Başkan Erdoğan: Yargı önüne çıkmaktan korkmuyoruz
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, AK Parti Karaburun İlçe Başkanı Adem Avcı’nın şikâyeti üzerine açılan, kendisine ve bazı Belediye çalışanlarına “zimmet suçu işledikleri” iddiasıyla yargıya taşınan iddialar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
- Ege Postası
- 18.04.2022 - 09:22
Göreve geldiği 2019 yılının yaz aylarında, Belediyeye ait iki tesiste yaşandığı iddia edilen suçun, Ramazan Bayramı tatili nedeniyle tesisteki ilk hasılatın Ziraat Bankası’na geç yatırılmasından kaynaklandığını belirten İlkay Girgin Erdoğan, İzmir 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianameye karşı yargıya hesap vermeye hazır olduğunu belirtti.
"ŞİKYETİN ADRESİ YİNE AKP İLÇE BAŞKANI"
Göreve geldiği 2019 yılı Nisan ayından itibaren AK Parti İlçe Başkanı Adem Avcı’nın kendisi hakkında pek çok şikayet dilekçesi verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Meclis toplantılarına bile katılmayan İlçe Başkanı, Karaburun’a ve ilçemizin geleceğine yönelik en küçük bir fikri ve söylemi olmadığı için, yerel siyaset yapmayı adliye koridorlarında dolaşmak sanıyor. Geçen üç senede kendisinin ve arkadaşlarının Karaburun’a yönelik en küçük bir proje fikrine tanık olmadık. Benimle ilgili sürekli yargıya şikâyette bulunmak, yandaş basının Karaburun muhabirliğini yapmak ve Meclis’imizde alınan her karara ret oyu vermek dışında görevleri olmadığına kendilerini inandırmış durumdalar. Ben mesleğim icabı uzun yıllar o koridorlarda Avukat olarak dolaştım, şimdi de Belediye Başkanı olarak yargıya hesap vermekten korkmuyorum. Adalete güveniyorum. Yargıyı kullanarak beni sindireceklerini sananlar, yanıldıklarını görecekler.” dedi.
Şikâyete konu olan iddiaların üç sene öncesine ait olmasına ve Bilirkişi Heyet Raporu ile dayanaksız olduğunun tespit edilmesine rağmen, hukuk normları zorlanarak mahkemeye sunulduğuna dikkat çeken Başkan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“KAYMAKAM İLE SİYASİ ZEMİNDE MÜCADELE EDEMEM”
“İlçemizde göreve başladığı günden itibaren Belediyemizin pek çok yatırımına engel olan Kaymakam hanımefendi iktidar partisinin ilçe örgütü ile adeta işbirliği içinde çalışıyor görüntüsü veremektedir. Açılan her iki davanın da soruşturma savcısı Kaymakam Hanımefendinin eşidir.
Bu süreçte bana ve Karaburun Belediyesi’ne karşı açılan iki davada tanık olan ya da bilgisine başvurulan Karaburun Belediyesi Eski Muhasebe Müdürü Gülay Güngör’ün kızı Hilal Balaban AKP Karaburun İlçe Teşkilatı’nda görevlendirilmiş ve işe alınmıştır.
Aynı şekilde, hükümete yandaş basına yapılan açıklamalarda ‘vatandaş görüşü’ olarak bilgisine başvurulan ve medyada açıklamaları halktan biri olarak verilen kişiler, Karaburun Devlet Hastanesi’nde işe alınmış olan AKP Karaburun Gençlik Kolları Başkanı İrfan Kaya ve AKP Karaburun Kadın Kolları Başkanı Neşe Kaplan’dır.
Tüm bu gelişmeler olurken, ‘görevini kötüye kullandığı ve denetimi altındaki kurumda usulsüz işlemler gerçekleştirdiği’ iddiası ile hakkında 24 Aralık 2021 tarihinde muhakkik atanan Sayın Kaymakam hakkında yapılan ve sadece dört tapu kaydını kapsayan inceleme her nedense dört aydır tamamlanamamış ve karar verilememiştir.
Yaşananları elbette tesadüf olarak görmüyoruz.
Ben AKP İlçe Başkanı ile her türlü zeminde ve her şartta siyasi mücadele veririm. Ama Kaymakam ile devletin mülki idare temsilcisi olarak siyaset zemininde mücadele veremem.
Üzülerek belirtmek isterim ki, bu davada Yargı-Mülki İdare-Siyaset arasında iç içe geçmiş ilişki düzeneğinin ülkemize özgü bir örneği yaşanmaktadır. Burada sinsice uygulanmak istenen oyun planı, Eylül ayında ilk duruşması yapılacak bu davayı mümkün olduğu kadar uzatmak, 2024 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçim sürecine ‘iki ayrı ağır ceza mahkemesinde yargılanan Belediye Başkanı’ olarak girmemizi sağlamaktır.
Bahse konu iddiaların temelsiz olduğunu, bir kamu zararından söz etmenin mümkün olmadığını, bunun da dosyada mevcut bilirkişi heyet raporu ile belirlendiğini paylaşmam gerekmektedir.
