Dolar 34,6034
%-0.1
Euro 36,6283
%0.09
Altın 2.934,910
%-0.06
Bist-100 9.640,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Basketbolla hayat yeniden başladı

Basketbolla hayat yeniden başladı

Duygu Akdeniz, Çiğli’de yaşayan 21 yaşındaki bir cevher. Belki de milyonda bir görülen “Friedreich's Ataksisi” adlı hastalığa yakalandı Duygu. Rahatsızlığı onu tekerlekli sandalyeye mahkum etti, konuşma yeteneğini kaybetti. Ama o yılmadı, asla pes etmedi, bugünlere geldi. Bir yandan, ailesi, öğretmenleri ve arkadaşlarının desteği ve bin bir güçlükle bitirdiği lise eğitiminin ardından üniversiteye devam ediyor, bir yandan da antrenmanlarına devam ettiği İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Engelli Basketbol Takımı’nda kadroya girip maçlarda ter dökebilmek için azimle çalışıyor. Hayatın zorluklarından bahseden, hedeflerini ve yaşam öyküsünü anlatarak içini döken Duygu Akdeniz, tüm insanlara örnek bir mesaj vererek, “Ne olursa olsun, hayata küsmeyin” diyerek kendi penceresinden hayatın ta kendisini tarif etti.

  • Ege Postası
  • 21.10.2013 - 09:30
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- 21 yaşındaki Duygu Akdeniz , Friedreich's Ataksisi hastası. 7 yaşındayken hafif denge kaybı olarak kendini gösteren hastalık 20 yaşında onu tekerlekli sandalyeye ve konuşma bozukluğuna mahkum etti. Binde bir ihtimal görülen bu hastalığından ötürü asla yılmayan ve hayatla barışık tavrı ile herkese örnek olan Akdeniz, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Engelliler Basketbol Takımı’na katıldı ve şimdi maçlara çıkacağı günü sabırsızlıkla bekliyor. Yaşadığı zorlukları, hayallerini, hedeflerini anlatan Duygu Akdeniz, “Nasıl olduğun değil, hayata nereden baktığın önemli” diyerek de bahanelere sığınmadan hayatı doyasıya yaşamanın verdiği mutluluğu tarif ediyor.

HASTALIĞINA YILLARCA TEŞHİS KOYULAMADI


Friedreich's Ataksisi hastalığının anne karnındayken oluşmaya başladığı belirten Duygu Akdeniz, hastalığına dair ilk izlere ve denge kaybına 7 yaşındayken rastlamış. 15 yaşına geldiğinde bir gün fenalaşarak, Ege Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak, bir ay boyunca hastanede yatan ve sayısız tahlil geçiren Akdeniz’e teşhis konulamadı. Bir yıl sonrasında, 16 yaşına geldiğinde, bir sabah yataktan kalkamamış ve ayaklarını yere bastığında dengesini sağlayıp ayakta duramadığını fark etmiş. O günlerde yemek dahi yiyemeyen Akdeniz, lisedeki eğitimine de ara vermek zorunda kalmış. Daha sonra sayısız kere gittiği Ege Üniversitesi Hastanesi, Dokuz Eylül Hastanesi’nde hastalığının ne olduğu yine anlaşılamıyor ve tahlillerini Ankara Çapa ve İstanbul Hacettepe’ye gönderiyorlar. Tüm çabalara rağmen bir sonuç elde edemeyen Duygu, okuldaki arkadaşlarının eğitimini yarıda bırakmaması için sürdürdüğü ısrarlarına dayanamayarak bin bir zorlukla okuluna geri dönüyor. Ailesi, öğretmenleri ve okuldaki arkadaşlarının yoğun çabaları ile liseyi tamamlamayı başaran Duygu’nun asıl dramı sonraki yıllarda başladı.

“O İKİ AY BANA YILLAR GİBİ GELDİ”

