Bir göç hikayesi: Elveda manastır
İzmir'de yaşayan emekli resim öğretmeni Mehmet Nuri Öncüler (65), 1900'lü yıllarda Balkanlar'dan Türkiye'ye göç eden ailenin yaşadıklarını konu alan, hiç görmediği öğretmen dedesinin hikayesini anlattığı 'Elveda Manastır' adlı bir roman yazdı. Annesinin "Umarım senin hayatın ondan daha güzel olur" diyerek 'Nuri' ismini verdiği Öncüler, romanında dedesi Nuri’nin Mustafa Kemal Atatürk ile karşılaşmasından da bahsediyor. Emekli öğretmenden bir göç hikayesi
- Ege Postası
- 24.04.2019 - 10:19
İzmir’de yaşayan emekli resim öğretmeni Mehmet Nuri Öncüler, 1900'lü yıllarda Balkanlar'da yaşayan Türklerin Türkiye'ye dönmek zorunda kalması ile Sinop'a gelen dedesinin ailesinin yaşadığı zorlukları anlattığı 'Elveda Manastır' adlı romanını yayımladı. Emekli olduktan sonra 7 kişisel resim sergisi açan Öncüler, edebiyata yönelerek 4 de roman yazdı, biri basıldı.
İlk romanı olan Elveda Manastır’da dedesi, kardeşi ve dedesinin annesi Şevket Ana’nın Balkanlar’dan Sinop’a gelmelerini ve hayata tutunma öyküsünü anlatan Öncüler, kendi topraklarını özleyen fakat geri dönemeyen bu insanları konu alıyor. Kendi isminin de dedesi Nuri’den geldiğini anlatan Öncüler, annesinin bu ismi kendisine verdikten sonra "Umarım senin hayatın ondan daha güzel olur" dediğini söyledi. Aynı zamanda romanında, dedesi Nuri’nin Manastır'da öğretmenlik yaptığını, sonraki yıllarda Mustafa Kemal’in 18 Mayıs 1919’da Sinop’a uğradığında dedesini görüp yanına çağırarak "Nerelisin" diye sorduğunu ve "Manastırlıyım" cevabını alınca, "Gözlerinden tanıdım" karşılığını verdiğini anlatıyor.
'GÖÇMENLERİN ANADOLU'DA VAROLMA SAVAŞLARINI ANLATTIM'
Romanı gerçek bir hikayeden esinlenerek ve 4 aylık bir araştırma sonucunda yazdığından bahseden Mehmet Nuri Öncüler, "1900’lü yıllarda Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar’da söz sahibi. Balkanlar’ın farklı bölgelerinde 2 milyona yakın Türk yaşıyor. Fakat Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’na doğru yaklaşırken gücünü kaybediyor. Bunu fırsat bilen Ruslar, Bulgar, Sırp ve Yunan cephelerine destek vererek Balkanlar’da yaşayan Türkleri sürmeye başlıyorlar. Türkler Anadolu’ya göç ediyor, Şevket Ana da ailesini toplayarak Sinop’a yerleşiyor. Orada Osmanlı zabiti olan büyük oğlu Hafız ve Manastır'da öğretmen olan küçük oğlu Nuri ile hayata tutunmaya çalışıyor. Romanda bu insanların 1900’lü yıllarda Manastır’da nasıl yaşadıklarını ve sürgünden sonra Anadolu’daki varolma savaşlarını anlattım. 200 tane yayınevine gönderdim, gelen onore edici cümlelerdi. Dilinin çok akıcı olduğunu, bir solukta okuduklarını söylemişlerdi. hoş bir roman" diye konuştu. (DHA)
Yorum Yazın