CHP'li Şahin'den dobra dobra açıklamalar!

EGE POSTASI - Belediyenin kendi imkanlarıyla tamamladığı Gölpark projesini, kuzeyden güneye örgütün çıkarma yaptığı açılışla hizmete alan ve gövde gösterisi yapan Menemen Belediye Başkanı CHP'li Tahir Şahin, Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı'yı Gölpark'ta ağırladı. 

Başkan Şahin, Avcı'nın sorularına dobra dobra yanıt verirken, önümüzdeki yerel seçimlerde önseçim olması halinde Büyükşehir'e talip olacağının sinyallerini verdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yerel yöneticilik anlayışına göndermeler yapan Şahin, istifası partide olay yaratan CHP İzmir İl eski Başkanı Alaattin Yüksel'e kongrede neden destek verdiğini anlattı, Yüksel'in istifasını ve devam eden süreci çarpıcı şekilde yorumladı.

Gölpark günlerdir konuşuluyor. Böylesine büyük ve kendi imkanlarınızla tamamladığınız bir projenin hizmete girmesi sonrası Menemen ve sizin heyecanızda  nasıl bir değişim oldu'

99'da Tahir Şahin'in heyecanı ne idi ise, aslında o heyecan aynen devam ediyor. Gölpark Menemen projesini yaratırken heyecanlıydık. Çünkü Gölpark Projesi Menemen'e değil sadece...İzmir ve Ege için önemli bir proje...Eski İzmir Fuarı'nı bilen biri olarak Gölpark Menemen eski Fuar'dan esintiler sunuyor. Eski Fuar'ın fotoğraflarına bakın gelin bir de Gölpark'a bakın, eş değer...Burası daha da gelişecek. Yıl içinde bir çok etkinlikler olacak. Fuarlar olacak, festivaller olacak. Kasım'da mobilya günleri yapacağız, kitap fuarı ile devam edecek. Menemen'i fuarlar şehri yapma düşüncesindeyiz. Dün duyduğumuz heyecan, yaptığımız tesiste neler yapabiliriz heyecanına dönüştü. Daha büyük bir heyecan geldi. İlçede heyecanlanıyor ben de heyecanlanıyorum. 'İyi işler yapabilirsin' diyorum kendi kendime...Bunun heyecanını taşıyorum. Dar bütçeli bir belediyede başardık bunu...Daha iyi şeyleri daha güzelleri başarabiliriz. Sadece Menemen için değil İzmir için Ege için...O özgüven eksiksiz olarak var ben de... Heyecanım beni nerelere götürür bilmiyorum.

"Nerelere götürür" dediniz. İsminiz hep Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yakıştırılıyor. İzmir'in tamamına mı hizmet etmenizin vaktinin geldiğini düşünüyorsunu? Aziz Bey'in yerel yöneticilik anlayışını nasıl buluyorsunuz'

İzmir Büyükşehir Belediyesi ülkenin 3. büyük yerel yönetim kuruluşu...Bütün iller çok önemli ama İzmir çok çok daha önemli. Burada doğup büyüyen bir insanım. Bu nedenle duygusal bakıyorum. İzmir hükümetten istediği katkıyı alamadığı gibi yerel yönetimsel anlamında de mkendi vizyonunu tam ortaya koyan bir kent değil. Sadece bugünkü yönetimlerle değil, 50 yıl geriye gidebileceğimiz bir süreçten bahsediyorum. Vekillik yapmış belediye başkanlığı yapmış insanlar içinde geçerli söyleyeceğim; İzmir'in lobisini oluşturamamışlar. Masaya vuramamışlar. İzmir daha ötede olması gereken bir yer. Batıya açılan kent. Bir çok yere yatırım yapılmış ama İzmir'e ciddi anlamda yatırım yapılmamış. Sadece 'Konak Tüneli ile İzmir'e hizmet ettim' övünmesi doğru değil. Yerel de de sadece 'kredi notuyla' övünmek olmaz. Yerel olarak hükümettten yatırım alamadığımızı söylüyoruz. Bizim gücümüz var ki Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Bey bunu diyor. O zaman 'bütün gücümüzü kullanmak zorundayız' diyoruz bütün belediye başkanları olarak. Bu ortak akılla olur. Sadece yerel yöneticilik 'benim borcum yok, kredi notum yüksek' demekle olmaz. Vatandaş da der ki 'benim köyümün yolu yok, benim kanalizasyon sorunum devam ediyor'. Bunları dedirtmemek için. Kredi notum yüksekse ben kullanırım. İş tutuş şekli insanların çok farklıdır. Aziz Bey'in borçlanmama anlayışına kendi açısından katılabilrim. Ancak Tahir Şahin'in hizmet yapma anlayışı ile Aziz Bey'in borçlanmama anlayışına katılmam mümkün değil. Bir de kredi notum yüksekse yarın sabah 10 katrilyon borçlanırım. Ben Aziz Bey'e “Borçlan abi, sorunlar bitsin” diyorum. Aziz Bey ortak akılı çok fazla devreye sokmuyor. Siz Büyükşehir Belediye Başkanısınız. Sizin en önemli çalışma arkadaşlarının ilçe belediye başkanı olmalı. Bu sağlıklı bir yapı değil.

