CHP'li Çam'dan hükümete 'sağlık' çıkışı!

CHP İzmir Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu üyesi Musa Çam, Sağlık Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının yıllık bütçelerinin görüşüldüğü Plan Bütçe Komisyonunda iki bakanlığın da yanlış politikalarını sert dille eleştirdi.

Ege Postası
11.02.2016 - 16:36

AKP’nin iktidarda olduğu yaklaşık 14 yıllık süreyi değerlendiren Çam, “İktidar 14 yılda sağlıkta ve dış politikada yaptıklarıyla övünüyor. Övünme nedenlerini söyleyeyim; sağlıkta özelleşmeyi teşvik ederek ticarileşmeyi, dış politikada da laiklikten uzaklaşarak mezhepleşmeyi başardılar” dedi.
Sağlık Bakanlığının yıllık bütçesinin Plan Bütçe Komisyonunda incelendiği ve Bakan Mehmet Müezzinoğlu’nun katıldığı toplantıda söz alan CHP’li Çam, AKP’nin yaklaşık on dört yıllık iktidarı döneminde en çok övündüğü, pembe tablo çizdiği sağlık konusunda gerçeğin öyle olmadığını belirtti. Çam, “Özellikle SSK hastanelerinin, sağlık ocaklarının tasfiyesi, aile hekimliği sistemi, genel sağlık veyahut da genel sağlıksızlık sigortası, hastanelerin ticarethaneye dönüşmesi ve bunun sonucunda hastaların müşteri olması, çalışanların ise taşeron noktasına dönüştürülmesi, özele sevk, özele teşvik, özele destek temel politika olarak karşımıza çıkıyor. Sağlıkta ticarileştirme, piyasalaştırma, özelleştirme en büyük başarı sayılıyor” dedi.

“BAKANLIK HASTANELERİNDE ARTAN ÖLÜMLERİN NEDENİ ARAŞTIRILMALI”

Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Kamu Hastaneleri İstatistik Yıllığı 2014 raporunun bakanlık hastanelerinde ölümlerin arttığı gerçeğini ortaya çıkardığını belirten Çam, “Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ölen hasta sayısı 2014 yılında 2010 yılına göre yüzde 39,3 artmış. Neden Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde bu kadar ölüm oranı yükseliyor, bunun ciddi bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Sanki bilinçli bir şekilde Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerin içi sistemli olarak boşaltılıyor ve hastalar özel olarak özel hastanelere yönlendiriliyor. Sağlık Bakanının asli görevi özeli teşvik etmek yerine kendisine bağlı olan hastanelerin en iyi şekilde yönetilebilir bir duruma gelmesidir” diye konuştu.
“EGE VE DOKUZ EYLÜL DE BORÇ BATAĞINDA, NE YAPMAYI DÜŞÜNÜYORSUNUZ”
Kamu hastanelerinin yüksek maliyetine dikkat çeken ve üniversite hastanelerinin borç batağında olduğunu belirten Çam, “Örneğin Kayseri ihalesinde -toplam 1.583 yatak- sabit yatırım tutarı 427 milyon TL olan şehir hastanesi için yirmi beş yılda toplam 3 milyar 443 milyon TL ödenmesi öngörülmektedir ki bunlar gerçekten kamunun ve yurttaşların ödemiş olduğu bu vergilerden özele doğru gidecek olan kaynaklardır. O nedenle, kamu hastanelerinin özellikle üniversitelerin güçlendirilmesi gerekiyor. Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültelerinin gırtlağa kadar borç içerisinde olduğunu ve yatırım yapamadıklarını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Güya ‘Hastane kuyrukları kalktı’ diyorsunuz. İnternet’ten ya da telefonla randevu alabilmek için insanlar günlerce bekliyorlar ve üstelik randevu almak için de ücret ödemek durumunda kalıyorlar. Başlangıçta ‘Sadece 2 TL olacak’ demişlerdi ama uygulamayla birlikte yüzde 1000 arttı. Bıçak parası sanki bir satır parası oldu. “Özel hastaneleri sigortalılara açtık” diyorsunuz. Gittiğimizde önümüze milyonlarca, milyarlarca liralık fatura koyuyorlar” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK TÖRENLERLE AÇTIĞINIZ ŞİFA HASTANELERİNİ NE OLDU DA KAPATTINIZ'”

