CHP'li Başkanlar ‘Su Zirvesi’nde: 22 başkan manifestoyu imzaladı
CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı ile 11 İl Belediye Başkanı, düzenlenen “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi”nde bir araya geldi. 22 Başkan, 10 maddelik “Su Manifestosu”na imza attı. Manifestoda, “Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır. Biz, Türkiye’nin 22 belediye başkanı; yetki, görev ve sorumluluklarımız doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz: Başka bir su yönetimi mümkün” denildi.
- Ege Postası
- 22.03.2021 - 13:36
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde CHP’li büyükşehir belediye başkanları ve 11 il belediye başkanının katılımıyla birlikte 2 gün sürecek “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi” Fuar İzmir’de başladı.
Zirveye, ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Toeun, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe, İzmir ilçe belediye başkanları, CHP İzmir milletvekilleri ve çok sayıda STK temsilcisi katıldı.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, mazereti nedeniyle zirveye katılım sağlamadı. Ancak Başkan Muhittin Böcek zireye video mesaj yolladı.
Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesinde "Su Yönetiminde Liderlik ve Politikalar" temasıyla Başkanlar Zirvesi yapıldı.
“TÜRKİYE’NİN SU POLİTİKALARI BEREKET DEĞİL YOKSULLUK TOHUMLARI EKİYOR”
Programın operatörlüğünü üstlenen ve ilk konuşmayı yapan Başkan Soyer, su kaynaklarının her geçen gün daha da tükendiğinin altını çizerek, “Türkiye’de son 60 yılda Marmara denizinden daha büyü sulak alan kurutuldu. Doğal karakterini koruyan sağlıklı nehir ekosistemi nerdeyse hiç kalmadı. Yeraltı suları yüzlerce metre geriye çekildi. Ülkemiz susuzluk nedir bilmezdik ama topraklarımız kuraklıkla tanıştı. Her yıl suyumuz yetecek mi kaygısı taşımaya başladı. Türkiye’nin bugün kuraklıkla tanışmasının nedeni suyumuzun yanlış yönetilmesi. İklim krizi susuzluk tehlikesini büyütürken bu eskisi politikacının terk edilmesi bekleniyor. Maalesef eski politikanın açtığı fay hatlarını daha da derinleştiren kararlar çoğalıyor. 19 Martta Türkiye’de sulak alanların korunması yönetmeliğinde değişlik yapıldı Bu şekilde yıllardır korunan sulak alanlarda büyük altyapı projelerine izin verildi. Verilere göre ülkemizdeki su kaynakların yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Ama çağdaş politikalarla bundan tasarruf edebiliriz Bilim kuraklık ve yoksullukla mücadele etmenin yolunu çiziyor. Türkiye’nin su politikaları artık bereket değil kuraklık ve yoksulluk tohumları ekiyor. Bugün burada kuraklığın kaderimizi olmadığını gösteren yeni bir su politikası ortak metnini 22 belediye başkanımızla imzalayacağız. Bu manifestoda üç ana temelimiz vat. Cesaretlen koruduğumuz kararlılığımız, umudumuz ve canımız gibi sahip çıktığımız birlik ve beraberliğimizi. Türkiye’nin suyunu yaşatmak için hepiniz İzmir’e hoş geldiniz” dedi.
"TÜRKİYE'DE O KADAR ÇOK GEREKSİZ TARTIŞMALAR VAR Kİ..."
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar şunları söyledi; “Türkiye’de o kadar çok gereksiz tartışmalar var ki… Tabii su ve verimli toprak bundan 30-40 sene sonra dünyanın en değerli şeyi olacak. Bugünden ciddi sıkıntısını çekmeye başladık zaten. İklim değişikliğini de göz önünde bulundurursak bundan 10 yıl sonra dünya nüfusunun yarısı su sıkıntısı çekecek gibi. Bugünlerde başka bir su tüketimini tartışmak çok önemli.”
