Bayır'ın hedefinde yeni anayasa: Otoriter rejim fırsatçılığı!
CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Radyo Egepostası'na konuk oldu. AK Parti ve MHP'nin uzlaştığı, komisyonda görüşülen yeni anayasayı A'dan Z'ye eleştiren Bayır "15 Temmuz darbe girişimi sonrası güçlü bir demokrasi ittifakı çıkartmak yerine otoriter rejim fırsatçılığı yapıyor AKP şuanda" dedi. Bayır'ın hedefinde yeni anayasa:
- Ege Postası
- 26.12.2016 - 16:20
EGE POSTASI - CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Radyo Egepostası'na konuk oldu. Bayır, Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı ve köşe Yazarı Mithat Umutoğulları'nın sorularına yanıt verdi.
Bayır, AK Parti ile MHP’nin uzlaştığı anayasa değişikliği, meclisteki referandum oylaması ve olası referanduma yönelik çarpıcı mesajlar verdi.
Bayır şunları söyledi;
"Meclisteki fire konusunda AKP'nin içinde bir çok insanın aslında bu anayasaya 'hayır' demesi gerektiğini düşünsemde AKP'de tek patron var. Tek patron ne derse onu yapmak tarzında çalışıyorlar. Bugün hiç bir AKP'li vekilin genel başkanlarının ötesinde, Cumhurbaşkanının ifadesinden sonra oyunu değiştirebileceğini, özgür iradesini kullanacagını zannetmiyorum. Geçmiş oylamalarda da bunu gördük.
AK PARTİ'DE BAZILARI OY VERMEZ DİYE HAYAL KURMAYALIM
Zaten oylamanın şekli de 3 tane pulla yapılıyor. AKP'de pullar veriliyor ondan sonra ordaki pullardan hangisi zarfa girecekse giriyo diğer 2 tanesi getirilip gösteriliyor. AKP'nin içindeki bazı vekiller bu anayasaya oy vermez diye hayal kurmayalım, onlar aldıkları emirleri uygularlar, firede vermezler. Orada bir tek MHP'nin durumu farklı gözüküyor. O da zaten kendi tabanının bu işe karşı çıkmasıyla ilgili...İhtiyac 337...15 ihtiyac var. Bu 15 oyu MHP'den sağlayarak referanduma götürebiliyorlar. Dolayısıyla MHP'den 15 kişiyi kitlemiş görünüyorlar şuanda. Bu şartlarda referandum bana göre kaçınılmaz görünüyor.
ASIL DARBE ŞİMDİ YAPILIYOR
Önümüzdeki aylarda muhtemelen mayıs haziran gibi referandum sandığı konacak. Anayasadaki değişikliğinde çok kısa bazı mesajları geçmek lazım. Şimdi 1.si mevcut anayasayı çiğneyip fiili duruma uygun hale getirmek istiyorlar. Aslında bir darbe yöntemi... Asıl darbe şimdi yapılıyor. Bunun farkına varmalıyız. Hatta bu getirdikleri teklif şuanda 12 Eylül darbesi, 12 Mart darbesinin dahi vermediği yetkiyi bir kişiye verme projesi aslında. Yani bu şuanda gelen teklif 12 Eylülde ve 12 Martta bile yoktu. Orada bir heyet vardı hiç olmazsa 4-5 kişilik bir grup vardı.
OTORİTER REJİM FIRSATÇILIĞI
15 Temmuz darbe girişimde her nekadar bütün meclis ortak bir direnişle püskürttüysekte burdan güçlü bir demokrasi ittifakı çıkartmak yerine iktidarın otoriter rejim fırsatçılığına döndü. Yani bu şöyle değerlendirilebilinirdi. '15 temmuz darbesini bütün siyasi partiler olarak reddettik burdan güçlü bir ittifak sağlıyalım ülke uçurama gidiyor. Dış politikada bitmişiz ihracaatımız kırılma noktasında hadi arkadaşlar gelin Meclis'te bütün partiler yumruğumuzu bir araya vuralım bu ülkeyi birlikte kurtaralım' demek yerine tam tersine bir otoriter rejim fırsatçılığı yapıyor AKP şuanda.
