Büyükşehir’de gündem yine dönüşüm: Emsal artışında bir ilçeye daha veto!

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi Ocak ayı Olağan Meclis Toplantısı üçüncü bileşimi Meclis Birinci Başkan Vekili Mustafa Özuslu idaresinde gerçekleştirildi. Oturuma damgasını vuran konu ise yine emsal artışı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm çalışmaları oldu

BUCA’NIN EMSAL ARTIŞINA DA RET

30 Ekim 2020 depreminden yaklaşık 1 yıl sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde alınan kararla, depremzedelerin emsal artışı talepleri karşılık bulmuştu. Alınan karar kapsamında; kent genelinde parsel bazında yüzde 20, ada bazında yüzde 30 emsal artışı kararına imza atılmış ve ilçe belediyelerinden konuyla ilgili çalışma yapmaları istenmişti.

Emsal çalışması yapılan ilçelerden Karşıyaka ve Bornova’nn emsal artışı planlarının geçtiğimiz günlerde mecliste Millet İttifakı’nın oylarıyla reddedilmesinin ardından bugün Buca Belediye Meclisi’nde kabul edilen emsal artışı plan notu değişikliği gündeme geldi.

‘ORTAK AKIL’ ÇAĞRISI

İlgili gündem maddesi üzerine söz alan İmar Komisyonu üyesi AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe, emsal artışı planlarını görüşmek için meclisteki tüm çağrılara ortak akıl çağrısı yaptı ve “30 Ekim’den sonra 4 ay K bölgeleri ve ardından emsal artışı çalışmalarıyla ilgili birçok kez konuştuk. Fakat kente baktığımız zaman kentte bu sorun hala çözülmemiş. Bunu kent içinde yaşayan ve kentsel dönüşümünü yapamamış insanlara baktığımızda görebiliyoruz. Bu insanların gözleri hala Büyükşehir’de. Bu konunun nasıl başladığını biliyoruz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başlattı. Ardından Bayraklı Belediyesinden gelen önergeyle başlayan bir süreç. Bizim siz kötü yapıyorsunuz biz iyi yapıyoruz diye bir derdimiz yok. Bizim derdimiz ortak akıl. Aynı masaya oturmalıyız. Biz aynı masaya oturmadık. Aynı masaya oturduğumuz zaman bu konuları çözdük ve kente nefes aldırdık. Karşıya ve Bornova’da başladı bu durum. Bugün de Buca. Tekrar söylüyorum. Karşıyaka ve Bornova’nın Bayraklı’yla bir farkı yok. Gelin aynı masada oturalım ve bir karar alalım. Bugün Buca’yı konuşacağız. Buca’dan oybirliğiyle gelmiş bu karar O gün evet diyenler bugün nasıl hayır diyecekler çok merak ediyorum. Bu kenti mutlaka baştan yenilemeliyiz. Yineliyorum. Gelin tüm siyasi parti temsilcilerinin ve büyükşehir bürokratlarıyla aynı masaya oturalım ve bu sorunu çözelim. Bir karar alalım ve bu kenti planlı bir kent yapalım” dedi.

“İYİ NİYETLİ GELMİYOR”

Boztepe’nin ardından söz alan İmar ve Bayındırlık Komisyonu Başkanı ve CHP’li meclis üyesi İrfan Önal, Bayraklı ve diğer ilçelerin kıyaslanmasının doğru olmadığını belirtti ve “Biz kendi içimizde bir karar almadık. Biz ilçelerden gelen kararları değerIendiriyoruz. Biz İzmir’de 29 ilçede depremin yıkıcı etkilerini azaltmak ve inşaat maliyetlerindeki artışları da tölere edebilmek için emsal artışı kararı aldık. Depremin en yıkıcı etkisi Bayraklı’da oldu. Orada 3-4 mahallede ever oturulamaz hale geldi, inşalar terk etti. Bu nedenle biz Bayraklı’da özel bir uygulamaya gittik. Bunu diğer noktalarla karşılaştırmak çözümsüzlüğe itmektir. Biz zaten diğer ilçelerde emsal artışı sağlıyoruz. Ancak ‘Bayraklı’da bu yapıldı diğer ilçelerde neden olmadı?’ Bunları kıyaslamak iyi niyetli gelmiyor. Zaten diğer ilçelerden gelen plan notu değişikliği var. Sürekli Bayraklı’da oldu diğerlerinde neden olmuyor sorununu temcit pilav gibi önümüze getirmek iyi niyetli değil” diye konuştu.

