Başkan Kocaoğlu'ndan çok önemli 7 Suriye mesajı
Hollanda Koalisyon Ortağı ile Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü’nü ağırlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Suriyeli mülteciler konusunda çok önemli mesajlar verdi: Başkan Kocaoğlu'ndan çok önemli
- Ege Postası
- 08.12.2015 - 11:10
· Suriye’de savaş devam ettiği sürece göç durmayacak.
· İşsizlik problemi olan bir ülkede mültecilerin istihdamı büyük bir sorun.
· En zor kontrol edilen şey, hayatını hiçe sayıp ölümü göze alan insanın davranışlarıdır.
· Dünyadaki bütün güç odaklarının Suriye’de olması, mülteci konusundan daha büyük bir sorun.
· En çok etkilenen ülke olarak, barışın tesisinde Türkiye’nin rolü çok önemli.
· Geçmişte hata yapanların, bu sorunun çözümünde çok daha büyük fedakarlıkta bulunması gerekiyor.
· Barışa giden yol ve yöntemler, geçmişte yapılan hatalarda saklı.
Hollanda Koalisyon Hükümeti ortağı Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin (PvdA) Lideri Diederik Samsom ile Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü ve Hollanda Temsilciler Meclisi Üyesi Kati Piri, göç konuları ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sınırlamalar hakkında görüş alışverişinde bulunmak üzere İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret etti. Başkan Kocaoğlu’nun makamında ağırladığı heyette Ankara Hollanda Büyükelçiliği Başkatibi Erik van Oudheusden ile Hollanda İzmir Fahri Konsolosu Oğuz Özkardeş de yer aldı. Avrupa Birliği ile yapılan anlaşma sonrası önümüzdeki süreç için Büyükşehir Belediye Başkan Aziz Kocaoğlu’nun öngörüsünü soran Samsom, “Bu probleme birlikte çözüm bulmak durumundayız” dedi.
Esas problem istihdam
AB ile belli bir noktada mutabakata varılmasını, çalışmaların karşılıklı yürütülmesini ve belli komisyonlar kurulmasını yararlı bulduğunu ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, “Burada özellikle Suriye’den gelen mültecilerin barınma, beslenme imkanları ve çalışma ortamının sağlanması gibi konular var. Barınma ve yiyecek problemlerine zaten merkezi hükümetle yapılan anlaşma çerçevesinde bir çözüm bulunuyor. Esas problem istihdam. Türkiye’de terörün dışında en önemli problemlerden biri işsizlik. İşsizlik problemi yaşanan, eğitimli gençlerinin bile işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğu bir ülkede mültecilerin emek arzına sürülmesi son derece sıkıntılı. Bizi esas düşündüren bu. Burada istihdam ve yerleşim sorunlarının hep birlikte ele alınması gerekiyor” diye konuştu.
Çığ gibi büyüyor
Suriye’de çatışma, gerginlik, savaş devam ettiği sürece göçün durdurulamayacağına dikkat çeken Başkan Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çatışma ortamı uzadığı müddetçe mültecilerin tekrar vatanlarına dönme şansları, arzuları, istekleri de giderek azalıyor ve hemen hemen minimuma iniyor. 2 milyonu aşkın insandan bahsediyoruz. Biz bunun ne kadarını eğitebiliriz, barındırabiliriz, ne kadarına yiyecek sağlayabiliriz; hepimizin gücünü aşan bir konu bu. Hepimiz sorunu biliyoruz, çözüm yollarını da söylüyoruz. Ama eyleme geçtiğimiz zaman, ‘hadi ne yapacağız’ diye ayağa kalktığımız zaman önümüzdeki problemin büyüklüğü karşısında yapabileceklerimizin sınırlı olduğunun farkına varıyoruz. Konuşurken, anlatırken hep aynı fikirdeyiz. Ama işi yapmaya başladığımızda sorunlar çığ gibi büyüyor. Ayrıca bizde bu konu ile ilgili yetkili, sorumlu ve stratejiyi belirleyecek olan merkezi hükümet, İzmir’deki yetkilisi de Valilik. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak, sosyal demokrat bir belediye olarak, olanaklarımız nispetinde her türlü katkıyı vermeye hazır olduğumuzu zaten her fırsatta hem yetkililerle hem de her platformda paylaşıyoruz.”
İşin para kısmıyla ilgilenmiyoruz
Başkan Aziz Kocaoğlu, Samson’un, 3 milyar Euro kaynağın direkt olarak merkezi hükümete değil, merkezi hükümetin bilgisi dahilinde kurumlar ve kuruluşlar tarafından mültecilerin yararına oluşturulacak projelere aktarılmasından yana olduklarını ifade etmesi üzerine de şunları söyledi:
“AB ekonomik olarak katkıda bulunup diğer yönden destek olmaya çalışsa da, bu sorun bizim ülkemizde. Bizim ülkemizde olduğu için de çözümü en çok bizim bulmamız gerekiyor. Bizim devlet hiyerarşisi içinde merkezi hükümetin tek karar verici otorite olduğunu da unutmamak gerekiyor. Problemin çözümünde atılacak adımlara yine de merkezi hükümet karar verecek. Eğitim mi yapılacak, kamp mı kurulacak, ne yapılacaksa bunun merkezi hükümetin kararıyla yapılması gerekiyor. Merkezi hükümetimiz bugüne kadar resmi beyanlarda 8 milyar dolar harcadığını söylüyor. Büyükşehir Belediyesi olarak AB’den ancak bir proje sunarak destek alabiliriz. Ama ‘AB mülteciler için para veriyor. Büyükşehir Belediyesi’ne versin’ diye bir şey bizim mevzuatımızda mümkün değil. Onun için işin para tarafıyla hiç ilgilenmiyoruz. Konunun çözümü için merkezi hükümetin verdiği kararlara destek olacağız.”