Dönemin Sağlık Bakanı tarafından büyük bir törenle açılan 10 ilde 21 Şifa Hastanesinin sosyal güvenlik kapsamından çıkarılarak Erzurum, İzmir başta olmak birçoğunun kapatıldığını dile getiren Çam, Bakan Müezzinoğlu’na “Onlarca hekim ve çalışan işsiz kaldı. Bir dönem görkemli bir şekilde açtığınız bu hastaneler ne oldu da birden kapatıldı ve sosyal güvenlik kapsamının dışına çıkartıld? sorusunu yöneltti.

“ERDOĞAN KORİDORLARDA PUTİN’İ ARIYOR”

Dışişleri Bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında da Bakan Mevlüt Çavuşoğlu’na eleştirilerini yönelten CHP’li Çam, “Biz öngörülü ve tutarlı bir dış politika istiyoruz. Oysa bugün, dış politikamız ülkeyi yönetemeyen AKP Hükümeti’nin öngörüden yoksun yetkilileri tarafından maceracı bir biçimde, günlük kararlarla yönetiliyor. Sıfır sorun dediler elde var sıfır komşu. Bölgede düzen kuracağız dediler, ülkemizde düzen bozuldu. Biz büyük devletlerle karşılıklı saygıya dayalı, dengeli bir politika izleyelim diyoruz. Bunlar büyük devletlerle dalaşıyorlar. AKP, sınırlarımızın teröristler tarafından yol geçen hanı yapılmasını izliyor ama Rus uçağının düşürülmesinden kahramanlık hikayesi çıkarmaya çalışıyor. Şimdi nasıl yapsak da Rusya’yla barışsak diyorlar. Erdoğan, Avrupa’da katıldığı toplantılarda koridorlarda Putin’i arıyor. Rusya’dan yemediğimiz hakaret kalmadı. Bir çok sektörde milyar dolarlarla ifade edilen ekonomik kayıplarımız var. Şimdi soruyorum: Rusya’yla ilişkilerin bu hale gelmesi iyi mi old? Birileri çakma kahramanlık hikayeleriyle iç politikaya oynamak için on yıllardır iyi ilişkiler içinde olduğumuz Rusya’yla ilişkilerimizi rayından çıkarıyor” dedi.

“MEZHEP SAVAŞINDAN UZAK KALMAZSAK BÜYÜK BİR BELANIN İÇİNE DÜŞERİZ”

Gelecek kuşakların Türk dış politikasının kalın bir duvarla AKP öncesi ve AKP sonrası diye ikiye ayrılmış olduğunu göreceklerini söyleyen Çam, Bugün, ülkemizde yaşamakta olduğumuz felaketlerin temel kaynağı AKP’nin dış politikasıdır. Bu politika, “bölgede savaş, dünyada cihat” anlayışı üzerinde yükseliyor. Biz barış diyoruz, AKP savaş diyor. Bizim dış politikamız ülkemizin çıkarlarını gözetiyor, AKP belli bir mezhebin sözcülüğü için dış politika yapıyor. Dış politikalarımız arasındaki en büyük fark bu. Türk Dış Politikasının laik niteliğine sahip çıkmak, Türkiye’yi bölgemizde yaşanabilecek bir mezhep savaşından uzak tutacaktır. Aksi takdirde, ülkemizi büyük bir belanın içine sürüklemiş olursunuz. Türkiye’yi bölgemizdeki bir mezhep savaşının cephesi haline getirmek isteyenlere fırsat vermemek sizin elinizde.”