Bilirkişiden çok çarpıcı mezbaha raporu
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, Güzelbahçe Belediyesi'nin tahsis ettiği tarım arazisi üzerindeki mezbaha projesiyle ilgili, seçim dönemi yapılmayacağı yönündeki sözlere rağmen girişimlerin sürmesi üzerine, bölge halkı, hukuk mücadelesi başlattı. İdare mahkemesinin belirlediği üç kişilik bilirkişi heyetinin raporu da bölge halkını sevindiren nitelikte çıktı.
- Ege Postası
- 07.01.2015 - 10:44
Güzelbahçe Belediyesi'ne ait olan, çiçek seralarının bulunduğu ve vatandaşların tarımsal faaliyetlerini yürüttükleri Yelki Mahallesi Işıklar Mevkii'ndeki 13 bin 560 metrekarelik alan, mezbaha yapılması amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne verildi. Belediye meclisi de buraya mezbaha yapılması için karar aldı. Ancak bu bölgede tarımsal faaliyetlerde bulunan vatandaşların yanı sıra çevre dernekleri de, bu projenin yapılmasına karşı çıktı. 30 Mart yerel seçimleri öncesinde, mezbaha yapılmayacağına yönelik sözlere rağmen mecliste bu yönde kararlar alınmasıyla, hukuk mücadelesi başlatıldı.
İDARE MAHKEMESİNE DAVA AÇILDI
Arazide tarımsal faaliyetlerde bulunan kişilerin yarı sıra Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği (Gül-Der) adına da Avukat Cem Altıparmak, hem "ÇED gerekli değildir" kararının iptali için İzmir Valiliği'ne hem de imar planlarının iptali için İzmir Büyekşehir Belediyesi'ne dava açtı. Davanın görüldüğü İzmir 4'ncü İdare Mahkemesi'nin atadığı üç kişilik bilirkişi heyeti, hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mert Çubukçu, aynı bölümde öğretim üyesi Doç. Dr. Şebnem Dündar ile yine aynı yerde görev yapan Öğr Gör. Dr. Levent Ünverdi'den oluşan bilirkişi heyetinin raporu 22 sayfadan oluştu. Projeyle ilgili bilgilerin de yeraladığı raporda, bilirkişi heyeti, vatandaşları sevindiren bir sonuca vardı. Buna göre heyet, dava konusu parsele ilişkin 1/1000 ve 1/5000 ölçekli plan kararlarında öngörülmüş olan "Belediye hizmet alanı" (mezbaha) planının, alanın bütüncül olarak tarımsal faaliyetlere ayrılmasını öngören üst ölçekli 1/25000'lik İzmir Büyükşehir bütünü çevre düzeni planı kararları ile 'planların kademeli birlikteliği' ilkesine aykırı olduğuna karar verdi. Bilirkişi heyeti ayrıca raporunda, "Dava konusu alanda parçacı biçimde mülkiyete dayalı olarak kentsel kullanım alanlarının ayrılmasının, alanda yağ lekesi şeklinde saçaklanarak büyümeyi tetikleyecek ve bölgedeki tarımsal alanlar üzerindeki yapılaşma baskısını arttıracak olmasından dolayı, projeyi, şehicilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırıdır, kanaatine varılmıştır" görüşlerine de yer verdi.
"BEN İSTİYORUM OLACAK DAYATMALARIYLA OLMAZ"
Bilirkişi heyetinin raporunu değerlendiren Avukat Cem Altıparmak, "Gezi sürecinin kentlilik bilince kattığı en önemli kazanım, bundan böyle yurttaşların gerçekte ne istediğine aldırış etmeden, 'ben istiyorum - olacak' tarzı dayatmalarla bir sonuç alınamayacağının ortaya çıkmış olmasıdır. Yerel yönetimler, halkın özellikle çevresel konularda karar alma süreçlerine katılımının önündeki engelleri kaldırmalı ve onların ne istediğine ciddi olarak kulak vermelidirler. Bu süreçten çıkan dersler, sadece İstanbul belediyeleri için değil, tüm yerel yönetimler için geçerlidir. Bu derslerden İzmir Büyükşehir Belediyesi de muaf değildir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, mezbaha projesi işinde, Güzelbahçelilerin haklı taleplerini görmezden gelmiş, çevre ve insan yaşamına aykırı bu projeden iradi olarak vazgeçme imkanları var iken, bunu yapmayarak, davaların açılmasına, İzmirlilerin zamanın ve parasının yok olmasına sebep olmuştur. Bu yaklaşımın ise demokratik, katılımcı bir yerel yönetim anlayışı ile bir ilişkisi yoktur" dedi.
Yorum Yazın