YETKİLİ AMA HESAP VERMEYEN CUMHURBAŞKANI
Bu işin özü yetkili ama hesap vermeyen bir Cumhurbaşkanı...Yürütme yetkisini doğrudan veya tamamen Cumhurbaşkanına veriyor. Yani halkın seçtiği TBMM'yi aslında baypass ediyor. Başkanlar bakanlar kurulu kalkıyor. Böyle bir kurul olmayacak bundan sonra... Cumhurbaşkanı istediği bakanı istediği gibi atayacak ya da görevden alacak. Hükümet tamamen Cumhurbaşkanının olacak. Bakanlar ve hükümet için artık TBMM'de güven oyu kullanımı aranmayacak. Çünkü meclisi baypass edilmiş oluyor.
HESAP SORMA HAKKI ORTADAN KALKIYOR
Hükümeti denetleyecek şey ortadan kalkıyor. Bakanlar sadece Cumhurbaşkanına hesap veriyor ama Cumhurbaşkanı Meclise asla hesap vermiyor. Ne Meclisin ne başka bir kurumun asla Cumhurbaşkanına hesap sorma hakkı yok. Kamu idaresinin tamamını istediği gibi Cumhurbaşkanlıgı kararnameleriyle düzenleyecek. Eskiden Mecliste bu kararlar alınırdı. Şimdi Meclisin karar almasına ihtiyaç duymuyor. Sadece Cumhurbaşkanı kararname çıkarıyor. Çıkardığı kararnameyi de bakanlığa devlet dairelerine kurumlara yazı yazıyor isterse kurumlar kuruyor. Kurumları kaldırıyor. Görevleri belirliyor görevlileri atıyor. Disiplin işlerini kendi düzenliyor. Ne kadar devlet yetkisi varsa tek adamın üzerinde toplanıyor ama Cumhurbaşkanı bu kadar yetkiye rağmen asla hesap vermiyor ve denetlenmiyor.
276, 400'E YÜKSELİYOR
Bunun dünyada başka bir örneği yok.Cumhurbaşkanı yargılanması nerdeyse imkansız olacak. Nası? Anaysada 276 oyla şuanda yüce divana sevk edilebiliyor. Yenisinde 400 oyla yüce divana sevk edilebiliyor. Yani bu mümkün deği. 600 milletvekilinin 400'ünün oy vermesi gerekiyor yüce divana gitmesi için. Burdan ben bunu anlıyorum işin açıkçası ilk defa burda söyleyeceğim. Sayın Cumhurbaşkanı kendisinden sorna gelebilcek muhtemel bir iktidarın kendisinden hesap sormasının önünü kesiyor.
TARAFSIZLIK YEMİNİ NE OLACAK'
Parti başkanlıgı devam ediyor üstelik. Yani siz şimdi düşünün AKP'nin bir genel başkanı var Cumhurbaşkanı o olacak. Peki Cumhurbaşkanının yemini vardı tarafsızlık yemini yıllardır Cumhuriyet kuruldugundan beri böyledir. Cumhurun başı olduktan sonra bütün siyasi partilere eşit seviyede davranmak zorundadır doğrusu budur.
ANKETLERDE ÇIKMIYOR AMA...
Kamuoyunda yapılan tartışmalarda aslında bu anayasanın referandumdan çıkması gereken yüzde 51'in asla mümkün olmadığı ifade ediliyor. Kamuoyu anketleride böyle gösteriyor. Peki herşeye rağmen neden diretiyorlar. Şimdi insanın aklına başka şeyler geliyor. Neden diretiyorsun. Yani sonucunu almayacağı bir seçimi halkın önüne niye koyar bi adam demekki burada güvendiği başka şeyler var. Kamuoyu yoklamaları geçmez diyor. Demekki başka faktörler devreye girecek seçim arifesinde. İşte örtülü ödenek girecek devreye. Devletin valileri kaymakamları doğuda güneydoğuda yeşilkart,sosyal yardımlar yani milyonlarca insana oy vermei karşılıgında devlet paraları savrulacak."
KONGRE İÇİN: GAZ SIKIŞMASI
Bayır, geçtiğimiz yıl partisinin İzmir Örgütü'nde sancılı geçen il kongresi için "Gaz sıkışması diyelim biz o dönem için" dedi.Bayır, o günkü tabloyla bugün arasında fark olduğunu örgüt içinde bir rahatlama olduğunu söyledi.
