Ölüme terk edemezdik. Bu onlara şu hakkı vermiyor; Biz istediğimiz gibi hareket ederiz, Türkiye'nin kanunları bizi bağlamaz, kural tanımayız, toplumsal düzene her türlü zararı veririz. Buna da müsaade etmeyiz. Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye'nin hukukuna uygun olarak hareket etme mecburiyetleri var. Aksi halde tutar geldiklere yere götürürüz" dedi. (DHA)
Yorum Yazın