Başkan Engin, oy oranlarını değerlendirdi: CHP’nin oyu yüzde 25 değil yüzde 50
Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, ‘CHP’nin oyu yüzde 25’lerde kalıyor’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Yeni seçmen kitlesinin dikkate alınması gerektiğini, onların özgürlük , demokrasi, kadın ve emekçi hakları gibi kavramları önemsediğini belirten Başkan Engin, “CHP’nin bu taleplere karılık gelen yani özgürlük, adalet, barış, üretim ve zayıfı önceleyen anlayışın oyunun yüzde 50 olduğuna inanıyorum. Yüzde 25 değil” dedi.
- Ege Postası
- 13.12.2020 - 15:38
EGEPOSTASI- Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, TV35 ekranlarında yayınlanan Özgür Yorum programında Doğan Beyazgül’ün sorularını yanıtladı.
Narlıdere’de hayata geçirilen projeler ve kentsel dönüşüm hakkında bilgi veren Başkan Engin, CHP’nin oy oranlarına ilişkin açıklamalarda da bulundu. ‘CHP’nin oyu yüzde 25’lerde kalıyor’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Başkan Engin, yeni seçmen kitlesinin AK Parti ve MHP’ye oy verenlerin çocukları olduğunu ve oy kullanırken insan hakları, özgürlük ve demokrasi gibi kavramları baz aldıklarını söyledi.
“İKTİDAR BAŞKANLIK SİSTEMENİ GETİRİRKEN YANILDI”
Oyların düşmesinin ya da artmasının parti içinde belirli zümrelere mal edilemeyeceğini, bunun topyekun bir çalışmanın sonucu olduğunu belirten Başkan Engin, “Ben de en uzun süre il başkanlığı yapan bir siyasetçiyim İzmir’de. Bu bir orkestra. Sadece il başkanı ya da genel başkanının yapabileceği bir şey değil. Bunların senkronize bir şekilde güncel ihtiyaçları ve toplumun beklentilerini iyi kavrayarak siyaset geliştirmeleri gerekiyor. ‘Partinin oyu yüzde 25’i geçemiyor’ dediniz. Bu sadece genel başkana, il başkanına ya da sadece o günkü yöneticilere bağlı değil. Ben il başkanlığı da yaptığım için biliyorum. Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olduğundan beri partinin her kesimine ulaşmada başarılı. Partinin kuramsallaşma yönünde yaptığı yapısal çalışmalar başarılı. Kadroları sürekli yenileyen ve yeni insanlar katan bir başkan. Hiç kimseyi ötekileştirmiyor. Partiye değişik çevrelerden katılım oluyor. Bu bir başarıdır. Oy verme eğilimleri gelenekselleşiyor. Mesela taşeron yasası genel başkanımızın seçim bildirgesiyle kaldırılmıştı. Aile sigortası önerilmişti, ekonomide birçok şey öneriyoruz. Yani konjonktürel bir şey oy arttırmak. Toplumun o günkü ihtiyaçlarıyla da ilgili. Daha önce sadece yüzde 30 olan, demokrasi, adalet, özgürlük önceleyen halk kitlesini bu dönem İstanbul’da, Ankara’da hatta Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50’lere çıkardık. Yani bence artık CHP’nin oyunu tek görmemek lazım. Bence iktidarın başkanlık sistemini getirirken yanılgısı da bu oldu. Türkiye’de nasıl olsa geleneksel yüzde 25, 30 cumhuriyetçi, sol, sosyal demokrat oy var. Geri kalan yüzde 70, ikili sisteme bile gidilse yüzde 50’yi rahat geçer denildi. Ama gelinen noktada hem Kılıçdaroğlu doktrini hem Türkiye’deki diğer diğer siyasal kesimlerin özgürlük, adalet ve daha fazla demokrasi talebi alanı genişletti. Ben şu anda CHP’nin bu taleplere karılık gelen yani özgürlük, adalet, barış, üretim ve zayıfı önceleyen anlayışın oyunun yüzde 50 olduğuna inanıyorum. Yüzde 25 değil. Mesela biz Narlıdere’de yüzde 80 oy aldık. Biz Narlıdere’de iyi bir güven ilişkisi sağladık. Bunun temelinde güven yatıyor. Ben şununla ölçmüyorum çünkü vatandaşlarımıza ve CHP’ye haksızlık olur. Biz yüzde 25’iz. E 75 n? Sola karşı, demokrasiye, kadın haklarına ve çevre sorunlarına karşı duyarsız, halkın değerlerine yeterince değer vermeyen insanlar m? Hayır. Özellikle yeni seçmen olan gençlerimiz tamamız bu değerler üzerinden oy kullanan seçmen kitlesi. AK Parti’ye ve MHP’ye oy verenlerin çocukları bunlar. Biz artık solcu-sağcı değil; Atatürkçü, cumhuriyetçi, eşitlikçi, özgürlükçü, kadınları ve emekçileri önceleyen olmak. Bizim bir arada durmamız, kendi milli gücümüzü ve ekonomimizi sağlam tutmamız lazım ki bir oraya bir buraya gitmeyelim. Kendimiz güçlü olmalıyız. Amerika, Avrupa itti, hadi koşa koşa Çin’e gidelim! Bu mu yan? Bizim Türkiye olarak bir güç olmamız lazım. Kendi başına güçlü bir demokrasisi olan, hukuk devleti olan, vatandaşını eşit gören, bir olabilen bir devlet olmalıyız. Böyle bir devlet güçlü devlettir. Bölünmez, top atsanız yıkılmaz” diye konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR
Göreve geldiği günden bugüne gerçekleştirdikleri ve önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi planladıkları projelerden de bahseden Başkan Engin, kentsel dönüşüme dikkat çekerek, “1,5 yılda küçük ve büyük 5 projeye başladık. Bunların bazıları bitti bazıları hala devam ediyor. 5 yıla dönemimiz bittiğinde de yaklaşık 100 projeyi hayata geçirmiş olacağı. Benim seçim vaadimde olanın 2 katını yapmış olacağız. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda uzun yıllardır kullandığımız araç ve makineleri yenilemeyi planlıyoruz. Çünkü arıza yapıyor, yedek parça gideri artıyor ve daha fazla yakıt yakıyor. Tasarruf için yenileme yapmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl yaklaşık 5 milyonluk araç gereç alımı yapacağız. Bunun yanında kentsel dönüşüm de var. Narlıdere, İzmir’in en büyük kentsel dönüşü alanlarından biri. Bu projeyi bakanlık ile birlikte yürütüyoruz. Bakanlığın son yıllardaki prensibi, yüksek kat olmasın, betonlaşma çok olmasın. Biz de aşırı betonlaşma istemiyoruz. Ama şöyle bir durum var: Tapusu olmayan yurttaşlarımız var. Onların da hak sahibi olabilmesi için biz 1,5 yıldır biraz daha fazla emsal olması için mücadele ettik. Gelinen noktada bakanlık ile uzlaşmaya vardır gibi. İnşallah yaza kadar imar planlarımız onaylanacak. Önümüzdeki yıllarda da vatandaşlar yerinde dönüşüm ve yüzde 100 uzlaşma şartıyla şeffaf bir kentsel dönüşüm gerçekleştireceğiz” dedi.
Yorum Yazın