Bilginç’ten Tahtacılara UNESCO SÖZÜ
Radyo Egepostası’na konuk olarak, Mithat Umutoğulları’nın sorularını yanıtlayan CHP’nin Milletvekili Aday Adayı, Tahtacı Alevileri Kültür Derneği Genel Başkanı Yolcu Bilginç,çarpıcı açıklamalar yaptı. “Ben şehirler arası adayım” diyen Bilginç, seçildiği taktirde Tahtacı Alevilerinin kılık kıyafetiyle, kültürleriyle UNESCO listesine girmesi için çaba harcayacağını belirtti.
- Ege Postası
- 27.01.2015 - 15:27
Konuşmasının başında, dernek olarak Soma’daki maden faciasını yaşayan aileleri ziyaret ettikleini ve acılarını paylaştıklarını söyleyen Bilginç, “İnsanların acılarını, dertlerini paylaşınca güzel ve anlamlı olur. Şimdi o insanlar ne diyor biliyor musunu? 'Siyasete girerseniz ölümüne varız' diyorlar” dedi. “Alevilerin en büyük düşmanı kendileri, Atatürk'ün sevdiğim bir sözü vardır. 'Ne ezen vardır ne ezilen, sadece kendini ezdiren vardır. Ben bu sözü çok beğenirim” diyen Yolcu Bilginç, şunları söyledi:
“Aleviler Cem Vakfı'ndan tutun sağdan sola bütün kademelerin hepsinde periyodik toplantılar yapıp ortak sorunlara birlikte çözüm üretme yöntemini geliştiremediğini görüyorum. Bütün sorun buradan başlıyor. Aslında 1950'den sonra Ocak Dedelikleri yavaş yavaş bozulmuş ve günümüzdeki sorunlar baş göstermiş. Devlet çok ciddi ve profesyonel yardım alıyor ABD'den ve Avrupa'dan. Özellikle istihbaratçılar konusunda ve profesyonelce geliyor insanların üzerine. Alevileri de parçalamak zorundalar. Neden, çünkü yüzde 50'yi aşamıyor. 22 milyonun üzerine çıkamıyor. AKP geldi artık Alevi duvarına dayandı. Ne yaparsa yapsın Alevilerden oy alamaz. Açılım adı altında gidiyorlar ama 'sıfıra sıfır elde var sıfır'. Bir şey verdikleri yok, verirlerse kendi tabanlarıyla ters düşerler. Aslında bunu Alevilik sorunu değil de insan hakları sorunu ve laiklik sorunu olarak görmeliyiz. Türkiye tam anlamıyla hiçbir zaman laik olamadı. Laikliği oturtsak, din ve devlet işlerini ayırsak her vatandaşın hangi inançtan olursa olsun devlet karşısında eşit muamele görmeye başladıktan sonra bu sorunların hepsi çözülecektir.
Aleviler üvey evlat muamelesi gördüğü için bir tepki başladı. İsteklerini bu sefer yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Ama hiçbir zaman bir insan öldürmedi Aleviler. Her zaman insan sevgisi çerçevesinde kaldılar. Ben ümitliyim Alevi hareketleri de 5-6 yıl sonra birlik ve beraberlik içerisinde hareket edeceklerdir.
8 yıllık bir örgütüz. Çanakkale'den Gaziantep'e kadar köy köy gezdim oradaki insanlar Yolcu diyorlar 'biz bugüne kadar sola oy vermedik ama sen nerede olursan biz de orada olacağız' aday adaylık kararı alırken Tahtacılar olarak oybirliğiyle aldık. Herkesin fikrini aldık.”
KÖTÜ BELASINI BULUR
Diğer Alevi derneklerinden farklarını da anlatan Yolcu Bilginç, “Dedelerimiz şunu der: Sen iyi yaşa, güzel yaşa, kötü belasını bulur'. Diğer Alevi derneklerinden farkımız onlar da sosyal eylemlere gidiyor. Gitmiyor demek olmaz. Onlar sadece parti ve sendika bayrağı altında katılıyor, biz derneğimizin bayrağını kullanıyoruz, pankart açıyoruz. Kolay değil tabii bugüne kadar hep engellenmişiniz, baskı görmüşsünüz. ama yine hiçbir kavganın içinde yer almamış, incinsen de incitme, gönül kırmak günahtır felsefesiyle yol almıştır.