Karaburun Belediyesi’ne ait işletmelerde verilen hizmetlere ilişkin hakkımda ileri sürülen iddialar iftiradır. Bu iftiraları dile getirenler ve hukuk zeminine taşıyanlar hakkında her türlü hukuki mücadeleyi verdiğimi ve vereceğimi de ifade etmek isterim.
‘Plaj işletmelerimizde adisyon alınmadığı’ iddiası, Bilirkişi Raporu’nda net şekilde çürütülmüş ve İzmir 3’üncü Vergi Mahkemesi’ne açtığımız davada da, dijital adisyon uygulanan tesislerde masalara ayrıca adisyon konulması zorunlu olmadığı kararı, Mahkemenin 27 Ekim 2020 tarih ve 2020/1483 nolu kararı ile kesinleşmiştir.
Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin uygulamalarına göre soruşturma konusu olayda zimmet suçunun tespit edilebilmesi için, şikâyet konusunun Sayıştay’dan emekli uzman Denetçilerden oluşacak 3 kişilik Bilirkişi Kurulu’na tevdi edilerek Bilirkişi Raporu’nun düzenlenmesi gerekir. İzmir Adli Yargı ilk derece mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’nın 2020 yılına ait Bilirkişi Listesi’nde sadece bir Sayıştay emekli uzman denetçisi olduğundan, dosya Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş, 2020/10243 talimat nolu dosyadan 3 kişilik Bilirkişi Heyeti’ne incelenmek üzere tevdi edilmiştir. Bu Bilirkişi Heyeti tarafından düzenlenen 6,5,2020 tarihli Bilirkişi Heyet Raporu’nda bütün evrak üzerinde ayrıntılı inceleme yapılmış paraların hesaplara yatırılış tarihleri tek tek irdelenmiş, işletmenin faaliyete başladığı 7.6.2019 tarihinden 9.9.2019 tarihine kadar nakit ödemelerin peyder pey Ziraat Bankası’na yapıldığı, kredi kartı ile yapılan işlemlerde zaten sorun olmadığı ve her gün hesaplara muntazaman geçtiği belirtilmiştir.
Bilirkişi Heyeti Raporu’nun “Sonuç ve Kanaat” bölümünde ayrıntılı incelemeler ve tespitler doğrultusunda isnat olunan suçlamaların gerçekleşmediği de ifade edilmiştir. Bu raporu Karaburun Cumhuriyet Başsavcısı ve Kaymakam hanımın eşi olan Osman Beraat Çetin yeterli görmemiştir. Bu heyet raporuna itibar etmeyerek tek bir bilirkişinin verdiği ek rapora dayanarak dava açmıştır. Bu rapora ve psikolojik terapi gördükten sonra yaşadıklarını hatırlamadığını iddia ederek ifadesini bir mektupla değiştiren eski belediye veznedarı Atilla Yapar ve eski Muhasebe Müdürü Gülay Güngör’ün ifadeleri dikkate alınarak adeta hukuk normları zorlanarak dava açılmıştır.
Tüm bu olay ve olgular ışığında, halka hizmet etmek için seçilmiş ve göreve gelmesinin üzerinden henüz iki ay geçmiş bir Belediye Başkanı’nın asli görevinin Belediyeye ait işletmelerdeki tahsilatları takip etmek olmadığı, çok daha önemli toplumsal sorumluluklarının olduğu; davaya konu olan tahsilatların kontrol ve takibinde asıl sorumluluğunun Muhasebe Müdürü’nde olduğu açıktır.”
“TERAPİ GÖRDÜ, BİR AYDA HAFIZASI YERİNE GELDİ, HER ŞEYİ HATIRLAMAYA BAŞLADI!”
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Karaburun Belediyesi Mali İşler Müdürlüğü’nde Veznedar olarak görev yapan Atilla Yapan’ın ifadelerinde Türk hukuk tarihine geçecek çelişkiler yaşandığına dikkat çekti.
Atilla Yapan dava kapsamında 8 Şubat 2022 tarihinde alınan ilk ifadesinde, plajlardan toplanan paraların kendisine verilerek Ziraat Bankası’na yatırdığına ilişkin hiçbir şey hatırlamadığını belirtmişti. Yapan yaklaşık bir ay sonra 11 Mart 2022 tarihinde savcılığı bir mektup yazarak hafıza kaybı yaşadığını, gördüğü terapi ve eski arkadaşları ile yaptığı sohbetler sonucunda bir anda hafızasının yerine geldiğini, İncirlikoy işletmesinden gelen paraların Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan tarafından Gülay Güngör’e teslim edildiğini, kendisinin de Veznedar olarak bu paraları sayarak Ziraat Bankası’na yatırdığını ifade etmişti.
Başkan İlkay Girgin Erdoğan bu mektup ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, Savcılıkta verilen ifadenin Savcılığa gönderilen bir mektupla değiştirilemeyeceğini, mektup ve ilk ifadenin birbiri ile tamamen çelişkili olmasına rağmen; Savcı huzurunda verilen ifade yerine hangi şartlarda kim tarafından yazıldığı belli olmayan bir mektuba itibar edilmesinin hukuka aykırı ve manidar olduğunu dile getirdi.
Yorum Yazın