CHP'li Arslan: Enerjide Rusya’ya göbekten bağımlı hale getiriliyoruz
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, “Yap-işlet-sahip ol modeliyle inşa edilen Akkuyu Nükleer Santrali, enerjide dışa bağımlılığı azaltmadığı gibi aksine enerjide Rusya’ya göbekten bağımlı olmamıza neden oluyor… Yap-işlet-sahip ol modelinde, yapan Rusya’dır, santrali işletecek olan Rusya’dır, sahibi olacak olan ülke Rusya’dır, buradan çıkacak ürün izotopları götürüp yan sanayisinde kullanacak olan Rusya’dır. Ama bu nükleer atıkları bertaraf etmek için topraklarına gömecek olan Türkiye'dir. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
- Ege Postası
- 17.11.2022 - 12:15
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü ve kabul edildi. Görüşmeler sırasında söz alan CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, Mersin’de yapımı süren Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni ve AKP iktidarının enerji politikalarını eleştirdi. Arslan, şunları söyledi:
“GECİKME YAŞANAN YEKA PROJELERİYLE İLGİLİ NE GİBİ YAPTIRIMLAR UYGULANACAK”
“3 Ağustos 2017 tarihinde YEKA RES-1 ihalesi tamamlanmıştı. 2024 yılında tamamlanması beklenen bu projenin maalesef süresi 3 yıl uzatılarak 2027'de devreye girmesi söz konusu. Aynı şekilde YEKA GES-1 de Karapınar'da yapılıyor, onun da 20 Mart 2017 tarihinde ihalesi yapıldı. Ancak tesisten elektrik üretimi hâlen gerçekleşmiş değil. YEKA RES-1 ve GES-1 projelerindeki gecikmelerin sebebi nedir? Gecikme yaşanan YEKA projeleriyle ilgili ne gibi yaptırımlar uygulanacaktır?
Maalesef YEKA GES-3-4 sahaları ise mera alanları üzerinde ihaleye çıkıldı. Verimli tarım arazileri ve meralar üzerinde RES ya da GES kurulamayacağı mevzuatımızda açık ve net değil midir? YEKDEM ve YEKA uygulamalarındaki başarısızlıklar nedeniyle 2023 yılında elektrik üretiminde YEK payında bir artış hedefi göremiyoruz.
2022'nin ilk sekiz ayında YEKDEM ödemeleri 89 milyar Türk lirasına ulaştı. Bu miktar, 2021 yılının ilk sekiz ayında 40 milyar Türk lirası idi. 2021 yılından 2022'ye YEKDEM kapsamına giren kurulu gücümüz iki katına çıkmadığına göre, bu artışın arkasında öngörüsüz enerji politikaları olduğu açıktır. Eğer YEKDEM kapsamında dolar bazında alım garantisi biçiminde yapılan desteklemeler zamanında Türk lirası üzerinden düşünülmüş olsaydı, Türk lirasının değer kaybından kaynaklanan bu artışlar yaşanmayabilirdi. Ayrıca, bir yılda YEKDEM kapsamında neredeyse 130-135 milyar Türk lirası destekleme miktarı ortaya çıkacak ise yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırımını neden kamu eliyle yapılmadı?
Ortaya çıkan bu acı tablodan sonra, 1 Temmuz 2021'den sonra YEKDEM kapsamına girecek olan yatırımlara desteklemelerin Türk lirası üzerinden yapılması kararı alındı, iyi ama şu ana kadar yapılmış olan YEKDEM yatırımlarının çoğu hâlen dolar üzerinden desteklenmekte ve bu soruna hâlen bir çözüm üretilmiş değil.
“AKKUYU'NUN UCUZ ELEKTRİK SAĞLAYAMAYACAĞI ORTADAYKEN İKİNCİSİNİ SİNOP’TA YAPMAK, ÜÇÜNCÜSÜ İÇİN TRAKYA’DA YER ARAMAK NE KADAR DOĞRU”
YEKDEM kapsamındaki RES'ler için, 2021 öncesinde 1 kilovatsaat için 7,3 sent, GES'ler için 13,3 sent olan destekleme değerleri, 2021 sonrası için alt sınır olarak 1,7 sent ve üst sınır olarak da 5,1 sent olarak belirlenmiştir. Bunlara karşılık olarak, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin fiyatlandırılması hâlen alt sınır 12,35 sent, üst sınırı ise 15,33 senttir. RES'ler, GES'ler için, 1 kilovat elektrik için 1,7 sent iken Akkuyu için, 1 kilovat elektrik için 12,35 sent. Akkuyu'nun bu şekilde ucuz elektrik sağlayamayacağı gün gibi ortadayken aynı koşullarda ikincisini Sinop’ta yapmak, üçüncüsü için Trakya’da yer aramak ne kadar doğrudur?
Akkuyu için proje maliyeti 20 milyar dolar olarak belirlenmiş, ancak maliyet belirleme metodu açık değildir. Dünyada kullanılan ‘levelized cost of electricity’ verisi mevcut değildir. Yapılan anlaşmaya göre, nükleer güç santralinin ilk iki ünitesinden üretilecek elektriğin yüzde 70'i, 3'üncü ve 4'üncü ünitelerin üreteceği elektriğin ise yüzde 30'u için ülkemiz alım garantisi vermiştir. Bu santral yılda 8 bin saat çalışacak olsa, Rus şirketine verilen garanti kapsamında 15 yılda yapacağımız ödeme, 44 milyar dolar. Geriye kalan yüzde 50'lik üretim için bugünün ortalama takas fiyatlarıyla bunu piyasaya satması durumunda Rus şirketi, bir 55 milyar dolar daha buradan kazanç elde edecek. Yani Rusya, 20 milyar dolar yatırım yapacak, bunun karşılığında, 15 yılda yaklaşık 100 milyar dolar gelir elde edecek ve hibe edilen arazi ve imtiyazlar da cabası.
“SANTRALDEN ÇIKACAK İZOTOPLAR RUSYA’DA YAN SANAYİDE İŞLENECEK. BUNLARIN İŞLEVSİZ ATIKLARI TÜRKİYE’YE GÖNDERİLECEK”
‘Yap-işlet-sahip ol’ modeliyle inşa edilen Akkuyu Nükleer Santrali, enerjide dışa bağımlılığı azaltmadığı gibi aksine enerjide Rusya’ya göbekten bağımlı olmamıza neden oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de santralden çıkacak fisyon sonucu oluşan ürün izotoplar Rusya’ya götürülecek, yan sanayide işlenecek ve bu izotopların işlevsiz atıkları Türkiye’ye gönderilecektir. Bir kez daha ifade etmek isterim ki ‘yap-işlet-sahip ol’ modelinde, yapan Rusya’dır, santrali işletecek olan Rusya’dır, sahibi olacak olan ülke Rusya’dır, buradan çıkacak ürün izotopları götürüp yan sanayisinde kullanacak olan Rusya’dır. Ama bu nükleer atıkları bertaraf etmek için topraklarına gömecek olan Türkiye'dir. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir.
Nükleer Düzenleme Kurulu kitapçığında, Avrupa Komisyonu’nda başlatılan stres testlerinin ikinci adımının 2023 ortalarında yapılacağı üst denetleyici Uluslararası Atom Enerji Ajansı ve iş birliği içinde yapılacak projenin 2024-2025 yılları arasında uygulanması için resmi başvurunun yapıldığı söylenmektedir. Bu durumda, gerekli denetlemeler ne zaman sonuçlandırılacaktır? Santral ancak 2026 yılında mı devreye girecektir?”
Yorum Yazın