Başbakan Yıldırım iş dünyasına seslendi
Başbakan Binali Yıldırım, iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği iftarda konuştu.
- Ege Postası
- 10.06.2017 - 23:06
Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları;
Hiçbir kutsalı olmayan alçak terör örgütü, okullarda karne sevinci yaşandığı bir günde, böyle mübarek bir ayda ellrini kana bulamaktan çekinmedi. Terör hepimizin ortak düşmanı. Bütün insanlığın ortak düşmanıdır. Hep birlikte teröre karşı ortak mücadele şarttır.
Terörün dini, mezhebi, imanı, etnik kimliği olmaz. Terör her yerde kötüdür, insanların başının belasıdır.
Türkiye terörle gerçek anlamda mücadele ediyor. Terörle taarruz anlayışıyla mücadele ediyoruz.
Terörle mücadelede ikircilikli bir tutumu artık dünyanın terk etmesi lazım. Senin terör örgütün kötü, benim terör örgütüm iyi gibi mülahazalarla terörle mücadelede başarılı olunamaz. Özellikle son yıllarda İslam karşıtlığı gelişmiş ülkelerde moda oldu. Adeta terörü İslam'la anmak suretiyle terörün kaynağının Müslüman ülkelerden ve Müslümanlardan olduğu şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun terörle mücadelede hiçbir faydası olmadığı gibi gelecek yıllarda medeniyetlerarası kültürlerarası uzlaşmaya ve birleşmeye de çok ciddi zararları olacaktır
Güney sınırımız boyunca terör koridoru oluşturma gayreti var. Buna izin vermeyeceğiz.
(Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz) Krizin derinleşmemesi için Türkiye olarak başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere çok ciddi bir mesai harcıyoruz. Bütün bölge ülkelerinin liderleriyle ve diplomatik alanda muhataplarımızla görüşmeleri yapıyoruz ve tarafları sükunete davet ediyoruz. Mübarek ayda yine Müslüman ülkelerin kendi aralarında böyle bir çatışmaya girmemeleri için azami gayreti gösteriyoruz.
Burada oluşabilecek yeni bir sorun alanı, sadece bölgeyle sınırlı kalmaz. Bölgenin jeostratejik özelliği bakımından bu sorunun küresel bir soruna dönüşme riski çok fazladır. O bakımdan bütün tarafların sorumlu davranması lazım ve krizin tırmanması yönünde değil, tansiyonun düşürülmesi yönünde katkı sağlanması gerekir."
Şu ana kadar piyasaya verdiğimiz para miktarı 200 milyar lira. Ne kadar zamand? 6 ay içinde 200 milyar lira sektöre para aktardık. Niy? İşsizlik olmasın, üretim devam etsin, ihracat artsın, ekonomimiz hiçbir olumsuzluk yaşamasın diye. Şimdi diyeceksiniz ki, bu kadar parayı verdiniz de bu bankaların hali ne olaca? Siz bankaları düşünmeyin, bankaların her zaman tuzu kurudur, bankaların da karları artıyor.
Mevduat faizlerinin artmasını istemiyoruz. Nede? Çünkü mevduat faizi artarsa kredi faizi artıyor. Kredi faizi bir noktanın üzerine çıkarsa artık onun fizibilitesi kayboluyor. Onun için şimdi bizi izlemeye devam edin. İkinci adımımız maliyetleri aşağıya çekecek, sürdürülebilir bir finansal yapıyı oluşturacağız.
Paradan ticaret yapma anlayışıyla değil, parayla üretim yapma, istihdam oluşturma, ticareti artırma, refahı büyütme ve refahın adil paylaşımını sağlama, bundan sonraki hedefimiz bu. Bunun için bir de büyümemizin branşları, büyümemizin dökümünü oluşturan inşaattı, sanayiydi, tarımdı, turizmdi, ihracattı, bu kalemler arasındaki dengeyi de kurmamız lazım. Sadece bir sektöre dayalı büyüme riskli. Bunlarla ilgili de tedbirlerimizi alıyoruz. Bunun için elimizde araçlar var, ne yapacağımızı biliyoruz. Siz önünüze bakın, hız kesmeden devam edin.
Koca, büyük bir reform paketi, bir zeytin kanunuyla maalesef olumsuz bir algıya dönüştürüldü. Bu da hiç hak etmediğimiz bir şey. Onunla ilgili de şimdi komisyona o madde çekildi. Görüşülecek, konuşulacak. Size işin özünü söyleyeyim. Bu zeytinle ilgili, merayla ilgili konu meraların yok edilmesi değil, zeytin alanlarının talan edilmesi değil. Samimiyetle söylüyorum.
Zeytincilikte dünyanın ikinci ülkesi haline geldik. Buna rağmen zorunlu düzenlemeyi, 'Zeyin alanları talan ediliyor' diye takdim etmek bu ülkenin hayrına değil.
Yorum Yazın