Ölümü göze alan insanları kontrol etmek zor
Türk yetkililerin sınırlarda olanakları nispetinde yeterli kontrolü yaptığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, “Türkiye’nin Suriye ile 800 kilometrenin üzerinde sınırı var. Ege bölgesine baktığımız zaman, sadece İzmir’in deniz kıyı sınırı 622 kilometre. Buna diğer illeri de kattığımız zaman ciddi bir sınır var. Bu sınırın sahil güvenlik olsun, emniyet olsun, yapılan anlaşma çerçevesinde elinden geldiğince korumaya çalışıyor. Ama en zor kontrol edilen şey, hayatını hiçe sayıp ölümü göze alan insanın davranışlarıdır” dedi.
Mülteciler konusunu değerlendirirken, öncelikle Suriye’deki barışın bir an önce tesis edilmesi gerektiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Başkan Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oraya dönme imkanları veya dönmenin teşvik edilmesi gibi projelerin yaşama geçmesi gerekir. Suriye’de bugün ABD, Rusya, AB, bölge ülkeleri yani herkes var. Bu kadar girift bir yerde barış tesis etmeden ‘hadi sen ülkene dön’ demek veya teşvik etmek gibi bir şey söz konusu değil. Barıştan sonra bu sağlanabilir mi, burada da benim çok büyük kuşkularım var. Ama yine de denenebilecek bir yoldur. Mülteci konusuna mutlaka çözüm üretilecek. Dünyada sayabileceğimiz ne kadar güç odağı varsa hepsi Suriye’de. Bence mülteci sorunundan daha büyük bir sorun var orada. Güç nakleden, silah nakleden devletlere baktığımızda, son derece korkutucu bir tablo ile karşı karşıyayız.”
Barışta Türkiye’nin rolü önemli
Barış sürecinde Türkiye’nin rolünün ne olması gerektiğini konusundaki soru üzerine görüşlerini belirten Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle konuştu:
“En çok etkilenen ülke olarak, barışın tesisinde Türkiye’nin rolünün önemli olduğunu düşünüyorum. Suriye politikasında herkesin hata yaptığını düşünüyorum. Geçmişte hata yapanların bu sorunu çözmesi için çok büyük emek ve fedakarlıkta bulunması gerekmektedir. Gelecekte tesis edilmesi gereken barışın nasıl çözülmesi gerekeceğinin yol ve yöntemleri, geçmişte yapılan hatalarda saklı. Oraya takılıp kalmamak ama orayı da yok saymamak, orada yapılanları bilerek bugün barışı tesis etmeye çalışmamız gerekmektedir.”
Avrupalı sosyal demokratlara düşen görev..
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü ve Hollanda Temsilciler Meclisi Üyesi Kati Piri’nin “Merkezi hükümet bizden para yardımı, vizelerin kalkması ve AB’ye giriş sürecinin tekrar masaya yatırılmasını şart koştu. CHP olarak siz bu anlaşmayı yapsaydınız ne isterdini? Neyi pazarlık konusu yapardınız” sorusunu Başkan Aziz Kocaoğlu şu şekilde yanıtladı:
“AB, Türkiye’yi dışarıda tutarak Orta Doğu’da yaşanan problemlerden kendini koruyup soyutlayamıyor. Türkiye ve tüm vatandaşları Avrupa kapısında çok fazla bekletildiğinden, AB’ye eski oranda sıcak bakmıyor. Bu coğrafyada Müslümanlar içerisinde gelenekleri olan ve demokrasiyle, cumhuriyetle, laiklikle idare edilen tek ülkeyiz. AB ya bizim ilişkileri hızlandırarak Türkiye’nin demokrasi, insan hakları entegrasyonunda hızlanmasını ve batıya yaklaşmasını sağlayacak ya da Türkiye Ortadoğu’daki problemleri getirip Avrupa’nın sınırına koyacak. AB böyle bir durumla karşı karşıya. Biz sosyal demokratlar olarak AB sürecinin bir an önce hızlanmasını, büyük adımların atılmasını istiyoruz. Bunu ülkemizdeki hukuk sisteminin, insan haklarının ve demokrasinin gelişmesi için istiyoruz. Özellikle tüm Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin bunu savunması ve çalışması gerekmektedir. Bizim ülkemizde problemler olsa da gelişmiş insan gücümüz, gelişmiş sayılabilecek de bir ekonomimiz var. Türkiye öyle bir noktada ki, ya en kısa zamanda AB ile entegre olacak ya da çok kısa bir süre sonra insan hakları ve demokrasi açısından çok farklı bir yere savrulacak. O zaman AB-Türkiye ilişkisi diye bir şey söz konusu olmayacak.”
Yorum Yazın