“BUGÜN KAYBETMEDEN TEDBİR ALACAĞIZ”
Ankara Büykşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise suyun hoyrat kullanımına dikkat çekerek, “Bu toplantının yapılması çok önemli çünkü ülkemiz kuraklığa doğru gidiyor. Özellikle orta Anadolu 20-25 yıl içerisinde çölleşecek. Bunu götürüyoruz ama hiçbir tedbir alınmıyor. Herkes suyu hoyratça kullanıyor ve hiçbir önlem alınmıyor. Ben daha önce yurt dışına çıktığımızda dünyanın her yerinde kuraklık olduğunu ama bunun tedbirini aldıklarını gördüm. Kimse keyfine göre su alamıyor. Biz biraz geç keşfettik bunu. Şu anda Ankara’da o kadar çok hobi bahçesi var ki suyumuzun yüzde 75’ini yüzde 15‘lik bir azınlık kullanıyor. Biz bu konulara ilişkin görüşlerimizi Çevre Bakanlığı’na bildiriyoruz. Ancak Türkiye’nin yarısını yakını yöneten belediye başkanları olarak çağımızın elması olan suyu korumak adına bir manifesto hazırladık. Bu manifesto belediye başkanlarımız imzalayacak. Umarım ki gereken tedbirler alınır. Bizim şöyle bir suyumuz var: Bir şeyleri kaybettikten sonra tedbir alıyoruz. İnşallah bugün bir ilki yaşayacağız ve kaybetmeden tedbir alacağız” diye kouştu.
“SUSUZLUK BİZİ YÖNETMEDEN BİZ SUYU YÖNETELİM”
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Türkiye nüfusunu yarıdan fazlasını temsil eden büyükşehir belediye başkanların il belediye başkanlarımız ve değerli katılımcılarımız var. Doğal su kaynaklarımızı korumalıyız. Özellikle yer altı kaynaklarımız çok ciddi bir şekilde maalesef üzülerek söylemek gerekirse vahşice kullanıyoruz Özellikle kaçak açılan sondaj kuyularına önlem alınması ve denetimlerin üst noktada yapılmasına inanıyorum. Tarımda modern sulama sistemleri kullanılması ve ürüne göre su verilmesi çok önemli. Bir desen ve planlama yapılmalı. Susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim diyorum” dedi.
BAŞKAN BÜYÜKKERŞEN’DEN YASAL DÜZENLEME ÇAĞRISI
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ise yanlış su politikalarının bölgesel bazlı yaşattığı sıkıntılara değinerek “kentlerimizde yaşanan birkaç saatlik su kesintisi bile haytamızı çileye dönüştürüyor. Bilinen aksine su zengini olmayan bir ülkedir Türkiye Cumhuriyeti. Ülkemizde bulunan akarsu, dere, çay, göl ve sulak alan yer altı suları itibariyle fakir olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım. Bu nedenle bunların kullanımında çok dikkatli olmalıyız. Biliyorsunuz doğanın kendisini savunma yollarından biri de sudur. Göller kuruyor ve yeraltı suları yön değiştiriyor. Bu bizi fakirliğe sürüklüyor. Şöyle bir algının yanlışlığını vurgulamak gerekiyor: Vatandaşlarımızı istediğim zaman istediğim kadar su kullanımı hakkına sahip olmak için bizlerden hizmet bekliyor. Bu çok yanlış. Biz parasını ödediği müddetçe istediği kadar su kullanabilir algısını değiştirmemiz gerekiyor. İlkokullardan başlayarak bu yanlış algıyı düzeltmeliyiz. Yine aynı şekilde, suyun verimli kullanımı konusunda da özellikle tarımla uğraşan kesimi aydınlatmalıyız. Çünkü tarım modellemesi ve su ihtiyacının bir plana oturtulması gerekiyor. Ama hükümetlerimiz bu konuya yeterince önem vermediği için biz Eskişehir’de bunun büyük sıkıntısını çekiyoruz. Bu toplantının nemi çok büyük. Zengin su kaynakları olmayan Türkiye’nin su kaynaklarının tüketimiyle iliği yasaya bağlı bir düzenlemenin getirilmesi ve bu düzenlemeyle belediyeler yetkili hale getirilmeli” ifadelerini kullandı.
“SİYASETİ BİR KENARA BIRAKALIM”
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savas, “Yıllardır kuraklığa doğru emin adımlarla gidiyoruz. Dünyanın 3’te 2’si sularla kaplı ama biz bunun yüzde 2’sini içme suyu için kullanabiliyoruz. Dünyada iki önemli konu var. Biri güvenli gıda, diğeri teknoloji. Dünya 5.0’ı kullanırken biz hala 2.5’lerdeyiz. Güveli gıda konusunda dünyanın en iyi 5 ülkesinden olabiliriz. Ama bunun için de suyun verimli kullanımı gerekiyor. Bunun için bugün buradayız. Şu var ki; konu gıda ve sağlık söz konusu olduğunda siyaset bir kenara bırakılmalı. Ben buradan bütün bakanlara ve yöneticilere sesleniyorum. Siyaseti bir kenara bırakalım” diye konuştu.