Babası İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Fen İşleri Birimi’nde çalışan ve annesinin kendisine bakabilmek için yakın zamanda işini bıraktığını kaydeden Duygu Akdeniz, Çiğli’de 3’üncü katta bir apartman dairesinde oturduklarını belirterek, apartmanlarında asansör olmadığını ve dışarıya her çıktığında üç katı inmenin zorluklarından bahsediyor. Buna rağmen yılmadığını ve hayatının eve kapanarak değil, dışarıda geçtiğini de söyleyen Akdeniz, bir gün kendilerine ait bahçeli bir evde oturmanın hayali ile yaşadığını belirterek, liseden sonra geçirdiği o karanlık dönemi ise şöyle tarif ediyor; “Liseyi bitirdikten sonra beni tekrar hastaneye kaldırdılar. Hastanede toplam 7 gün kaldım ve kan tedavisi gördüm. O sürede 10 kilo verdim. Sonra birden geçirdiğim ataklara bağlı olarak konuşma becerimi kaybettim. Yaptıkları araştırma ile Friedreich's Ataksisi hastası olduğumu öğrendim. Sürekli hastaneye gelip giderken birden konuşamamaya başladım. 20 yaşındayken 2 ay hiç konuşamadım. Sonra tek başıma yürüyemez oldum ve tekerli sandalye ile tanıştım. Ellerim ve kollarımı hareket ettiremiyordum. Doktorlar bana tekerli sandalye kullanmak zorunda olduğumu söyledi. Hastalığımın ilaç tedavisi olmadığımı, psikolojik destek almam gerektiğini öğrendim. Konuşamadığım o iki ay bana yıllar gibi geldi. Anne karnındayken oluşan bu hastalığımı 20 yaşımdayken öğrenmiştim ve kendimi çok üzgün, çok kötü hissediyordum. Bir süre psikolojik destek aldım ve halk eğitim kursları ile kendimi oyaladım.”



BASKETBOL ONU BAMBAŞKA BİRİ YAPTI

Halk eğitim kursuna devam ettiği sırada tanıştığı İşçi Partisi Engelliler Komisyonu Başkanı Ayfer Korkmaz’ın yaşamını değiştirdiğini anlatan Duygu, Ayfer Abla’sının çabaları ve ailesinin kabul etmesi ile birlikte basketbol ile tanıştığını, bu gelişmenin de hayatının gidişini bir anda değiştirdiğini tarif etti. 5 aydır İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Basketbol Takımı ile antrenmanlara katıldığını anlatan Duygu, bir gün kadroya girerek maçlara çıkmayı hedeflediğini dile getiren Duygu, hayat kaynağım dediği basketbol dolu günlerini ile şöyle aktardı; “Hayatıma giren basketbol beni başka biri gibi yaptı. Spor benim yaşama tutunmamı sağladı. En önemlisi de artık mutluyum. Önceden tekerli sandalye ile tek başıma bir yere gitmeye zorlanıyordum. Alıştım, artık her yere kendim gidip geliyorum. Haftada 5 gün Celal Atik Spor Salonu’na gidip geliyorum. Basketbol antrenmanları sonrası kollarımın da güçlendiğini fark ettim. Spor hem beni sosyal hayatın içine kattı, hem de fiziksel olarak güçlenmemi sağladı. İlk başta garip geldi. Takımdaki tek bayan bendim. Herkes erkek. Ama zamanla bana alıştılar. Şimdi herkes üzerime titriyor ve beni neşelendirmek için devamlı uğraşıyorlar. Basketbol beni bambaşka biri yaptı. Önceden ailem üzerime titrerdi, dışarı çıkmamı istemezdi. Ama sosyalleşmeye başladım ve eve kapanmadım, yılmadım. Şimdi her gün kendi başıma dışarı çıkıyorum, ailem de buna alıştı. Üstelik devamlı hareket halinde olmam, hastalığın bana getireceği riskleri de azaltıyor.”

HAYATIN ZORLUKLARI ONU YILDIRMADI, OLGUNLAŞTIRDI

Zorlu bir dönemi geride bıraktığını belirten ve artık spor ile hayatında yepyeni bir sayfa açıldığını da anlatan 21 yaşındaki Duygu, yaşadığı zorlukların kendisini daha çok olgunlaştırdığını söyleyerek “Artık bahanelere sığınmak yok” sözleri ile geldiği noktayı özetledi. Şimdi Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü’nde birinci sınıfa devam eden Duygu, mezun olduktan sonra en çok da engellilere yardım etmek ve yol gösterici olabilmek için çalışacağını belirterek, hayallerini de şöyle anlatıyor; “En çok da astronot olmak isterdim. Gaziemir’deki uzay kampına hiç gidemedim, keşke bir gün orayı da ziyaret edebilsem. Paraşütle atlamayı çok isterdim. Çok istediğim bir şey ama, hep içimde kaldı. Bir gün ben de diğer çocuklar gibi lunaparkta radara, dönme dolaba binmeyi ben de çok isterdim. Hele hele gazeteci olup, diğer insanların öykülerini anlatmayı çok isterdim. Çocukluğumda doya doya bisiklete binerdim. Sonra bir daha binemedim. Keşke bir gün yeniden bisiklete binebilsem.”

