Bornova deprem gerçeğini konuştu
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Orhan Polat, AFAD'ın üzerinde çalıştığı bir proje olduğunu, bu tamamlandıktan sonra Türkiye'nin herhangi bir bölgesinde belli büyüklükte bir depremin meydana gelmesi durumunda, ilk 5 veya 10 dakika içerisinde hızlı sarsıntı harita üretimi oluşturulacağını söyledi.
- Ege Postası
- 06.03.2018 - 11:33
İzmir; 1-7 Mart Deprem Etkinlikleri Haftası'nda deprem gerçeğini konuştu. Bornova Belediyesi, Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nin ortaklaşa düzenlediği 'Deprem Gerçeği ve İzmir' paneli, Bornova Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Orhan Polat, Yrd. Doç. Dr. Sadık Can Girgin ve Doç. Dr. Cem Kılcal panele konuşmacı olarak katıldı. Panelde konuşan DAUM Müdürü Orhan Polat, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD), tamamen yerli ve milli olan bir projeyi hayata geçirmek için çalıştıklarını açıkladı. Bu çalışma ile 2018 yılı içerisinde Türkiye'nin herhangi bir bölgesinde, belli büyüklükte bir depremin meydana gelmesi durumunda, ilk 5 veya 10 dakika içerisinde hızlı sarsıntı harita üretimi oluşturulacağını da söyleyen Polat, "Oluşturulan haritalar, ilgili birimlere ve AFAD'ın web sitesine insan kontrolü olmaksızın gönderilecek. AFAD'ın bu konuda yoğun bir çalışması var. Tamamen kendi milli imkanları ile geliştirdi. Bu yazılım tamamlandığında, test çalışmalarına başlanacak. Bu da Türkiye'de ilk olacakö dedi.
HAYAT KURTARAN İPUCU
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer ise deprem anında hayat kurtaran ipucular paylaştı. Öziçer, şunları söyledi: “ Vatandaşlar kendi oturdukları binalarda da deprem riskini aza indirebilirler. Yapısal olmayan malzemeleri sabitleyebilirler. Deprem anında oturduğu koltuktan yattığı yatağa kadar, üzerine düşebilecek bir dolap varsa ya da herhangi bir eşya varsa bunları sabitleyerek kendisinin zarar görmesini engelleyebilir. Bina yıkılmayabilir ama üzerine düşecek bir eşya, kötü sonuçlar doğurabilir. İzmir İstanbul'dan daha riskli. İzmir'de daha düşük seviyelerde bir deprem beklendiği halde riskinin yüksek olmasının nedenleri, yapı stokunun netleşmemesi, yapı stokunun yaşlı olması, 40-50 yaşındaki binaların fazla olması, çarpık kentleşmenin gelişmesi… Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman ister istemez risk de artıyor. Vatandaşlar, devlet ve yerel yönetimler üzerine düşenleri yaptıkları zaman riskler azalır. Bir zemin etütlerinin denetlenmesi bile, belediyeler için ekstra kazanım. Zemin etütlerini denetleyen jeofizik mühendislerinin istihdamı bile çok ciddi çözüm sunuyorö diye konuştu.
“BİNALARIN KİMLİK KARTI YOK"
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan da, vatandaşlara oturdukları binaların depreme dayanıklı olup olmadığını sorduklarında, genellikle bu konuda bilgi sahibi olmadıkları yönünde cevaplar aldıklarını açıkladı. Erdoğan; “ Evlerinizin depreme dayanıklı olup olmadığını basit bir sorgulama ile öğrenebilirsiniz. Binaların kimlik kartı tamamlanmadı. Bu olmadığı için dönüşüm de yapılamıyor. Varoş diye tabir edilen yerlerde depreme dayanıklı olmayan yapılar mevcut ve bunlara dair hiçbir çalışma ortada yok. Bina envanterinin çıkarılması konusunda belli bir yere geldik. Kamu binalarında bile depreme dayanıksız yerler varö dedi. Panel, soru cevap şeklinde devam etti. (DHA)
Yorum Yazın