CHP'li Arslan: Elektrikte inisiyatif şirketlere bırakılmış
CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Ednan Arslan’dan hükümete yüksek elektrik fiyatları ve kayıp kaçan oranı için uyarı.
- Ege Postası
- 26.07.2021 - 11:38
Arslan; “Elektriği en pahalı kullanan ülkeler arasındayız, sadece Ocak 2019 Haziran 2021 arasında konutlarda elektriğe yüzde 48,1 zam yapıldı. Rekabetçi bir elektrik piyasası yaratılarak vatandaşlara daha ucuz elektrik enerjisi sunma gerekçesiyle 2009’da başlayan özelleştirme süreçleri 2013’te tamamlandı. Ancak aradan geçen sürede ne elektrik tüketim fiyatı aşağı çekildi ne de kayıp kaçakta istenilen noktaya inildi. Görünen o ki EPDK elektrikte inisiyatifi tedarik ve dağıtım şirketlerine bırakmış durumda.” diyerek hükümete yüklendi.
“Halkın yararını gözetmek için tedarik ve dağıtım şirketlerine bilgi edinme yoluyla soru soruyorsunuz, ticari sır gerekçesiyle yanıtlanmıyor. Hem milletin sırtından milyarları kazanacaksınız hem de ticari sır gerekçesiyle veri saklayacaksınız, bu kabul edilemezdir. Milletvekillerinin asli görevi olan Parlamenter denetim yapmamız engelleniyor.” İfadelerini kullandığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Elektrik arzı bir kamu hizmetidir. 37 milyonun üzerinde mesken, 6 milyon 700 bin ticarethane, 190 bin sanayi kuruluşu, 650 bin tarımsal sulama abonesini ilgilendiren devasa bir hizmetten bahsediyoruz.
NEYİN VERİSİNİ KİMDEN SAKLIYORSUNUZ
Enerjide mevcut tabloyu görmek, durumu saptamak, eleştiri ve öneriler oluşturmak için veriye ihtiyaç duyuyorsunuz. Bilgi edinme taleplerimize bazı tedarik ve dağıtım şirketleri tarafından ticari sır diye yanıt verilmiyor. Bakanlık soru önergelerini sadece bir link adresi vererek geçiştiriyor.
Elektrik hayatımızın için vazgeçilmez bir hizmet, elektrik olmazsa hayat durur. Sektörde yaşanan sorunları tespit etmek amacıyla 21 dağıtım şirketine, abone sayıları, elektrik kesinti tablosu, kayıp kaçak oranları, abone türlerine göre kesme bağlama sayılarına ilişkin soruları içeren bilgi edinme talebinde bulunduk. Sorularımıza sadece 4 dağıtım şirketi tarafından yanıt verildi. Eğer sorulara yanıt verseler, gereksiz yere vatandaşa aktardıkları maliyeti öğreneceğiz. Bu şirketler bir kamu hizmeti vererek kazanç elde ediyorlar. Vatandaşın hak ve hukukunu korumak için sorduğumuz soruların yanıtlanmaması keyfiliktir, hukuku arkadan dolanmadır. Bu yaklaşım gerçekleşmeyen yatırımları, yerine getirilmeyen taahhütleri kamuoyundan saklama gayretinden başka bir şey değildir.”
KİMİN YANINDASINIZ VATANDAŞIN MI TEDARİK VE DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN Mİ?
Her yasama yılında ısrarla elektrik kesme bağlama bedellerini TBMM gündemine taşıdık. Bu konuda meslek odalarının da yoğun baskısı oldu. Sonuçta EPDK yüksek kesme bağlama bedellerinden geri adım atmak zorunda kadı. Milyonlarca lira vatandaşın cebinde kaldı. 2020 yılında konutlarda 37,3 lira olan kesme bağlama bedeli 2021 yılı için 20 liraya çekildi. Demek ki bu bedel düşürülebiliyormuş. EPDK’ya sorumuz şu: Kimin yanındasınız vatandaşın mı tedarik ve dağıtım şirketlerinin mi? Vatandaşın yanındaysanız şeffaflığı sağlayacaksınız.
Sadece 3 elektrik dağıtım şirketinin 2020 yılında (Van, Aras, Çoruh, Elektrik Dağıtım Şirketleri) verilerine göre 2020 yılında dağıtım şirketleri 337 bin 534 kesme bağlama işlemi gerçekleşmiştir. 298.263 konut, 37.545 ticarethane, 141 sanayi tesisi ile 767 tarımsal sulama kooperatifinin elektriği değişik nedenlerle faturasını ödenemediği için kesilmiştir.
Bu sadece 16 İl 6 milyon 300 nüfusu kapsayan bir veridir. Bu veri ışığında bir projeksiyon yapıldığında, yaklaşık 4,500 milyon açma kesme bağlama sayısından bahsetmek yanlış olmayacaktır.