“RANTSA İZMİR BUNU GÜLE GÜLE KULLANSIN”

MHP’li meclis üyesi Hakan Şimşek ise; İzmir’in yapı stokunun yüzde 80’inin riskli yapı olduğuna dikkat çekti. İzmir genelinde emsal artışı kararı verilmesi gerektiğini ifade eden Şimşek, “Maalesef İBB meclisinde bazı konuları birden fazla konuşmadan sonuç elde edemeyeceğimizi görmüş oldum. İmar konusunda defalarca ayrıntılarıyla konuşulup ayrıntılarıyla ortaya atılıp İzmirlinin bilgisine sunulması gerektiğini düşünüyorum Depremden sonra ben K alanlarını oluşturma adına bir paylaşım yapıldı. Her ilçe sınırlarını belirlesin dediler. Biz de böyle bir sınır belirlemeyin dedik. Çünkü ülkemizde zaman zaman karşımıza çıkan olumsuz yapılar var. Bu işin K sınırları içinde kalmaması gerektiğini söyledim. Eşitlik ve adalet vurgusuna değindim. Kriterimizin yapının 99 depremi öncesinde yapılmış olması, yapı denetiminin yapılıp yapılmadığı ve zemin etüdü gibi kriterler koyalım ve emsal kaybına uğramasın dedim. Bu şekilde emsal artışını cazip hale getirip bu işi hızlandırabiliriz demiştim. Sayın Başkan’ın cevabı da, ‘İzmir’in yüzde 80’i böyle yapılarla dolu. Bu nedenle İzmir geneline böyle bir karar veremeyiz’ olmuştu. İzmir’in yüzde 80’inin bir ifadesidir. O zaman ne yapacağız? Biz bu kadar nüfusu güvensiz yapılar içinde mi barındıracağız? Şu bir gerçektir ki; Biz genele verdiğimiz emsal artışıyla İzmir’de yaşayan 4,5 milyona bir rant sağlamış oluruz. 3-5-10 kişiye değil. Genele yaptığımız bu uygulama rantsa İzmirli bunu güle güle kullansın. Çalışmaksa çalışalım. İzmirlinin önünü böyle açalım” ifadeleri kullandı.

“DEVLET ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN”

Deprem ve Afet Komisyonu üyesi CHP’li meclis üyesi Nilüfer Bakoğlu Aşık is, K alanları ve emsal artışının birbirinden çok farklı olduğunun altını çizdi ve şunları söyledi; K sınırları başladığı güden beri konuşuyoruz. K sınırları ve bu notların ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. K sınırları, daha önceki yönetmeliklerle kaybedilen hakları biz geri verdik. Daha sonra bu konu sürekli olarak geldi. Deprem konusuyla bu konu karıştırılmaya başlandı. İlçelerden gelen tüm kararlar Büyükşehir’in aldığı yüzde 20’lik artış kararından önceki kararlar. Dolayısıyla İBB bir karar verdi yani tüm ilçelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği orta hasarlı binaların tamamına yüzde 20 inşaat hakkı verdi. Biz inşaat hakkına karşıyız ama depremden sonra İBB insanların mağduriyetini gidermek için bir adım attı. Biz bekliyoruz vatandaşlar da bekliyor. Lütfen devlet elini taşın altına koysun. İzmir afet bölgesi ilan edilsin ve krediler verilsin.”

“KENTİN SORUNLARI SADECE EMSAL ARTIŞIYLA ÇÖZÜLEMEZ”

İmar Komisyonu üyesi ve CHP’li meclis üyesi Murat Aydın ise, “AK Parti, birbirine benzemeyen bir sürü meseleyi bir araya koyarak benzerlik varmış gibi neden yapılmadığını söylüyor. İmarla ilgili o şeylerin hepsi birbirinden farklı. Hepimiz şehrimizin daha planlı olmasını ve sosyal donatılarının daha fazla olmasını savunuyoruz. Kentin sorunları sadece emsal artışıyla çözülemez. Bu bir bütündür. İBB olarak biz zor bir yolu seçtik. Herke boş bir yerde yapılaşma yapabilir. Önemli olan yerinde dönüşüm yapmak” diye konuştu.

