Başkan Gruşçu TÜİK verilerine isyan etti: Yoksul sayısı 17 milyon değil 39 milyon!
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, ilçe başkanlığının düzenlediği Konak’ta Biz Varız” konulu basın açıklamasında iktidara ve TÜİK’e ateş püskürdü. İktidarın halkı yoksulluğa mahkum ettiğini söyleyen Başkan Gruşçu, bunlara karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Nankörlük parayla değil” sözlerini sert bir şekilde eleştirirken TÜİK’in yoksulluk verilerinin de gerçeği yansıtmadığını belirtti ve “TÜİK Türkiye’de 17 milyon yoksul var dedi. Bunlar gerçek dışı ifadeler. Türkiye’de şu anda 17 değil 39 milyon yoksul var” dedi.
- Ege Postası
- 28.06.2021 - 13:41
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Türkiye, 1,5 yılı aşkın bir süredir koronavirüs salgınıyla mücadele ediyor. Salgın süresince iktidar tarafından uygulanan destek politikaları ve pandemiyle mücadelede alınan önlemler bazı kesimlerce takdirle karşılanırken özellikle muhalefet kanadı tarafından sert bir şekilde eleştirilmişti.
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Konak İlçe Başkanlığı, iktidarın salgın politikalarını eleştirmek için “Konak’ta Biz Varız” konulu basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada konuşan CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, pandemi boyunca halkın açlık ve yoksulluğa mahkum edildiğini söyledi ve CHP iktidarında mevcut düzenin değişeceğini söyledi.
“ASGARİ ÜCRETLİLER YILBAŞINDAN BU YAN 514 LİRA YOKSULLAŞTI”
Türkiye’nin ve vatandaşın gündeminin yoksulluk ve geçim sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Başkan Gruşçu, yükselen dolar kuru karşısında asgari ücretlinin gün ve gün fakirleştiğinin altını çizdi ve “Türkiye’de çok ciddi bir yoksulluk, açlık ve sefalet var. Bunlar varken AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘neymiş, millet açmış. Nankörlük parayla değil’ dedi. Yani vatandaşımız nankörlükle suçladı. Cumhurbaşkanı böyle bir açıklama yaparken sosyal medyada da hayalinin fakirlik olmadığını söyleyen bir çocuk konuşuluyordu. Bu ülkeye bir çocuğa ‘hayalin nedir’ diye sordular. O da ‘fakirlik olmaması, evde yiyeceğimizin olması’ diyorsa ve bir çocuk dahi bu memlekette yatağa aç giriyorsa kimsenin ‘nankörlük etmeyin’ demeye hakkı yoktur. İktidar, pandemi ve geçim sıkıntısıyla boğuşan yurttaşın taleplerini görmezden gelirken yoksulluk büyüyor. İktidar ne yazık ki şu anda çareyi gerçekleri manipüle etmekte görüyor. 2003 yılı Nisan ayında 4 kişilik bir aile günlük minimum 15 lira 51 kuruşa sağlıklı bir şekilde beslenebilirken bugün ancak 93 lira 85 kuruşa beslenebiliyor. 15 lira nerede 93 lira nerede! Yurttaşın bankalara olan borcu 2002 yılında 6.8 milyar lirayken bu borç bugün 872 milyar lira. Türkiye’de bütün ücretli çalışanların yüzde 17’si yani 3.3 milyon işçi asgari ücretin de altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yarısından da az ücretle çalışanların sayısı ise 1 milyondan fazla. Ülke genelinde 10 milyonu aşkın işçi ise asgari ücretle çalışıyor. Yılbaşında 7 lira 37 kuruş olan dolar bugün 8 lira 72 kuruşa çıktı. Yani ocak ayına 383 dolara denk gelen asgari ücret 324 dolara düştü. Bu da asgari ücretliler yılbaşından bu yan 514 lira yoksullaştı demek” dedi.
“YOKSULLUK SINIRI ŞU ANDA 11 İN 953 LİRA”
TÜİK’in işsizlik rakamlarına ve bunun gerçeği yansıtmadığına da değinen Başkan Gruşçu, “TÜİK Türkiye’de 17 milyon yoksul var dedi. Bunlar gerçek dışı ifadeler. Türkiye’de şu anda 17 değil 39 milyon yoksul var. Türkiye’nin yarısı açlıkla, yoksullukla, sefaletle baş etmek zorunda bırakıldı. İstatistikler gerçeği yansıtmıyor. Yoksulluk sınırı şu anda 11 in 953 lira, açlık sınırı 3 bin 400 liranın üzerinde. Hangimizin cebinde 11 bin lira var? 11 bin liranın altında maaş alan, işsizlik sıkıntısı çeken, evine bir lokma ekmek götüremeyen vatandaşım yoksullukla mücadele ediyor. Gerçekler bunlar” diye konuştu.
