Dolar 34,5672
%0.07
Euro 36,2623
%0.71
Altın 2.970,900
%-1.15
Bist-100 9.632,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Büyümenin lokomotifi sanayi

Büyümenin lokomotifi sanayi

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, baz etkisinin de katkısıyla Türkiye’de büyümenin lokomotifinin sanayi sektörü olduğunu söyledi.

  • Ege Postası
  • 11.06.2016 - 09:30

2016 yılının ilk çeyreğine ilişkin büyüme verilerini değerlendiren Yorgancılar, "Oldukça zorlu bir konjonktürde, baz etkisinin de yardımıyla, ekonomi beklentilerin üzerinde büyüdü. Talep cephesinden özel ve kamu tüketimi, arz cephesinden ise sanayi ve inşaat sektörü büyümenin lokomotifi oldu” dedi.

Ender Yorgancılar, net dış ticaretin büyümeye katkısının negatif olmasının, tek kanatlı bir başka ifadeyle iç talep çekişli büyümeye işaret ettiğini belirtirken, ayrıca yatırımların hem toplamda hem de özellikle makine-teçhizat boyutunda gerilemiş olmasının gelecek için endişe yarattığı uyarılarını yaptı. Yorgancılar, “Dolayısıyla hem sevindirici hem de düşündürücü bir büyüme yaşamış olduk. Bu durum özellikle ve öncelikle yatırımlar boyutundan yeni bir senaryoya olan ihtiyacı açık bir şekilde ortaya koyuyor” diye konuştu.

 

ÖNEMLİ DİNAMİKLER

 

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, sanayideki ilk çeyrek büyümesi için ise şu değerlendirmelerde bulundu;

"Türkiye'de adeta bir ekonomik ve siyasi ateş çemberinin ortasında bulunuyor. Yunanistan ve Rusya ekonomik sorunlarla, Suriye, Irak, Libya, Mısır siyasi sorunlar yumağı içinde kaybolmuş görünüyor. Türkiye terör eylemleriyle adeta Ortadoğu bataklığına çekilmek isteniyor. Dünya ekonomisi bir türlü normalleşemiyor. Yılın ilk çeyreğinde Euro Bölgesi sadece yüzde 1,7, ABD yüzde 2 büyürken Rusya yüzde 1,2 oranında küçüldü. Türkiye'nin en önemli pazarları düşük düzeyde büyürken Türkiye'nin ihracatla büyümesi oldukça zordu. Buna rağmen Türkiye'de; hem genelde sanayi hem de özelde imalat sanayinin gösterdiği yüzde 5,9 düzeyindeki büyüme oldukça önemlidir. Bu gelişmede yılın ilk çeyreğinde yüzde 18,5 düzeyinde artan döviz sepetinin (yarım Euro ve yarım Dolardan oluşan) önemli rolü olduğunu görmek gerekiyor. Çünkü kur artışları hem girdi hem de nihai ürün talebinde yerli olana yönelmeyi zorunlu hale getirdi. Bu da iç talepteki büyümenin yerli üretime yansımasını güçlendirdi. Yılın ilk çeyreğinde toptan ve perakende ticaretin yüzde 5,6 düzeyinde büyümesi de bu savı destekliyor. Dolayısıyla genç ve yüksek tüketim beklentisi olan bir toplumda kurların düşük kalmaması iç talebin iç üretime yansımasına bu da ülkenin gelişmesine ciddi katkı sağlıyor. Dolayısıyla Türkiye bir daha düşük kur politikasına yönelmemelidir."

Sürdürülebilirlik önemli

 

G20 ülkeleri arasında yılın ilk çeyreğinde en yüksek oranda büyüyen ilk dört ülkeden (Hindistan, Çin, Endonezya'dan sonra) biri olmamızın son derece sevindirici olduğunu söyleyen Yorgancılar, "Bu durum sürdürülebilirlik konusunda önemli sorunlar olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi yatırım, üretim ve ihracat temelli yeni bir yatırım ve büyüme hamlesine olan ihtiyacı da çok belirgin olarak ortaya koyuyor" dedi.

 

İKİNCİ ÇEYREK BEKLENTİLERİ

 

Yılın ikinci çeyreğine ilişkin verilerden belirgin bir yavaşlama sinyalleri geldiğini ve baz etkisinin bu dönemde tersine etki yapacağına da dikkat çeken Yorgancılar, “Türkiye'de üretken yatırımların, bu çerçevede de imalat sanayi yatırımlarının artması zorunluluktur. İlave üretim kapasitesi yaratamadığımızda büyümeyi bu düzeylerde tutmamız mümkün olamayacaktır. Nüfusu her yıl yaklaşık bir milyon kişi artan bir ülkede sanayi yatırımlarının artmaması düşünülemez” ifadesini kullandı.

Ender Yorgancılar, bu noktada devlete çok önemli bir görev düştüğünü, ekonomiye ve büyümeye ilk çeyrekte olduğu gibi cari harcamalarla değil özel kesim yatırımlarını teşvik ederek katkı vermesi gerektiğini vurgularken, “Küresel koşullar, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) olası faiz artırımı ve Türkiye'de enflasyonun düzeyi itibariyle para politikasının bu süreçte devreye alınması güçtür. Ancak, büyük kamu yatırımlarının yap-işlet devret modeliyle yapılmasının da etkisiyle bütçe oldukça güçlü ve esnekliğe sahip durumdadır. Bu avantaj etkin olarak kullanılmalıdır. Hem küresel hem de ulusal düzeyde belirsizlik ve risklerin bu derece yoğun olduğu bir dönemde şok etkisi yaratacak nitelikte bir yatırım teşvikine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle sanayiciler olarak devletin bir taraftan OSB'ler içinde yapılacak yeni sanayi yatırımlarına faizsiz kredi desteği vermesini, diğer taraftan da meslek lisesi ve üniversite mezunları için istihdam vergilerinin kaldırılmasını Hükümetimizin değerlendirmesini diliyoruz. Böylesi adımlar hem yatırım hem de istihdam artışına katkı vererek büyümeyi destekleyecektir” diye konuştu.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.