Bayır, " Gerçekten partiye geçmişte Genel Başkan Yardımcılığı, Milletvekilliği, İl Başkanlığı gibi destekler veren bir arkadaşımız çok emek verdi bu partiye kalktı İl Başkanlığına aday oldu herkes şaşırdı. Bu attan in eşşeğe bin meselesi bizlerde şaşırdık doğrusu... Yani bu sıkıntılı bir süreçtir. İl Başkanlığı 7/24 telefonunuz açık olacak, insanları dinleyeceksiniz, maddi manevi özveridi bulunacaksınız bunu ben o arkadaşın yapamayacağını düşünmüştüm. Nitekimde yapamadı yani 6 ay sonra bir gerekçe buldu ve ayrıldı. Saygı duyuyuyorum geçmişte bu partiye çok emeği var bunun gerekçesine sadece benim itirazım var doğru bulmamıştım. Bugün baktığımızda ne söylemiştik o zaman 6 ay geçti üstünden İzmir gibi bir yerde hiç kimse vazgeçilmez değildir, herkesin yeri doldurulur.Yarın Tacettin Bayır'da çekilir kenera onun yeride doldurulur. Aziz bey'de çekilir yeri dolar. Ben 8 Genel Başkan gördüm bu güne kadar 32 yıl içerisinde hiç birimiz kalıcı değiliz hiç birimiz ölümsüz değiliz siyaset asla boşluk affetmez birileri gelir çabalar emek veririr orayı hedefler ve gelir" dedi.
ZİRVEDEYKEN BIRAKMAYI BİLMEK GEREKİR
Partide siyaset yapanların uzun dönemler sonrasında yerlerini yeni isimlere bırakması gerektiğini vurgulayan Bayır, " Bence zirvedeyken ayrılmayı bilmek lazım bu iş sporda da, sanatta da böyledir düşmemek lazım düşmeden geri çekilmek lazım ben artık tempolu çalışamıyorsam, partime yararlı olamıyorsam genç milletvekili adaylarının önünü kesmemem lazım. Onların önünü açmak lazım hatta onlara ağabeylik yapmam lazım, yol göstermek lazım. Aynı şekilde Belediye Başkanlarımızda 1 dönem, 2 dönem, 3 dönem, 4 dönem 5. dönemi yine istiyorlar tuhafıma gidiyor mesela ya bir yükselt çıtayı yada deki bana bu yeter"dedi.
AZİZ BEY ADAY OLMAZ
Bayır, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun 2019 yerel seçimlerinde yeniden aday olmayacağını iddia etti.
Bayır, şunları söyledi;
"Ben Aziz bey'in bir kez daha asılacağını düşünmüyorum. Zaman zaman bir araya geliyoruz İzmir için yapmak istediği bazı projeleri var. Bunların çıoğunu tamamlayacak. Zaman zaman gönderme yapıyor 'Sana imreniyorum diye torunlarınla resimlerini görüyorum. Bende gidip torunlarımla oynamak istiyorum' diye... Çok stresli bir iş çok kolay bir iş değil Büyükşehir Belediye Başkanı olmak insanın bir özel yaşamı kısıtlıyor. Bir kez dünyaya geliyorsun. Bu bayrağı emin olduğu artık bu işi yapabilecek birisine teslim etme zamanı geldiğinde Aziz bey'de bunu edecektir diye düşündüm. Aziz bey'in üstüne farklı bir baskı olduğunu düşünüyorum geçen İl Başkanlığı seçiminde ve şuanda da o baskının kalktığını düşünüyorum yani bir vefa borcu borç ödeme meselesi kalktı diye düşünüyorum. Bu süreçten sonra Genel Merkez neyi takdir ederse bir kamuoyu oylaması mı yoksa bir ön seçim mi yapar nası değerlendirir göreceğiz. Tabiki İzmir bizim için çok öenmli Türkiye'ye mesaj verdiğimiz bir kent ben de kişisel olarak şöyle düşünüyorum İzmir'de hangi kişiyle CHP en yüksek oyu alacaksa o kişi aday gösterilmeli. Çok net söylüyorum bu Sercan'sa Sercan, Mithat'sa Mithat, Tacettin'se Tacettin yani burada çok tarafsız iki tane ayrı firmaya anket yapıp kimle daha fazla oy alırız İzmir'de bunun tespiti yapılmalı o kişi aday gösterilmeli, net birşey İzmir asla ve asla AKP'ye bırakılmamalı. Ben özellikle Binali Bey'in Başbakan olduktan sonra İzmir'i siyaseten ele geçirmek adına çalışmalar yaptığını biliyorum."
Yorum Yazın