Tahtacıların sorunları işsizlik tabii ki var. Köylerde gariban yaşıyorlar. Tahtacı orman işçilerinin özlük hakları, dedelerde inanç boyutuyla ilgili çok büyük sorun vardı. Dağda yaşayan sünni vatandaşın sorunu neyse Tahtacılarında o. Bizim Tahtacı köyünde insanlarımız Atatürk'e laf söyletmezler. Tahtacıların bu kadar Atatürkçülüğü keskindir. Cumhuriyet sevgimizi, bağlılığımızı, oy oranlarına bakarak da anlarsınız. Atatürk'ün kurduğu partinin 6 okunu görmeleri yetiyor. Partinin başına kimin geçtiği umurlarında değil. Ama Ecevit döneminde bakan olan Mahmut Türkmenoğlu'ndan sonra sahip çıkanımız olmadı diyorlar.
Sanatçı toplumun sorunlarını yansıtmalıdır. Ben topluma ışık tutanlara sanatçı derim, yoksa sarayda yemek yiyip de birlikte keyif yapanlardan bahsetmiyorum.
Ben 8 yıldır yatay çalıştım, dernekçilik yaptım, siyaset çalışmadım. Siyaset yapacak olsam Çanakkale'de, Manisa'da, Gaziantep'te ne işim vardı. İzmir'in iki bölgesinden birini seçerdim vızır vızır çalışırdm. Kötü bir insan da değilim, hırsız da değilim. Çalışkanım ama ben siyasete böyle başlamadım. Halbuki benim için daha kolay olurdu.
UNESCO SÖZÜ
Önseçim olsa bana ne faydası olurdu Antep ve Antalya'daki vatandaşın. Ama dedim ya ben yatay çalıştım. Geldiğimiz noktada Tahtacılar olarak 8 yıl da 12 şehirde örgütlendik ama içimizden bir tane siyasetçi yoktu. Ama CHP dışında bir başka partide siyasete girmem dedim. Şube başkanlarımız, dedelerimiz, dernek üyelerimiz hepsi Yolcu olsun deyince girdik. Örgüt olarak karar aldık ve bu dönem CHP İzmir Milletvekili aday adayı olarak yola çıktık. Neden CH? Bir defa tabanımız CHP'li ve Atatürk ile cumhuriyete bağlı olduğumuz için. Bir defa Tahtacılar'ın her sorunuyla ilgileneceğim. Bugüne kadar Alevi sorunlarını TBMM'de cesurca dile getiren olmadı. Seçilirsem sonuna kadar savunan olacağım. Alevi dernekleriyle periyodik toplantılar yapacağım. AKP dindar bir nesil istiyor, ben sanatkar bir nesil istiyorum. Onun için çalışacağım. Tahtacıları UNESCO'da kılık kıyafetleriyle gelenek görenekleriyle yaşayan kültür mirası olması için çalışacağım.
Demokrasi en güzel şey ancak biz genel merkezin milletvekili belirleme de kullanacağı her yönteme hazırız, alacağı her karara saygılıyız. İzmir birinci bölgede ikamet ediyorum, ama gücümü toplayacağım yer ikinci bölge ayrıca ben hep söylediğim gibi yatay çalıştım, şehirler arası adayım. ama parti büyüklerimiz ne derse onu yaparız meydana çık derlerse meydana çıkarız. Tahtacıların ama biz bugüne kadar hep verdik bir tane de istiyoruz yaklaşımına genel merkezin hassasiyetle yaklaşacağını biliyorum. Biz her yola hazırız.
İzmir'de siyaset yapmak kolay önemli olan bizim çalışarak, söylemlerimizle ne yapacağımızdır. Gündemi biz belirleyemiyoruz. İzmir hariç CHP'ye hemen hemen hiç oy çıkmayan illerde çalışma yapmamız lazım. Biz Tahtacılar olarak elimizden geldiğince gidip çalışıyoruz.”
Yorum Yazın