"Ortak akıl" dediniz. CHP'li belediye başkanlarını Büyükşehir çatısı altında pek bir arada toplanmış istişare yapıyor şekilde göremiyoruz. Bu tablonun nedeni nedi? Aziz Bey mi sizi çağırmıyor'

Güçbirliğini bireysel güç kaybedilecek diye oluşturulmuyor diye seziyorum. Güçbirliği oluşturduğu takdirde bunu kim oluşturduysa ki başı Aziz Bey çok daha bireysel gücü oluşturacak anlamını taşır. Aziz Bey bunu göremiyor sanırım. Büyükşehir Belediye Başkanı tam bir ağabeylik yapar, başkanlarla sık sık bir araya gelir dinler ama bizde öyle değil. Borçlanmaktan çekiniyorsanız güçbirliğini oluşturursanız başkanlardan gelecek talep ve sıkıntıları 'karşılayamayacağım' endişesi oluşuyor gibi. Bence bu nedenle bilerek başkanlar bir araya getirilmiyor. Ne zaman para toplanıyor sanki ortak akılla yönetiliyormuş gibi kısa toplantılar yapılıyor. Ben ilçe belediye başkanı olarak mutsuz oluyorsam ilçe vatandaşı da mutsuz oluyor. Ben hakkım olanın sadece yüzde 10'unu alıyorsam olmaz. Kavgamın sebebi de buradan yatıyor. Büyükşehir Yasası olmadığında böyle eleştiri yapmıyordum. Aziz Bey bir tek şey yapacak. Borçlanmayı bilecek ve yatırım yapacak sıra sıra...Güçbirliğini bilerek oluşturmadıklarını düşünüyorum. 8 ay önce toplantı oldu önerdim. 4 sene öncede önerdim, 8 sene öncede önerdim. Mesela İzmir dörde böleceksiniz. Kuzey güney, batı, doğu... Dört bölgeye de güvendiğiniz siyasi bürokratı görevlendireceksiniz. Bu isimlerin altına da ekipler vereceksiniz. Nerede ne var ne yok kolay ulaşırsınız. Aslında Büyükşehir çok zor ama çok da kolay. Kişinin özgüvenine kalmış...

Bir de CHP'li belediye başkanların  enerjilerini çok fazla parti içi meselelere harcama durumu var.

Herkes enerjisini hizmete harcadığı gibi belediyeler siyasi birer kurumdur aynı zamanda. Enerjisini, parti içi meselelere harcayacak ama enerjisini harcadığı gün bitirecek. Belediyedeki  işlerine kafa yoracak. Bizim arkadaşlar enerjisini kullanıyor, ertesi gün bir laf duyuyor yeniden enerjisini oraya kullanıyor. Ben öyle değilim. Bizim gerçek hizmetimiz vatandaşa hizmet. 