AK Parti sıralarından söz alan Selma Kısa ise; riskli yapıların yalnızca Bayraklı’da olmadığının altını çizdi ve “Bu mecliste altığımız kararda uzun süre çalışmalar yaptık ve bunun uzun sürmesi İzmir için en iyi kararı almak içindi. Odalar da dahil oldu buna ve hiçbir siyaset gülmeden çalışma yürütüldü. K sınırı ile ilgili alınan kararın tüm İzmir için uygulanması lazım. O zaman bütün ilçelerden kararlar gelsin denmişti biz bunu doğru bulmuştuk. Ancak geldiğimiz noktada Bayraklı’ya tanınan haklar diğer ilçelerimize tanınmadı. Riskli yapılar sadece Bayraklı'da değil. Depremin en ağır etkisini Bayraklı'da gördük ancak Karşıyaka ve Bornova'dan kopma bir ilçe Bayraklı. Bu nedenle onlar ayanın haklar neyse Karşıyaka ve Bornova'ya da tanınması lazımdı. Bunun adil olmadığını düşünüyorum. Biz sadece gördüğümüz adaletsizliği vurgulamak istiyoruz” ifadelerini konuştu.
İlgili gündem maddesi, komisyondan geldiği şekliyle oybirliğiyle kabul edildi.

“İZMİR’İN YAPI STOKUNDAN KİMSE MEMNUN DEĞİL”

Oylamanın ardından konuşan Özuslu, farklı ilçelerle ilgili aynı kararların gündeme geleceğini ve aynı konuşmaların zaman kaybı olacağını ifade ederken kentsel dönüşümde tek çözüm yolunun emsal artışı olmadığına dikkat çekti ve “Bu konular geçtiğimiz günlerde de görüşüldü anlaşılan devam da edecek. Ama işin teknik boyutu, çok multidisiplinel bir konu. Ama burası İBB meclis ve burada siyasi münazaralar oluyor. Olması da normal. Biz siyasi kişileriz. Elbette herke İzmir’in riskini biliyor. Sadece İzmir değil, Türkiye deprem ülkesi. İzmir’de 22 tane aktif fay hattı olduğu söyleniyor. Evet bazı yerlere itfaiye ya da ambulans giremez. Bunların hepsi çözülmesi gereken problemler. Fakat bu meclisteki tartışmaların sonunda siyasi münazaalara geliyoruz. Ama deprem her türlü siyasi münazaranın üzerinde. İzmir’in yapı stokundan kimse memnun değil. Fakat ben ne şehir plancısıyım ne de mühendisim. Bu iş yani kentsel dönüşüm ve depremle mücadelenin tek silahı kentsel dönüşüm değildir. Bu işin tek enstrümanı bu değildir. Bunu konunun uzmanları da söylüyor. Dolayısıyla evet konuşulmalı ama bilinen şeyleri tekrarlayarak yol almamız mümkün değil. Belki farklı ilçelerden benzer şekilde kararlar gelecek ve bizler aynı şeyleri konuşacağız. Ama İBB’nin bir iradesi var. Mesele bundan ibaret” dedi. 

“DEPREMDEN SONRA DEPREMLE İLGİLİ ÇOK FAZLA İLERLEME KAYDEDİLEMEDİ”

Gündem dışı konuşmalarsa söz alan MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin, kentsel dönüşüm konusunda Büyükşehir tarafından yapılan çalışmaların yetersizliğine dikkat çekerken deprem gerçeğini hatırlatarak daha hızlı reaksiyon alınacak çalışmalara yönelinmesi gerektiğinin altını çizdi ve şunları söyledi; “Burada depremi ve emsal artışını çok konuştuk. Bu konuşmalar çok gerekli. Evet kentsel dönüşüm yapıldığında mahkemelik olundu çalışmalar uzadı. Bu işler ne kadar çabuk olacaksa o yöntemler uygulanmalı. Gerekli yöntemler uygulanmalı, başka yöntemler bulunmalı. Gerekirse belirli bölgelerde planlar yapılıp bırakılmalı. Bu konuyla ilgili yürümek lazım. Mecliste 4 parti var. Bu konu hakkında bir araya gelmek ve he birlikte bu konuyu çalışmak lazım. Deprem olmaya devam ediyor. Depremden sonra depremle ilgili çok fazla ilerleme kaydedilemedi. Bu konu çok ciddi bir konu. 117 insanımızı kaybettik. Bir daha böyle bir deprem olursa, yıkıcı olursa, tedbirleri almamışsak ne yaparız? Bu konu önemli bir konu. Büyükşehir’i yürüten CHP. 15 aydır hangi yolu kat ettin? Sunumlar güzel ama yetersiz. Bu konu üzerine çalışalım. Bu konu İzmir için hayati bir konu. İzmir, depreme ve afetlere hazır bir kent olmalı. Mesele bu. Önemli bir konu. Onun için daha koşar adımla gitmemiz lazım. Yetmez. 16 ay olmuş yeterli bir çalışma yok.