“DOĞAYLA HİÇ AMA HİÇ İNATLAŞILMAZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Kanal İstanbul projesine atıfta bulunarak, “Meselemiz gerçekten çok önemli. Aslında ülkemizin yüzde 65’ini temsil ediyoruz. Bu nedenle bahsettiğimiz su meselesi geçici bir mesele değil. Ülkemizde ekonomiden siyasete, eğitimden sağlığa birçok problem var. Biz bunları çözebiliriz Bu meselesi öyle değil. İstediğimizde bir ada çözüm bulamayız. Bu yüzden diğer konuları düzeltebileceğimiz gibi su meselesinde de büyük bir iradeyiz ortaya koymalıyız. Kuraklık, dünyanın sorunu. Milyonlarca insanı göç dalgasına sevk ediyor. Bu nedenle su kaynaklarının ülkemizde tahrip edilmesine yönelik hiçbir hamleye izin vermemeliyiz. Milletle inatlaşılmaz, doğayla hiç ama hiç inatlaşılmaz. Doğaya karşı birtakım hamlelerde bulunma ciddi hasarlar ve problemler yaralıyor. Bunu da İstanbul’da yaşıyoruz. İstanbul’da inşa edilmek istenen beton kanalı 16 milyon insanın yaşamını negatif etkileyecek büyük bir tehdit ve ihanettir. Bu anlamda büyük bir seferberlik başlatıyoruz bugün. Bunun bir başlangıç olduğu bilinmeli. Bu yönüyle yıllarca sürecek bu. Başarıya ulaştık deme şansımız yok. İnşallah ülkemizin geleceğinde çevremizin korunduğu ve doğayla inatlaşamayan bir geleceği çocuklarımıza armağan ederiz” dedi.
“İNSANLIĞIN TEMİZ SUYA ERİŞİMİ KONUSUNDA SORUMLUYUZ”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, su tüketiminde çağdaş politikalar izlenmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi; “Çağımızın en önemli sorunu. Bu sorun sadece ülkemizin sıkıntısı değil. Tüm dünyamızın uğraştığı konu su krizi. Artan insan nüfuzu sonrası ihtiyaçların artması, insanların ihtiyaçlarını giderecek alanlarda bizler gibi gelişmekte olan ülkelerdeki çözümler durumu buraya getiriyor. Sanki dünyada su bitmeyecek gibi tüm dünyada insanlar ortak akıllı çözüm üretemiyoruz. Batıda çevre dostu gözükenler aslında küresel ısınmanın merkezi. Daha fazla vahşice kar elde etmek isteyenlerin yaptığı düzenlemeler bu sorun kucağımıza getiriyor. Burada herkesse görev düşüyor. Tüm insanlığı büyük bir görev düşüyor. Bir arada olmalıyız. Biz öncelik olarak yerel yöneticiler olarak kendi alanımızda yapmamız gerekenleri yapmak zorundayız. Bizde görevimizi yaparken yetki ve sorumluluk çerçevesinde yapabiliyoruz. Bu yasaları yapan TBMM, yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı kararları bizi direkt etkileyen unsurlar. Başta tarım olmak üzere, sanayide insanların temiz suya ulaşımında bilimin ve çağın doğrularını uygun politikalar izleme zamanıdır. Beldiyseler olarak bizler insanlığın temiz suya erişimi konusunda sorumluyuz. Çok bütçeler ayırıyoruz ancak insanlığın geleceği açısından son derece önemli.”
“SU BAKANLIĞI KURULMALI”
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Su Bakanlığı kurulması çağrısında bulundu ve “Bundan sonra ne yapmalıyız? Yapılacak olan şey sistematik olarak su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak suretle bir protokol hazırlanmalı. Havzaların ve kaynakların korunması lazım. İkinci olarak suyun kullanımı ve tüketimini disiplin altına almak gerekiyor. Tarımda vahşi sulama yapılıyor, bu şekilde toprakları da mahvediyoruz. Çağdaş bir sulama sistemine geçilmeli. Üçüncü olarak kullanılmış suyun dönüştürülerek yeniden kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor. Mutlak suretle yağmur suyunun toplanarak bunun daha sonra farklı amaçlarla kullanılmasını temin etmemiz gerekiyor. Gri suların dönüşümünü çağdaş bir şekilde sağlamamız gerekiyor. Suyun kullanımı için Su Bakanlığı’nın kurulması ve suyu değerlendirebilen bir sistematiği hayata geçirmeliyiz” dedi.