“İZMİR ENGELLİ DOSTU, YARDIMSEVER, ANLAYIŞLI BİR KENT”

İzmir’e olan sevgisini kelimelere sığdıramayan Akdeniz, “İzmir tam bir engelli dostu kent. Yeşille, doğa ile bir bütün olmuş, imkanları sınırsız bir diyar gibi. İnsanlar inanılmaz anlayışlı ve yardımsever. Ben söylemesem bile halimden anlıyorlar. Burada sokakta hiç tanımadığım insanlar bile yeri geliyor, benim için seferber oluyor, bana yardım etmek için yarışıyorlar. Bazen birileri beni görünce yanıma geliyor, “Neyin var, yardım ister misin'” diye soruyorlar, benimle dertleşiyorlar. Metroya biniyorum, güvenlik görevlileri koşturup tekerlekli sandalyem ile bana yardım ediyor, beni asansöre bindiriyor, trene bindiriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyeler gerçekten engelliler için ellerinden geleni yapıyor. Bu takdir edilecek bir durum. En çok sevdiğim yer de fuar. Dört bir yanı ağaçlarla çevrili yemyeşil bir alan” diyerek İzmir hayranlığını kelimelere döküyor.

“AH BİR DE KALDIRIMA PARK EDENLER OLMASA…”

Tam bir cumhuriyet tarihi tutkunu ve Atatürk hayranı olduğunu da anlatan Duygu Akdeniz, tarih kitapları okumayı çok sevdiğini ve tiyatroya gitmeye bayıldığını belirterek, “Sinemaya gitmeyi çok istiyorum, ancak ne yazık ki, sinemaların büyük kısmı engellilerin kullanımına uygun değil. Sırf bu sebepten ötürü birçok engelli arkadaşım evde oturup televizyon izlemeye mahkum oluyor. Yollarda yürümemiz için her türlü imkan var, kaldırımlarda getirilen yeni uygulama gayet güzel ama, biz halen yolda yürümekte zorlanıyoruz. Kaldırımın ortasına park eden araçlar bizleri gerçekten zor duruma düşürüyor. Bir keresinde kaldırıma park eden bir araç yüzünden yarım saat yolda mahsur kaldım ve hareket edemedim. Bana yardım edecek kimse de yoktu. Bu konuda denetimler arttırılmalı ve insanlar biraz daha düşünceli davranmalı” diyerek sitemde bulundu.

“BAHANELERE SIĞINMAK YOK”

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kendisine verilen tekerlekli sandalye kırıldığında büyük bir üzüntü yaşadığını dile getiren Duygu, ailesinin kendi imkanları ile aldığı yeni akülü sandalyesine gözü gibi baktığını söyleyerek, sözlerinin sonunda herkese örnek olacak mesajlar vermeyi de ihmal etmedi ve şunları kaydetti; “Hayatım boyunca öğretmenlerim olsun, ailem olsun, arkadaşlarım olsun hep benim için gayret gösterdiler. Benim yılmak ya da pes etmek gibi bir şansım yok. Onların benim için emeklerini görmezden gelemem, yüzlerini kara çıkarma şansım yok. Mücadele etmek zorundayım. Ve artık her şeyi kendi kendime yapabiliyorum. Eve kapanmadım, hep dışarıdayım, sosyal bir hayatım var. bundan gurur duyuyorum. Bir gün basketbol sahasında maçlara çıkacağım. Elbette yıllarımı alacak ama çalışıyorum, benim hedefim bu. Nasıl olduğun değil, hayata nereden baktığın önemli. Önemli olan görmeyi, hayata bakmayı bilmek. Artık bahane yok. Bahanelere sığınmak, bahane üretmek bana göre değil. Dönüp baktığım zaman benden daha ağır durumda olanları görüyorum. Sağlık her şeyden önce geliyor. Ama ben hiçbir zaman kendime “Neden ben'” diye sormadım. Herkesin bunu bilerek hayatını doya doya yaşamasını, elindekilerin kıymetini bilmesini isterim.”

FRİEDREİCH'S ATAKSİSİ HASTALIĞI NEDİR'


Friedreich's Ataksisi, İnsan DNA’sındaki 9’uncu kromozomdaki bir genetik bozuklukla ilgilidir. Beyincik adlı organın görevini yapamaması nedeniyle beyincikle ilgili belirtiler gösterir. Beyincik vücut dengesini sağlamada yer alan beynin alt bölümüdür ve ayrıca omuriliği de etkileyebilir. Hastalık, Beyincik ve Beyin ile kaslar arasındaki koordinasyon sorunlarından kaynaklanır. Bu koordinasyon eksikliğinin nedeni ise 9’uncu kromozomdur. Bu rahatsızlık çok ender görülen bir kalıtsal hastalıktır, fakat, ataksili kalıtsal hastalıklar içinde en çok görülenidir. Friedreichs Ataksi hastalığını ilk defa Nikolaus Friedreich 1860’larda keşfetmiştir. Hastalık 5 ila 25 yaş arasında görülmekle birlikte yoğun olarak 14-17 yaşları arasında ortaya çıkar.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.