“VATANDAŞIMIN BİR AYLIK ALIN TERİNİ SARAYDA BİR DAKİKADA YİYENLERDEN HESAP SORDUNUZ MU?”
Bazı firmalara yapılan vergi muafiyetlerini ve verilen ihaleleri hatırlatan Başkan Gruşçu, intihar eden vatandşları hatırlattı ve iktidara şunları sordu; “Bir grup tefeciye ödenen borçlar, faiziyle alınan borçlar. Onları ödemek için de faizle borç alınıyor. Onlar da senin benim cebimden çıkıyor. Bir yandan da yandaşlara verilen vergi muafiyetleri ve ballı kaymaklı ihaleler… Yandaşa gelince ballı kaymaklı ihaleller, vergi muafiyetleri, yap-işlet devret. Kendilerine gelince ye, iç, israf et. Vatandaşa gelince de ‘Nankörlük etme, şükret’ diyen bir anlayış var. Buradan soruyoruz. Düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye’yi 2019 yılı sonunda 440,9 milyar dolar ile en çok dış borcu olan altıncı ülke haline getirdiniz mi, getirmediniz mi? Devletin şirketlerini arpalığa dönüştürüp bu şirketlerden yandaşlarınıza 2-3-4 maaş veriyor musunuz, vermiyor musunuz? Eline iş ve aş yazarak güpegündüz sokak ortasında intihar eden Samsunlu vatandaşımızın hakkını yediğinizi, düşünüyor musunuz yoksa gözünüze rahat uyku giriyor mu? Sarayda ejder meyveli smoothielerinizi yudumlarken halkı açlığa mahkum ettiniz. Halktan uzak, toplumu tanımayan, kanayan yaralara merhem olmayan bir yönetim yarattınız. 18 yıldır kesintisiz olarak vatandaşın cebinden topladığınız paralarla kendinize saraylar, köşkler, yazlıklar inşa ettiniz. Asgari ücretle çalışan vatandaşımın bir aylık alın terini sarayda bir dakikada yiyenlerden hesap sordunuz mu? Haberiniz var mı? Yandaş firmaların milyonluk borçlarını silerken Kübra bebek açlıktan yaşamını yitirdi. Somali’nin IMF borcu ödenirken, Tunus’a 40 milyar TL hibe ederken atanamayan genç öğretmen Mikail Cengiz çalıştığı inşaattan düşerek yaşamını yitirdi. Bu ülkede bir baba oğluna pantolon alamadığı için kendini astı. Meydanlarda işsizler kendilerini yaktı. Bunca insanımızın vebalini taşıdığınızı düşünüyor musunuz, yoksa vicdanınız hala rahat mı?”
AK PARTİLİ VE MHP’Lİ SEÇMENE SESLENDİ
CHP iktidarında, gelir dağılımı adaletsizliğinin ortadan kaldırılacağını ve fakirliğin ortadan kalkacağına söz veren Başkan Gruşçu, “Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarında hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Başınızı yastığa koyduğunuzda kuracağınız hayaller fakirlik ve yoksulluk değil; ülkenizi ve ailenizi daha güzel bir geleceğe hazırlamak olacaktır. Buradan bilhassa Ak Parti’ye ve MHP’ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum: Milyonlarca çocuğun feryadını, evinde aş kaynama hayaliyle yaşayan, açlık ve sefaletle boğuşan çocuklarımızı sizler de görüyorsunuz. AK Parti ve MHP’ye oy veren arkadaşlarım, vicdan ve inanç sahibi insanlar olarak saraydan kibirle 'nankörlük etmeyin' diyen bir iktidarı değiştirme zamanı gelmedi mi? Biliyoruz, gidişattan siz de memnun değilsiniz. Bu iktidar size de güven vermiyor. Gelin, tefeciler için çalışan bu iktidara gereken cevabı sandıkta hep birlikte verelim. Türkiye çok güçlü bir devlettir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak güçlü devletimizin kaynaklarını 83 milyon insanımıza adaletle dağıtmaya söz veriyoruz. Bu iktidarın bütün sattıklarını, milli değerlerimizi ve geleceğimizi birer birer geri alacağız. Biz tefeciler için değil halk için çalışacağız. Devletimize, milletimize, bayrağımıza zarar veren, yerli ve milli olmayan bu iktidarı tarihin tozlu raflarına kaldıracağız. Söz veriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadroları bunu yapmaya muktedirdir, yeterlidir. Aydınlık yarınlar yakındır” dedi.