Yine (Van, Aras, Çoruh, Akdeniz Elektrik Dağıtım Şirketleri) 4 dağıtım şirketinin verilerine göre 19 il, 9 milyon 555 bin nüfusu kapsayan bir bölgede kesme bağlama bedeli olarak vatandaşlarımızdan toplam 54 milyon 36 bin 359 TL tahsil edilmiştir. Benzeri bir tablonun ülke genelinde geçerli olduğu varsayıldığında 2020 yılı için vatandaşlarımızın cebinden 475 milyon TL tutarında bir açma kapama bedeli çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hiçbir tartışmaya yer bırakmadan bu rakamları kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir.
EPDK 2001 yılında, özelleştirme süreci öngörülerek bağımsız nitelikte bir üst kurul olarak teşkil edilmişti. Böyle bir yapı kurulmak suretiyle enerji piyasalarının tarafsız bir otorite tarafından ekonomik kurallar dikkate alınarak yönetilmesi hedeflenmekteydi.
2006’da 21 bölgeye ayrılarak ihaleye çıkarılan elektrik dağıtım şirketlerinin 2009’da başlayan özelleştirme süreçleri 2013’te bitirilerek dağıtım bölgeleri tamamen özelleştirildi.
Peki, enerjide rekabetçi bir piyasa oluşturularak fiyatlar aşağı çekildi mi? İddia edildiği gibi yeterli altyapı yatırımları gerçekleştirildi mi? En büyük sorunlardan biri olan kayıp kaçakta istenilen noktaya gelindi mi? Bu sorulardan hiç birine olumlu yanıt vermek mümkün değil. Çeşitli Avrupa ülkelerinde elektrik iletiminde ve dağıtımında toplam kayıp ve kaçak miktar ve oran verileri değerlendirildiğinde, elektrik altyapısında gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olduğumuz görülecektir.
Ülkemizde 2018 yılında dağıtım sistemine giren elektrik enerjisi miktarı 203.864.491 MWh, dağıtım sisteminde tahakkuk eden elektrik enerjisi 177.349.779 MWh yani 25.514.712 MWh bir kayıp kaçak söz konusu, yüzde 13 gibi yüksek bir kayıp kaçak oranından bahsediyoruz. Resmi verilere göre iletim kayıpları hariç sadece dağıtım sisteminden kaynaklanan bu oran 2019 yılında yüzde 12,7 olarak gerçekleşmiş.
Almanya’nın 3, Fransa’nın 2, Litvanya’nın 5 katı bir kayıp kaçak tablosundan bahsediyoruz.
Bilgi edinme talebimize yanıt veren dağıtım şirketlerinin “Şirketimizin özelleştirme sözleşmesinde kayıp kaçakla ilgili her hangi bir hüküm bulunmamaktadır.” yanıtı, özelleştirme politikaları ve bu konunun ne kadar ciddiye alındığı noktasında çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir.
AKKUYU’YA GEREK KALMAZDI
Vatandaşın alım gücünün çok üzerinde seyreden elektrik fiyatlarının sisteme bir şekilde yansıdığı görülüyor. Gerçekleşmeyen ve denetlenmeyen yatırımlar kayıp kaçağı artıran en önemli nedenlerden biri olarak görülüyor. Halen arz (97.690 MW) fazlası kapasitenin, talebin (anlık 49.852 MW) neredeyse iki katı düzeyinde olduğu ülkemizde, Türkiye kayıp kaçak oranını Avrupa ülkeleri düzeyine çekilmiş olsaydı, kısa dönem içinde yeni üretim yatırımına gerek duyulmazdı. Elektrik sisteminde gerçekleşen kayıp/kaçak tüketimini kabul edilebilir seviyeye indirememiş enerji yönetiminin; maliyeti üzerinden vatandaşlara getireceği yükü, teknoloji ve yakıt bağımlılığı, işletme güvenliği, atıkların saklanması gibi birçok sorunu içinde barındıran ve gelişmiş ülkelerin bile artık terk etme noktasında olduğu nükleer santralda inatla ısrarcı olmasını kabul etmek mümkün değildir.
Türkiye'nin rüzgar ve güneşten elektrik üretimi yüzde 12'ler düzeyindedir. Rüzgar ve güneşten elde ettiğimiz toplam enerjiyi kayıp kaçak olarak kaybetmekteyiz.
Elektrik sadece bireylerin hayatını, hane halkı kullanımı ilgilendirmez, makroekonomiyi etkileyen bir faktördür. Enerji maliyetlerinin sanayi üretiminde önemli bir paya sahip olduğunu biliyoruz. Sürdürülebilir kalkınma, dengeli büyüme, ayakları yere basan bir ekonomi için istikrarlı, uzun süreli bir enerji politikası izlemek zorundasınız. Görünen o ki hükümet elektrik enerjisinde inisiyatifi tedarik ve dağıtım şirketlerine bırakmış durumda. Bu kafayla kayıp kaçak oranlarının Avrupa ülkeleri düzeyine çekilmesi yıllar alacaktır. Var olan eksiklerin saptanıp bir an önce önlem almak, gerekli yatırımları planlayıp gerçekleştirmek, Türkiye’yi enerji konusunda giderek ağırlaşan bir tablodan kurtarmanın tek yoludur.
Yorum Yazın