“SİZLERE GÜZEL BİR GELECEK BIRAKACAĞIZ”
Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, kendi hayatından örnekler verdiği konuşmasında, “Bugün geldiğimiz noktayı çok farklı nedenlerle anlatabiliriz. Ancak ben 2 çarpıcı örnek vereceğim. Yaklaşık 35 yıl kadar Tekel Fabrikası’nda görev yaptım. İlk başladığımız dönem 15-20 Eylül’dü. 1973 yılında başladığımda bu süre 2007’de ağustosa gerilemişti. Yani su politikaları nedeniyle 1 ay geriledi hasat. Bunun yanında… Öylesine yer altı suları kullanılmış ki ergeninin debisi 2 kat artmış. Şu anda hükümetimizin ergene eylem planı diye bir projesi var. Ancak bu hala sonuç almış değil. Ancak bu halde en büyük önemli unsur. Bu debini artmasında kullanılan suyun yer altı suyu olması. Biz Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olarak şu anda kullandığımız 70 milyon metreküp suyun yüzde 89’unu yer altından kullanıyoruz. Ama bu yeraltı sularının çıkarılması 300-400 metrelere indi. Çözüm var mı? Var. Birazdan ‘başka bir su politikası mümkün’ manifestosunu imzalayacağız. İnançlıyız, kendimize güveniyoruz. İmzalayacağız manifestoyla sizlere güzel bir gelecek bırakacağız."
MANİFESTO PANOSUNU KAMERALAR ÖNÜNDE İMZALADILAR
Manifestoda, Büyükşehir Belediye Başkanları Zeydan Karalar (Adana), Mansur Yavaş (Ankara), Özlem Çerçioğlu (Aydın), Yılmaz Büyükerşen (Eskişehir), Lütfü Savaş (Hatay), Ekrem İmamoğlu (İstanbul), Tunç Soyer (İzmir), Vahap Seçer (Mersin), Osman Gürün (Muğla) ve Kadir Albayrak (Tekirdağ) ile İl Belediye Başkanları Ali Orkun Ercengiz (Burdur), Barış Ayhan (Sinop), Demirhan Elçin (Artvin), Faruk Demir (Ardahan), Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli), Recep Gürkan (Edirne), Selahattin Ekicioğlu (Kırşehir), Semih Şahin (Bilecik), Tanju Özcan (Bolu), Ülgür Gökhan (Çanakkale), Vefa Salman’ın (Yalova) imzaları yer aldı. Bütün başkanlar, manifestonun yazılı olduğu panoyu, kameraların karşısında imzaladı.
Konuşmaların ardından Soyer, CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı ve 11 İl Belediye Başkanı’nın imzaladığı “Su Manifestosu”nu okudu.
Su yönetiminde 5 ilkesel değişiklik yapılmasına vurgu yapılan manifestoda şu ifadelere yer verildi;
“Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiye’mizin çok büyük kısmı kurak iklim coğrafyası" olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının 77'si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok 'u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye'nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün. 22 Mart 2021’de. Dünya Su Günü'nde İzmir’de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
İklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır:
1- Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları. meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2- Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3-Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yer üstü ve yer altı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli yatırım kararlan havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4-Doğanın su döngüsünün korunması, 1960'lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri. iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
5. Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
1. Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir.
2. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir.
3. Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atik su master planlarına göre yapılmalı: kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır.
4. iklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı: iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan
İklim Değişikliği Kanun Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
5. Kuruyan göllerin. Salda Gölü. Burdur Gölü, Tuz Gölü. Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.
6. Su havaalanındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı: merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.
7. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az P oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir.
8. İstanbul’a yapılmak istenen "Beton Kanal" gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf projeleri iptal edilmelidir.
9. Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli: büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.
10. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır.
Biz Türkiye'nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklarımız doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz:
Başka bir su yönetimi mümkün!”
Yorum Yazın