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün açıklamış olduğu resmi rakamlara göre 2020 yılında 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım almak zorunda kaldığını ve CHP Konak İlçe Başkanlığı olarak ihtiyaç sahibi vatandaşlara A’dan Z’ye yardım götürdüklerini ifade eden Sosyal Hizmetler Komisyonu Başkanı Halime Yurteri, yaptığı açıklamada şunu söyledi; ” Konak’ta ihtiyaç sahibi toplam 9500 aileye ulaştık. Maalesef arkadaşlarımızla birlikte sahada hep içimizi acıtan manzaralarla karşılaştık. Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki bu yaptığımız çalışmalarla zor durumdaki yurttaşlarımıza kalıcı çözümler üretemedik. Ancak bir nebze de olsa kendilerine moral kaynağı olmaya özen gösterdik. Yüzlerindeki tebessüme her zaman şahit olmak bizi hep çok mutlu etti. Kendilerine ulaşıldığında mutlu olan yurttaşlarımız maalesef sistemin dışına itilmiş haldeler ve en azından tebessüm etmeye, gülmeye ve morale ihtiyaçları var. Türkiye’de dört duvar içinde bir koltuğu, bir halısı, bir buzdolabı olmadan yaşamaya çalışan, işsiz ve sosyal güvencesi olmayıp temel gıda maddelerini almakta zorlanan, pazarlardan artık toplayan ve bu koşullarda yaşam mücadelesi veren vatandaşlarımızı bu durumdan kurtarmak elbette ki mevcut iktidarın görevidir.
“YOKSULLUK VE KRİZ KAÇINILMAZDIR”
Asgari ücretin 2825 lira olduğu ülkemizde, bu ekonomik kriz şartlarında milyonlarca insanımızın yardımlara ihtiyaç duyması, en temel yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanması şaşırılacak bir durum değildir. Gün geçmiyor ki ekonomik sıkıntılardan dolayı intihar eden bir vatandaşımızın haberini almayalım. İşin daha da acı olan tarafı ise 19 yıldır iktidarda bulunan şahsım hükümetinin bu duruma çözüm üretemeyecek oluşunu biliyor ve böyle bir dertlerinin olmadığını da görüyoruz. Yine tek adam rejiminin, israfın, 4-5 ayrı yerden maaş alan yöneticilerin olduğu, yargının siyasallaşıp hukukun askıya alındığı, kurumların işlevsizleştirildiği, devletin bir parti devleti haline getirildiği bir sistemde bu yaşanan yoksulluk ve kriz kaçınılmazdır. Pazardaki vatandaşımız, esnafımız, çiftçimiz, üreticimiz, işçi ve emekçimiz, bu darboğazdan bıkmış durumda. Alım gücü günden güne düşüyor ve biz her yeni güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Türkiye’de işsizlik rekor seviyelere ulaşmış durumda ve her dört gençten biri işsiz. Böyle bir Türkiye ikliminde büyümeden, gelişmeden söz etmek ise en hafif tabiriyle aymazlıktır. Sosyal adaletin olmadığı, refahın olmadığı, gelir dağılımlarında büyük uçurumların olduğu bir ülkede büyümeden nasıl söz edilebilir ki?
BU MİLLET BUNLARI UNUTMAYACAKTIR”
Pandemi döneminde de sosyal devlet anlayışından uzak kötü bir sınav vererek vatandaşımıza gerekli destekleri hiçbir şekilde sağlamayan şahsım hükümeti, CHP’li belediyelerimizin halka hizmet götürmesini de engellemeye çalıştı. Bu dönemde ihtiyaç sahibi yurttaşlarımıza yardım toplanan banka hesaplarına bloke konuldu, Eskişehir’de insanımıza sıcak yemek götürmek için çalışan aşevi kapatıldı. İstanbul’da ise ucuz ekmeğin vatandaşımıza ulaştırılmasınınengellenmeye çalışılmasına da şahit olduk. Bu millet bunları unutmayacaktır. İktidar hırsıyla halka hizmet götürülmesinin engellenmek istenmesi kabul edilemez bir durumdur ve toplum vicdanını kanatmıştır. Bizler ülkemizin ve milletimizin yaşadığı bu buhrandan dolayı büyük üzüntü duyuyor ve bu çürümüş düzen mutlaka değişecek diyoruz. Hukukun üstünlüğüne dayalı, demokrasinin işlediği, emeğin ön plana konulduğu, liyakatın olduğu şeffaf bir devlet yönetimi egemen kılındığında ise mutlaka bu denli ekonomik darboğazlar da yaşanmayacaktır. Bizler demokrasiye inanan, adalete inanan insanlar ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin neferleri olarak ivedilikle yapılması gereken seçimi kazanıp hep birlikte adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.”
Yorum Yazın