8 ilçe kaybedildi. Dönüp baktığınızda fatura partiden gidip aday olanlara kesildi. Geçtiğimiz seçimlerde Menemen'de de benzer bir durum yaşanmıştı. 2014 için "8 ilçeyi 'gidenler' kaybettirdi" demek doğru bir saptama mı'

29 ilçeydik. Şimdi 22  ilçeyiz. Elindeki gücü kaybediyorsan kabahati önce kendinde arayacaksın. İşin başı kimse önce o hatayı kendinde bakacak. 2009'da Menemen'de sırf CHP'ye kaybettirmek için DSP'ye gidenler oldu. O zaman bir tane olduğu için fazla konuşulmamıştı. O zat tekrar partiye dönüyor. Büyükşehir'de her türlü işini yaptırabiliyor. Geliyor milletvekili adayı oluyor geliyor PM'ye aday oluyor. Hem ihanet edeceksiniz hem taçlandırılacaksınız. Burada yönetimsel boşluk var. 'Almayın' partiye dedik. Hadi aldınız en azından '1 dönem hiçbir yere aday olunmasın kuralı getirilsin' dedik. 7 arkadşaımız başka partilere gitti. Evet gitmemeleri gerekirdi. Ama 'Ben ne bileyim onların başka pariye gideceklerini, ihabet edeceklerini bilemezdim' demeye hakkımız yok. Siyasetçiyseniz ve en öndelerdeyseniz bu öngörüyü yapamıyorsanız en az onlar kadar hatalısınız. Hatta onlarda daha fazla hatalısınız.

Gidip başka partiden aday olmuş ya da bağımsız olarak seçimlere girmiş isimlerin geri dönme istekleri var. Sıcak bakıyor musunuz'

Doğru bulmuyorum ancak parti bir karar alacaksa bir dönem hiçbir yere ne seçme ne seçilme hakkı olmamalı. Herkes hata yapabilir. Hata yapmışlardır. Ama geri döneceklerse geri dönüşten sonra 5 yıl seçme seçilme hakkından muaf tutulmaları gerekli. Böylelikle faturayı sadece parti ödememiş olur.  Bağımsız aday olmuşlar ise 'Ben partimi seviyorum adaylık hakkımdı, ben kazanırdım' mantığıyla hareket etmiştir. Onlara biraz daha ılımlı bakılabilir ancak altını yine çiziyorum yaptıkları külliyen yanlış ama esnek davranılabilir. 

Son il kongresinde Alaattin Yüksel'e destek verdiniz. Ancak Yüksel istifa etti. Üstelik kimseye danışmadı. İstifa gerekçesini de 2 ay sonra açıkladı. Destek nedeniyle pişmanlık duydunuz mu'

Alaattin Bey'e il kongresinde destek verirken bazı şeylere bakltım. İl başkanı en çok Büyükşehir Belediye Başkanı ile çalışıyor.  O nedenle Alaattin Bey'e destek verdik. Aziz bey istediği için. Belki sorsanız 'Ben müdahale etmedim' der ancak kongre salonuna girişi ortadaydı. O noktadan baktım önce. Deneyimli bir isim olarak düşündüm. Tartışma olsun istemedim. Özellikle il başkanı-Büyükşehir başkanı tartışması kamuyounda partiye ciddi zarar verirdi. Alaattin Bey'in istifası yanlış. Kimseye sormadan 3-5 kişiyle alınmış bir karar doğru değil. Aday oluşu da yanlıştı aslında. MYK da yer almışsınız vekillik yapmışsınız yeniden il başkanlığı doğru değil. Yaşı dolayısıyla da...Size destek veren insanlar var. Ne kadar eziyet çekersen çek, ne olursa olsun böyle bir süreçte istifa yanlış. İki eksi yaptılar. Adaylığı eksiydi. Buna rağmen desteği neden verdiğimi açıkladım. İstifa da eksiydi. Seçilirken bir ekiple, delegeyle seçiliyorsunuz siyasi istifalar danışarak olmalı. Bir bürokrat istifa edebilir ama seçimle gelenlerin tek taraflı istifaları doğru değil. Sorumlu bir yönetici bu istifayı yapmazdı.

Mevcut il yönetim 'devam' kararı aldı ve başkan seçti. Bu süreç sağlıklı mıydı'

Mevcut yönetim devam ediyor. Seçilmesi doğru ama yangından mal kaçırır gibi olmasını doğru bulmadım. İsim üzerinde konuşmam ama Aziz Bey'le toplantı yaparken yeni il başkanı seçilmiş bile... O zaman bizi niye topluyorsunuz. Boş muhabbet. Hala eksilerin artıya nasıl dönüştürebileceklerini düşündüm. İzmir adına parti adına üzüldüm. 'Yara alıyorum çekileyim yarınlara daha güçlü gireyim anlayışını' hissettim. 

Aziz Bey kongreyle başlayan ve Yüksel'in istifasıyla devam eden süreçte yara aldı mı'

Aziz Bey birine destek verecek. 'Kimseye destek vermiyorum' demek yanlıştır. Bütün belediye başkanlarının ruhunda vardır 'Şu kazansın' anlayışı. 'Ben karışmıyorum demek' külliyen nokta nokta... 'Destek vermiyorum' demek siyasi ahlakla bağdaşmaz. Ben ilçede hep destek oldum, taraf oldum. Siyaset böyle yapılır. Ben 'şu isimle çalışmak istiyorum' demek etik siyasettir. Doğru siyasettir. 'Ben sana destek vermiyorum' demek 'Senle beraber olmayacağım' demek değildir. Bunu aşmak gerek. Süreç tahmin edemeyeceğiniz kadar zarar verdi. O zararı toplamak için ciddi çalışma yapılıyor bu da üçüncü bir zararı doğuruyor. İkisi de zarar gördü. Zararı kendi adlarına toplamak adına bir takım bir şeyler yapılıyor. Bu parti adına daha büyük taraflaşma yaratıyor. Aziz Bey Büyükşehir'e aday olur olmaz bilmiyorum ama bu işler 65'tan sonra yapılmamalı diyenlerdenim.  

Peki Aziz Bey 'bırakacağım' derse yerine nasıl bir profilde aday gösterilmel? Nasıl bir yöntem izlenilmeli'

Aziz Bey bıraksa da devam etse de konu öyle bir yola girdi ki oraya gelecek kişinin vizyonu ne olmalı ne olmamalı değil. Aziz Bey olmadı x biri atandı. Diğeri 'beni niye atamadı' dicek. Taraflaşma keskinleşti çünkü...Bu noktada Aziz Bey de aday olsa yüzde yüz kriter önseçim olmalı. Aziz Bey de önceçimde aday olmalı. İster delegeyle önseçim ister üyeyle önseçim...Bu mekanizma çalışırsa parti içindeki bu kamplaşma tekrar kurtarılabilir. Bunu kurtaracak tek sistem önseçimdir. Önseçime girecek kişi de kendi ilçesindeki adaylığı unutmalı. Geriye dönüş yapmamalıdır, kabul görmemelidir. Nereye gidiyorsan oraya aday olmalısın. Kaybettiğinde ilçeye dönerse kırmızı kalemi yememeli. En kötü önseçim en iyi atamadan bin kere daha güzeldir. Taban bunu istiyor. Tahir Şahin de bunu istiyor. Genel Merkez'in örgüte saygı duyuyacağını düşünüyorum

18 yıldır belediye başkanısınız. Bu dönem 7 AK Partili Belediye Başkanı var. Nasıl buluyorsunuz performanslarını'

Bence başarılı değiller. CHP'li belediyelerin gerisindeler.

Olası bir erken yerel seçim ufukta var mı'

Yanılabilirim ama erken seçim olacağını düşünmüyorum. 

CHP'li vekillerin performansını nasıl buluyorsunuz'

Vekillerin performansının yükselmesi için tek bir sistem gerek. Kontenjanı kaldırırsanız ya da sadece bir verirsiniz performans artar. Kontenjandan gelen ne kadar performans verebilir. Önseçimden gelen daha başka anlayışla çalışır.